Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/275 E. 2023/30 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/275 Esas
KARAR NO : 2023/30 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 18/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/01/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacı müvekkili şirketin, dünyaca ünlü ” ….. ” logosu ile yurt içi ve yurt dışı paket ve hızlı kargo taşımacılığı işi ile iştigal ettiğini, davacı müvekkili şirket ile davalı / borçlu arasında davalı / borçluya ait yurt dışı gönderilerin taşınması konusunda mutabakata varıldığını, buna göre davalı / borçlu’ya ait yurt dışı gönderiler taşıyıcı müvekkili şirket tarafından uluslararası hava yolu ile taşınmış ve alıcılarına teslim edildiğini, taşıyıcı müvekkili şirketin ifa ettiği taşıma işi karşılığı hak ettiği taşıma ücretini keşide ettiği taşıma ücreti faturaları ile tahakkuk ettirdiğini, taşıyıcı müvekkili şirket tarafından keşide olunan taşıma ücreti faturalarından bakiye 31.989,59.-TL. sı davalı / borçlu tarafından ödenmediği ve bu sebeple 19.03.2021 tarihinde davalı / borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, davalı / borçlunun 09.04.2021 tarihli itiraz dilekçesi ile takibe konu faturalanın ( 2 ) defa kesilmek suretiyle icra takibi başlatıldığı, bu şekilde müvekkili şirket tarafından haksız kazanç sağlanmaya çalışıldığı, davalı / borçlunun müvekkili şirkete 15.000.-TL. borcu bulunduğunu, bu tutarın ve ferilerin aynı tarihte icra müdürlüğüne yatırıldığını beyan ederek icra takibine mevzu edilen taşıma ücreti alacağının 16.989,59.-TL. sına icra takibine itiraz ettiğini, İşbu kısmi itiraz üzerine icra takibi durduğunu, davalı / borçlu’nun şirketin icra takibine mevzu edilen taşıma ücreti alacağının 16.989,59.-TL’sine vaki kısmi itirazı üzerine zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve pandemi sebebiyle telekonferans yöntemiyle toplantı yapıldığını ve yapılan görüşmeler neticesinde anlaşma sağlanamaması üzerine bu husus elektronik imza ile imzalanarak tutanak altına alındığını, davalı / borçlunun Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı icra takibine icra takibine mevzu edilen taşıma ücreti alacağının 16.959,59.-TL. sına yönelik kısmi itirazı haksız ve usulsüz olduğunu, müvekkili şirketin icra takip tarihi itibari ile davalı / borçludan icra takibine mevzu edilen tutarda taşıma ücreti alacağı bulunduğu yapılacak yargılama neticesinde istihsal olunacak bilirkişi raporu ve dosya içeriği ile sübut bulacağını, bu sebeple davalı / borçlunun Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı icra takibine mevzu edilen taşıma ücreti alacağının 16.959,59.-TL’sine vaki kısmi itirazı haksız ve usulsüz olmakla, davalı / borçlunun icra takibine mevzu edilen taşıma ücreti alacağının 16.959,59.-TL. sına vaki kısmi itirazının iptaline, icra takibinin 16.959,59.-TL. üzerinden devamına ve icra takibine konu edilen alacak faturaya dayalı likit olmakla, icra takibine haksız yere itiraz eden davalı / borçlunun % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf davalı / borçlu şirkete tahmil kılınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asile mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalı asil tarafından davaya süresi içerisinde cevap verilmediği görüldü.
Mahkememizin 21/06/2022 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararı uyarınca Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve Her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle asıl alacak yönünden alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi …. ile … tarafından düzenlenen 26/09/2022 havale tarihli raporda; “1. Davacı tarafın 2020-2021 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, 2. HMK 222 (5) maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” ifadesi yer almıştır. Davalı tarafın 20.09.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, bu sebeple ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirine bırakıldığı, 3. Davacı şirketin 2020 yılı ticari defterlerinde kendi lehine kayıt yaptığı/işlediği yukarıda tabloda detayı verilen KDV dahil 43.458,07 TL tutarlı toplam 23 adet fatura kaydının olduğu, Faturaların açıklama kısmında mal hizmet bilgilerinin yazıldığı, miktar ve birim fiyatlarının belirtildiği, İş bu faturaların e-fatura olduğu, teslim eden ve teslim alan kısımlarının olmadığı, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, İş bu faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, Faturalara davalı tarafın itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmamıştır. “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21–(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer almaktadır.4. 2020 yılı ağustos ayında, davacı tarafın BS FORMU ile davalı tarafa ait 5 adet belgeyi KDV hariç 17.511,00 TL üzerinden beyan ettiği, BA FORMU ile davalı tarafın davacı tarafa ait herhangi bir belgeyi beyan etmediği, 2020 yılı eylül ayında, tarafların BS-BA beyanlarının birbirini teyit ettiği, 4 adet belgenin KDV hariç 14.384,00 TL üzerinden taraflarca karşılıklı olarak beyan edildiği,5. Davacı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap Ekstresinde, 2020 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 30.04.2020 tarihli 1.468,48 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 13.11.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 31.989,59 TL alacaklı olduğu, 2021 yılı: 19.03.2021 tarihinde 31.989,59 TL alacağın şüpheli ticari alacaklar hesabına virman yapıldığı, 06.05.2021 tarihinde şüpheli ticari alacaklar hesabında davacı tarafın davalı taraftan 16.989,59 TL alacaklı olduğu, 6. Davalı tarafın dosya muhteviyatında yasal defterlerini, kayıt ve belgelerini ibraz etmediği, inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, 7. Taşıma faturalarına dayanan alacak bakımından karine olarak davacının dayandığı faturalardan alacaklı olduğunun değerlendirildiği, 8. Davacı tarafın 09.04.2021 tarihinden itibaren 16.989,59 TL alacaklı olduğu, takip tarihi itibariyle 16.989,59 TL alacağı talep edebileceği, 9. Tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin, Mahkemenin takdirlerine ait olduğu,” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, icra takip dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki taşıma ilişkisine dayalı olarak başlatılan cari hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.

Dava konusu Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 31.989,59-TL toplam alacağının yıllık %16,75 Avans faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili borca kısmen itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 16.989,59-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini ve kayıtlarını dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi … ve ….’ in hazırlamış olduğu 25.09.2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının 2020 yılı ticari defter ve kayıtlarına göre, 23 adet faturadan kaynaklı olarak KDV dahil 43.458,07 TL alacaklı gözüktüğü; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 31.989,59 TL alacaklı gözüktüğü; faturaların e – fatura olduğu, teslim eden ve teslim alan kısımlarının olmadığı, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığı,
– Davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı; davalının icra takibine yapmış olduğu itirazda 15.000,00 TL’ lik borcu kabul ettiği; dava konusu yapılan 16.989,59 TL’ lik kısmı kabul etmediği görülmüştür.
Kural olarak, faturaların tebliğ edildiğinin ispat yükü davacı üzerindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça bu aşamada fatura teslim olgusunu ispatının artık gerekmeyeceği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.), davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı kabul edilmiş, davalının aksini gösterir yazılı kesin kayıt sunmadığı, bu sebeple davalının davacıya 16.989,59 TL borçlu olduğu kabul edilmiş ve açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE,
-Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen DEVAMINA,
-Alacağın %20 si olan 3.397,91-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.160,55-TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 205,19-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 955,36-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 297,39-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.400,25-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; Miktar itibariyle kesin olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır