Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/109 E. 2022/810 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/109 Esas
KARAR NO : 2022/810

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/03/2021
KARAR TARİHİ : 19/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalılar arasındaki ticari ilişkide, müvekkili tarafından davalılara mal temin edildiğini ve bu hizmet karşılığı fatura düzenlendiğini, müvekkilinin takip tarihi itibari ile 42.376,23-TL olan alacağının davalılar tarafından ödenmediğini, 29.08.2015 tarihli faturaya bakıldığında müvekkili tarafından davalılara mal teslim edildiğini ve bu malların davalılar tarafından teslim alındığının açık olduğunu, davalılar tarafından yapılan itirazda borcun kabul edildiğini ve fakat borcun ödendiğinin iddia edildiğini, bu nedenlerle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine davalıların, müvekkili şirketin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenlerle, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; davalıların Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı sayılı dosyasına yaptığı tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalıların takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davada aleyhe karar verilmesi halinde rücu hakkı doğacağından müflis … San. Ltd. Şti. ‘ne HMK 63. Maddesi gereğince müvekkili yanında davaya katılması için davanın ihbarına, davacının davayı açmak için bir yıllık hak düşürücü süreyi kaçırdığını, davacının satış hizmetlerini yapabilmek için dava dışı … şirketi ile 21/12/2012 tarihinde çerçeve sözleşmesi yaptığını, dava dışı …. vasıtasıyla davacı …’ten davaya konu faturada belirtilen 42.376,23-TL’lik akaryakıtı aldığını ve bu akaryakıtın bedelinin karşılığı olan 42.376,23-TL ‘yi dava dışı ….’e nakden ödediğini, dava dışı …’in de bu miktarı 14/09/2015 tarihli … nolu çek ile davacı …’e ödeyerek bu akaryakıt satımı oluşan 42.376,23-TL borcu kapattığını, bu nedenlerle davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin … Esas, … karar, 12/03/2021 tarihli kararı davanın görevsizliğine, görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna karar verildiği, davalılar vekilince görevsizlik kararının istinaf edildiği, İstanbul BAM …. Hukuk Dairesinin … Esas, .. karar, 30/12/2021 tarihli kesin kararı ile mahkememizin görevli olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şahıslar aleyhine 42.376,23-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık 19,5 avans faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında taraflar arasında davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, davacının hak düşürücü süre içinde davayı açıp açmadığı, davalının davacıya borcunu iddia ettiği gibi dava dışı kişiler aracılığı ile yerine getirip getirmediği, davalının icra takibine itirazının yerinde olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi Mali Müşavir …, Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi … ve Sektör Bilirkişisi …’ün 20/05/2022 tarihli raporunda özetle;Davacı tarafından, davalı aleyhine Bakırköy .. İcra Dairesi … esas sayılı dosyası ile 04.07.2019 tarihinde 42.376,23.TL tutarında asıl alacak, için icra takibi başlatıldığı, usul yönünden incelenen, davacı 2015-2016-2017-2018-2019 dönemleri defter- i kebir ve yevmiye defterleri, e-defter olarak tutulmuş, beratları, zamanında ve usulüne uygun aldığı, fiziki tutulan envanter defterlerinin açılış noter tasdiki zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığı, davalının mahkemece belirlenen tarihte incelemeye geldiğini, fakat yasal defterlerini sunmadığını, dolayısıyla HMK 222 hükmü uyarınca, takdirin mahkemede olduğunu, hesap ve kayıt yönünden incelenen davacı yasal defterlerine göre; davalı 42.376,23-TL tutarında borçlu olduğunu ve söz konusu bu tutarın, takip talebi tarihinde (18.09.2019) talep edilen asıl alacak tutarı ile uyumlu olduğunu, davaya konu edilen ve borcun kaynağını teşkil eden, 29.08.2017 tarih … nolu KDV Dahil 42.376,23.TL tutarındaki fatura, davacının kendi yasal defterlerine kaydedilmiş olduğu, ödendiğini gösteren herhangi bir kayıt ve belgenin olmadığı anlaşıldığını, netice olarak; davacı yasal defter kayıt ve belgeleri dikkate alınarak haklı olduğuna karar verilmesi ve davalının, Bakırköy … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, iptali halinde, takip sonrası faiz talebine ilişkin, 3095 Sayılı Kanun’ (Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine -İlişkin Kanun) hükümlerine istinaden takip talebi tarihinden (04.07.2019), dava tarihine (12.03.2021) kadar geçen (617) gün için değişen oranda avans faizi 10.491,36-TL tutarında hesaplandığı, davacının talep ettiği icra inkar tazminatı 8.475,25.TL (42.376,23.TL X 94620) tutarında hesaplandığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalılar defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalılardan faturalar karşılığında 42.376,23.TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği ve işlemiş faiz talebinin de yerinde olduğu kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 2.894,72-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 511,81-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.382,91-TL harcın davalılardan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 511,81-TL peşin harç, 2.539,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.110,61-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza