Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/2 E. 2022/372 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/2
KARAR NO : 2022/372

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 01/03/2019
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; aile ve grup şirketi özelliğini haiz davcılar yönünden; öncelikle 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini, geçici konkordato komiseri atanmasını, mllarının muhafazası için İİK. 287. madde bağlamında gerekli olan (6183 sayılı kanundakiler dahil) her türlü icra ve iflas takibi ile sair aleyhe başvuruların engellenmesini, başlatılmış tüm takiplerin durdurulmasını, rehnin paraya çevrilmesi talepli takipler bakımından muhafaza ve satış işlemlerinin engellenmesini, ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin önlenmesini, mühlet öncesi yapılmış müstakbel alacakların temliki sözleşmeleri veya gönderilen haciz müzekkereleri nazarında mühlet içi doğacak alacaklar veya haczen ödenmesi gerekecek tutarlar yönünden temlik hükümlerinin ve haciz müzekkerelerinin hükümsüz sayılması ve komiser denetiminde ödemelerin, hesaplara gelecek paranın ve davacılar lehine doğacak haklatın ilgili davacıya yapılmasını, şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksızdır şerhi vurulmasının önlenmesini, davacıların verdiği senetlerin mühlet içinde protesto edilmesinin önlenmesini, banka hesaplardaki her türlü blokajın kaldırılmasına, davacılar tarafından verilmiş teminat mektuplarının mühlet içinde ilgili lehdar tarafından paraya çevrilmesinin önlenmesini, davacılara ait olup alacaklılar tarafından muhafaza altına alınmış malların konkordato projesinin uygulanabilirliğini sağlamak bakımından ilgili davacıya yediemin sıfatıyla iadesini, takdir edilecek diğer her türlü ek tedbirin alınmasını, sağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve devamında başvuru amacına uygun olarak konkordato sürecinin tamamlanması için gerekli ek süre ve kararların verilmesini talep ve dava etmiştir.
MÜHLET KARARI SONRASI SÜREÇ VE KOMİSER RAPORLARI
Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İ.İ.K 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlu vekilince süresinde tamamlanması, konkordato talebine eklenmesi gerekli belgelerin eksiksiz olarak ibraz edilmesi üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiser heyeti görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici mühletin ve kesin mühlet verilmesine ilişkin ilanların ayrı ayrı Türkiye Sicil Gazetesi ile Basın İlan Kurumu Portalında yapıldığı ve İİK’nun 288. Maddesi uyarınca gerekli yerlere bildirimlerin yapıldığı görülmüştür.
Davacılar vekilince celse arasında revize proje sunulmuş, gider avansı ve konkordato tasdik harcı yatırılmış, teminatlarla ilgili dilekçenin sunulduğu ve taşınmaz ve araç tescil bilgilerinin dosya arasına alınmıştır.
Davacıların kayıtlı adresleri ve muamele merkezi İstanbul olduğundan işbu konkordato talebi yönünden mahkememiz görevli ve yetkilidir. Davacılar vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde konkordato tasdik talebinde bulunulabileceğine ilişkin yetkinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Konkordato komiser heyeti mali müşavi …., hukukçu Prof. Dr. ….., yeminli mali müşavir ….. tarafından tanzim edilen 09.04.2019 tarihli raporda; davacı … Gıda Pazarlama San. Ve Tic. A.Ş.’nin gıda ürünleri (tatlı, pasta, baklava vb.) imalatı ve perakende satışı konusunda faaliyet gösterdiği, içinde bulunduğu finansal kriz nedeniyle konkordato talebinde bulunduğu, diğer davacılar ….. ve …..’in şirket ortağı oldukları, şirketin borçlanmalarında müşterek borçlu müteselsil kefil olmaları nedeniyle şirketle birlikte konkordato talebinde bulundukları, davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği, personel, taşıt, gayrimenkul, demirbaş, tesis makine ve cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği, davacı şirketin kayıtlı değerler esas alınarak hazırlanan 31/12/2018 tarihli bilançosuna göre özkaynaklar toplamının 11.225.544,35 TL olduğu ve dolayısıyla 6102 sayılı TTK’nın 376.maddesine göre borca batık durumda olmadığı, kendileri tarafından tespit edilen rayiç değerler esas alınarak hazırlanan aynı tarihli bilançoya göre ise özkaynaklar toplamının (-) 24.170.135,26 TL olduğu, dolayısıyla borca batık durumda olduğu, şirketten alacağı olan toplam kişi sayısının 250’den fazla, imtiyazlı ve adi alacak toplam tutarının 77.590.834,98 TL olduğu, konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile şirketin ticari defter kayıtlarındaki borç rakamının uyumlu olduğu, ancak bu borç rakamının doğruluğunun ve fiktif olmayan bir borç olup olmadığının bilahare teyit edilebileceği, bu aşamada sunulu bilgi ve belgelere bağlı kalındığı, şirketin aktifleri ve şirket borçlarına kefaleti bulunan ortalara ait gayrimenkuller üzerinde 6102 sayılı TTK.nın 376/3 maddesi çerçevesinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, bu çalışmaya başlandığı ancak henüz sonuçlanmadığı, ön projenin ve mali kayıtların incelenmesinde, projenin uygulanabilirliğinin önünde bir engel bulunmadığı izlenimi edinildiği, ancak komiser heyeti olarak görevlendirilmenin ardından çok kısa bir süre geçtiğinden ve borçlunun malvarlığının rayiç değerleri henüz tespit edilemediğinden ön projenin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı konusunda bu aşamada yapılacak değerlendirmenin sağlıklı olmayacağı, davacıların konkordato ön projelerinde yer alan tekliflerinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olup olmadığının üç aylık geçici mühlet sürecindeki işletme performanslarının görülmesi neticesinde değerlendirilebileceği görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti finans uzmanı Dr. …, hukukçu Prof. Dr. …., mali müşavir …. tarafından tanzim edilen 29.05.2019 tarihli raporda; davacı ….. Tatlıcılık Süt Ürünleri ve Tic. Ltd. Şti.’nin, konkordato talep eden grup firması ….. Gıda Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.’nin bankalara olan kredi borçlarına kefaleti bulunduğu ve aynı zamanda içinde bulunduğu finansal kriz nedeniyle konkordato talebinde bulunduğu, şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği; mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiği, şirketin kayıtlı değerler esas alınarak hazırlanan 31.12.2019 tarihli bilançosuna göre kaydi özkaynaklar toplamının (+) 100.393,49 TL olduğu, ve aynı zamanda rayiç değerlere göre de özvarlığının (+) 100.393,49 TL. olduğu, bu durumda TTK’nın 376’ncı maddesine göre borca batık durumda olmadığı, her ne kadar davacının kendi yaptırmış olduğu Projede devreden 202.301,15 TL tutarındaki devreden KDV tutarı rayiç bilançoda sıfır(0) olarak kabul edilmişse de, tarafımızdan KDV’nin varlık kalemleri içinde yer alması ve sıfır olarak kabul edilmesinin yerinde olmayacağı dikkate alınarak kaydi değeri ile rayiç değerinin aynı olduğu kabul edilmiş olup, bu çerçevede davacı şirketin 2018 yılında borca batık olmadığı yönünde görüşünde oldukları, şirketin 31.03.2019 tarihli bilançosuna göre kaydi ve rayiç özkaynaklar toplamının (+) 78.640,05 TL. olduğu, 2019 yılı ilk üç ayında şirketin 39.003,44 TL zarar etmesi nedeniyle özvarlığının 78.340,05 TL’ye düştüğü, şirketten alacağı olan kişi sayısının yedi (7), imtiyazlı ve adi alacak toplam tutarının 3.873.286,21 TL olduğu, söz konusu borcun 3.245.129,00 TL’sinin grup firması olup birlikte konkordato talep eden ….. Gıda Pazarlama San. Tic. A.Ş.’ye ait olduğu, ayrıca anılan grup firmasının banka kredi borçlarına kefaletten kaynaklanan 1.549.614,35 TL riski (borcu) bulunduğu, konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile şirketin ticari defter kayıtlarındaki borç rakamının uyumlu olduğu; şirketin borca batık olmamakla birlikte, ticari faaliyetlerinin ….. A.Ş.’nin ticari faaliyeti ile paralellik arzettiği, 2019 yılı 3 aylık net satış rakamları dikkate alındığında projede öngörülen net satış ve net karlılık rakamını ulaşıp ulaşmayacağının Nisan-Mayıs Ve Haziran ayı ticari faaliyetin sonuçları ile alakalı olduğu, bu durumda davacı şirketin ön projelerinde yer alan tekliflerinin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olup olmadığı ile ilgili nihai kanaatın izhar edilebilmesi için, 3 aylık geçici mühlet süresinin 2 ay daha uzatılmasının yerinde olacağı görüş ve kanaati bildirilmiştir.
Konkordato komiser heyeti finans uzmanı Dr. …., hukukçu Prof. Dr. …., YMM … tarafından tanzim edilen 06/08/2020 tarihli raporda; davacı ….. Gıda Pazarlama San. Ve Tic. A.Ş.yönünden; yaptırılan kıymet takdiri, buna ilişkin raporlar ve borçlunun ticari defterleri üzerinde gerçekleştirilen inceleme sonucunda şirketin rayiç değerlere göre 5.873.303,22 TL net aktifi olduğu tespit edildiği, borçlunun konkordatoya tabi borçları ise 34.514.621,26TL olduğu, şirketin hali hazırda tüm varlıkları üzerinde rehin ve ipoteklerin olduğu dikkate alındığında konkordatoya tabi alacaklıların alacaklarını tahsil etme imkânlarının azalacağı, sadece % 36 oranında ve iflas tasfiyesine kadar geçecek (3-5 yıl) sürede alacaklarına kavuşabilecekleri anlaşıldığı, buna karşılık projenin tasdik olması halinde ve projede belirtilen Nakit Akım Tablosu ve kaynaklarında yer alan gayrimenkullerin satılması halinde borçlarının tamamını ödemesinin mümkün olabileceği; (aksi takdirde yıllar itibariyle ortaya konulan karlılık tutarlarıyla şirketin borçlarını ödeyebilmesi mümkün olmayacağı) kanaatine ulaşıldığı, borçlu şirketin alacaklı listesi hazırlanırken ve akabinde alacaklılar toplantısında oy kullanacaklar belirlenirken süresinde bildirimde bulunmayan veya verilen süreden sonra bildirimde bulunan alacaklılar borçlunun bilançosunda yer almak kaydıyla listeye alındığı ve alacaklılar toplantısına katılmalarına izin verildiği, konkordato nisabına dahil kaydedilmiş alacaklı sayısı 235 olduğu, konkordato nisabı içerisinde değerlendirilecek kaydedilmiş alacak miktarı [34.514.621,26] TL olduğu, 23 Temmuz 2020 tarihli toplantıda (75 kişi) ve bilahare iltihak süresi içinde (66 kişi) olmak üzere olumlu oy veren toplam [141] adet alacaklının, alacak toplamı [21.946.018,63] TL olduğu, bu netice bakımından İİK m.302’nin öngördüğü çoğunluk koşulu gerçekleşmiş bulunduğu, şirketin mühlet içerisinde komiserin onayı ile doğmuş borçları mevcut olmadığı, İİK m.206’nın birinci sırasındaki 12 imtiyazlı alacaklının 295.893,00 TL işçi alacağı olup, bu alacak tutarında teminat yatırılması gerektiği, konkordato tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı Tarifenin “B) İcra ve iflas harçları:” başlıklı bölümünün “II- İflas harçları:” başlıklı alt bölümünün (2) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince 34.514.621,26 TL’nin binde 2,27 oranında 78.348,19 TL konkordato tasdik harcı yatırılması gerektiği, konkordatonun tasdiki için İİK m. 305’te öngörülen tüm koşulların gerçekleştiği sonucuna varıldığı, bu halde konkordato komiser heyeti olarak, ….. Gıda Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.’nin konkordatosunun tasdiki konusunda olumlu kanaate varıldığı görüşünü bildirmişlerdir.
İSTİNAF KARARI SONRASI İNCELEME;
Mahkememizin … Esas …. Karar, 10/09/2020 tarihli kararı ile davacıların konkordato projesinin YUKARIDAKİ GEREKÇELERLE İİK’nun 305. maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla tasdikine karar verilmiş olup,
Tasdik kararına karşı bir kısım alacaklıların istinaf’ başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesinin yapmış olduğu inceleme sonucunda 08.12.2021 tarihli karar ile (hMK) 353/1-a,b.6 hükmüne göre kaldırılmıştır. Bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararının gerekçesini özetle aşağıdaki sebepler teşkil etlmektedir:
– Tasdik duruşma günün, İİK m, 304 hükmünün aksine duruşma gününden en az üç gün önce değil duruşma gününden bir gün sonra Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesi
– ….. şirketi yönünden, kabul oyu veren alacaklı sayısının 70, ret oyu verdiği değerlendirilen alacaklı sayısının 76 olmasına rağmen, tasdik kararına esas alınan komiser raporunda toplam alacaklı sayısının 146 yerine 143 olarak göslerilmesi,
-Üçüncü kişi rehniyle yüvence altına alınan alacakların İİK m. 302 kapsamında konkordato nisabı hesabında adi alacak olarak değerlendirilmesi gerekirken bunların rehinli alacak olarak kabul edilip nisabın buna göre şekillendirilmesi
– Alacakli …. Bankası’nın 438.767,12 IL tutarındaki alacağının, çekişmeli alacaklara dair verdiği 03.07.2020 tarihli karara rağmen komiser heyetinin 16.11.2021 tarihli konkordatomun tasdikine ilişkin açıklama ve düzenleme Raporundan anlaşıldığı üzere bu alacağın konkordalo nisahına dahil edilmemiş olması, Alacaklı …. Tekstil Satı. ve Tic, A.Ş.’nin, İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.10.2019 tarihli, … E. … K. sayılı kararı ile ilama bağlanmış alacağının konkordato nisabına dahil edilmemiş olması GEREKÇELERİYLE
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas, … karar numarası ile kaldırma nedeniyle mahkememizin … Esasını almıştır.
İstinaf ilamı kapsamında tespit ve değerlendirme yapmak üzere dosyanın bilirkişi kurulu heyetine tevdi edilerek; İstinaf ilamındaki eksik olduğu tespit eidlen hususlara göre oylama sayısı, çekişmeli alacakla ilgili yapılan tespitler nisaba dahil edilecek adi alacaklı ve alacak sayısı kullanılan kabul ve red oyunun sağlıklı tespiti gibi husuuslar ayrıntılı şekilde incelenerek sonuç olarak da Konkordatoda teklif edilen oranın borçluların kaynakları ile orantılı olup olmadığı, tasdike ilişkin İstinaf ilamındaki tespitler de nazara alınarak teminat koşulu ve diğer tasdik şartlarına ilişkin olarak ayrıntılı, gerekçeli, hükme ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Prof. Dr. …. ve SMM ….’un mahkememize sunmuş olduğu 24/01/2022 tarihli raporlarında özetle;. ” Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dikkat çekilen 7 sayılık farkın, alacaklılar toplantısına katılıp toplantıda ret oyu verdikten sonra iltihak süresi içerisinde oyunu kabule döndüren alacaklılardan kaynaklandığı, yani Komiser Heyetinin hazırladığı listelere göre, kabul oyu veren alacaklıların sayısının 141, ret oyu veren alacaklıların sayısının ise 94 olduğu, Sayın Mahkemenizce İİK m.302, f.6 uyarınca tesis edilen 03/07/2020 tarihli “ÇEKİŞMELİ ALACAKLAR HAKKINDA HEYET ARA KARARI” nda, …. Bankası A.Ş.’nin 9.871.721,17 TL, … Ortaklığı’nın 12.462.427,75 TL, ….. Bankası A.Ş.’nin 6.273.240,80 TL, ….. Bankası A.Ş.’nin 1.339.851,80 TL, … Bankası A.Ş.’nin 2.424.122,39 TL, …. Bankası A.Ş.’nin 438.767,12 TL, …bank A.Ş.’nin 410.165,00 TL, …bank A.Ş.’nin 174.792,52 TL, … A.Ş.’nin ise 1.424.481,51 TL üzerinden konkordato nisabına dahil edilmesine karar verilmesine rağmen Komiser Heyetinin bu alacaklıları Sayın Mahkemenizce belirlenen tutarlar üzerinden nisaba dahil etmediği, Komiser Heyeti, mülkiyeti üçüncü kişiye ait mallarla güvence altına alınan alacakların da rehinli alacak olduğu kanaatini taşımış olsa dahi ortada Sayın Mahkemenizin çekişmeli alacakların konkordato nisabına ne şekilde dahil edileceğine ilişkin kararı varken, aksi yönde hareket edilmesinin hatalı sonuçlara sebebiyet verdiği, Bölge Adliye Mahkemesinin kararı gereğince, alacağı İstanbul …. Sulh Hukuk Mahkemesinin 10/10/2019 tarihli ve … E., … K. sayılı kararıyla ilama bağlanan ….. Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin nisaba dahil edilmesi gerektiği, heyetimizce nisap cetvellerinde gerekli düzeltmeler yapıldığında, ….. şirketinin teklifinin alacaklı çoğunluğu bakımından %58,26 alacak çoğunluğu bakımından ise %31,58 oranıyla kabul edildiğinin ortaya çıktığı, dolayısıyla, ….. şirketinin 302. maddede alternatifli olarak öngörülen çoğunluklardan hiçbirini sağlayamadığı, 01/12/2021 tarihinde (ki BAM kararı sonraki tarihlidir) gerçekleştirilmesi gereken ilk konkordato taksitinin dahi gerçekleştirilmemesi, nihai projede 2020 ve 2021 yılının ilk 9 aylık döneminde 6.677.962,67 TL kâr hedeflenmesine rağmen bu iki dönemde toplamda 11.431.604,50 TL zarar edilmesi, nihai projede öngörülenin aksine, stok seviyesinin azaltılması ve alacakların tahsili suretiyle kaynak sağlanamaması ve konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte “Kasa” hesabında 3.445.996,78 TL fiktif bakiye oluşması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, şirketin konkordato nisabını sağlayıp sağlayamadığı konusu bir kenara, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin de bulunmadığı kanaatine varıldığı, İİK m.308 hükmüne göre, konkordatonun tasdiki koşullarının oluşmaması durumunda mahkemenin, borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde, tasdik talebinin reddiyle birlikte borçlunun iflasına da karar vereceği, İİK m.308 hükmünün atıf yaptığı doğrudan doğruya iflas sebeplerinin İİK’nın 177, 178 ve 179. maddelerinde düzenlendiği, Komiser Heyetince hazırlanan 06/08/2020 tarihli gerekçeli raporda ….. şirketinin 31/03/2020 tarihli rayiç özvarlığının (-)12.414.515,75 TL olarak tespit edildiği, heyetimizce İİK’nın 179. maddesine göre borca batıklık sebebiyle doğrudan doğruya iflas koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilmek istenmişse de şirketin malvarlıklarının rayiç değerlerine ilişkin bilirkişi raporları güncelliğinin yitirdiği anlaşıldığından, bu yönde bir tespit yapılamadığı, Somut olayda borçlu ….. şirketinin, 01/03/2019 tarihinde vadesi gelen borçların ödeyemediğini belirterek konkordatoya başvurduğu, şirketin yaklaşık 1 yıl, 6 ay, 12 gün konkordatonun imkanlarından faydalandığı ve neticede 10/09/2020 tarihinde konkordatonun tasdiki yönünde karar verildiği, Sayın Mahkemenizce 10/09/2020 tarihinde verilen tasdik kararına göre, borç ödemelerinin ilkinin 01/12/2021 tarihinde gerçekleştirilmiş olması gerektiği fakat şirketin 01/12/2021 tarihinde gerçekleştirilmesi gereken konkordato ödemelerini dahi gerçekleştirmediği, eldeki verilerin, konkordatonun tasdiki kararı kaldırılmamış olsaydı, diğer taksit ödemelerinin de zamanında gerçekleştirilmeyeceğini gösterdiği, dolayısıyla, borçlu şirketin vadesi gelen borçlarını ödeyemediğini belirterek konkordatoya başvurduğu 01/03/2019 tarihinden bu yana likitide sorununu aşamamış durumda olduğu, heyetimizin kanaatine göre, karşımızdaki bu tablonun, ödemelerin tatil edildiğinin spesifik bir örneği olduğu, bu konuda nihai takdirin Sayın Mahkemenizce kullanılacağı, sayın Mahkemenizce ….. şirketi yönünden doğrudan doğruya iflas koşullarının oluştuğuna kanaat getirilirse, 308. maddenin 2. fıkrasına göre, iflas kararıyla birlikte, tasfiyenin basit mi yoksa adi tasfiye usulüne göre mi yapılacağına da karar verilmesinin gerekeceği, nitekim Kanun’daki bu düzenlemenin emredici olduğu, aynı fıkrada, adi tasfiye usulüne karar verilmesi halinde, tasfiyenin komiserler tarafından yerine getirilmesine karar verilebileceği düzenlenmişse de tasfiyenin komiserler tarafından yerine getirilmesine dair karar verilmesinin kanun koyucu tarafından mahkemenin takdirine bırakıldığı” şeklinde görüş ve kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Mahkememizin 28/01/2022 tarihli ara kararı ile ;Davacı vekilinin celse arasında verdiği tefrik talebiyle ilgili duruşmada sehven karar verilmemiş olup dilekçenin incelenmesi ve dosya kapsamı dikkate alınarak dosyaya gelen raporlar, İstinaf ilamı, yargılamanın bulunduğu aşama ve tüm dosya kapsamının detaylı incelenmesi sonucunda; ….A.Ş yönünden eksikler bulunduğu ancak bu şirketi dışındaki diğer şirketler yönünden tasdik koşulları bakımından farklılık ayrı dosyada değerlendirilmesi gerekiğinden ve birlikte görülme zorunluluğu da bulunmadığından ayrıca uzayan süreç tasdik sorası ödeme planına göre taksit ödemesinin bekleyen alacaklılar aleyhine işlememesi dikkate alınarak diğer dosyalar yönünden tefrik kararı verilerek tasdik yargılaması için daha erkene bir güne duruşma günü verilmesi gerektiği analaşılarak; davacılar ….., ….., …., Grup ….. Gıda Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi, ….. Tatlıcılık Süt Ürünleri Ve Ticaret Limited Şirketi yönünden davanın bu dosyadan tefrikine karar verilmiş olup mahkememizin … Esas numarasını almıştır.
Daha sonra İstinaf kararı kapsamını karşılamaması nedeniyle gelen bilirkişi raporları ve komiser raporları arasında borca batıklık hususu konusunda İstinaf kararının komiser raporu ile çelişkili olması bunun yanında tasdik sonrası ödemeler nedeniyle nisabın tasdik tarihi itibari ile net ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi, tasdik sonrası yapılan ödemelerin ne şekilde düzenleneceği ve 3.kişi ipoteği ile ilgili alacakların nisaba ne şekilde bu alacaklıların akıbetinin değerlendirilmesi için hüküm kurmaya ve denetime elverişli, ayrıntılı olacak şekilde yeni bir rapor alınması için dosyanın İcra İflas Hukuku konusunda uzman bir bilirkişi ,bir finans uzmanı ile bir SMM bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti sunmuş olduğu 21/03/2022 tarihli raporlarında özetle; ….. Gıda Pazarlama San.ve Ticaret A.Ş.’nin Konkordato Projesinin görevlendirildiğimiz çerçevede İstinaf Kararı, Tasdik Tarihi sonrasında yapılan ödemeler, Komiser Gerekçeli Tasdik Raporu ve Bilirkişi Raporları çerçevesinde İİK m. 302 uyarınca gerekli olan nisap ve çoğunluk ile kabul edilip edilmediğinin incelenmesi ile; Konkordato Tasdik tarihinden itibaren Rapor tarihimize dek toplam 27.578.716,73 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Söz konusu ödemeler nisapta yer alan 26.330.122,99 TL borca karşılık gelmektedir. Şöyle ki bazı banka borçlarının nisapta belirlenen borç miktarının üzerinde ödendiği, bazı bankaların ise iskontolu tutarlar üzerinden ödenerek kapandığı görülmekle neticeten yapılan 27.578.716,73 TL ödemenin Nisapta belirlenen karşılığının 26.330.122,99 TL olduğu görülmüştür.Borçlu Şirketin ….. Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ’ye olan borcu, ….. Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, borçlu şirket adına, aylık 63.458,45 TL taksit karşılığı, ….. Gıda‘nın ….. AŞ’ye olan Konkordato Taksit borçlarına mahsuben ödenmektedir. Şöyle ki ….. Tekstil tarafından keşide edilen … İcra dairesinden keşide edilen 89/1 ödeme emrine karşılık Grup ….. Gıda tarafından ….. AŞ’ye olan 63.458,45 TL taksit ödemeleri ….. Tekstil AŞ’ye yapılmakta olup Mart / 2022 dönemi itibarı ile toplam 10 taksit karşılığı 634.584,50 TL ödendiği, ibraz edilen banka dekontlarından görülmüştür. Konkordato Nisabına dahil olması gereken borcun 64.587.515,78 TL ve Alacaklı sayısının ise 241 olması gerektiği tespit edilmiştir. Komiser heyeti tarafından hazırlanan Gerekçeli Tasdik Raporunda; Projeye Kabul oyu veren alacaklı sayısının 141 (toplantı ve iltihak ile süresi dahil) ve kullanılan Kabul oyu tutarının ise 21.938.367,38 TL olarak tespit edilmiştir. Gerekçeli Tasdik Raporu ekleri olan Oylama Listelerinden ve Kabul Beyanlarından tespit edildiği üzere Komiser Heyeti tarafından olumlu oy kullandığı kabul edilen ….bank A.Ş.’nin Nisaba dahil edilen Kabul oyu tutarının 4.960.132,20 TL olduğu oysa Çekişmeli Alacaklara ilişkin Sayın Mahkeme’nin kararında söz konusu miktarın 12.462.427,75 TL olması gerektiği görülmüştür.Bununla birlikte yine …bank A.Ş. tarafından Konkordato Komiser Heyetine sunulan Kabul dilekçesinin şarta bağlı olduğu dosya münderecatından tespit edilmekle …bank Kabul oyunun geçersiz sayılması gerektiği anlaşılmıştır. Ancak …bank A.Ş’ye ilişkin Konkordato Nisabını dahil edilmesi gereken borcun tamamının ödenerek kapandığı göz önüne alındığında Kabul oyunun geçersiz sayılmasında hukuki bir yararın mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer Bankalar incelendiğinde ise öncelikle belirtmek gerekir ki, Çekişmeli Alacak Raporu ve Gerekçeli Tasdik Raporlarında ….. A.Ş Banka borçlarına ilişkin Rehinli / Rehinsiz ayrımına ilişkin tasnif yapılmamıştır. Dosya münderecatı ve dosyaya sunulu Gayrimenkul Değer Tespiti Hakkındaki Bilirkişi Raporu ve Eki Takyidatlı Tapu kayıtlarından ve Kayyım Raporlarından anlaşıldığı üzere Borçlu Şirket’in ….., ….. Bankası ve ….. Bankasına ait olan borçlarının Şirket ortağı ….. adına ve yine Borçlu Şirket ortaklarının Grup Şirketi olan ….. Gıda aktifine kayıtlı Gayrimenkul Rehinleri ile teminatlandırıldığı,….. Bankası A.Ş.’ye olan borcun ise Tasdik Kararı sonrasında tamamının ödendiği ibraz edilen dekontlardan tespit edilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak arz edildiği üzere, takdiri ve tensibi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; a) ….. Bankası A.Ş., ….., ….. Bankası ‘na ait borçların rehinli alacak olarak kabul edilmesi ve ….bank A.Ş’ye ilişkin 12.462.427,75 TL bedelli Konkordato Nisabına dahil edilmesi gereken borcun tamamının ödenerek kapandığı göz önüne alınarak söz konusu borcun ve ….bank A.Ş.’nin Projede tasdik edilen 12.462.427,75 TL bedelli kabul oyunun nisaba dahil edildiği durumda aşağıdaki Tablo 1’de yer aldığı üzere,Konkordatoya tabi olduğu tespit edilen 47.102.702,01 TL borç miktarı ve 238 (241-3 Rehinli Kabul Edilen Banka) Alacaklı sayısı üzerinden hesaplandığında; projenin Alacaklı sayısı yönünden %59 ve Borç Miktarı yönünden %63 oranında kabul oyuna sahip olacağı ve alacak sayısı ile TL alacak tutarı bakımından İ.İ.K. md. 302/III (a) bendi çerçevesinde, borçlu ….. A.Ş.’nin konkordato teklifinin yeter çoğunluk şartlarını sağlamış olacağı, ….. Bankası A.Ş., ….., ….. Bankası ‘na ait borçların rehinli alacak olarak kabul edilmeyerek nisaba dahil edilmesi ve ….bank A.Ş’ye ilişkin 12.462.427,75 TL bedelli Konkordato Nisabına dahil edilmesi gereken borcun tamamının ödenerek kapandığı göz önüne alınarak söz konusu borcun ve …bank A.Ş.’nin Proje tasdikinde kullandığı kabul oyunun 12.462.427,75 TL bedelli tüm borç üzerinden nisaba dahil edildiği takdirde;Konkordatoya tabi olduğu tespit edilen 64.587.515,78 TL borç miktarı ve 241 Alacaklı sayısı üzerinden; Borçlu Şirket’in projesi Alacaklı sayısı yönünden %59 ve Borç Miktarı yönünden ise %46 oranında kabul oyuna sahip olacağı ve alacaklı sayısı ile TL alacak tutarı bakımından İ.İ.K. md. 302/III (a) bendi çerçevesinde, borçlu ….. A.Ş.’nin konkordato teklifinin yeter çoğunluk şartlarını sağlayamamış olacağı, ….. Gıda Pazarlama San.ve Ticaret A.Ş. tarafından konkordato projesinde teklif edilmiş bulunan ödeme tutarlarının 30.03.2020 ve 31.12.2021 itibarı ile Şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediği, kaynaklarının borçlarını ödemekte yeterli olduğu ancak 01.01.2021-31.12.2021 döneminde beklenen karlılıklara ulaşamadığı görülmüştür.3) ….. Gıda Pazarlama San.ve Ticaret A.Ş.’nin hakkında verilebilecek olan iflas kararı ardından alacaklıların tahsil edebileceği bedele oranla borçlu şirketin konkordatoda teklif ettiği ve takdiri Sayın Mahkemeye ait olan, kabul edilen tutarın daha fazla miktara tekabül etmektedir. ….. Gıda Pazarlama San.ve Ticaret A.Ş.’nin Gerekçeli Tasdik Raporuna dayanak 31.03.2020 tarihli Rayiç mali verilerine göre (-) 12.414.515,75 TL borca batık durumda olduğu tespit edilmiştir. Ancak Söz konusu Rayiç Bilanço tespitlerinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin (borca batıklık durumu) Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ çerçevesinde değerlendirme yapılmamıştır. Heyetimizce işbu raporumuza dayanak 31.12.2021 Mali verilerinin analizi neticesinde Borçlu ….. A.Ş. bakımından 31.12.2021 tarihi itibariyle oluşturulan rayiç değerli bilançoya göre, şirketin özkaynaklarının toplamının (-) 40.408.922,01.-TL olduğu diğer taraftan Borçlu Şirket Ortağı ….. tarafından Sayın Mahkeme’ye sunulan beyan ile Şirket Ortağının Borçlu Şirketten 31.12.2021 itibarı ile olan 15.968.185,51 TL alacağından feragat ettiğine ilişkin beyanı ile “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin (borca batıklık durumu) Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki tebliğ çerçevesinde Borçlu Şirketin Öz kaynakları değerlendirildiğinde Şirketin 31.12.2021 itibarı ile tespit edilen özkaynaklarının (+)8.787.577,47 TL olduğu tespit edilmiştir. Sayın Mahkemenin takdirine bağlı olarak Konkordatonun Tasdikinin kabulü halinde; Teminat Koşulu bakımından davacı şirketin 31.03.2020 itibarı ile ticari kayıtları ile Gerekçeli Tasdik Raporu Karşılaştırmalı olarak irdelendiğinde; İİK m. 206 /I bağlamında imtiyazlı alacaklılarının Kıdem Tazminatı Karşılığı ve Personel Maaşları ödemeleri olup Şirketin bu kapsamdaki borçlarına ilişkin 295.893 TL imtiyazlı alacaklı açısından teminat yatırılması gerektiğinin raporlandığı ve Şirketin mühlet içinde Komiserin izni ile yaptığı tedarik alımlarının, elektrik ve doğalgaz gibi üretim giderleri açısından teminata bağlanmasına gerek olmadığı görülmüştür. Yargılama Giderleri ve Konkordato Harcı bakımından ; Borçlu şirketin Konkordato kapsamında 30.03.2020 dönemi itibarı ile ödemesi gereken adi borç miktarı 64.587.515,78 TL olduğundan ve tarife doğrudan para alacaklılarına işaret ettiğinden 146.613,66 TL harç ödenmesi gerekmekte olduğu, 06.08.2020 Tarihli Gerekçeli Tasdik Raporuna bağlı olarak Borçlu Şirketin 78.348,19 TL harç ödediği dolayısı ile kalan (146.613,66-78.348,19 TL =)68.265,47 TL harç ödemesi gerektiği” şeklinde görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Mahkememizce kök raporu sunan bilirkişi heyetinden kayyım raporlarında ödendiği belirtilen banka borçları düşülerek nisabın tekrardan belirlenmesi konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi heyeti mahkememize sunmuş oldukları ek raporlarında özetle; ” 2.1 Sayın Mahkemenin takdirine bağlı olarak Konkordatonun tasdiki halinde;
Teminat Koşulu bakımından davacı şirketin 31.03.2020 itibarı ile ticari kayıtları ile Gerekçeli
Tasdik Raporu Karşılaştırmalı olarak irdelendiğinde; İİK m. 206 /lI bağlamında imtiyazlı alacaklılarının Kıdem Tazminatı Karşılığı ve Personel Maaşları ödemeleri olup Şirketin bu kapsamdaki borçlarına ilişkin 295.893TL imtiyazlı alacaklı açısından teminat yatırılması gerektiğinin raporlandığı ve Şirketin mühlet içinde Komiserin izni ile yaptığı tedarik alımlarının, elektrik ve doğalgaz gibi üretim giderleri açısından teminata bağlanmasına gerek olmadığı görülmüştür. Yargılama Giderleri ve Konkordato Harcı bakımından ; Borçlu şirketin Konkordato kapsamında 30.03.2020 dönemi itibarı ile ödemesi gereken adi borç miktarı 47.102.702,01 TL olduğundan ve tarife doğrudan para alacaklılarına işaret ettiğinden 106.923,13 TL harç ödenmesi gerekmekte olduğu, 06.08.2020 Tarihli Gerekçeli Tasdik Raporuna bağlı olarak Borçlu Şirketin 78.348,19 L harç ödediği dolayısı ile kalan (106.923,13-78.348,19 TL )28.574,94 TL harç ödemesi gerektiği görülmüştür.” şeklinde görüş ve kanaatinde olduklarını bildirmişlerdir.
Konkordato Komiseri finans uzmanı …. mahkememizin 01/04/2022 tarihli celsesindeki beyanında; ….. Gıda Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin tasdik harcını yatırdığını, teminata tabi borcu olmadığını, 06/08/2020 tarihli tasdik raporunda İİK hükümleri kapsamında tasdik koşullarının oluştuğu kanaatine vardıklarını kanaatlerinin devam ettiklerini beyan etmiştir
KONKORDATO TASDİK ŞARTLARI;
İİK.nın 305.maddesinde ” 302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Maddede öngörülen şartlar, kümülatif olup, mahkeme, burada bir içerik kontrolü yapmak suretiyle konkordatonun tasdikine veya tasdik talebinin reddine karar verecektir. Mahkeme, tasdik şartlarını rehinli ve diğer alacaklılar bakımından birbirinden bağımsız olarak değerlendirecektir.
Konkordato ön projesinde alacaklılara bir teklifte bulunulması söz konusudur.
Değişiklikten önce sadece malvarlığının terki sureliyle konkordato için aranan karşılaştırmalı tablo, bundan böyle adî konkordato bakımından da tasdik şartı olarak aranacaktır. Bu bakımdan birinci fıkranın (a) bendinde, teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı halinde her bir alacaklının eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, tasdik şartı olarak düzenlenmektedir. Gerek adi konkordato bakımından yeni getirilen bu şart, gerekse malvarlığının terki suretiyle konkordatoda var olan bu Şart, borçlunun gerçekte İflâsa tâbi bir kimse olmasını gerektirmeyip, varsayımsal olarak, borçlu İflâs etseydi, alacaklılarının elde edeceği payın hangi miktarda olacağını tespite yöneliktir. Çünkü, konkordato ile alacaklılar, muhtemel bir iflâstan daha kötü bir duruma düşürülmemelidir. Bu husus, konkordato projesini kabul etmeyen, ancak Kanunda öngörülen nisapla konkordato projesinin alacaklılar tarafından kabul edilmesi halinde, azınlıkta kalan alacaklıların korunması bakımından önemlidir.
Fıkranın (b) bendinde mevcut kanunda olduğu gibi, teklif edilen meblağın, borçlunun kaynakları ile orantılı olması ilkesi korunmakta, ancak Kanundaki “borçluya intikal edebilecek mallar” ibaresi yerine, daha kapsamlı ve geniş olması nedeniyle “borçlunun beklenen hakları”nın dikkate alınabileceği ifade edilmektedir. Mahkeme, bu hakların dikkate alınıp alınmayacağı yanında, bunların ne oranda dikkate alınacağını da takdir edecektir.
Böylece mahkeme, somut olaya göre, beklenen hakları hiç dikkate gibi, tamamen veya kısmen de dikkate alabilir.
Fıkranın (c) bendinde ise, konkordato projesinin Kanunda öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması mevcut düzenlemedekinin aksine, açıkça konkordatonun tasdik şartlarından birisi olarak sayılmaktadır, fıkranın (d) bendinde, tasdik şartı olan teminat yeniden düzenlenmiştir. Konkordatonun başarılı bir iyileştirme aracı olması önünde büyük bir engel olarak görülen ve doktrinde eleştirilen, “konkordato İşlemlerinin yerine getirilmesi”ni sağlamak amacıyla teminat gösterilmesinden vazgeçilmektedir. Böylece, borçlunun büyük bir teminat yükü ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi ve projenin daha kolay gerçekleşmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak teminat şartından bütünüyle vazgeçilmemekte; teminat, 206. maddenin birinci sırasındaki İmtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesi ve mühlet İçinde komiserin İzniyle akdedilmiş borçların ifası bakımından (alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe) korunmaktadır. Öte yandan, çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tâbi alacaklıların oylamaya katılmaları halinde, bunların teminat gösterip göstermeyeceğine de mahkeme tarafından karar verilecektir, İsviçre İcra ve İflâs Kanununun 306. maddesinin ikinci fıkrasında 2013 yılında aynı yönde değişiklik yapılmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, tasdik İçin gerekli yargılama giderleri yanında, mevcut madde metninde yer alan “ilâm harçları” ibaresi yerine manayı daha net bir şekilde açıklayacak şekilde konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harç” ibaresi kullanılmakta ve bu kapsamda belirlenecek miktarın borçlu tarafından tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi öngörülmekledir. Maddenin ikinci fıkrasında esaslı bir değişiklik yapılmamaktadır. Maddede yer alan “konkordato teklifi” İbaresi, “konkordato projesi” şeklinde değiştirilmektedir. 4949 sayılı Kanun değişikliği ile hukukumuza malvarlığının terki suretiyle konkordato dahil olmuştur. Bundan önce yalnızca adi konkordato kurumu mevcut bulunduğundan konkordato “teklifi” ile çoğunlukla vade veya tenzilat konkordatosu kast edilmekteydi. Daha kapsayıcı olması bakımından “proje” terimi kullanılmıştır. Gerçekleştirilebilir veya uygulanabilir bir proje üzerine mahkemenin kendiliğinden de gerekli gördüğü düzeltmelerin yapılmasını isteyebilmesi, modern yeniden yapılandırma felsefesinin bir görünümüdür. Mahkeme, borçlunun sunduğu, hatta alacaklıların da kabul ettiği bir projede, özellikle konkordatoyu kabul etmeyen alacaklıların menfaati gerektiriyorsa re’sen veya talep üzerine düzeltme yapılmasını isteyebilir; mahkemenin düzeltme yapılmasını isterken komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü alması uygun olur.
Komiser 302. madde uyarınca yapılacak oylama sonrasında her iki sınıf alacaklı için ayrı ayrı rapor hazırlayacak ve mahkemenin değerlendirmesine sunacaktır. Mahkeme yapılan oylama sonrasında alacaklı sınıflarının her ikisinin de kabulü, bunlardan birinin kabulü ve her İkisinin de reddi ihtimallerini ayrı ayrı dikkate alarak hükmünü buna göre tesis edecektir.
Mahkememizce tasdik yargılama duruşma gününün İİK’nun 304/1. maddesi gereğince İİK’nun 288. maddesi uyarınca ilan edilmiş, ilana itiraz edenlerin itiraz sebeplerine duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak mahkememize bildirmek kaydı ile duruşmada hazır bulunabileceklerini şerh düşülmüştür.
Konkordato komiseri tarafından ibraz edilen rapor ve alacaklıların itirazları çerçevesinde mahkememizce tasdik şartları bakımından İİK 305. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede;
Duruşma gününden 3 gün önce olacak şekilde ilanlar yapılarak duruşma günü ilan yoluyla taraflara yasa gereğince bildirilmiştir.
Borçlu Şirketin ….. Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ’ye olan borcu, …. Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından, borçlu şirket adına, aylık 63.458,45 TL taksit karşılığı, …. Gıda‘nın ….. AŞ’ye olan Konkordato Taksit borçlarına mahsuben ödendiği tespit edilmiş olup ….. Tekstil tarafından keşide edilen … İcra dairesinden keşide edilen 89/1 ödeme emrine karşılık …. Gıda tarafından ….. AŞ’ye olan 63.458,45 TL taksit ödemeleri ….. Tekstil AŞ’ye yapılmakta olup Mart / 2022 dönemi itibarı ile toplam 10 taksit karşılığı 634.584,50 TL ödendiği, ibraz edilen banka dekontlarından görülmüştür. Konkordato Nisabına dahil olması gereken borcun 64.587.515,78 TL ve Alacaklı sayısının ise 241 olması gerektiği tespit edilmiştir.
Bankalar yönünden ise dosya münderecatı ve dosyaya sunulu Gayrimenkul Değer Tespiti Hakkındaki Bilirkişi Raporu ve Eki Takyidatlı Tapu kayıtlarından ve Kayyım Raporlarından anlaşıldığı üzere Borçlu Şirket’in ….., ….. Bankası ve ….. Bankasına ait olan borçlarının Şirket ortağı ….. adına ve yine Borçlu Şirket ortaklarının …. Şirketi olan ….. Gıda aktifine kayıtlı Gayrimenkul Rehinleri ile teminatlandırıldığı,….. Bankası A.Ş.’ye olan borcun ise Tasdik Kararı sonrasında tamamının ödendiği ibraz edilen dekontlardan tespit edilmiştir. Yukarıda ayrıntılı olarak arz edildiği üzere, takdiri ve tensibi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; ….. Bankası A.Ş., ….., ….. Bankası ‘na ait borçların rehinli alacak olarak kabul edilmesi gerekmiştir.
Üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan bu alacağın adi alacaklılar toplantısı nisabında yer alıp yer almaması gerektiğinin de üzerinde durulması gerekmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınmış alacakların rehinli alacak sayılıp İİK.m.308/h hükmünde öngörülen prosedüre mi dahil edileceği yoksa adi alacak sayılıp adi alacaklılar toplantısı haziruna mı eklenmesi gerektiği hususunda yargı mercileri arasında farklı yönde uygulamalar bulunmaktadır.
Mahkememizin kabul ve uygulamasının üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacakların rehinli alacak sayması nedeniyle, heyetimiz bu alacakları rehinli alacak olarak kabul etmiş ve rehinli alacaklara ilişkin prodesürel işlemleri gerçekleştirmiştir. Neticede borçlu ile rehinli alacaklı arasında da İİK.m.308/h hükmü çerçevesinde 25.09.2020 tarihli yapılandırma protokolü de akdedilmiştir.
Bu noktada Bakırköy Mahkememizin kesinleşen … E., … K. sayılı ve 14.07.2020 tarihli gerekçeli kararında konuya ilişkin aynen şu tespitlerde bulunulmuştur:
“Mahkememizce atanan konkordato komiser heyeti son tasdik raporunda heyet tarafından hesaplanan nisap dahilinde borçlu şirketin kanunda öngörülen kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısı şeklindeki çoğunluğu sağlamış olduğu ve buna göre konkordato projesinin 302’nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunduğu yönünde görüş belirtmiş olup tasdik raporunu inceleyen bilirkişi heyeti ise komiser heyeti tarafından hesaplanan nisapta dahil edilmeyen 3.482.491,44 TL’nin 3. kişilere ait taşınmazların rehin verilmesi suretiyle teminat altına alınmasının bir sonucu olarak konkordato borçlusu nazarında adi alacak olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak 3.482.491,44 TL’nin komiser heyeti tarafından rehinli alacak gibi kabul edilerek hesaplama yapıldığı, heyetimizce bu tutarın da adi alacak olarak kabul edilip nisaba dahil edilmesi gerektiği düşünüldüğünden buna göre alternatif tablo hazırlandığı, bu tutarın dahil edilmesi ile birlikte kanunda öngörülen çoğunluğun sağlanamadığı yönünde görüş bildirmesi üzerine mahkememizce çözülmesi gereken husus üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın, rehinle karşılanan kısmının borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak mı yoksa rehinli alacak mı sayılması gerekeceği, dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilip edilmeyeceğinin tespiti gerekmektedir.
7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemde Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması, üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması gerektiği ve konkordato nisabında dikkate alınması gerektiği yönünde idi. (Yargıtay HGK. 26.06.1971 T., 1970/İc. İf 7/417; Yargıtay 11. HD. 01.12.1988 T., 8456/7281, Yargıtay 11. HD 15.06.1990 T., 3457/4791, Yargıtay 11. HD. 11.07.1990T., 4754/5189 sayılı karar (kararlar için bkz: Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314, dipnot 12’de bahsi geçen sayfalar)) Yargıtay’ın söz konusu yerleşik uygulaması doktrindeki ağırlıklı görüş tarafından da benimsenmekte idi.
