Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/282 E. 2022/966 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/282 Esas
KARAR NO : 2022/966 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 21/03/2022
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Davacı tarafından mahkememizde açılan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin, covid19 salgını önlemlerinden olan tıbbi maskenin yoğun olarak talep edilmesi üzerine maskelerin bağlarının otomatik olarak maskeyle birleştirilmesini sağlayan ve davalı şirket tarafından ithal edilen iki adet tam otomatik makineyi satın alma konusunda mutabık kaldığını, makinelerin günlük 40.000 adet maskenin bağlarının yapıştırılıp imal edileceği davalı tarafından taahhüt edildiğini, makinelerin birisi, daha evvel dava dışı üçüncü kişi … Ltd.Şti. unvanlı firmaya satılıp davalıya iade edilen makinenin, birinin de sıfır makine olduğunu, davalının, önceki müşterisinden satın alıp müvekkilime satılan makinesi kurularak imalata başlamış, ancak sıfır makine sadece kamyon üzerinde müvekkilinin işyerine getirilip kurulumu yapılıp işletmeye alınmadan o halde bırakılıp gidildiğini, daha sonra müvekkilinin defalarca davalı … ve şirket adına hareket eden yetkililerini aradığını, mesaj yolladığını, rica ettiğini ancak bir türlü makinenin kurulumunun yapılmadığını ve işletmeye alınıp çalıştırılmadığını, ikinci el olarak müvekkiline satılan ve fiilen çalışan makinenin ise sürekli arıza verdiğini, davalı satıcı firma tarafından günde 40 bin maske imalatını otomatik olarak yapacak denen makinenin, en verimli çalıştığı günde 10 bin maskenin imalatını ancak tamamlayabildiğini ve makina en fazla 2 gün düzenli çalıştığını, diğer günler arızalı olarak günlerce iş yerinde yattığını, davalı tarafından satılan makine günlük ortalama 10.000 adet maskenin bağlarının birleştirilmesini sağladığını, müvekkilinin o dönemde, maskenin ve bağın işveren tarafından sağlanmasıyla günlük ortalama 40.000 adet maskenin fason imalatını gerçekleştirip maske başına 5 ila 25 Kuruş arasında (tarihler arasında maske fiyatlarına bağlı olarak fason bedelleri 25 ile 5 kuruş arasında değişmiştir) imalat bedeli tahsil edebilecekken, müvekkilinin bunlardan mahrum kaldığını, makinenin mevcut durumu, çalışma kapasitesi ve müvekkiline teslimi ile müvekkilinin ihtarname ile satıştan döndüğü 10.12.2021 tarihleri arasında üretmesi gerekirken üretmediği maskeler dolayısıyla oluşan kaybın net hesaplaması, bilirkişi ve keşif delilleri ile yapılacağını, müvekkilinin mahrum kaldığı kârın hesaplaması bilirkişi raporuna bağlı olduğundan şimdilik 5.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ve müvekkiline ödenmesini, müvekkilinin yararlanamadığı bir adet makinenin alımından caymış ve satış bedeli olan 30.680,00 USD ile mahrum kaldığı kârı talep etmiş ancak bu talep karşılanmadığı için arabulucuk müracaatının yapıldığını, arabuluculuk görüşmesinde sonuç alınamadığını, müvekkiline satılan satılan ancak bütün taleplere rağmen işletmeye alınıp çalıştırılmayan makine bedeli 30.680,00 USD’nın 10.12.2021 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek TCMB tarafından USD cinsi dövize uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, satıştan dönülen makinenin kurulmamasından kaynaklanan mahrum kalınan gelir alacağı olarak şimdilik 5.000,00 TL tazminatın davalıdan 10.12.2021 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, mesarifi muhakeme ile ücreti vekâletin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada taraflar tacir olduğunu, ticari iş niteliğine haiz dosyada dava şartı olan arabuluculuk sürecinin yerine getirilmediğini, davacı yanın, 28.02.2022 tarihli Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun … büro dosya no, … Arabuluculuk no’lu dava şartı arabuluculuk görüşmesinin işbu davaya ilişkin olarak yapıldığını iddia etmiş ve dava şartı arabuluculuk son tutanağını ek olarak eklediğini, taraflar arasında 06.11.2020 tarihli bir satış sözleşmesi olmadığını, ne satıştan 1.5 yıl sonra davacı tarafından Bakırköy …. Noterliği’nin 11.12.2021 tarih ve … no ile gönderilen ihtarnamede herhangi bir sözleşmeden dönüldüğünü ne de davacının davaya konu ettiği faturaya süresinde itiraz edildiğini, eldeki davanın; malın ayıplı olduğundan ve kurulum yapılmadığından bahisle bedelin iadesi ve mahrum kalınan karın talebine ilişkin olduğunu, son tutanakta belirtildiği üzere sözleşmeden dönme nedeniyle tazminat talebine ilişkin bir durum söz konusu olmadığını, dava şartı yokluğu sebebi ile davanın usulden reddi gerekmekte olduğunu, tarafların arasındaki cari hesap dökümüne göre zaten davacı tarafça fatura bedeli ödenmediğini, davacı yanın müvekkiline borçlu olması, malı kurma yükümlülüklerinin olmaması, günde 40.000 adet maske üretimi yapılacağına ilişkin bir taahhütlerinin bulunmaması, ayıp ihbarının süresinde yapılmaması ve davacı şirket yetkilisi ve müvekkili şirket arasında sulh sözleşmesi bulunması, ortada mahrum kalınan bir kar olmaması sebebi ile mesnetsiz davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 06/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava konusu maske makinasının tutulduğu, …., …. Konutları, …., İstanbul adresinde 01.10.2022 tarihinde yapılan keşif neticesinde; Dava konusu makinanın atıl durumda bulunduğu ve aktif halde olmadığının tespit edildiği; maske makinasının üzerinde … Ltd. adlı firmanın etiketi bulunsa da, internet kanalıyla yapılan araştırmada ilgili ürüne ait herhangi bir bilgi bulunmadığı, bu nedenle ürünün kapasitesi hakkında herhangi bir fikir beyan etmenin uygun olamayacağı; Taraflar arasında 20.03.2021 tarihinde yapılan sözleşme kapsamında dava konusu maske makinasının üretim kapasitesi hakkında herhangi bir bilgi bulunmadığı tespit edilmiş olup, üretim kaynaklı kar kaybı hakkında yorum yapmanın mümkün görülemeyeceği kanaatine varıldığını, taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve raporumuzda çözüme kavuşturulması gereken temel problemler; bir ayıplı ifa durumunun bulunup bulunmadığı ve ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır. bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Davacının iddiasının haklı görülebilmesi için, anılan kurallar uyarınca, davacı tarafından “kendisine teslim edilen makinaların bir tanesinin kurulumunun yapılmadığı, kurulumu yapılan makinanın da ayıplı olduğu, günlük 40 bin maske üretmesi gerekirken 10 bin maske üretebildiği” yönündeki iddiaların geçerli delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Davacı tarafından kendisine teslim edilen makinaların kurulumlarının davalıya ait olduğuna, her bir makinanın da 40 bin maske üreteceği yönünde davalı tarafından taahhütte bulunulduğuna ilişkin somut bir delil sunulmamıştır. Dolayısıyla davacının anılan iddialarının ispata muhtaç olduğu açıktır. Davacının, makinaların arıza yaptıkları, her birinin günlük 40 bin maske üretmeleri gerekirken 10 bin maske üretbildikleri yönünde iddia edilen ayıbın niteliğinin “muayene sonucu anlaşılabilen ayıp” niteliğinde olduğu görülmektedir. Bu durumda ayıbın, ihbar süresi içerisinde bildirilmiş olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Ayıplar bakımından üçlü bir ayrım yapılmaktadır: Teslim sırasında belli olan yani açık ayıplar, denetim (muayene) sonucu ortaya çıkan ayıplar ve gizli ayıplar. TTK. m. 23/1-c gizli ayıplar bakımından TBK. m. 223 hükmüne yollama yapmaktadır. Dava konusu faturalara süresi içinde itiraz edilmemesi, uzun süre fatura bedeline sessiz kalınması, her iki tarafın ticari defterlerinin bir birini teyid etmesi, HMK. m. 222 hükmü uyarınca defterlerin takdiri delil oluşturması gibi hususlar dikkate alındığında; davacının taleplerinin bu nedenlerle de yerinde olmadığı kanaatindeyiz. Bilirkişi kurulumuz, davacının tüm iddia ve taleplerinin ispata muhtaç olduğu, davacının ayıbın varlığını ve ayıbı ihbar süresi içinde bildirdiğine ilişkin de somut bir delil sunmadığı, dolayısıyla davacının taleplerinin yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varmış” görüş ve kanaatinde oldukları bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, alacak isteminden ibarettir.
