Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1213 E. 2023/269 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1213 Esas
KARAR NO : 2023/269 Karar

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/12/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GER. KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafın, müvekkiline … fatura numaralı ve 26.07.2022 tarihli faturayı tanzim ettiğini, müvekkili tarafından fatura bedeli davalıya ödenmesine rağmen davalı tarafça müvekkiline mal ve hizmetlerin teslimi yapılmadığını, davalı tarafça fatura bedeli ödenmesine rağmen mal ve hizmetin müvekkile teslim edilmemesi nedeniyle müvekkili tarafından mal ve hizmetler üçüncü bir kişiden yeniden satın alındığını, müvekkili davalının mal ve hizmet teslimini yapmaması nedeniyle ikinci kez aynı mal ve hizmete ilişkin ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle davalıya yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, 29.500.-TL alacağın şimdilik 1.000 TL’sinin (Kısmi Dava) ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafından yöneltilmiş dava ile, müvekkilinin kendilerine fatura düzenlediğini ve ödeme yapıldığı halde fatura konusu mal ve hizmetleri teslim edilmediğini iddia ettiğini, ücreti ödendiği halde teslim edilmediği iddia olunan mal ve hizmetlerin üçüncü bir kişiden temin edilmiş olması sebebiyle ödenen ücretin faiziyle birlikte iadesi talep edilmekte olduğunu, davacı tarafın iddiaları gerçeği yansıtmamakta, talepleri de hukuki dayanaktan yoksun olup kötü niyetli olduğunu, davacı taraftan tahsil edilen 29.500-TL, işyerlerindeki asma tavan, alçıpan, su tesisatı malzeme ve işçiliği için olup bu mal ve hizmetler eksiksiz olarak tamamlandığını, bu durumu ispata yarar fotoğraflar, videolar ve mesaj kayıtları fiziken sunulacağını, davacı şirketin, … Mah. … Sok. …. Kağıthane/İstanbul adresindeki işyerinin güvenlik kamera kayıtları incelendiğinde devamlı olarak müvekkilinin ve ekip arkadaşlarının işyerine girip çıktığı buraya malzeme taşıyıp burada bir hizmet verdiği anlaşılacağını, öte yandan hayatın olağan akışına ve işin niteliğine göre hiçbir mal ve hizmet almadan kesilen faturanın tamamının ödenmesi mümkün olmadığını, neticede davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; alacak (Mal ve hizmet sözleşmesinden kaynaklanan) isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davalının ticaret sicil kaydı bulunmadığı, işletme hesabına uygun defter tuttuğu, bilanço usulüne uygun defter tutmadığı ve VUK 177. maddedeki hadlerin aşılmadığı (Esnaf niteliğinde olduğu) görülmüştür. Bu haliyle her iki tarafın tacir ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir davanını olmadığı; davaya konu alacağın ise, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak (mal ve hizmet teslimi) istemi mahiyetinde olduğu, bu alacağın TTK’ dan kaynaklanmadığı anlaşılarak, bu tespitlere göre ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5-6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır