Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/201 E. 2023/57 K. 16.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/201 Esas
KARAR NO : 2023/57

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2022
KARAR TARİHİ : 16/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23.02.2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı ile arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan para borcu alacağı bulunduğunu, borçlu tarafından ödenmesi gereken borcun müvekkiline ödenmediğini, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, itirazın iptali gerektiğini, müvekkili tarafından üzerine düşen tüm sorumluluk yerine getirildiğini, ancak davalı tarafından ödenmesi gereken borçların ödenmediğni, muavin defterinde de açıkça görüleceği üzere davalı borçlu müvekkiline toplam 10.346,17-TL bakiye borcu bulunduğunu, bu durum tarafların ticari defter kayıtları ve diğer kayıtları ile de sabit olduğunu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 97. maddesinde “Bütünlük İlkesi” düzenlendiği, bakiye miktarın belirlenmesi ile hangi tarafın alacaklı hangi tarafın borçlu olarak adlandırılabileceği hususun açık bir şekilde belirtidiğini, müvekkilinin alacaklı ve davalının borçlu olduğu usulüne uygun şekilde tutulmuş kayıtlarla sabit olduğunu, müvekkilinin davalı borçlunun borcunu ödemekten imtina etmesi nedeniyle ödenmeyen bedeller için icra takibi başlatıldığını, ancak Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile yapılan icra takibine borçlu tarafından itiraz edilmiş olduğunu, yapılan itiraz nedeniyle takibin durduğunu, borca itiraz eden davalı borçlunun itirazının her şeyden önce gerekçesiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davalı borçlunun ödemekle yükümlü olduğu alacağın tahsilini geciktirmek kastı ile itiraz etmiş olması nedeniyle haksız itirazın iptali gerektiğini, davalı borçlu tarafından faize itiraz edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu takipte ticari faiz işletilmesi usul ve yasaya uygun olduğunu, Küçükçekmece … icra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına davalı tarafından yapılmış olan itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın hüküm altına alınmasına, takibe konu borç miktarının %20’sinden aşağı olmayacak şekilde davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasında müvekkili şirket aleyhine başlatılan takibe , yetkiye ve borca itiraz edildiğini, davacı tarafça ödeme emri ile birlikte cari hesap dökümü gönderilmediği ve icra takibinden öncede temerrüde düşürülmediği halde icra takibinde tarafların tacir olması sebebi ile 3095 sayılı Kanun gereği faizi oranı belirlendiği ticari işlerde ticari faiz oranın (%16.75 ) talep edildiğini, müvekkili şirketin davacı alacaklının talep ettiği şekilde borcu bulunmadığından takibe , borca ve faize ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, davacı tarafça taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve davacı tarafça tüm sorumlulukların yerine getirildiği ancak müvekkili tarafından cari hesapa dayalı borcun davacı tarafa ödenmediğinin iddia edildiğini, müvekkili ile davacı arasında alım satım ilişkisi bulunduğunu, ancak müvekkiline cari hesap dökümünün müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu sebeple davacının müvekkilinden alacağı kesinleşmediği için takipte talep edilen faizin türüne ve oranına itiraz ettiklerini, davacı tarafça müvekkili şirketten cari hesap alacağının bulunduğu ileri sürülmüş ise de takip dayanağında herhangi bir belge sunmadığını, bu davada muavin defter sayfası alacağının dayanağı ileri sürüldüğünü, taraflar arasında takibe konu miktarda cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile belirleneceğini, davacı tarafça açılan icra takibinde takibin dayanağı olarak cari hesap alacağı olduğu yazılı olmuş ise de müvekkili tarafından kabul edilmiş bir alacak bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün…Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 10.346,17-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık (%16,75) oranında ve değişen oranlarda ticari faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve öncelikle davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, Mali Müşavir ‘un raporunda özetle; Taraflar arasındaki ihtilaf konusunun, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturalardan kaynaklı 10.346,17 TL’nin davalıdan tahsil edilmesi talebinden ibaret olduğu, davacının sunmuş olduğu 06/2021-07/2021-12/2021 dönemlerine ait ait yevmiye ve kebir defterlerinin e-defter berat’larının süresinde oluşturulduğu, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yana düzenlediği ve tarafına düzenlenen faturalar ile davalıdan yapmış olduğu tahsilatlar sonucunda 2021 yıl sonunda davalıdan 10.346,17 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın icra takibini 10.346,17 TL’den başlattığı, taraflar arasında bir satış sözleşmesinin olmadığı, dolayısıyla kurulan ticari ilişkinin bir cari hesap ilişkisi olduğu, talep edilen icra inkar tazminatının mahkemenin takdirinde olduğu, görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.

Mahkememizce Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler, dosyamız arasına alınan bilirkişi raporu da mukayeseli olarak irdelenmek suretiyle DAVALI TARAFA ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması için İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerine talimat yazıldığı, İzmir …. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….Talimat sayılı dosyası ile davalı defterlerinin incelenmesi için yazılan talimatın talimat mahkemesince belirlenen inceleme günü olan 07/12/2022 tarihinde ticari defterlerin mahkemelerine ibraz edilmemiş olduğunu, yapılacak işlem kalmadığından mahkememizce yazılan talimatın işlemsiz olarak kapatılmış ve iade edilmiş olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce davalı defterlerini incelenmesine karar verildiği, geçen celse duruşma zaptının davalı vekiline tebliğ edildiği, dosyanın incelenmesinde talimat mahkemesince belirlenen inceleme tarihinin de davalı vekiline tebliğ edildiği, her ne kadar davalı vekilince çekilme dilekçesi sunulmuş ise de mahkememizce geçen 3. Nolu celse de belirlenen ihtaratlı ara kararlar ile buna bağlı olarak talimat mahkemesince belirlenen inceleme gününe davalı vekilinin çekilme dilekçesinden önce davalı vekiline tebliğ edilmiş olduğu uyuşmazlığın cari ilişkiye dayalı alacak olduğu, ticari defterlerin incelenmesi gerektiği, usule uygun ihtaratlı kesin süre verildiği buna rağmen davalı tarafça defterlerin sunulmadığı anlaşılmakla yeniden inceleme günü verilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava; taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 10.346,17 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 706,75-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 124,96-TL harcın mahsubu ile bakiye 581,79-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 80,70-TL başvurma harcı, 124,96-TL peşin harç, 1.541,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.747,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; MİKTAR YÖNÜNDEN KESİN OLMAK üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/01/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza