Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/142 E. 2022/405 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/142 Esas
KARAR NO : 2022/405

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))

DAVA TARİHİ : 09/02/2022
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Borçlu … Mim. Ltd. Şti.,’nin müvekkil alacaklıya olan borçlarından dolayı, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatılmış ardından takip yolu değiştirilmiş ve Ödeme Emri no.11 gönderilerek iflas yolu ile takip talebinde bulunulduğunu, ancak borçlu bu takibe haksız bir şekilde itiraz ettiğini, borçlunun sözleşmeden doğan borçlarına ilişkin haksız olarak itiraz ettiği 503.882,47-USD tutarlı 14.09.2021 tarihli işbu takip dışında, tarafımızca bilinen yine aynı tarihlerde borçlu aleyhine başlatılmış ve haksız olarak itiraz edilmiş; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 991.471,90-USD tutarlı takip, Gebze İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 1.780.738,86-USD tutarlı takip ve İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile şimdilik 100.000,00-USD toplamda 30.000.000,00-USD (otuz milyon amerikan doları) tutarlı icra takipleri mevcuttur. Ancak borçlu, sözleşmeye dayalı bütün bu takiplerin tamamına haksız olarak itiraz ettiğini, bununla birlikte borçlunun tüm bu borçlarının dışında, müvekkil/alacaklı ile arasında yapılan sözleşmeden kaynaklı ve henüz icra takibine konu edilmemiş ve bu günkü değeri ile yaklaşık 3.000.000,00-USD (üç milyon dolar) civarında ayrı borçları bulunduğunu, borçlu ile müvekkil/alacaklı arasında …. İli, … İlçesi, … Köyü, … Ada, … Parseldeki taşınmaz üzerinde bina yapımı için 15.11.2016 tarihli “İNŞAAT YAPIM SÖZLEŞMESİ” imzalandığını, işbu sözleşmeye göre izinler alındıktan sonra 18 ay içerisinde inşaatın tamamlanması gerekmekte olduğunu, imzalanan sözleşme kapsamında borçlu/yüklenici inşaatı süresinde bitirmemiş ve taraflar son olarak 05.09.2020 tarihinde sözleşmeyi revize ederek Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesine dönmüşler ve inşaatın anahtar teslim tarihi 28.02.2021 olarak belirlendiğini, akabinde borçlu, inşaat %60 seviyesinde iken inşaatın tamamlanabilmesi için kredi kullanması gerektiğini gerekçe göstererek sözleşme edimlerini henüz yerine getirmeden alacaklının hisselerinin bir kısmını 10.09.2020 tarihinde ve geri kalan kısmını da 14.09.2020 tarihinde devraldığını işbu devir borçluya güvenilerek inşaatın bitirilmesi için gerekli olan paranın temini adına ipotek karşılığında kredi kullanabilmek üzere geçici olarak yapıldığını, borçlu inşaatı bitirme vaadiyle kredi çekebilmek için geçici olarak devraldığı taşınmaz hisseleri üzerine 15.09.2020 tarihinde … Bankası A.Ş.’nin 400.000.000-TL (dört yüz milyon türk lirası) bedelli ipoteğinin tesisi karşılığında krediyi kullandığını, ancak aldığı krediyi inşaatı tamamlamak için kullanmamış, inşaatı tamamlamamış ve aldığı hisseleri de iade etmediğini, inşaat bugün hala %60 seviyelerindedir ve taşınmaz hisselleri alacaklıya iade edilmediğini yine … Bankası A.Ş.’nin 400.000.000-TL (dört yüz milyon türk lirası) bedelli ipoteği de hala hisselerin üzerinde durmakta olduğunu, borçlunun bu hileli davranışları sebebiyle, borçlunun yetkilisi hakkında müteahhitler tarafından işlenen nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında cezalandırılması için ve borçlu adına TCK md.169 ve TCK md.60 gereği güvenlik tedbirine hükmedilmesi için Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi kapsamında yapılan inşaatın anahtar teslim tarihinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen inşaatı tamamlamayan ve yarıda bırakan borçlu aleyhine Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile Sözleşmenin Feshi davası açıldığını, yine sözleşmeye konu taşınmazda kendisine güvenilerek devredilen taşınmaz hisselerinin iadesi ve üzerindeki ipoteklerin fekki için Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile Tapu İptal ve Tescil davası açıldığını, borçlu aleyhine başlatılmış ve başlatılmak için bekleyen milyonlarca dolarlık icra takipleri bulunması borçlu tarafından borçlarının hiç birinin ödenmeyip, hepsine haksız olarak itiraz edilmesi, 28.02.2021 tarihinde bitirilmesi vaad edilen inşaatın bitirilmemesi, kendisine güvenilerek devredilen taşınmaz hisselerinin geri devredilmemesi, taşınmaz üzerine ipotek tesis ederek kullanılan kredinin inşaatın bitirilmesi yerine başka işlerde kullanılması sebepleri huzurdaki davanın açılmasını zaruri kıldığını borçlunun kendi mevcut malvarlığı güncel borçlarını ve ayrıca her gün artan borçlarını ödemeye yetecek düzeyde olmadığını, borçlunun anahtar teslim tarihi olan 28.02.2021 tarihi üzerinden bir yıl geçmesine rağmen inşaatı bitirememesi ve aleyhine açılan icra takipleri ve davalara haksız itirazlarda bulunması borçlunun ödeme güçlüğü içinde olduğunun açık göstergesi olduğunu, pasif varlıkları aktif varlıklarının çok üzerine çıkmış bulunan ve borçlarını ödeyemeyecek durumda olan borçlu şirketin itirazının kaldırılması ve iflasına karar verilmesini talep ederek borçlunun tüm mal varlığı üzerine tedbir konulmasına, borçlunun itirazının kaldırılmasına, iflas istemimizin kabulü ile borçlunun iflasına, iflas talepli dava dilekçemizin hak kayıplarının önüne geçilmesi adına başta ipotek sahibi … Bankası A.Ş. ‘ye ve tüm ilgililere (tüm bankalar ve sair alacaklılar) tebliğine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacının talep ettiği alacağa ilişkin açmış olduğu Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas ve Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesi … esas sayılı dosyaların bekletici mesele yapılması gerektiğini,taraflar arasında inşaat yapım sözleşmesi imzalanmak suretiyle kurulan ilişki tamamen davacı tarafın kusurlu olarak ödemeleri vaktinde yapmaması nedeniyle taraflarca arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesine çevrildiğini, bu sözleşmeye ilişkin tüm itiraz haklarının saklı kalması kaydıyla davacı tarafın takibe ve huzurdaki davaya konu ettiği …. İli … İlçesi … Köyü … Ada … Parsel sayılı taşınmaza ilişkin talepleri başkaca davalara da konu edildiğini, Gebze … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esasına kaydedilmesiyle yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilmiş olduğunu henüz gerekçeli karar yazılmadığını, müvekkil tarafından ikame edilen işbu dava sonucunda müvekkilinin uğramış olduğu zararların tespiti neticesinden davacıdan tahsili yönünde karar tesis edilmesi halinde davacının olası bir alacağı ile takas mahsup ilişkisinin meydana geleceğini İşbu sebeple henüz yeni esası belli olmayan müvekkil tarafından açılmış bulunan tazminat talepli dava dosyasının da bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafın muaccel hale gelmiş bir alacağı bulunmadığını Taraflar arasındaki ilişkinin 15.11.2016 tarihli “İnşaat Yapım Sözleşmesi” ile kurulduğunu ve süreç içerisinde yapılan protokoller ile bir takım düzenlemelere tabi olduğunu, Davacı taraf hem ana sözleşme hem de ek protokoller uyarınca üstlendiği ödeme yükümlülüğünü vaktinde ve tam olarak yerine getirmediğini, Müvekkili tarafından yapılan inşaata ilişkin olarak davacı tarafa sözleşmede yer alan hakediş oranlarına uygun şekilde faturalar düzenlendiğini ve davacıya tebliğ edildiğini, Davacı tarafından herhangi bir itiraza uğramayan fatura ve muhteviyatı itibariyle davacı tarafın müvekkile bedel borcu doğduğunu Davacı taraf, sözleşme gereğince borçlarını hiçbir şekilde ödemediğini müvekkiline vaatler verdiğini, müvekkilini zor duruma soktuğunu, gelinen aşamada davacı tarafın işbu bedel borcunu nakden ödemekte sıkıntı çektiğini, bunun üzerine tarafların bir araya geldiğini ve ödemenin gayrimenkul/gayrimenkul hisselerinin devri şeklinde yapılmasına karar verildiğini, bu aşamada taraflar arasındaki ilişkiyi yeniden düzenleyen davaya konu 05.09.2020 tarihli protokol sözleşme akdedildiğini, Davacı tarafın başlattığı icra takibinde borcun sebebini “15.11.2016 tarihli İnşaat Yapım Sözleşmesinin 05.09.2020 tarihli eki uyarınca günlük 3000 USD gecikme ceza bedeli, 31.03.2021-22.08.2021 tarihleri arası günlük 3000 USD gecikme ceza bedeli” olarak belirttiğini, söz konusu icra takibinde yalnızca ek sözleşmeye atıfta bulunulduğunu fakat talep edilen cezai şartın dayanağı sözleşme maddesi gösterilmediğini, huzurdaki dava bakımından cezai şartın tahakkuk edip etmediğini belirlenmesi gerektiğini, Davacı vekilinin dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu sözleşmeler incelendiğinde yapılacak inşaata ilişkin olarak taraflar arasında iskan ruhsatının alınmasına ilişkin olarak herhangi bir tarih belirlenmediğini , Basit yargılama usulüne tabi olan bu davanın davacı bakımından iddianın genişletilmesi yasağı dava dilekçesi ile başlamış olduğundan bu aşamadan sonra ileri süreceği herhangi bir iddiayı kabul etmediklerini, Öte yandan davacının alacağını dayandırmış olduğu 05.09.2020 tarihli sözleşmenin taşınmazın devri sonucunu doğuracağını, bu haliyle şekil şartına uygun olarak düzenlenmediğini ve geçersiz olduğunu bu nedenlerle cezai şartın da baştan itibaren geçersiz olduğuyla davanın reddi gerektiğini, işbu protokolellere rağmen davacı tarafından hem …. ili … İlçesi … Mah. …. Ada … Parsel sayılı taşınmaz müvekkiline devredilmediğini hem de fatura düzenleme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini müvekkilinin ödemiş olduğu KDV tutarı 12.043.037,37 USD olduğunu, Bunun dışında davacının vaktinde ifayı yerine getirmemiş olduğu sebebiyle müvekkilin kur farkından kaynaklı davacıdan alacakları da kendisine halen ödenmediğini, Huzurdaki davaya dayanak icra takibinde davacı taraf 05.09.2020 tarihli Sözleşme uyarınca gecikme cezası talebinde bulunulduğunu ancak bununla birlikte yine davacı taraf, Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile taraflar arasındaki 05.09.2020 tarihli Sözleşmenin feshini talep ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliği, tarafların sözleşmeye uygun davranıp davranmadığı ve sözleşmenin akıbeti mezkur dava dosyası kapsamında yapılacak olan yargılama neticesinde ortaya çıkacağını, Davacı vekilinin dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu tapu kayıtları incelendiği zaman …. İli … İlçesi … Köyü … Ada … Parsel sayılı taşınmazın 2/3 hissesinin 10.09.2020 tarihinde müvekkiline devredildiğinin açıkça görüldüğünü, bu haliyle müvekkili tarafından alınmış olan inşaat ruhsatında yer alan “Yapı Maliki” sıfatı değişmiş durumda olduğunu süreç sonunda ilgili belediye tarafından yeniden ruhsat alınması halinde yaklaşık 1.000.000-TL tutarında harç ödenmesi gerektiği müvekkiline iletildiğini, Bu durumu davacı şirket yetkilisi …’a ileten müvekkilinin, …’tan “1.000.000-TL oraya ödeyeceğine, 250.000-TL bana öde, inşaatı tamamlayınca doğrudan kat mülkiyeti kurarız” cevabı aldığını, Müvekkili tarafından kabul edilen bu teklif doğrultusunda …’un şahsi hesabına 100.000-TL ödeme yapıldığını, bakiye 150.000-TL’nin ödemesi için … tarafından 21.04.2021 tarihinde “Söz verdiğin 250 nin kalan 150 sini yollayıver hesaba” şeklinde mesaj gönderildiğini dolayısıyla davacının alacağını dayandırdığı ipoteğin kaldırılmaması için cezai şartın doğacağı tarih olarak belirlenen “Ancak iskan sonrası İşverene ait bağımsız bölümlerden olan 1. bodrumdaki bağımsız bölümlerden 30 gün içinde ipotek kaldırılacaktır.” şeklinde ifade edilen koşul davacı şirket yetkilisinin izni, onayı ve karşılığında para almış olması sebebiyle yerine getirilmediğini, Bu haliyle müvekkilinin herhangi bir kusur veya ihmali olmadığını davacı şirket yetkilisinin müvekkile para karşılığında inşaatın tamamlanmasına kadar mühlet verildiğinin, davacının cezai şart talebinde bulunmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Müvekkilini adına devredilen …. İli … İlçesi … Köyü … Ada … Parsel sayılı taşınmazın 1/3 hissesinin iadesine ilişkin müvekkili tarafından tapu müdürlüğüne müracaat edildiğini, tapu müdürlüğü nezdinde devir işleminin yapılması kararlaştırılan gün davacı şirket yetkilisi … ile yapılan telefon görüşmesinde 30.000.000 USD tutarlı teminat senedinin devir işlemi ile birlikte iade etmesi gerektiğinin söylendiğini, buna karşılık … tarafından bu talep kabul edilmediğini aksine teminat senedi olduğu senet metninde açıkça yazılı olan senet tahsil maksadıyla bankaya ibraz ettiğini, Davacı şirket yetkilisi … tarafından gerçekleştirilen bu eylem sebebiyle taraflar arasındaki ilişki kopma noktasına geldiğini, her iki tarafın da üzerinde mutabık olduğu Av. ….’nun heyet başkanı olduğunu, davacı şirket tarafından seçilen hakem Av. … ile müvekkil şirket tarafından seçilen şahsından oluşan hakem heyeti teşekkül ettiğini, İşbu hakem heyeti teşekkül ederken davacı şirket ve müvekkil şirketten birer yetki belgesi düzenlemeleri istenmiş olup müvekkil şirket tam ve eksiksiz olarak yetki belgesini tanzim ederek hakem heyeti başkanına teslim edildiğini, Davacı şirket ise çift imza ile temsil edilmesi sebebiyle şirket kaşesini kullanmaksızın sadece şirket yetkilisi … tarafından imzalanmış yetki belgesini hakem heyeti başkanına teslim ettiğini ve kaşe ile diğer imzanın tamamlanacağını taahhüt ettiğini, Bunun üzerine hakem heyeti olarak toplantılar yapıldığını ve oy birliği ile alınan kararlar hakem heyeti tarafından davacı şirket ve müvekkil şirkete bildirildiğini, dilekçeleri ekinde sunulan kıymet takdiri raporunda müvekkilin mülkiyetinde yer alan sayısız taşınmazlardan sadece bir tanesi olan … İli …. İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel taşınmaz için icra müdürlüğü tarafından 3.410.975.652,50-TL (Üç Milyar Dört Yüz On Milyon Dokuz Yüz Yetmiş Beş Bin Altı Yüz Elli İki Türk Lirası Elli Kuruş) değer biçildiği göz önüne alındığında müvekkilin herhangi bir surette ekonomik olarak zor durumda olduğundan bahsedilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu dolayısıyla davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği cezai şartın öncelikle geçersizliğinin tespiti ile huzurdaki davanın reddi, aksi halde miktarı yönünden yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ve talep ettiğini belirtmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK 156.maddesi kapsamında iflas istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; İİK.nun 156 ve devamı maddelerine dayalı iflas yoluyla adi takibe dayalı takipte davalının itirazında haklı olup olmadığı, davacının cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, İİK.156.maddesine dayalı iflas koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; …. sicil nolu … Mimarlık Dekorasyon Reklamcılık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ” … Sokak No:… Buket APT B Blok D.1 Yeşilköy/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu, şirket yetkililerinin …. ve … oldukları anlaşılmıştır.
Gebze İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine toplam ve asıl 1.780.738,86 USD alacağa takip tarihinden itibaren fiile ödeme tarihe kadar ve fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden USD alacak için işleyecek yıllık %2,5 USD mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte icra masrafları ve vekalet ücretinin borçludan tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borçlunun itirazı ile icra dosyasının durdurulduğu görülmüştür.

İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirketin, davalı şirket aleyhine toplam ve asıl 100.000,00 USD alacağa 14/09/2020 tarihli protokol sebebiyle takip tarihinden itibaren fiile ödeme tarihe kadar ve fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden USD alacak için işleyecek yıllık %2,5 USD mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz ve değişen oranlardaki faizi ile birlikte icra masrafları ve vekalet ücretinin borçludan tahsilini talep ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliği üzerine borçlunun itirazı ile icra dosyasının durdurulduğu görülmüştür.
Gebze .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı … İÇ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından davalı … Mimarlık Dekorasyon Reklamcılık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine 22/12/2021 tarihinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin ileriye etkili olarak feshi ile birlikte tapu iptal ve tescil ile tüm alacak ve zararların tahsili talepli tapu iptali ve tescil davası açıldığı davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Gebze … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı … İÇ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ tarafından davalı … Mimarlık Dekorasyon Reklamcılık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine 15/06/2021 tarihinde tapu iptal ve tescil ile tüm alacak ve zararların tahsili talepli tapu iptali ve tescil davası açıldığı davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.

İflas ödeme emrine itiraz üzerine itirazın kaldırılarak borçlunun iflâsına karar verilmesi talebi ile açılan davada taraflar arasındaki alacak ve talebini düzenleyen İİK.nun 179. maddesinde, bu istemin ilan edileceği hususuna değinilmemiş ise de, şirket borçlarının muvazaalı olarak aktifinden fazla olması sonucunu doğuracak kötüniyetli davranışların önüne geçmek ve alacaklılara anonim şirketin borca batıklığı iddiasının gerçek olmadığını kanıtlama olanağını vermek amacıyla iflâs talebinin İİK.nun 166. maddesinde öngörülen usulle ilan edilmesi ve yapılacak ilan üzerine, iflâs talebine itiraz edenler varsa bu itirazların değerlendirilip mahkemece iflâs koşullarının oluşup oluşmadığı re`sen araştırılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir” borç ilişkisi inceleme konusu yapılacağından diğer bir deyişle iflâsı gerektiren bir durumun mevcut olup olmadığı araştırılacağından, İİK.nun 158/1. maddesinde öngörüldüğü gibi, iflâs talebinin ilânı gerekmemektedir. Bu durumda, toplanan deliller ve alı nan bilirkişi raporu ile belirlenen davacı alacağı raporla itiraz kesin kaldırılıktan sonra ilan gerektiğinden davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamının incelenmesinde; Davacı tarafından cezai şart istemine ilişkin Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından önce ilamsız icra takibi başlatılmış; sonra bu takip türü iflas olarak değiştirilmiş ve iş bu iflas davası açılmıştır.
Takip talebinin ekinde sözleşmeye gör takip talebinin açıklama kısmı “15.11.2016 tarihli inşaat yapım sözleşmesinin 05.09.2020 eki günlük 3000,00 USD gecikme ceza bedeli 31.03.2021- 22.08.2021 tarihleri arası günlük 3000,00 USD gecikme ceza bedeli” ‘dir. şeklinde olduğu görülmüştür
Davacının açtığı Gebze … . Asliye Hukuk Mahkemesinin .. E. sayılı dosyasında ise “15.11.2016 tarihli inşaat yapım sözleşmesi kapsamında borçlu/yüklenici inşaatı süresinde bitirmemiş ve taraflar son olarak 05.09.2020 tarihinde sözleşmeyi revize ederek Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat sözleşmesine dönmüşler ve inşaatın anahtar teslim tarihi 28.02.2021 olarak belirlenmiş olup bu gecikme ceza bedeline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Gebze .. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında … İli, … İlçesi, … Köyü, … Ada, … Parseldeki tapu kaydının 1/3 hissesinin iptali ile taşınmazın 1/3 hissesinin müvekkili adına tesciline, Dava konusu taşınmazın davacıya iade edilmesi gereken iki haftalık sürenin bitiminden itibaren başlatılarak davacı adına tescil tarihine kadar doğmuş ve doğacak olan cezai şart alacaklarının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, şeklinde davayı açtığı iş bu davar açıldıktan sonra eldeki iflas davasını açtığı görülmüştür.
Dava, İİK’nın 156. madde hükümlerine dayalı alacaklının açtığı adi takipten doğan itirazın kaldırılması ve iflas iflas istemine ilişkindir.
Tüm iflâs yollarına uygulanan iflâs hukuku hükümleri, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununda (İİK) düzenlenmiştir. İflâs takipleri, münferit alacaklının değil, grup olarak tüm alacaklıların tatmini üzerinde yoğunlaşır. İflâs talebinde bulunmak isteyen bir alacaklı, yetkili icra dairesine başvurmalıdır (İİK m. 154). İcra dairesi aracılığıyla borçluya, yazılı bir iflâs ödeme emri gönderilir. Bu iflâs ödeme emri, borçlunun yedi gün içinde borcunu ödemediği ve ödeme emrine itiraz etmediği takdirde, alacaklının ticaret mahkemesine müracaatla borçlunun iflâsını talep edebileceği ihtarını içerir (İİK m. 155). Borçlunun yedi gün içinde itirazlarını ileri sürmesinin ardından, borçlu aleyhinde yapılan iflâs takibi kendiliğinden durur. İflâs ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine alacaklı, iflâs ödeme emrinin borçluya tebliğinden ibaren bir yıl içinde, ticaret mahkemesinden borçlunun itirazının kaldırılmasını ve iflâsına karar verilmesini isteyebilir. Borçlu iflâs ödeme emrine süresinde itiraz etmişse takip durur ve alacaklı, ticaret mahkemesinde açacağı iflâs davasında, borçlunun itirazının kaldırılması ile iflâsına karar verilmesini ister. (İİK m. 156, 3).
Takipli iflâs yollarındaki iflâs davasında ise, borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması hâlinde, mahkemenin alacağın esası hakkında vereceği hüküm maddî anlamda kesin hüküm (kaziye-i muhkeme) oluşturur. ( Kuru-İcra 3 s. 2677; Postacıoğlu, İlhan: Türk İflâs Hukukunda İflâs Davasının Hususiyetleri (İl. H. 1950/61, s. 981-986), s. 983.)
Ayrıca iflâs davasında inşaî tesir vardır. İflâs kararı ile iflâsın açılmasından sonra iflâs, davacı ve davalı arasında kalmaz; takip dışı 58 Örneğin İİK m. 177, 1/1-4’teki alacaklının talebiyle doğrudan doğruya iflâs hâllerinde.
Sonuç olarak, iflâs davasının teknik anlamda bir dava olmayıp esasen iflâs davası, iflâs takibini yürütmeye yarayan ve takibin, giderilmesi (bir imkândan ziyade) zorunlu olan bir kesitidir. (Postacıoğlu-İflâs s. 21, 27.)
Nitekim İsviçre Para Borcu için Takip ve İflâs Hakkında Federal Kanununda (Schuldbetreibungs-und Konkursrecht, SchKG) dava yerine “alacaklının iflâs talebi”nden söz edilmektedir (SchKG a. 190). İflâs davası, iflâs takibi içinde beliren bir taleptir; ancak görülme şekliyle davaya çok benzemektedir. Mücerret bir iddia dahi iflâsın istenmesi için yeterli olmakta; gerekli koşulların mevcudiyetini mahkeme araştırmaktadır. Alacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflâsta, gerçek anlamda davaya yaklaşılmaktadır. Mahkemenin yapacağı yoğun incelemede alacaklının, hem alacağının hem de dayandığı doğrudan iflâs sebebinin (İİK m. 177) mevcudiyetini ispatlaması gerekir.(Berkin s. 49; Kırtıloğlu s. 168; Kuru-İcra 3 s. 2788; Kuru/Arslan/Yılmaz-İcra s. 494; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes s. 510; Üstündağ-İflâs s. 55.) Oysa takipli iflâsta, mahkeme önüne takibin bir aşamasıyla gelinmektedir. (İFLÂS DAVASININ HUKUKÎ MAHİYETİ Mustafa S. ÖZBEK,AUHFD, 61 (1) 2012:207-274)
İş bu daya konu takibin dayanağı davanın konusu olan icra takibinde de alacağını 05.09.2020 tarihli sözleşmeye dayandırmış ve gecikme cezası olarak tanımlamış olan davacının aynı alacak bakımından açmış olduğu yukarıda belirtilen dava dosyalarının açıldığı görülmüştür.
İş bu davaya dayanak icra takibinde davacı taraf 05.09.2020 tarihli Sözleşme uyarınca gecikme cezası talebinde bulunmuştur. Ancak bununla birlikte yine davacı taraf, Gebze …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile taraflar arasındaki 05.09.2020 tarihli Sözleşmenin feshini talep etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerliliği, tarafların sözleşmeye uygun davranıp davranmadığı ve sözleşmenin akıbeti söz konusu dava dosyası kapsamında yapılacak olan yargılama neticesinde ortaya çıkacaktır.
Kural olarak alacağın varlığını, muaccel olduğunu ve ifa edilmediğini öne süren alacaklı, iflâs davasında ispat yükü altındadır (TMK m. 6; HMK m. 190). İddialarını ispatlayan alacaklıya karşı borçlu da, ödeme emrindeki itirazlarıyla bağlı olmadan, kendi iddialarını ispatlamalıdır. Herhangi bir alacak davasından farkı olmayan bu aşamadan sonra mahkeme, alacağın varlığına kanaat getirirse, borçlunun itirazı kaldırılır ve depo kararı verilmesi aşamasına gelinir (İİK m. 158, 2).
Yine davalı bakımından cezai şartın muaccel hale gelmesini sağlayacak koşulun gerçekleşip gerçekleşmediği davacının alacağına dayanak gösterdiği sözleşmede üstlendiği edimleri ifa edip etmediği sözleşmenin şekil şartına aykırılığı vs gibi iddialar ve sözleşmenin akıbetinin yapılan yargılama neticesinde ortaya çıkacak olması durumları bir arada değerlendirildiğinde davacının müvekkilden herhangi bir alacak talebinde bulunup bulunamayacağı husunun daha önce açılan davlarda sağlıklı şekilde yargıla birliğine zarar vermeyecek ve çelişkili karar olmayacak şekilde net olarak tespiti gerektiğinden iş bu davadaki alacak iddiası da aynı olduğundan davacının normal dava yolunu seçtikten sonra ayrıca aynı iddialara dayalı olarak iflas talebinde bulunması hakkın kötüye kullanımı niteliğindedir.
Davacının iddiaları ile önceki iddialar ve taraflar konusu aynı olup ortada net bir şekilde derdestlik söz konusudur. Ancak HMK anlamında derdestlikten söz edebilmek için aynı dava türünün olması koşulu sağlanamamaktadır zira bu dava itirazın kaldırılması ve iflas davası olduğundan derdestlik söz konusu olmasa da davacı henüz muaccel olmamış ve fesih edilmemiş bir sözleşmeden kaynaklı alacağını erken bir şekilde vaktinde önce iflas davasına konu etmesi mümkün değildir. Davacı bu takibin dayanağı olan davları Gebze Asliye Hukuk mahkemelerinde dava açtığı dikkate alındığında öncelikle o davaların sonuçlanması ve oluşacak ilamdan sonra gerekirse İİK’nun 177/4.maddesi uyarınca doğrudan iflas davası açma imkanı varken bu şekilde henüz muaccel olmayıp netleşmemiş bir alacaktan dolayı bu şekilde itirazın kaldırılması yoluyla iflas talebinde bulunması çelişkili karar oluşumu bakımından yerinde görülememiştir. Zira davacı daha önce alacak ve tapu iptal davası açarak haklarını zaten kullandığı dikkate alındığında yukarıda izah edildiği üzere iflas davasının dava niteliği ve sonuçları dikkate alındığında davacı henüz fesih edilmemiş ve feshi ancak tarafa iradesinin birleşimi veya bir mahkeme kararıyla mümkün olan eser sözleşmesinden kaynaklanan aynı içerikli iş bu itirazın kaldırılması ve iflas talebine konu alacaklar ve bu davadan daha önce açtığı davları sonuçlandırmadan iş bu davayı açtığı alacağın varlığının henüz ispat aşamasında olduğu ve muaccel olmadığı ve bir anlamda aynı alacağın aynı anda iki farklı mahkemede tartışılmasının mümkün olmadığı dikkate alınarak maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaması bakımından davanın usulden reddi gerekmiştir. Nitekim Yargıtay İBK’nun 18.02.2022 tarih 2019/5 esas sayılı içtihadında da belirttiği gibi “İfa zamanı gelmemiş (vadesi gelmemiş, muaccel olmayan, müeccel) bir alacak için açılmış davada, mahkemece ifa zamanının henüz gelmediği gerekçesiyle usulden mi yoksa esastan mı red kararı verilmesi gerektiği” konusunda, ”usulden red kararı verilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alınmış olduğundan ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık ücret tarifesi gereğince tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Kullanılmayan gider ve iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 2004 sayılı İİK uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 GÜN içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip ….
e-imza