Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/990 E. 2022/455 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/990 Esas
KARAR NO : 2022/455 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2021
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirketin “…” satın alımına dair ticaret yaptıklarını, müvekkili şirketin edimi ve yükümlülüğü olan “…” bedeline ilişkin ödemeyi davalı şirket hesabına banka havalesi yoluyla yaptığını, ancak davalı tarafın müvekkili şirkete eksik kumaş gönderdiğini, hal böyle iken müvekkili şirketin davalı taraf ile haricen görüşmeler yaparak eksik yapmış olduğu yükümlülüğün ifasını talep etmişse de taleplerinin hiçbir gerekçe gösterilmeksizin müspet olarak ifa edilmediğini, bu hususta davalı tarafa Gaziantep …. Noterliğinin 26/01/2021 tarihli …. yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirkete keşide edilen ihtarnameye Ankara … Noterliğinin 17/02/2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, davalı şirketin ihtarnamesinde” talep edilen ürünlerin depolarında teslime hazır olduğu, sipariş bakiye ödemesinin yapılması halinde teslim alınması gerektiğinin” beyan edildiğini, davalı şirkete keşide edilen ihtarnameye verilen yanıtta edim ve yükümlülüklerini eksik ifa ettiklerinin açıkça ikrar edildiğini, davalının edimini ve yükümlülüğünü ifa etmemesi hasebi ile müvekkilince davalıya ödenen bedelin ifası için Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının sırf müvekkilinin alacağını ödememek, icra takibini sürüncemede bırakmak ve bu arada mallarını kaçırma ve gizleme amacıyla kötü niyetli olarak borca itirazda bulunduğunu bildirerek, öncelikle ihtiyati haciz talebinin kabulüne, bilahare borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin da karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili davalı şirketin teknik tekstil sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden biri olup küresel bir marka olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirketin Haziran 2020 yılında ticarete başladığını, Temmuz 2020 tarihine kadar ticari ilişkilerinin devam ettiğini, davacı şirketin bu süre zarfında farklı siparişler verdiğini, vermiş olduğu siparişlerin bir kısmını avans olarak gönderdiğini, siparişlerin teslim edilmesi ile kısmi ödemelerin yapıldığını ve bu siparişlerin faturasının düzenlenerek davacı şirkete gönderildiğini, geçmiş siparişler hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, 03/07/2020 tarihinde ise davaya konu 256.500 USD tutarındaki mallara ilişkin alım-satım sözleşmesinin ön görüşmelerinin yapıldığını, davacı şirketin talebinin, özel üretim olan 40 gram 160 cm sıvama beyaz 1000 mt sarımlı ürün olduğunu, davacı şirketin daha öncesinde 53 gram tulum ve 38 gram sıvama satın aldığını, uyuşmazlık konusu ürünün siparişini daha önce hiç vermediğini, sadece davacı şirketin sipariş talebi üzerinde özel üretime geçileceğinin davacı tarafa bildirildiğini, ön görüşmeler neticesinde davacı şirketin özel üretim bir sipariş olması dolayısıyla 40.000 USD teminat ödemesini 03/07/2020 tarihinde gönderdiğini, 06/07/2020 tarihinde ise söz konusu siparişin proformasının davacı şirkete gönderildiğini ve davacı şirket tarafından da imzalanarak onaylandığını, müvekkilinin 03/07/2020 tarihinde yapılan 40.000 USD teminat ödemesinden ve 06/07/2020 tarihinde onaylanan sipariş formundan sonra siparişin hazırlanması sürecine başlandığını ve üretimin tamamlandığını, ancak müvekkili şirketin ürünlerin hazır olduğu bilgisini davacı şirkete bildirmesine rağmen davacı şirketin ısrarla sevkiyata ait ödemeyi yapmadığını, dolayısı ile ürünlerin davacının temerrüdü nedeniyle teslim edilemediğini, davacının müvekkili şirketten alacaklı olmak bir yana temerrüde düşmüş olup borçlu olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 9. maddesine göre yetkili mahkemelerin İstanbul ve İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri olduğunun kararlaştırıldığını, dolayısıyla davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bildirerek, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında … alım satımından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce öncelikle davalı yanın yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde yetki ilk itirazında bulunmuştur. Taraflar arasında ihtilafsız olan teklif ve sipariş formunun 9.maddesinde, iş bu sözleşme ve ticari ilişki neticesinde taraflar arasında doğabilecek hukuki uyuşmazlıklarda İstanbul ve İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkeme ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olacağı düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun yetki sözleşmesinin düzenlendiği 17’nci maddesinde; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” denilmektedir. Bu maddeyle münhasır yetki sözleşmesi yapabilme imkânı getirilmiştir. Münhasır yetki sözleşmesinden; tarafların yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemenin dışında başka bir mahkemede dava açmama konusunda anlaşmış olmaları hâli anlaşılmalıdır. Başka bir deyişle, yetki sözleşmesinde taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça sözleşme ile belirlenen mahkeme veya mahkemelerin münhasır yetkili olduğu kabul edilmiştir. Taraflar şayet kanunla yetkili kılınan genel ve özel mahkemelerin yetkisinin de devam etmesini istiyorlarsa bu hususu ayrıca sözleşmede kararlaştırmaları gerekir. Burada vurgulanması gereken önemli hususlardan biri de HMK.nun 17’nci maddesinde öngörülen yetki sözleşmesinde belirlenen mahkeme ya da mahkemelerin münhasır hâle gelmesi kuralı ile kesin yetki kuralının birbirine karıştırılmaması gereğidir. Zira, yetkinin kesin olduğu hallerde yetki sözleşmesi yapılamaz (HMK’nın 18/1. Md.).
Somut olayda, davacı vekili dilekçesi ile taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında … alım satımından kaynaklı alacağın tahsili için başlattıkları icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiş ise de, tarafların tacir olduğu, davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz etmemesinin mahkemenin yetkisinin de kabul edildiği sonucunu doğurmayacağı, İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı vekilinin süresi içinde usulüne uygun olarak mahkemenin yetkisine itiraz etmesinin geçerli olduğu, davanın tarafların serbestçe tasarruf edebileceği dava türlerinden olması karşısında yetki ilk itirazının süresinde yapıldığı da gözetilerek münhasır yetki anlaşması nedeniyle HMK’nun 17.maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliği karşısında davanın usulden reddine, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan sebeplerle;
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların yetkili mahkemede nazara ALINMASINA,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı (davacı vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden) verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/04/2022

Katip …
¸

Hakim ….
¸