Dava konusu, Davacı tarafa, davalı tarafından satıldığı iddia edilen tıbbi maske makinesinin aktif hale getirilmemesi ve çalıştırılmaması iddiasına dayalı olarak makine bedeli ve makinenin kurulmamasından kaynaklı mahrum kalınan gelir alacağı istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu miktar 461.055,13.-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının ve davalının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı ve davalı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ve davalının ticari defterler kayıtlarının ve bilirkişi heyet raporunun incelenmesinde;
– Davalı şirketin davacı şirkete düzenlediği 06.11.2020 tarihli KDV dahil 61.360 USD miktarlı 1 adet faturanın olduğu, açıklama kısmında tam otomatik maske makinesi kulaklık lastiği takma diye yazılı olduğu, miktar kısmında 2 adet yazıldığı, bir makinenin 30.680,00 USD olduğu; iş bu faturanın davacının ve davalının defter ve belgelerinde kayıtlı olduğu,
– 06.11.2020 tarihi itibariyle davacı tarafın defter ve belgelerine davacı tarafın davalı taraftan 2.525,13 TL alacaklı olduğu,
– 06.11.2020 tarihi itibariyle davacı tarafın defter ve belgelerine davalı tarafın davacı taraftan 277.780,38 TL alacaklı olduğu,
– Tarafların ticari defter ve belgeleri arasında 280.305,51 TL cari hesap farkının olduğu; bu farkın tarafların ticari defter ve kayıtlarına 11.05.2020 tarihli olan 25.000,00 EURO tutarı farklı TL tutarlardan kaydetmesinden dolayı ortaya çıkan 25.400,00 TL tutarlı fark ile davacı tarafın ticari defterlerine 15.05.2020 tarihli yaptığı tek taraflı 208.195,52 TL (27.490,00 EURO) tutarlı ve 97.510,00 TL tutarlı 2 adet kayıt işleminden kaynaklı olduğu;
– Bu 2 adet kayıt yönünden 2 adet dekontun davacı tarafından sunulduğu, kayıtların gönderici kısmında …., alıcı kısmında … yazdığı, 2 adet maske makinesi için ödeme yazdığı; ödeme tutarlarının davacı şirket hesabında, davalı şirket hesabına yapılmadığı görülmüştür.
Davacı tarafından kendisine teslim edilen makinaların kurulumlarının davalıya ait olduğuna, her bir makinanın da 40 bin maske üreteceği yönünde davalı tarafından taahhütte bulunulduğuna ilişkin herhangi bir yazılı anlaşma hükmü dosya kapsamında bulunmamaktadır. Davacı iddialarını, herhangi bir kesin delille ispat edememiştir.
Davacının, makinaların arıza yaptıkları, her birinin günlük 40 bin maske üretmeleri gerekirken 10 bin maske üretebildikleri yönünde iddia edilen ayıbın niteliğinin “muayene sonucu anlaşılabilen ayıp” niteliğinde olduğu görülmüştür.
Tacirler arasında satışa konu malın ayıplı çıkması halinde, alıcının yasal haklarını kullanabilmesi için 6102 sayılı TTK.’nun 18/1-c maddesindeki süreler içerisinde ayıp ihbarında bulunması zorunludur. Bu süreler, satılan malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise iki gün, açıkça belli değilse sekiz gündür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 25.05.2016 Tarih ve 2014/19-861 E. – 2016/632 K. Sayılı ilamı.), (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi, 27.10.2020 Tarih ve 2018/2028 E. – 2020/1087 K. Sayılı ilamı.) ve (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, 29.11.2018 Tarih ve 2018/725 E. – 2018/1428 K. Sayılı ilamı.)
Bu durumda, davalı alıcı tarafından yukarıda anlatılan TTK’nın 18/3. maddesindeki usule göre, maldaki ayıpla ilgili muayene ve ihbar yükümlülüklerinin süresi içerisinde ve kanunda belirlenen usule uygun yerine getirilmesi gerekmektedir.
Davacının, açıkça belli olmayan bu ayıp için 8 günlük ihbar süresinde ayıp ihbarı yapmadığı görülmüştür. Süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığı takdirde, teslim edilen mal kabul edilmiş sayılmaktadır. Bu haliyle davacının iddialarını ispat edemediği anlaşılmış ve açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 7.873,66-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 7.792,96-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 67.547,72.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır