Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/214 E. 2023/352 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/214 Esas
KARAR NO : 2023/352 Karar

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/03/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı arasında, düzenleyicisi davalı olan, 2019 tarihli, 2020 yılı … Fuarına katılım sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme uyarınca müvekkili üzerine düşen edimi yerine getirdiğini ve fuar katılım bedelinin tamamını 2019 yılında davalıya ödediğini, fuar, davalı tarafça, tek taraflı surette, pandemi gerekçesi ile defalarca farklı tarihlere ertelendiğini, Haziran 2021 tarihinde ülkemizde alınan normalleşme kararı ile tüm resmi ve özel kurum-kuruluş-işyeri-işletmelerin normal çalışma düzenine geçmesi üzerine, davalı tarafça yine tek taraflı olarak, anılan fuarın … tarihinde yapılacağının duyurulduğunu, ancak fuarın açılmasına 10 gün kala-03.09.2021 tarihinde ve yine pandemiyi bahane ederek, üstelik de anılan tarihin hemen öncesinde, davalı tarafça … tarihlerinde gıda fuarı, … tarihlerinde … fuarı ve … gibi sektörel fuarlar düzenlendiği halde, davalı yine tek taraflı surette, anılan fuarı Mayıs 2022 tarihine ertelediğini bildirdiğini, oysa, herşeyden önce, fuarın, pandemi sebebiyle ertelenmesinde karar mercii olan TOBB nin bu yönde bir kararı veya tavsiyesi mevcut olmadığını, diğer yandan, yukarıda da belirtildiği üzere, davalı, … tarihlerinde gıda fuarı, … tarihlerinde … fuarı ve … gibi sektörel fuarları düzenlediğinden, sadece, … tarihinde yapılması kararlaştırılan …. fuarını, üstelik de açılmasına 10 gün kala, pandemi gerekçesiyle ertelemesinin, geçersiz, haksız ve dayanaktan yoksun olduğu açıkça ortada olduğunu ve bu durumun müvekkili açısından kabul edilebilir tarafı olmadığını, bu usulsüz-haksız 10 gün kala erteleme, müvekkilini oldukça mağdur ettiğini, hem yurtdışından gelecek müşterileri nezdinde itibar ve güven kaybına, hem de oldukça yüksek miktarda maddi zarara-kâr kaybına vs. uğramasına sebep olduğunu, müvekkili, … tarihinde yapılması kararlaştırılmasına rağmen açılmasına 10 gün kala, aniden, davalı tarafından tek taraflı surette, Mayıs 2022 ye ertelenen fuar için, 2019 yılında davalıya 134.882,64-TL (yüzotuzdörtbinsekizyüzseksenikiTLaltmışdörtKr) fuar katılım bedeli ödediğini, fuar kapsamında sergilenmek üzere yüksek bütçeli yeni koleksiyonlar oluşturduğunu, fuar stantları, kataloglar vs hazırlamış, yurtdışından gelecek misafirleri için seyahat ve konaklama rezervasyonları vs bilumum masraf yaptığını, davalının fuarı gerçekleştirmediğini, noter ihtarı ile fuarın gerçekleştirilmemesi sebebiyle sözleşmeden döndüklerini, neticede davalı tarafından defalarca haksız ve usulsüz surette tek taraflı olarak ertelenen ve bugüne kadar yapılmayan fuar için davacının 2019 yılında davalıya ödediği 134.882,64-TL (yüzotuzdörtbinsekizyüzseksenikiTLaltmışdörtKr) fuar katılım bedelinin, ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle davacıya ödenmesine yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin … Holding bünyesinde yurt içi ve yurt dışında, dünya çapınca çeşitli fuarlar düzenleyen organizatör şirket olduğunu, davalı şirketin ise tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında … tarihleri arasında düzenlenecek … Fuarı (….) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiğini, COVİD-19 salgını nedeniyle fuar, haklı sebeplerle ileri bir tarihe ertelendiğini, yapılan sözleşmede yer alan hükümler gereğince müvekkili şirketin, fuarı haklı gerekçelerle erteleme hakkına sahip olduğunu, yapılan erteleme ile, katılımcıların hakları aynen korunacak olması, aynı şartlarda fuarın gerçekleştirilecek olması nedeniyle fuar katılım bedelinin iade edilemeyeceği hususu da kararlaştırıldığını, yargıtayın müstakar kararlarının da bu yönde olduğu, davacı yanın huzurdaki davası haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, alacak isteminden ibarettir.
Dava konusu, davalı şirket ile davacı şirket arasında kurulan fuar katılım sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı şirketin organize ettiği fuarın yapılmaması iddiasına dayalı olarak alacağın tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu miktar 134.882,64-TL’dir.
Davacı ve davalı tacir olup, TTK 18/2 maddesi uyarınca her iki tarafın da ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli olma yükümlülüğü bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK m. 26’da bir sözleşmenin içeriğinin, bu sözleşmenin taraflarınca kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirlenebileceği düzenlemesi yer almaktadır. Bu temel kuralın istisnası ise 20. maddede (TBK m. 27) ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmelerin kesin olarak hükümsüz olduğu açıklanmıştır. Sözleşme serbestisi kavramının temeli irade özgürlüğüne dayalıdır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın irade özgürlüğüne ilişkin hükümleri (m. 12/1, 13, 17/1, 19, 35/1, 48/1, vb.) göstermektedir ki; hukuk sistemimiz kişilerin irade özgürlüğüne sahip olduğunu temel bir ilke olarak benimsemiştir.
Genel işlem koşulları 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’dan önce 818 sayılı BK düzenlemesi içerisinde yer almasa da kamu düzeni, ahlâka aykırılık, kişiliğin korunması, sosyal adalet gibi farklı hukuki dayanaklarla bu husus pek çok yargı kararı ile (örneğin; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli, 1996/3-717 E., 1996/850 K. sayılı kararı) kabul görmüştür. Yine TBK’nın yürürlüğünden önce mevzuatımızda, oldukça sınırlı sayıda ve dar kapsamda da olsa, genel işlem koşullarına ilişkin bazı hükümler yer almıştır (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 766, 1266; 5464 sayılı Banka ve Kredi Kartları Kanunu m. 24; Sermaye Piyasası Kurulunun Aracılık Faaliyetleri ve Aracı Kuruluşlara İlişkin Esaslar Tebliği m. 47/3 gibi). Bu düzenlemelerden biri de tüketici hukukunda mevcuttur.
Davacı bu sözleşme kapsamında fuara katılma bedelinin davalı şirkete ödediğini, koronavirüs nedeniyle alınan tedbir sonucu fuarın iptal edilmesi üzerine geri ödenmediğini, fuarın iptal edilmiş olmasına rağmen davalının ödedikleri bedeli iade etmediğinden bahisle sözleşmeden döndüğünü ve bu bedelin iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı, fuarın iptal edilmediğini ertelendiğini, davalının bilgisi dahilinde ve sözleşme kapsamında yapıldığını, sözleşmenin halen geçerli olduğunu, bu nedenle bedelin iadesini talep edemeyeceği yönünde savunmada bulunmuştur.
Dava konusu fuarın … tarihlerinde yapıldığı görülmüştür.
Taraflar arasında 08.05.2019 tarihli fuar katılım sözleşmesi bulunduğuna ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı bu sözleşmenin 2. Maddesine, dosya içerisine sunulan beyanlar, kayıtlar ve sözleşme içeriğinden anlaşıldığı üzere vakıftır.
Fuar Katılım sözleşmenin 2. maddesinde ” …fuara (kısaca fuar) katılmayı kabul eden KATILIMCI, bu imzadan sonra, fuara katılmayı reddederse dahi KATILIMCI’ nın maddi ve manevi yükümlülükleri devam eder. KATILIMCI, fuar koşulları, sergi veya fuarın yeri, KATILIMCI’ nın fuar alanındaki yeri, düzenleme tarihleri, ünvanı vb hususlarda, DÜZENLEYİCİ’ nin, sektörün talebi, ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın kısmen veya tamamen iptali dahil) peşinen kabul eder. Bu durum sözleşmenin fesih sebebi değildir, KATILIMCI’ nın ücret ödeme yükümlülüğü devam eder.” ibaresinin yer aldığı görülmüştür. Davacının bu hüküm ile bağlı olduğu kabul edilmiş ve davacının aksine yönelik sözleşmeden dönme ve feshe yönelik iddialarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda bahsedildiği gibi sözleşme özgürlüğü, bir akdi yapıp yapmama, içeriğini belirleme, akdin karşı tarafını seçme, akde son verebilme ve akdin şeklini belirleyebilme serbestîsi anlamına gelmekte olup, kimse bir akdi yapmaya zorlanamayacağı gibi istediği bir akdi yapmaktan da alıkonulamayacaktır.
Taraflar arasında özel hukuk hükümlerine tabi geçerli bir sözleşme (Fuar Katılım Sözleşemesi) mevcut olup, davacının ve davalının basiretli tacir olarak davranma yükümlülüğüne sahip oldukları hususu ise izahtan varestedir.
Burada irdelenmesi gereken taraflar arasındaki sözleşmenin 2. Maddesinin geçerli olup olmadığı, haksız şart niteliğinde olup olmadığı, ertelenen fuar nedeni ile ödediği fuar katılım bedelinin iadesinin mümkün olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Fuar Katılım Sözleşmesinin 2. maddesinin, tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdıkları hüküm olup geçerli olduğu, haksız şart olarak kabulü mümkün olmayıp, tarafları bağlayıcı olduğu; kaldı ki dosyaya davalı tarafça sunulan mail yazışmalarından fuar tarihinin mücbir sebep ile ertelendiği ve ertelenme ve yeni tarih ile ilgili gerekli bilgilendirmelerin davacı tarafa bildirildiği; fuarın bildirilen tarihte yapıldığı; basiretli tacir gibi davranması gereken davacı tarafın sözleşmenin imzalanması sırasında sözleşmenin bu maddesini bildiği, bu hükme göre de sözleşmenin iptalinin ve ödenen bedelin iadesini talep hakkının olmadığı, ödeme yükümlülüğünün devam ettiği ve ertelemenin taraflara sözleşmeden dönme ve fesih hakkı da tanımayacağı da açıktır.
Tacir olan her iki taraf özgür iradeleri ile yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri konusunda anlaşmaya vararak imzalamışlardır. Fuarın ertelenmesi ile ilgili olarak TBK 136. madde anlamında ifa imkansızlığının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekmektedir. İmkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin maddi veya hukuki bir nedenden dolayı yerine getirilmesinin mümkün olmaması olarak tanımlamak mümkündür. İmkansızlık nedenleri maddi veya hukuki olabilir. İmkansızlığın objektif olması, sadece borçlu bakımından değil, herkes bakımından söz konusu olan imkansızlık, sübjektif imkansızlık ise, sadece borçlu bakımından söz konusu olan imkansızlığı ifade eder. Kusursuz imkansızlık TBK’nın 136. düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceği belirtilmiştir. İmkansızlık geçici nitelikte ise, kural olarak borcun sona ermesine neden olmaz. Bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. Ancak ifa muayyen bir zamanda yapılacak veya ifa zamanı alacaklı için önem taşıyorsa bu hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurur. Ancak iş bu yargılamada, ifa imkansızlığına dair hükümlerin uygulanarak tarafların verdiklerini geri isteyebilme haklarının doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, yukarıda ayrıntılı şekilde yazılan sözleşme hükümleri ile bu maddenin uygulanması tarafların karşılıklı iradeleri ile adeta ortadan kaldırılmıştır. Somut olayda, davacı fuar tarihinin ertelenmesi ve yeni tarih belirlenmesinde, iptal edilen tarihin kendisi için taşıdığı öneme dair bir iddiada bulunmamış ve yine sözleşmeyi bu sebeple feshettiğine dair herhangi bir yazılı kayıt, ihtarname ve delil sunmamıştır. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. HD’ nin, 26/11/2020 Tarih ve 2018/554 E. – 2020/2075 K. Sayılı ilamı).
Tüm dosya kapsamına nazaran, davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeden dönme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından, açıklanan gerekçelerle açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 2.303,46-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 2.123,56-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin; davacıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 21.232,40-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/03/2023

Katip ..
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır