Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/245 E. 2022/248 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/245 Esas
KARAR NO : 2022/248 Karar

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 09/03/2022
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … Mah. … Sk. … Sitesi …. Apt No:… Daire:9 Kat:3 Küçükçekmece/İstanbul adresinde bulunan ve … İli, … İlçesi, … Mahallesinde kain, tapuda … ada, … pafta, … parsel, 9 bağımsız bölüm numarası ile tapuya kayıtlı taşınmaza ilişkin yenilenen …. poliçe numarası ile aracı şirket …. Sigorta A.Ş’ne Zorunlu Deprem Sigortası yaptırıldığını, davacı müvekkiline ait konutun 26/09/2019 tarihinde Marmara Denizinde …. İli, …. İlçesinin 28,68 km açıklarında meydana gelen 5.8 Mw büyüklüğündeki depremde ağır hasar gördüğünü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 19/12/2019 tarih ve … sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 21/11/2019 tarihli ve … sayılı yazılarına istinaden anılan deprem sonrasında yapılan afet etkisi belirleme çalışmaları neticesinde AFAD tarafından ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar listesinde yer alan … Mah. … Sk. … Sitesi … Apt. No: … D: 9 Kat:3 Küçükçekmece/İstanbul adresinde bulunan ve … İli, … İlçesi, … Mahallesinde kain tapuda … ada, … pafta, …. parsel, 9 bağımsız bölüm numarası ile tapuya kayıtlı müvekkiline ait taşınmazın bulunduğu bina için 6306 sayılı Kanunun 6/A maddesi kapsamında riskli yapı tespit işleminin İstanbul Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğünce lisanslandırılmış kuruluşa yaptırıldığını ve binanın riskli bulunduğunu, taşınmazın bulunduğu binanın yapı yıkma izni alındıktan sonra yıktırıldığını, müvekkilinin davalı kurum nezdinde yenilenen …. poliçe numaralı Dask ZDS poliçelerini yaptırdığını, poliçenin düzenlendiği/yenilendiği tarihte müvekkilinin taşınmazında bir hasar olmadığı veya tespit edilmediği halde 26/09/2019 tarihinde meydana gelen Silivri merkezli depremde ağır hasar görmüş olduğundan, hasar bedelinin ödenmesi için davalı kuruma yaptığı başvurunun kabul edilmeyerek ödeme yapılmadığını, müvekkilinin ZDS sigortalı taşınmazının depremde ağır hasar görüp Kentsel Dönüşüm Mevzuatı çerçevesinde yıktırılması nedeniyle oluşan zararının tazminin gerektiğini bildirerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve sonradan arttırılmak kaydıyla şimdilik 45.000,00 TL hasar/konutun yeniden yapım bedelinin 26/09/2019 hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kurumdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nun 115/1.maddesi uyarınca dava şartlarının bulunup bulunmadığı davanın her aşamasında resen araştırılır. HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Mahkememizce dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmiştir. (YHGKK 2017/15-2141 E, 2019/442 K)
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı belirtilmiş, 3/1. fıkrasında ise; tüketiciyi, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak; tüketici işlemini ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlamıştır. Aynı Kanun’un 73/1. maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Yine kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekilinin, müvekkilinin davalıya dask sigortalı konutunun depremde zarar görmesi nedeniyle yıkımı nedeniyle uğradığı zararın Zorunlu Deprem Sigorta Poliçesi uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davacı ile davalı şirket arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağının Zorunlu Deprem Sigorta Poliçesi olduğu, davacının tacir olduğu yönünde iddia olmadığı gibi bu hususta bilgi ve belgeye de rastlanılmamış olup sigortalanan yapının kullanım şeklinin mesken olduğu, davacı ile davalı arasındaki sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı yasa gereğince “tüketici işlemi” olduğu, bu bakımdan uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin BAKIRKÖY TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra davaya yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.15/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