Bu noktada 7101 sayılı kanun ile iflas erteleme kurumu kaldırılarak, İİK’nın konkordato hükümlerinin köklü bir şekilde değiştirildiği dikkate alındığında, 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacağın adi alacak sayılması ve bu alacağın konkordato nisabında dikkate alınması gerektiğine ilişkin Yargıtay içtihatlarının 7101 sayılı yasa ile değişik konkordato hükümleri çerçevesinde geçerliliğini koruyup korumadığının üzerinde durulması gerekmektedir.

Öncelikle işbu kararı verdiğimiz tarih itibarıyla henüz Yargıtay’ın 7101 sayılı yasa döneminde konuyla ilgili olarak verdiği bir kararının olmadığını belirtmek gerekir. Her ne kadar 7101 sayılı yasa döneminde işbu kararın verildiği an itibarıyla verilmiş bir Yargıtay içtihadı yok ise de, doktrindeki ağırlıklı görüşün 7101 sayılı kanun ile yapılan değişiklik öncesi dönemdeki Yargıtay içtihatları doğrultusunda olduğunu, diğer bir ifadeyle üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından adi alacak sayılması ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısında nisaba dahil edilmesi gerektiği yönünde olduğunu belirtmek isteriz. (Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5. Bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s:314 vd, s:366; Müjgan Tunç Yücel, Konkordato Mühletinin Alacaklılar Bakımından Sonuçları, 1. Bası, On İki Levha Yayınları, 2020, s: 185, s:43 vd.;Selçuk Öztek, Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, 2. Bası, Adalet Yayınevi, 2019, s: 615)
Mahkememiz 7101 sayılı yasa öncesi verilen içtihatların 7101 sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte geçerliliğini yitirdiği, 7101 sayılı kanun ile değişik İİK hükümlerine göre üçüncü şahıs malvarlığından verilen rehinle teminat altına alınan alacağın, borçlunun konkordato projesi açısından rehinli alacak sayılması gerektiği kanunun rehinli alacaklılar için öngördüğü hükümlere ve prosedüre tabi olması gerektiği ve dolayısıyla da adi alacaklılar toplantısı nisabında dikkate alınmaması gerektiği kanaatine varmıştır.
Mahkememizi bu sonuca götüren gerekçeler özetle şu şekildedir:
Öncelikle 7101 sayılı Kanunun konkordatonun rehinli alacakla ilgili hükümlerine bakıldığında, bu hükümlerin sadece borçlunun malvarlığından sağlanan rehinli alacakları kapsadığı, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinleri kapsamadığı ve bunların adi alacak prosedürüne tabi olması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Tam aksine özellikle 7101 sayılı yasa ile eklenen “II. Rehinli Alacaklılarla Müzakere ve Borçların Yapılandırılması” bölüm başlıklı İİK.m.308h hükmünün madde kenar başlığı, madde metni ve gerekçesi, eski yasa dönemindeki uygulamanın terk edilmesi gerektiğini göstermektedir. Zira, anılan “rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması” düzenlemesi, geçerlilik kazanması, konkordatonun kabulü ve tasdikiyle gerçekleşen konkordato benzeri bir borçların yapılandırılması usulü öngörmektedir. Anılan hükmün sadece borçlunun malvarlığından karşılan rehinle sınırlı olarak uygulanması gerektiğine dair bir hüküm olmadığı gibi, aksine üçüncü şahıs malvarlığı ile temin edilen rehinli alacaklılar açısından da uygulanması gerektiği sonucunu doğuracak lafzi ifadeler mevcuttur. Anılan hükmün birinci fıkrasında borçlunun “alacaklı lehine rehin tesis edilmiş borçlarının yapılandırılmasını bu madde uyarınca talep edebilir”düzenlemesine yer verilmiştir. Üçüncü kişi rehniyle temin edilmiş bir alacağının hukuki niteliğinin “rehinli alacak” olduğu ve o borcun da “alacaklı lehine tesis edilmiş borç” niteliğinde olduğu tartışmasızdır. Anılan hükmün ikinci fıkrasında “bütün rehinli alacaklılar” ifadesine yer verilmiş, sekizinci fıkrasında “her rehinli alacaklı” ifadesi kullanılmıştır. Yine anılan hükmün son fıkrasında rehinli alacakların bu madde kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 285 ila 309/1 maddelerinin açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklar hakkında uygulanmayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Yasanın anılan hükmünün borçlu malvarlığından ya da üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen ayrımı yapmaksızın bütün rehinli alacakları kapsayacak şekilde geniş düzenlendiği ve açık olduğu ortadadır. Kaldı ki, gerekçe de bu hususu destekler niteliktedir. Gerçekten de maddenin Alt Komisyon Önerge Gerekçesi’nin son iki cümlesi aynen şu şekilde kaleme alınmıştır: “Kanunun Onikinci Babının “Adi Konkordato” başlıklı Birinci Bölümü rehinli alacaklılar dışındaki alacaklılar bakımından kurgulanmaktadır. Rehinli alacaklıların konkordato karşısındaki durumları ise bu maddeyle Onikinci Baba eklenen İkinci Bölüm be 308h maddesinde düzenlenmektedir. Bu sebeple herhangi bir karışıklığa meydan vermemek için Kanunun 285 ila 309/1 maddelerinin, açıkça belirtilmedikçe rehinli alacaklılar hakkında uygulanmayacağı hükme bağlanmaktadır.” Netice itibarıyla 7101 sayılı yasa ile değişik İİK hükümlerinde rehinli alacakların borçlu malvarlığından sağlanan rehinler, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinler şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulup, üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan rehinli alacakların “adi alacak” sayılmasını ve adi alacakların prosedürüne tabi olmasını sağlayacak bir hüküm olmadığı gibi, tam tersi 308h/son fıkra hükmünde aksine açık yasal bir düzenleme olmadığı müddetçe rehinli alacakların adi konkordato hükümlerine tabi olmasını yasaklayan bir düzenleme söz konusudur.
7101 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi dönemde üçüncü şahıs ipoteği ile güvence altına alınan alacakların konkordatoda adi alacak sayılmasının sebeplerinden birisi ve belki de en önemlisi kişisel malvarlığından ödemeyi yapma ihtimali olan rehne konu malın sahibi üçüncü şahsın müstakbel rücu hakkının korunması, teminattan yararlanmasına imkan tanınmasıdır. Gerek o dönemki Yargıtay içtihatlarında gerekse doktrinde bu hususun altı özellikle çizilmiştir. Zira 7101 sayılı yasa ile değişiklik öncesi dönemde mülga İİK.m.298 hükmüyle konkordatoya yazılmış bütün imtiyazsız alacaklılar ile tüm imtiyazlı alacaklılar için, bu alacaklılar vazgeçmediği sürece teminat yatırılması gerekmekteydi. Üçüncü şahıs malvarlığından sağlanan ipotekle güvence altına alınan alacak da adi alacak sayıldığı için, bu alacak için de borçlunun teminat göstermesi aranmakta, üçüncü şahıs borçlunun borcunu ödediği takdirde bu teminattan yararlanabilmekte idi. Böylece üçüncü şahsın olası rücu hakkı korunmuş olmaktaydı. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK.m.305/f.1 d bendinde sadece 206. maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılar ile konkordato mühleti içinde komiserin izniyle akdedilmiş alacaklılar açısından (bu alacaklılar açıkça vazgeçmedikçe) teminat yatırılması zorunlu hale getirilmiştir. Şu halde üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacak önceki yasa dönemindeki görüş kabul edilse ve adi alacak sayılsa dahi, teminata tabi olmayacaktır. Başka bir deyişle, ileride kendi malından borçlunun borcunu tahsil edildiğinde doğacak olan üçüncü kişinin rücu alacağı kanunen teminata bağlanabilecek bir alacak değildir ki, bu alacak konkordato komiserine yazdırılmaması ve nisaba dahil edilmemesi halinde teminatsız kalabilsin. Zaten baştan beri olmayan bir teminattan sonradan mahrum kalınması da söz konusu olamaz. Neticede ipotek veren üçüncü kişinin müstakbel rücu alacağının teminat altına alınması gerektiği şeklindeki görüşün, üçüncü şahıs malı üzerindeki ipotekle teminat altına alınan alacağın, konkordato adi alacak olarak değerlendirilmesine 7101 sayılı yasa döneminde artık haklı bir gerekçe teşkil etmez.
Nihayet alacakları üçüncü şahıs malvarlığından temin edilen rehinle güvence altına alınan alacaklıların, “adi alacaklı” sayılmaları neticesinde, adi alacaklılar arasında eşitlik prensibine dahil olmaları, böylece örneğin faizsiz ve yıllara sari bir ödeme planı havi bir konkordato projesine olumlu oy kullanmalarını beklemek çok mümkün değildir. Olası iflasta dahi, üçüncü şahsa ait rehinli taşınmazın satışı suretiyle rüçhanlı olarak alacağını faiziyle birlikte elde etme imkanı bulunan rehinli alacaklının, adi alacaklı sayılarak faizsiz ve yıllara yayılmış projenin oylanacağı alacaklılar toplantısının nisabına dahil edilmesi, projenin kabul edilmesi için aranan alacak miktarının ve alacaklı sayısının artmasına neden olmakta, bu ise konkordato projelerinin kabul edilebilirliğine ciddi anlamda olumsuz etki etmektedir. İflasa göre konkordatodan çok daha iyi durumda pay alacak olan adi alacaklılar projenin kabulü yönünde oy kullanmalarına rağmen, üçüncü şahıs ipoteğiyle alacakları rehin altına alınan alacaklıların olumsuz oy kullanmaları nedeniyle,gerçek anlamdaki adi alacaklılar iflasta daha az oranla yetinmek durumunda kalmaktadırlar. Oysa 7101 sayılı Kanun ile değişik yeni konkordato hukukunun ratio legisi sadece borçlunun yararının korunması düşüncesine dayanmamakta, alacaklıların hak ve yararlarının korunmasını da öngörmektedir. Konkordatoya hakim olan yeni düşünce, alacaklıların iflastan daha elverişli koşullarda tatmin edilmeleri, işletmenin istihdam kabiliyetini sürdürmesi ve bu sayede işletmelerin dağılması sonucunda iflaslarla ulusal ekonominin zarar görmesi önlenerek, son tahlilde kamu yararının sağlanması temeline dayanmaktadır. Nitekim 7101 sayılı Kanunun genel gerekçesinde de “konkordatonun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılmasının ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olduğu” açıkça belirtilmiştir. Şu halde kanun koyucunun 7101 sayılı kanun değişikliği ile konkordatonun yaygın bir şekilde uygulanmasını sağlayarak iflasların önüne geçerek,istihdamın devamlılığını sağlamayı amaçladığı dikkate alındığında, üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacakların adi alacak sayılıp adi alacaklılar toplantısı nisabına dahil edilmesi,konkordato projelerinin kabul edilmelerine ve hayata geçmelerine de ciddi anlamda olumsuz etki yapacak olduğundan, son tahlilde kanun koyucunun amacına da ters düşecektir.
Mahkememiz yukarıda izah edilen gerekçeler ışığında üçüncü şahıs rehniyle güvence altına alınan alacakları rehinli alacak kabul ederek, bu alacakları rehinli alacak prosedürü kapsamında İİK.m.308h hükmü kapsamında değerlendirmiş, adi alacak kabul etmeyerek adi alacaklılar toplantısı nisabına da dahil etmemiştir.”
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, Yargıtay’ın üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak sayılmasına dair kararlarının iki esaslı gerekçeye dayandığı anlaşılmaktadır. Bunlardan ilki konkordatonun amacından yola çıkılarak konkordatonun üçüncü şahsın değil, borçlunun malvarlığını korumayı amaçladığı, ikincisi ise üçüncü şahsın olası rücu hakkının korunması. Gerçekten de Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1792 E., 2021/100 K., 15.09.2021 tarihli kararında konuyla ilgili aynen şu değerlendirmeyi yapmaktadır:
“Uyuşmazlık üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak olarak nisapta nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17.07.2003 tarih ve 4949 Sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 Sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da üçüncü kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulüyle tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir.İİK nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni üçüncü kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle üçüncü kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.
İİK.nda bu ve buna benzer maddelerde amaç borçlunun malvarlığını korumak ve bu sayede konkordato projesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Alacağı üçüncü kişi rehni ile teminat altına alınan alacaklı kanundaki sınırlamalara bağlı kalmadan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek ve asıl borçlunun konkordato takibinin kabul edilmesi halinde rehinden karşılayamadığı alacak için konkordatoya tabi olarak talep edebilecektir. Malı satılan üçüncü kişide rücû alacağını ancak konkordato nisabına dahil edilmesi halinde talep edilebilcektir.
İİK 303. maddesinde “konkordatoya hayır oyu veren alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarının muhafaza eder” hükmünü taşır. Taşınmazını borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişinin borçtan birlikte sorumlu olduğunda tereddüt yoktur. Alacaklının bütün haklarını muhafaza edebilmesi ancak konkordato nisabına dahil edilerek oy kullanmasına bağlanmıştır. Bu alacak rehinli alacak olarak kabul edilerek alacaklıya oy hakkı verilmediği takdirde İİK. 303. maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır.
İİK. 298/1 maddesi “komiser görevlendirilmesini mütakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mallarının kıymetini takdir eder” hükmünü taşır. Bu değerlendirme borçlunun malları ile sınırlıdır. üçüncü kişiye ait malın değeri bu aşamada belirlenmediği için alacaklının rehin dışında ne kadar alacağının kalacağı tesbit edilemeyeceğinden üçüncü kişi rehniyle temin edilen alacağın tamamının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi hem alacaklı hem de asıl borçluya rücû edecek alacaklı açısından gerekliliktir. Bu bağlamda taşınmazı satılan üçüncü kişi nisaba ve sonuç olarak konkordatoya tabi olmadan alacağını tam olarak alma hakkına sahip olacağından bu kabul diğer alacaklıların zararına olabilecektir.
Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması amaçlanmıştır. Gerek 295. maddenin ruhunda ve gerekse 45. madde bağlamında zikredilen rehinli malların borçlunun kendisine ait mallar olduğunun kabulünde zorunluluk vardır.
İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. üçüncü kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.
Tüm bu gerekçeler nazara alındığında üçüncü kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacakların konkordato da adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi konkordato kurumunun işlerliği, alacaklının teminat dışı kalan alacağı, ipotek veren üçüncü kişinin rücû ilişkisi açısından gereklidir. 7101 Sayılı Kanun öncesi Yargıtay uygulamalarının değiştirilmesini, gerektirir kanuni bir düzenlemede bulunmamaktadır.
Bu gerekçeler ışığında alacağı üçüncü kişi rehniyle temin edilen alacaklının alacağının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi borçlu ve rehin veren 3.kişinin kanunun 303. maddesi çerçevesinde hareket etmesi gerekeceğinden sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.”
Aynı yöndeki gerekçeye Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2021/1389 E., 2021/275 K., 16.02.2021 T. kararında da yer verildiği görülmektedir.
Somut olay anılan Yargıtay içtihatları kapsamında değerlendirildiğinde bankaların konkordato talep eden borçlu Hacı sayit nden olan alacakları için aynı dosyadan konkordato ilan etmiş diğer ortakların taşınmazları üzerinde ipoteğe dayalı alacağının rehinli alacak sayılması gerektiği görüşümüzü değiştirmeyi gerektirecek bir husus yoktur. Zira anılan Yargıtay içtihatlarında konkordatonun amacının konkordato ilan eden borçlunun malvarlığının korunması olduğu, üçüncü şahıs malvarlığının korunması olmadığı esaslı bir gerekçe olarak belirtilmiştir. Somut olayda ipotek veren üçüncü şahıs konumundaki ortaklar da de aynı dosyadan konkordato ilan eden grup şirketi konumundadır. Dolayısıyla bu alacağın rehinli sayılması konkordato ilan eden ….’in de malvarlığının korunması, dolayısıyla da konkordatonun başarıya ulaşma amacına hizmet edecektir. Aksinin kabulü halinde asıl borçlu şirketin borcu için, taşınmazlarını rehin veren ortakların taşınmazlarının satışı ihtimalini gündeme getirir ki, bu husus Yargıtay içtihatlarında bahsi geçen konkordato ilan eden borçlunun malvarlığının korunması gerekçesine aykırı bir durum oluşturur ve konkordatonun başarıya ulaşma ihtimaline de zarar verebileceği açıktır. Yargıtay içtihatlarında üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak sayılmasının diğer önemli bir gerekçesi ise, üçüncü şahsa ait rehinli malın olası satışı halinde üçüncü kişinin sahip olacağı asıl borçluya olan rücu hakkını korumaktır. Somut olayda üçüncü şahıs konumdaki rehinli taşınmazların sahibi … şirketinden rücu hakkından feragat etmiştir. söz konusu rücu hakkından feragat edildiği de göz önünde bulundurularak, söz konusu alacak komiser heyeti raporunda olduğu gibi rehinli sayılmıştır.
Yargıtay içtihatlarına İİK.m.307 hükmüne atıf yapılarak anılan hüküm de üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak sayılmasının bir gerekçesi olarak gösterilmiştir. Yargıtay içtihadının anılan bölümü aynen şu şekildedir:
“İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. üçüncü kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.”
Mahkememiz bu gerekçeye de iştirak edememiştir. Şöyle ki:
7101 sayılı Kanun’un tasarısında 307. maddenin kenar başlığı “borçluya ait rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” şeklindeyken, Meclis Adalet Alt Komisyonunun önergesiyle maddenin kenar başlığı “rehinli malların muhafaza ve satışı ile finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi” şeklinde değiştirilmiştir. Değişiklikle, madde başlığındaki “borçluya ait” ifadesi çıkartılmıştır. Bu değişikliğin sebebi Alt Komisyon Önerge gerekçesinde şöyle belirtilmiştir: “… Tasarının çerçeve 34’üncü maddesi üzerinde verilen önergeyle, rehinli malın üçüncü kişiye ait olması durumunda da madde uyarınca erteleme kararı alınabilmesi sağlanmakta…” Madde başlığında yapılan değişiklikle, üçüncü kişiye ait rehinli malların madde kapsamına alınması ve bu mallar hakkında da erteleme kararı verilebilmesi amaçlanmıştır. Yargıtay’ın yukarıda zikredilen anılan gerekçesinin, yasa koyucunun yaptığı yasa değişikliği ve gerekçesiyle çeliştiği açıktır.
Diğer yandan konkordato ilan eden grup şirketleri arasındaki ticari ilişki dikkate alındığında da konkordatonun başarıya ulaşması, borçlu şirketlerin malvarlıklarının korunması açısından da bu alacağın rehinli sayılması gerekmektedir. Zira asıl şirket konumundaki rehinli malların sahibi şirket ile Konkordato ilan eden diğer şirket ve ortaklar arasında ticari ilişkinin işleyişi açısından sıkı sıkıya bir bağ bulunmaktadır. Somut olayda ipotek veren üçüncü şahıs konumundaki ortağın aynı dosyadan konkordato ilan eden grup şirketi konumundadır. Dolayısıyla bu alacağın rehinli sayılması konkordato ilan eden şirketin de malvarlığının korunması, dolayısıyla da konkordatonun başarıya ulaşma amacına hizmet edecektir. Aksinin kabulü halinde asıl borçlu ….. A.Ş’nin borcu için, taşınmazlarını rehin veren ortakların taşınmazlarının satışı ihtimalini gündeme getirir ki, bu husus Yargıtay içtihatlarında bahsi geçen konkordato ilan eden borçlunun malvarlığının korunması gerekçesine aykırı bir durum oluşturur ve konkordatonun başarıya ulaşma ihtimaline de zarar verebileceği açıktır. Yargıtay içtihatlarında üçüncü şahıs ipoteği ile teminat altına alınan alacağın adi alacak sayılmasının diğer önemli bir gerekçesi ise üçüncü şahsa ait rehinli malın olası satışı halinde üçüncü kişinin sahip olacağı asıl borçluya olan rücu hakkını korumaktır. Somut olayda bakımından anılan gerekçelerle söz konusu alacaklar rehinli sayılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında sonuç olarak, konkordato komiseri tarafından ibraz edilen rapor ve alacaklıların itirazları çerçevesinde mahkememizce tasdik şartları bakımından İİK 305. maddesi kapsamında yapılan değerlendirmede;
İstinaf sonrası ilk bilirkişi istinaf kararı kapsamında güncel bakiye alacağı ve şirketin durumunu yerinde tespit edememiş ve hatalı sonuca ulaştığı yetersiz hükme esas alınması mümkün olmayan mali verilere dayanmamış hukuki açıdan da hatalı sonuç ortaya çıkmıştır. Bu sebeple ikinci birlikişi heyet hükme esas alınmış ve borçlu şirketin tasdik sonrası dönemde yaptığı ödemelerin oranının yüksek oluşu şirketin aktif olarak faaliyetine devam ettiği hali hazırda çalışan sayısı ve şube sayıları kaynakları dikkate alındığında İİK 177.madde anlamında ödemelerini tatil ettiğine dair ilk bilirkişi heyetindeki tespitler yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak yukarıdaki tespitler ve ilkeler ışığında ….. Gıda Pazarlama San. Ve Tic. A.Ş.yönünden; …. Bankası A.Ş., …, ….. Bankası ‘na ait borçların rehinli alacak olarak kabul edilmesi ve ….bank A.Ş’ye ilişkin 12.462.427,75 TL bedelli Konkordato Nisabına dahil edilmesi gereken borcun tamamının ödenerek kapandığı göz önüne alınarak söz konusu borcun ve ….bank A.Ş.’nin Projede tasdik edilen 12.462.427,75 TL bedelli kabul oyunun nisaba dahil edildiği konkordatoya tabi olduğu tespit edilen 47.102.702,01 TL borç miktarı ve 238 (241-3 Rehinli Kabul Edilen Banka) Alacaklı sayısı üzerinden hesaplandığında; projenin Alacaklı sayısı yönünden %59 ve Borç Miktarı yönünden %63 oranında kabul oyuna sahip olduğu ve 238 alacak sayısı ile 47.102.702,01 TL alacak tutarı bakımından İ.İ.K. md. 302/III (a) bendi çerçevesinde, borçlu ….. A.Ş.’nin konkordato teklifinin yeter çoğunluk şartlarını yukarıda anılan gerekçelerle sağlamış olduğu Borçlu şirketin Konkordato kapsamında 30.03.2020 dönemi itibarı ile ödemesi gereken adi borç miktarı 47.102.702,01 TL olduğundan ve tarife doğrudan para alacaklılarına işaret ettiğinden 106.923,13 TL harç ödenmesi gerekmekte olduğu, 06.08.2020 Tarihli Gerekçeli Tasdik Raporuna bağlı olarak Borçlu Şirketin 78.348,19 TL harç ödediği dolayısı ile kalan (106.923,13-78.348,19 TL =)28.574,94 TL harç ödemesi gerektiği görüldüğü, 28.574,94 TL harcın yatırıldığı ve sonuç olarak konkordatonun tasdiki için İİK m. 305’te öngörülen tüm koşulların gerçekleştiği, nazara alınarak, mahkememizce şirketler yönünden konkordato projesinin tasdikine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; konkordato talep eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı davacı şirket ….. GIDA PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK’nun 305. maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla TASDİKİNE karar verilmesi gerekmiş olup, davacı ….. GIDA PAZARLAMA SAN. VE TİC. A.Ş.’NİN konkordatoya tabi borçlarını projesinin tasdik kararının ilanından sonra 15/04/2022 tarihinde başlamak üzere, her bir alacak tutarının 4 yılda 48 ayda ve eşit taksitle ödenmesine, 1.yıl taksidinin 2021 aralık ayı olduğu dikkate alındığında tasdik kararının kaldırıldığı dikkate alınarak 1.yıl taksitinin 15/04/2022 tarihinde ödenmesine, 2.yıl taksitinin de 2022 aralık ayında ödenecek şekilde ödeme planının düzeltilmesine, dosyaya şirket tarafından sunulan ödeme takviminin kararının eki olduğunun bildirilmesine, şirket yönünden konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının tespitine, İİK’nın 308/c maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hâle geldiğinin tespitine, Konkordato işbu tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmiş olmakla İİK’nun 308/ç maddesi gereğince geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş hacizlerin (206/1 maddesindeki imtiyazlı alacaklılar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları için konulan hacizler istisna olmak üzere) düşmesine, İİK’nın 306/2 nci maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak ve gözetim tedbirlerini almak üzere hukukçu ….’in kayyım olarak atanmasına, atanan kayyım için aylık ücret takdiri ile takdir edilen ücretin gözetim kayyımının göreve başlama tarihinden itibaren ödenecek ücretin konkordato talep eden şirket bünyesinden karşılanmasına, İİK’nun 308/b maddesi gereğince alacakları itiraza uğramış alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içinde dava açmakta muhtariyetlerine, Konkordato komiser heyetinin görevine son verilmesine Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte kaldırılmasına, İİK’nın 306/son maddesi uyarınca tasdik kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında ilan edilmesine ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere bildirilmesine, konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na bildirilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Konkordato talep eden İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı davacı şirket ….. GIDA PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin konkordato projesinin İİK’nun 305. maddesindeki tasdik şartlarının gerçekleştiği anlaşılmakla TASDİKİNE,
2-Davacı ….. Gıda Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.’nin konkordatoya tabi borçlarını projesinin tasdik kararının ilanından sonra 15/04/2022 tarihinde başlamak üzere,
Her bir alacak tutarının 4 yılda 48 ayda ve eşit taksitle ÖDENMESİNE, 1.yıl taksidinin 2021 Aralık ayı olduğu dikkate alındığında tasdik kararının kaldırıldığı dikkate alınarak 1.yıl taksitinin 15/04/2022 tarihinde ödenmesine, 2.yıl taksitinin de 2022 Aralık ayında ödenecek şekilde ödeme planının düzeltilmesine, dosyaya şirket tarafından sunulan ödeme takviminin kararının eki olduğunun BİLDİRİLMESİNE,
3-Konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının TESPİTİNE,
4-İİK’nın 308/c maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hâle geldiğinin TESPİTİNE,
5-Konkordato işbu tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmiş olmakla İİK’nun 308/ç maddesi gereğince geçici mühlet kararından önce başlatılmış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş hacizlerin (206/1 maddesindeki imtiyazlı alacaklılar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları için konulan hacizler istisna olmak üzere) DÜŞMESİNE,
6-a) İİK’nın 306/2 nci maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim denetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli tasdik kararından itibaren göreve başlamak üzere gözetim kayyımı olarak hukukçu komiser …’in GÖREVLENDİRİLMESİNE,
b) Atanan kayyım için aylık 4.500,00 TL net ücret takdiri ile takdir edilen ücretin her ayın 1’i ile 5’i arasında ödenmek şartıyla kayyımın göreve başlama tarihinden itibaren ödenecek ücretin konkordato talep eden şirketler bünyesinden karşılanmasına,
c) Kayyımın borçlu şirketin durumu ve proje uyarınca borcunu ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda İİK.306 madde uyarınca 2 ayda bir mahkememize rapor sunulmasına, sunulan raporun Uyap’a taranmasına,
7-İİK’nun 308/b maddesi gereğince alacakları itiraza uğramış alacaklıların tasdik kararının ilanından itibaren 1 ay içinde dava açmakta muhtariyetlerine,
8-Mahkememizce atanan denetim ve onay kayyımı …’nun görevinin karar kesinleşinceye kadar devamına,
9-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
10-Müdahil ….. Bankası vekilinin emtialara yönelik talebinin dava açmakta MUHTARİYETİNE,
11-İİK’nın 306/son maddesi uyarınca tasdik kararının Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
12-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserlerin bugün itibariyle görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
13-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
14-Davanın mahiyeti nedeniyle davacılar ve müdahiller lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Davacıların yaptıkları yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
16-İİK.nun 293/son ve 164/1. maddeleri uyarınca kararın re’sen taraflara vekillerine tebliğine,
17-Kullanılmayan gider avansının ve bakiye iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
Davacı vekili ile hazır müdahil vekillerini yüzüne karşı, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun308/a madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın konkordato talep eden borçluya tebliğinden,itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilânından itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 31/03/2022
Başkan ….
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza