Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/140 E. 2022/601 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/140 Esas
KARAR NO : 2022/601

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 09/02/2022
KARAR TARİHİ : 14/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında, hukuki sebebi kambiyo senedine dayanan ihtilafın halli için, zorunlu arabuluculuk hükümlerine başvurulmuş ama uzlaşma olmadığından davalı asile karşı iş bu, menfi tespit davasını açmak zarureti hasıl olduğunu, davalı asil, İTO kayıtlarından görüleceği üzere tacir sıfatına sahip olduğunu, kötüniyetli davalı imalatının bulunduğu iş merkezinde ” sana çorap verip burda satacaksın “vaadiyle iyiniyetli davacı müvekkilini kandırdığını, kendisinden biri 100,000, 00 TL’sı ve başkaca bir çok senetler aldığını, davalı, davacıdan aldığı senetlere karşı davacıya bir kaç kalem maldan başka bir şey vermediği gibi, davacıdan ” seni kiracı olarak gösterdim ” diyerek, daha da senetler almak istemesi üzerine, davacı müvekkilinin kendini ancak davalıdan kaçarak kurtarabildiğini, davacı davalıya ait iş yerini terk etse de, aleyhine kötüniyetli davalı tarafından vekili vasıtasıyla, 23.08.2016 tarihinde Eskişehir …. İcra Müd.nün … E. Sayılı dosyasıyla kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını, iş bu, icra takibinde ki senede davacı … E sayılı dosyayla Eskişehir … İcra Hukuk Mahkemesi kanalıyla 23.02.2017 tarihinde mecburen imza itirazında bulunmuş ama itirazının red edildiğini, söz konusu ilam, 21/12/2017 tarihli hükmün taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilmiş olması ve süresinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmamış olmakla, 02/01/2018 tarihinde kesinleştiğini, bu kesinleşmeden iki aya yakın bir süre İTO kayıtlarından görüleceği üzere tacir sıfatına sahip olduğunu, kötüniyetli davalı imalatının bulunduğu iş merkezinde ” sana çorap verip burda satacaksın “vaadiyle iyiniyetli davacı müvekkilini kandırdığını, kendisinden biri 100,000, 00 TL’sı ve başkaca bir çok senetler aldığını, davalı, davacıdan aldığı senetlere karşı davacıya bir kaç kalem maldan başka bir şey vermediği gibi, davacıdan ” seni kiracı olarak gösterdim ” diyerek, daha da senetler almak istemesi üzerine, davacı müvekkilinin kendini ancak davalıdan kaçarak kurtarabildiğini, davacı davalıya ait iş yerini terk etse de, aleyhine kötüniyetli davalı tarafından vekili vasıtasıyla, 23.08.2016 tarihinde Eskişehir … İcra Müd.nün … E. Sayılı dosyasıyla kambiyo senedine dayalı icra takibi yapıldığını, iş bu, icra takibinde ki senede davacı … E sayılı dosyayla Eskişehir …. İcra Hukuk Mahkemesi kanalıyla 23.02.2017 tarihinde mecburen imza itirazında bulunmuş ama itirazının red edildiğini, söz konusu ilam, 21/12/2017 tarihli hükmün taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilmiş olması ve süresinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmamış olmakla, 02/01/2018 tarihinde kesinleştiğini, bu kesinleşmeden iki aya yakın bir süre sonra 27.02.2018 tarihinde icra dosya borcuna mahsuben, alacaklı vekili tarafından 31.000,00 TL ‘sı ( otuz bir bin türk lirası ) borçlu adına ablasından alındığını, tahsil ve feragat harçları borçluya ait olmak üzere, dosyanın bakiye kısmından feragat edildiğini, senet aslının borçlu …’na teslimi kararlaştırılarak sulh ve ibra olunarak borç sukut ettiğini, taraflar arasında sulh ve ibra olunduğu halde gerçekten kötüniyetli davalı bu sefer, Eskişehir …. İcra Hukuk Mah.nin ilamını şaşırtıcı bir şekilde suç teşkil ettiği halde ibradan üç sene sonra … E. Sayılı dosyasıyla Bakırköy …. İcra Dairesi tarafından, davacı müvekkili aleyhine 20.000,00 TL’sı üzerinden 03.03.2021 tarihinde icra takibi başlatıldığını haciz işlemlerinin yapıldığını, davacının davalıya olan esas borcu ve buna bağlı hak ve borçlar 02.01.2018 tarihinde kesinleştiğini ve taraflar 27.02.2018 tarihinde tahsil ve feragat harçları borçluya ait olmak üzere, dosyanın bakiye kısmından feragat edilerek sulh ve ibra olunduğunu, hal böyle iken, DAVALI TARAFINDAN İBRA TARİHİNDEN ÜÇ SENE SONRA İMZA İNKARININ REDDİ KARARINA DAYANARAK BAKIRKÖY …. İCRA MÜD.NÜN …. E, SAYILI DOSYASIYLA DAVACI MÜVEKKİLi ALEYHİNE YAPILAN İCRA TAKİBİNİN NE KADAR KÖTÜNİYETLİ, HAKSIZ VE HAYATIN DOĞAL AKIŞINA TERS OLDUĞU SABİT olduğunu, davalı asil işleri bozulan ibra sözleşmesinde icra tahsil harçlarını ödeyemiyen davacı müvekkiline karşı, bu durumu fırsat bilerek, ” benim arabama haciz geldi, ben iki sene rahat uyuyamadım ” gibi bahaneler üreterek kötüniyetli şekilde, icra takibine başvurduğunu davacının bütün ailesi ve yakınları tarafından bilindiğini ileri sürerek, adli Yardım talebimizin kabulüne daha sonra Bakırköy …. İcra Müd. Nün … E. Sayılı dosyasıyla 03.03.2021 tarihinde talep edilen 20.000,00 TL’ sı asıl alacak ve ferilerine ilişkin olarak davalı tarafa borçlu olmadığının tespitiyle, davalı taraf aleyhine en az % 20 oranında kötüniyet tazminatına, ücreti vekalet ve yargılama giderleriyle harçların karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, Sayın Mahkemeniz nezdinde ikame edilen işbu davaya konu icra takibinde belirtilen tutarda bir fatura borcu bulunmadığını, ödeme emrinde borcun sebebi olarak belirtilen iki adet faturaya müvekkil şirket tarafından süresinde itiraz edilerek, sözü edilen faturalara karşılık olarak; 09.08.2021 tarihli 945,00-TL tutarlı, 30.07.2021 tarihli 6.442,80-TL tutarlı olmak üzere iki adet iade faturası yasal süresi içinde “e-fatura” olarak düzenlenerek davacıya gönderildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkiden doğan cari hesap özetinden de müvekkili şirketin alacaklıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığının anlaşıldığını, davacı taraf, müvekkil şirketin personel taşıma işleri için bir süre hizmet alınan bir firma olmuştur. Ancak, davacıdan alınan hizmet 31.05.2021 tarihi itibariyle sonlandırılmış olup, 01.06.2021 tarihinden itibaren davacı taraftan taşıma hizmeti alınmadığını, huzurdaki davaya konu edilen alacak tutarı 7.425,60-TL olduğundan işbu davada ileri sürülen iddiaların HMK hükümlerinde göre senetle ispat zorunluluğu bulunmadığını, 2022 yılı için belirlenen senetle ispat zorunluluğunun alt sınırı 6.640-TL olup, huzurdaki dava konusu bu tutarın altında kalınmadığından dava ile ileri sürülen iddiaların TANIK BEYANI ile ispatlanması ve TANIK DİNLETİLMESİ usul hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek, davacı tarafça ikame edilen hukuki dayanaktan ve mesnetten yoksun, haksız ve kötüniyetli davanın REDDİNE, müvekkili aleyhine başlatılan hukuka aykırı İCRA TAKİBİNİN İPTALİNE karar verilmesini, davacının haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasındaki 20.000,00 TL asıl alacak ve ferileri yönünden davacı tarafa borçlu olmadığının tespiti ve % 20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesi istemine ilişkindir.
HMK madde 138 uyarınca dava şartları ve ilk itirazlar dosya üzerinden karar verilebileceği dikkate alınarak mahkememizce öncelikle dava şartları incelenmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davalının tacir olmadığı, davacının ise ticari işletme hesabına dayalı II. Sınıf tüccar (esnaf) olduğu görülmüştür. Bu haliyle her iki tarafın tacir ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir davanını olmadığı; menfi tespite konu alacağın ise Eskişehir …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. – …. K. Sayılı ilamında hükmedilen 20.000,00 TL tazminata ilişkin olduğu, bu alacağın mahkeme ilamına dayandığı ve TTK’ dan kaynaklanmadığı anlaşılarak, bu tespitlere göre ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza