Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/998 E. 2022/137 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/998 Esas
KARAR NO : 2022/137

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalı arasında 17/08/2020 tarihide …. tüketici numarası ile Bahçelievler İstanbul adresinde ticarethane üzerine elektrik aboneliği ilişkisi kurulduğunu, abonelik sözleşmesini dilekçe ekinde sunduklarını, müvekkilin bu adrese ilişkin taşınması 17/08/2020 tarihinde kiraladığını ve ticarethane olarak adreste faaliyet göstermeye başladığını, yapılan tüm bu abonelik işlemleri sırasında müvekkile herhangi bir borca dair tek bir bilgi verilmediğini, kaldı ki kurum nezdinde de bilindiği üzere borcu olan bi abonenin yeniden sözleşme yapmasının imkansız olduğunu, bir hafta kadar geçen kısa bir sürede müvekkile bilgisayar üzerinden gösterilip çıktı ile verilen 89.705,43 TL elektrik faturası kesilmiş olduğunu, kesilen bu faturanın niteliğinin kaçak elektrik faturası olarak bildirildiğini, müvekkilin haksız ve hukuka aykırı olarak kesilen kaçak elektrik faturasına karşı şikayet birimine dilekçe sunduğunu, itiraza ve beyanlara karşın davalı kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın gerekçesiz olarak itirazların reddedildiğini, itiraz dilekçesine cevap incelendiğinde kesilen elektrik faturasının sözleşmesiz döneme ait olduğunu, davalı kurumun bu hususu sözleşmesiz olarak kullanılan dönem için demek suretiyle açıkça ikrarının görüldüğünü, müvekkil adına 93.826,23 TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, muhtara tebliğ edilen ödeme emrinin itiraz süresini kaçıran müvekkilin bir hayli zor durumda kaldığını, süreç içerisinde sık sık telefonla taciz edildiğini, menkul ve fiili haciz tehdidi ile birlikte kaçak elektrik kullanımına ilişkin Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet tehdidi karşısında kalan müvekkilin bunca yıllık birikimini haksız olarak kesilen kaçak elektrik dosyasına ödemek zorunda kaldığını, bu doğrultuda elektrik kurumunun banka hesabına 112.477,00 TL ödeme yaptıklarını, arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle müvekkilin kaçak elektrik kullanmadığı nedeniyle davalı alacaklıya karşı borçlu olmadığının tespitine, Bakırköy… İcra Dairesi … Esas sayılı takibin iptaline, davalıya ödenen 112.877,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin haksız olduğunu davanın reddinin gerektiğini, kaçak elektrik kullanım tespiti ve tahakkukunun mevzuata uygun olduğunu, kurum işlerinde herhangi bir hata bulunmadığını, müvekkil kurumun kaçak kontrol ekiplerince mahalde 20/08/2020 tarihinde yapılan kontrolde sözleşmesiz sayaçtan enerji kullanıldığının tespit edilerek davacı …. adına … seri numaralı zabıt düzenlendiğini, zabıt ile sözleşmesiz sayaç üzerinden geçen 73.195,43 kWh tüketimin mevzuata istinaden kaçak elektrik tarifesinden tahakkuk ettirildiğini, kullanım yerine ilişkin olarak perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın sayaçtan geçirilerek mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi zabıt tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği kaçak elektrik kullanımı olarak tanımlanmakta olup mevzuata uymadan usulsüz olarak kullanılan elektriğin yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği kaçak elektrik tarifesinden tahakkuklandırılmakta olduğunu, söz konusu fatura bedelinin son ödeme tarihine kadar ödenmemiş olması nedeniyle icra takibine geçilmiş olup icra dosyasının tahsilat ile infaz olduğunu, kurum tespit ve tahakkukunda herhangi bir hata bulunmadığını, kaçak tespiti için tespit anında mahalde fiili kullanıcının varlığının yeterli olduğunu, davacının faiz talebinin gereken durum ve şartlarının oluşmaması nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı her ne kadar kaçak elektrik kullanmadığını iddia etmiş olsa da dosyasına iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar nitelikte tespit tutanağı ve sair belgelerle aynı kapsam ve mahiyette herhangi bir somut delil sunamadığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; menfi tespit isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının vergi kaydı ve ticaret odası kaydının bulunmadığı görülmüştür. Bu haliyle davanın bir tarafı olan davacının tacir olmadığı; yine davalının tutmuş olduğu tutanaktaki abone grubuna yönelik tespitinin mahkememizin görevini belirleyemeyeceği, yukarıda ayrıntıları ile anlatıldığı üzere görev husunun nasıl belirlendiğinin açıklandığı; uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği; yine enerji kullanımının abonesiz-sözleşmesiz olduğu için, davanın Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza