Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/975 E. 2022/1090 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/975 Esas
KARAR NO : 2022/1090

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından bakiye fatura ve cari hesap alacakları nedeniyle davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasından 17.208,51-TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlatıldığını ve ödeme emrinin davalı/borçluya usulüne uygun tebliğ edildiğini, mezkür icra takibinin, davalının 18.11.2019 tarihli itirazı üzerine durduğunu, davalının, müvekkili şirkete herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle söz konusu borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan tüm itirazların, haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalının, borca ve ferilerine itiraz ederek kötü niyetli bir tutumla müvekkilinin alacağına kavuşmasını geciktirmek kastıyla hareket ettiğini, zira takip konusunun taraflar arasındaki hizmet ve satış ilişkisinden kaynaklı fatura alacakları olmakla, müvekkili şirketçe söz konusu hizmet ve satış ilişkisi gereği üzerine düşen tüm edimlerin eksiksiz ifa edildiği halde, davalının edimini eksik ifa etmiş olduğunu, bunun üzerine müvekkili şirketçe davalı borçludan olan alacağı yasal yollardan tahsil yoluna gidildiğini, zira, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiği takdirde davalının müvekkili şirkete olan borcunun açıkça ortaya çıkacağını, müvekkili şirketin, su şartlandırma kimyasallarının ve ekipmanlarının satışı ve satış sonrası danışmanlık hizmetleri üzerine faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında cari hesap ilişkisi mevcut olduğunu, davalının müvekkili şirketten ticari defterlerinde kayıt altına alınan faturalar karşılığında, faturalarda belirtilmiş olan mal ve hizmetleri satın aldığını, davalının, müvekkili şirketle imzalamış olduğu 18.08.2020 tarihli cari hesap mutabakatı uyarınca müvekkili şirkete 17.208,51-TL borcu olduğunu ikrar etmiş olmasına rağmen haksız ve mesnetsiz bir şekilde takibe itiraz ederek müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını, faturayı alan kişinin, sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağını, müvekkili tarafından tebliğ edilen faturalara, davalı/borçlu tarafından hiçbir şekilde itiraz edilmediğini, davalının faturaların içeriğini kabul ettiğini fakat üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, davalının mezkür faturalar karşılığı mal ve hizmet satın almış olmasına ve mezkür faturalara hiçbir şekilde itirazda bulunmamasına rağmen haksız olarak müvekkili şirkete eksik ödemeler yaptığını iddia ederek; davalının haksız ve mesnetsiz olan itirazının iptaline ve takibin devamına, davalının alacak bedelinin %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İddia edilenin aksine müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, mevcut bir borç var ise bunların tümünün ödendiğini, icra takibine konu edilen borcun var olmayan bir borç olduğunu, başlatılan icra takibinin de iş bu itirazın iptali davasının da hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafça her ne kadar faturalara dayalı bakiye cari hesap ekstresine istinaden Bakırköy …İcra Dairesi’nin …. E. sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatılmışsa da işbu takibin de ikame edilen davanın da haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin, karşı tarafla arasındaki ticari ilişki gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacı tarafa güncel bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin ödemediği bir borç mevcut olmadığını, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi müvekkiline tebliğ edilip de ödenmemiş bir fatura borcu da söz konusu olmadığını, karşı tarafça sunulan hizmete karşılık tüm ödemelerin yapıldığını, bu hususun tarafların ticari defterleri incelendiğinde de açıkça görüleceğini, müvekkilinin karşı tarafla kurduğu ticari ilişki çerçevesinde her zaman sorumluluklarını yerine getirdiğini, basiretli bir tacir olarak hareket ettiğini, davacının fazladan ve haksız yere kestiği bir fatura söz konusu ise bundan müvekkilinin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin sunulan hizmetlerin hepsinin bedelini ödediğini, işbu nedenle davacı tarafça ikame edilen davanın reddinin zaruri olduğunu, davaya ve icra takibine dayanak olan faturaların, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında bulunmadığını ve kanaatlerince davacı şirket içinde muhasebesel anlamda bir kopukluk söz konusu olduğunu, şimdiye kadar müvekkili şirkete tebliğ edilen ve müvekkilinin aldığı hizmetin karşılığı olan tüm faturaların günü gününe ödendiğini, hiçbir hizmet sunulmadan kesilen ve davaya dayanak olan faturaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket ile davacı arasındaki ticari ilişkinin, şimdiye kadar sorunsuz devam ettiğini ve müvekkilinin karşı tarafın hak ettiği tüm alacaklarını ödediğini, haksız ve hukuka aykırı olarak ileri sürülen söz konusu faturalar sebebiyle müvekkilinin borçlu konumuna düşürüldüğünü, aslında var olmayan alacaklar talep edilerek, haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını, işbu durumun hukuken korunması mümkün olmayıp, huzurdaki davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini savunarak; müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahküm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep edilmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Uyuşmazlığın, Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının itirazın iptali ile icra inkar tazminatı taleplerinin, davalının kötü niyet tazminatı talebinin kabul edilip edilemeyeceği hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
HMK.nun 313.maddesinde- (1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir. (2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir. (3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir. (4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir.”düzenlemesi,
HMK.nun 314.maddesinde-(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (2) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir. (3) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”düzenlemesi,
HMK.nun 315.maddesinde – (1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir. (2) İrade bozukluğu ya da aşırı yararlanma hâllerinde sulhun iptali istenebilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Davacı vekilinin UYAP Bilişim Sistemi üzerinden göndermiş olduğu 28/09/2022 tarihli dilekçesi ile; taraflar arasında akdedilen 13/09/2022 tarihli ” Sulh Protokolü ve İbraname” ile uyuşmazlığın sulh yolu ile çözüme kavuşmuş olduğu, sulh protokolü gereğince sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, arabuluculuk ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili UYAP Bilişim Sistemi üzerinden göndermiş olduğu 27/09/2022 tarihli dilekçesi ile; taraflar arasında akdedilen sulh ve ibra protokolü ile uyuşmazlığın sulh yolu ile çözüme kavuşmuş olup huzurda açılan davanın konusuz kaldığını, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, arabuluculuk ücretinin taraflarına yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm bu nedenlerle; Davanın taraflarının sulh olduğu anlaşılmakla, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tarafların vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri bulunmadığından taraflar yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, sulh ve ibra protokolü ile tarafların talepleri doğrultusunda arabuluculuk ücretinin davalı tarafa yükletilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların sulh olması nedeniyle HMK 315/1 MADDESİ UYARINCA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Taraflar yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin taraflar üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın peşin yatırılan 207,84-TL harçtan mahsubu ile artan 127,14-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,
6-HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e- duruşma sistemi ile yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2022
Katip ….
¸

Hakim ….
¸