Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1174 E. 2023/497 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1174 Esas
KARAR NO : 2023/497 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/12/2022
KARAR TARİHİ : 16/05/2023
GER. KARAR TARİHİ : 14/06/2023

Davacı tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Maddi hasarlı trafik kaza tespit tutanağından açıkça anlaşılacağı üzere …. plakalı araç sürücüsü …’in tam kusurlu olduğunu, 10.05.2022 tarihinde …. Caddesi … Sokak mevkiinde manevra yaptığı esnada …. aracına bağlı …. plakalı yarı römorkünün sağ arka kısımları ile park halinde bulunan müvekkiline ait …. yabancı plakalı …. marka aracın sağ arka köşe kısımlarına çarpması sonucu maddi zararlı trafik kazası meydana geldiğini, 10.05.2022 tarihinde tutulan Kaza tespit tutanağında açıkça görüldüğü üzere kazanın oluşumunda davalı …’in 2918 sayılı KTT’da yer alan asli kusurlardan 84/1L kusurunu ihlal ettiği ve tam kusurlu olduğu açıkça görülmekte olduğunu, nitekim yine aynı şekilde sürücünün 2 promil alkollü olduğu da kaza tespit tutanağında sabit olduğunu, bu çarpma sonucu ekte sunulan görüntülerden anlaşılacağı üzere …. yabancı plakalı müvekkiline ait aracın; arka kısımlarından hasar görmüş ve bu onarım ücreti için aşağıda değinildiği ve ekte fatura olarak sunulduğu üzere müvekkili nezdinde ağır bir zarar meydana geldiğini, mahkeme dosyasına sunmuş oldukları 10.05.2022 tarihli Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nın tetkikinden, meydana gelen kazada davalı şirketin maliki bulunduğu …. plakalı yarı römorkünün kaza anınndaki sürücüsü …’in, 2918 sayılı KTK uyarınca kusur ihlali yaptığı ve kazaya sebebiyet verdiği tespit olunduğunu, neticede müvekkiline ait …. plakalı araçta meydana gelen değer kaybı için şimdilik 100-TL, aracın hasar onarım bedeline istinaden ödenmeyen bakiye tutar için şimdilik 10.000-TL ve aracın hasar onarım sürecinde kalması sebebi ile müvekkilinin bu süre zarfında kiraladığı araç bedeline ilişkin için şimdilik 14.000-TL olmak üzere toplam 24.100-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, vekalet ücreti ile tüm yargılama giderlerinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalılar tarafından davaya süresi içerisinde cevap verilmediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 10/05/2022 tarihinde davalı şirkete ait araç ve araca bağlı yarı römorkun davacıya ait araca çarpmasından kaynaklı araçta meydana gelen değer kaybı, araç oranım bedeli ve araç kira bedelinin davalı aracın maliki şirket ile davalı araç şoföründen tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizin …. Esas, …. Karar, 07/12/2021 tarihli “Davalıya ait aracın sicil kaydında ticari amaçla yazması, aracın kullanım amacının ticari olması ve şehirler arası yük taşımacılığı işinde kullanılması; yukarıda şartları yazıldığı şekliyle davayı ticari dava yapmaz. Arabanın kullanım amacının ticari – yük nakli olması, mahkemenin görevini belirleyemez. Yine esnaf işletmesi olup da, ticari amaçlı yük taşımacılığı yapılması ve yine aracın sicil kaydında da ticari amaçla yazması da mümkündür. Burada asıl olan tacir olunup olunmamasıdır. Bizim yargılamamızda bu husus yoktur. Bu nedenle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davalının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması” gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı, İstanbul BAM …. Hukuk Dairesi’nin… Esas, … Karar, 23/03/2023 Tarihli kararı ile, “Türk Ticaret Kanunun 3. maddesinde ise, ” Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlenmiştir. Bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, davacının tacir olan ticari şirket olduğu ancak davalının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, yapılan araştırmaya göre vergi kaydı ve diğer kayıtlara göre esnaf faaliyeti kapsamında kaldığı, bu haliyle uyuşmazlığın haksız fiile dayalı tazminat davası olduğu anlaşıldığından, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekçesi ile onandığı görülmüştür.
Davalıya ait aracın sicil kaydında ticari amaçla yazması, aracın kullanım amacının ticari olması; yukarıda şartları yazıldığı şekliyle davayı ticari dava yapmaz. Arabanın kullanım amacının ticari – nakil olması, mahkemenin görevini belirleyemez. Yine esnaf işletmesi olup da, ticari amaçlı nakil yapılması ve yine aracın sicil kaydında da ticari amaçla yazması da mümkündür. Burada asıl olan tacir olunup olunmamasıdır. Bizim yargılamamızda bu husus yoktur.
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davacının ve davalı …’ in tacir olmadığı ve İTO kaydının bulunmadığı görülmüştür. Bu nedenle uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5-6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır