Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1015 E. 2023/127 K. 08.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1015 Esas
KARAR NO : 2023/127 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 09/11/2022
KARAR TARİHİ : 08/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından teminat altına alınan sigortalı ….’un maliki olduğu dairede 24.10.2021 tarihinde ….. marka su arıtma cihazınızdan sızan suların sirayet etmesi sonucu maddi hasar meydana geldiğini, 26.10.2021 tarihli eksper raporunda sigortalı dairenin mutfak evyesi altındaki “…..” marka su arıtma cıhazı içindeki laması ile suların ev dahiline yayılıp alt kattaki 7 nolu daireye akması ile hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketinin hasar bedeli olan 8.735,00 TL ödediğini, rücu haklarına istinaden hasarın oluşumuna sebebiyet veren ürün satıcısı olan firmaya rücu edildiğini, olumlu dönüş alınamadığını, bunun üzerine Bakırköy … İcra Dairesinin …. E. numaralı dosya ile icra takibine başlandığını, davalının itiraz etmesi üzerine zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu ve arabuluculuğun anlaşamama ile sonuçlandığını, bu sebeple itirazın iptali davası açma zarureti hasıl olduğunu, somut olayda hasarın oluşum sebebinin davalı firmadan satın alınan ürün olduğunu, davalının üretici ve satıcısı olduğu su arıtma cihazının içindeki borunun patlamasıyla meydana gelen hasarda sigortalının bir kusuru olmayıp hasarın imalat hatası veyahut üründeki gizli ayıptan kaynaklandığının ekspertiz raporları ile de sabit olduğunu ve satıcının bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumlu olduğunu, sigortalı konutta dairenin mutfak evyesi altındaki ….. marka su arıtma cihazı içindeki laması ile suların ev dahiline yayılıp alt kattaki 7 nolu daireye akması sonucu meydana gelen hasarda sigortalı konutta döşemeli laminant parkelerin ıslanıp şiştiğini, alt kattaki 7 nolu dairenin tavan boyalarının ve alon laminant parkelerinin ıslanıp parkelerin değiştirilmek mecburiyetinde kalındığını, meydana gelen hasarın oluşumunda TBK’nın ilgili hükümleriyle sorumluluğu bulunan davalı şirkete kanundan kaynaklı halefiyet ilkesi gereği rücu haklarının bulunduğunu, icra takibine davalının kötü niyetle itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle davalının sorumluluğunun bariz olduğunu, takipte talep edilen asıl alacağa, takipte talep edilen faize, takip sonrası talep edilen faize, faizin kdv’sine ve takibin tüm ferilerine itiraz etmelerinin asılsız olduğunu, icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini iddia ederek; arz ve izah edilen nedenlerle davanın kabulüyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ayrıca müvekkili lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, görev itirazları bulunduğunu, görevli Mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davacının ekspertiz raporunda belirtilen adreste …. isminde bir müşterisinin olmadığını, davacı şirketin sigortalısına ait su arıtma cihazının bakımının müvekkili şirketin yetkili servisleri tarafından yapılmadığını, su arıtma cihazının kullanım kılavuzunda, evde uzun süre olunmaması durumunda su arıtma cihazının vanasının kapatılması gerektiği ikazı yer almasına rağmen kullanan şahsın bu uyarılara uymadığını, ürünün kullanımında kullanıcının gerekli tedbirleri almamış olduğunu, hasarın kullanıcı hatasından kaynaklanmış olduğunu, davacının iddialarını ispat etmeye yarar delil sunmamış olduğunu, müvekkili şirketin kendi kayıtlarında ve İstanbul bayisi olan şirketin kayıtlarında yapılan araştırmada ekspertiz raporunda belirtilen adreste bu isimde bir müşteri kaydına rastlamadığını, taraflar arasında herhangi bir satış sözleşmesinin bulunmadığını, müvekkili şirketin bayi şirketleri tarafından satışa sunulan tüm su arıtma cihazlarının periyodik bakımlarının yetkili ve ehil personeller tarafından yapıldığını, müvekkili şirket personelinin, açılan işbu dava neticesinde ekspertiz raporunda belirtilen adrese gittiğini, personelin Adresteki cihazın, …. seri no.lı arıtma olduğunu, bu cihazın 08.10.2015 tarihinde sigorta şirketinin belirttiğinden farklı olarak … Cad. No:40 Sultangazi adresindeki bir döküm iş yerine monte edilmiş olduğunu, ondan sonra sadece 05.04.2016 tarihinde 1 kez bakım yapılıp 1 filtre değiştirildiğini bildirdiğini, olay yerinde keşif yapılmasını, sigortalının tanık olarak dinlenmesini, davacının gerçek adresinin araştırılmasını, bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, müvekkili şirket tarafından yapılan araştırma neticesinde ürünü şu an kullanan şahısların yetkili servise bakım yaptırmadıkları, cihazı üçüncü şahıs vasıtası ile kaçak olan yere naklettiklerinin anlaşıldığını savunarak; davanın husumet ve görevsizlik nedeniyle usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise su sızıntısının sebebinin su arıtma cihazının montajında veyahut bakımlarındaki eksiklik sebebiyle olduğuna dair bir belge bulunmaması, davacı şirketin sigortalısına ait su arıtma cihazının bakımının müvekkili şirketin yetkili servisleri tarafından yapılmamış olmaması, su arıtma cihazının kullanım kılavuzunda, evde uzun süre olunmaması durumunda su arıtma cihazının vanasının kapatılması gerektiği ikazı yer almasına rağmen kullanan şahsın bu uyarılara uymadığı, ürünün kullanımında kullanıcının gerekli tedbirleri almamış olması, hasarın kullanıcı hatasından kaynaklanmış olması, davacının iddialarını ispat etmeye yarar delil sunmamış olmaması, müvekkili şirketin imalatçı olarak kusur sorumluluğunun bulunması ve kusursuz sorumlu tutulamayacak olması sebebiyle davanın esastan reddine karar verilmesini, haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak ve ihtilaflı alacak muaccel olmadan icra takibi başlatmış olması sebebiyle davacı tarafın asıl alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın rücuen tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir.
3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. (İstanbul B.A.M. 37. Hukuk Dairesinin 01/06/2020 tarih ve 2019/2914 Esas 2020/814 Sayılı Kararı)
Somut olayda; davacı sigorta şirketine … numaralı Konut + Paket Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan ve dava dışı sigortalı … un maliki olduğu dairede 24/10/2021 tarihinde meydana gelen su basması nedeniyle oluşan hasar sonucu sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın davalı şirketten rücuen tahsili talepli iş bu davanın davacı sigorta şirketi tarafından halefiyet ilkesi gereğince sigortalısının yerine açıldığı, sigortalının su arıtma cihazını evinde kullandığı, sigortalı ile davalı arasında, 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici ilişkisi bulunduğu ve sigortalının tüketici olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde taraf vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/02/2023

Katip ….
¸

Hakim …
¸