Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/964 E. 2022/150 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/964 Esas
KARAR NO : 2022/150

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/11/2021
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11.03.2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde:müvekkilinin davalıdan aldığı 2.000.000,00 TL borcun müvekkilinin … A.Ş.’den satın aldığı arsadaki tüm hak ve yetkilerini önce davalının şirketine temlik etmesi, daha sonra arsanın tapuda davalının şirketine devredilmesiyle ödendiğini, … tarihli davalının kendi el yazısı ile hazırladığı “Ödünç Sözleşmesi”ne göre müvekkiline verilen 2.000.000,00 TL borcun Daireler bitirilip satışları yapıldıktan sonra geri ödeneceğini, 09/06/2011-01/05/2011 tarihli satış protokolünde yer alan (6) dairenin bila bedel arsa sahibine verilmesi şartını kabul etmeyen davalının bu kez alacağı karşılığında teminat olarak daire ipoteği verilmesini talep ettiğini, imzalanan 22/06/2011 tarihli son protokolde (…) ada (…) parseldeki arsa devrinin gerçekleşmesi halinde 17 bağımsız bölüm üzerindeki ipoteklerin fek edilerek 4 adet çekin de iade edileceği akde bağlandığını, nakit borcun ödendiğine dair açılan iki davanın halen derdest olduğunu, çekilen 4 adet ihtarnameye rağmen davalının ipotekleri fek etmemesi , 4 adet çeki de iade etmemesi üzerine ipoteğin fekki ve tazminat davaları açıldığını belirterek haklı davanın kabulü il davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü tarafından … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibinin ve satış işlemlerinin 2.000.000 TL asıl alacak ve fer’ileri üzerinden tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Kesin hükmün bulunmasının olumsuz dava şartı olduğunu, derdestlik itirazında bulunduklarını ve bekletici mesele talebi bulunduğunu, Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı ve Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyaları bulunmakla derdest olduklarını, Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası nedeniyle davacı tarafın hukuki yararı bulunmadığını, anılan icra takibinin alacaklı tarafı, müvekkillerden: … olup, borçlu tarafı ise: … olduğunu, huzurdaki davanın müvekkili şirkete husumet yöneltilmesinin hiçbir maddi ve hukuki dayanağı bulunmadığını, davacılardan …. İnş. Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin iş bu davada aktif husumet ehliyeti mevcut olmayıp, davanın esasına girilmeksizin aktif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacıların iş bu dava ile müvekkiller aleyhine yönelttiği tüm talep, hak ve alacakları zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazı bulunduğunu, yasal hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın, esasa girilmeksizin, öncelikle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın borçlu olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, borcun sona erdiğine ilişkin yazılı delil sunmadıkça iddiaları dinlenemeyeceğini ve takibin durdurulmasına ve dahi satışın durdurulmasına karar verilemeyeceğini, dava dilekçesinde ödendiği iddia edilen çeklerin banka hesap numaraları bildirilmediği gibi, çeklerin ödendiği iddiası tamamen maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davada değerlendirilmesi gereken toplam 2.000.000,00 TL tutarlı 4 adet ….Bankası T.A.O çekleri, …. İnşaat Makina San. Ve Tic.a.ş. İle … İnşaat Akaryakıt San. Ve Tic.A.Ş. arasında imzalanan protokole ilişkin olduğunu, davacı, iflas erteleme talebinde bulunduğu dönemde ödeme yaptığını iddia etmektedir. davacı tarafın iddiaları kendi içinde çeliştiğini, davacı tarafın iddiaları kötü niyetli olup, müvekkilin alacağına ulaşmasını geciktirme amaçlı olduğunu, davacı tarafın tedbir talepleri kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın dava konusu ipoteğin fekki davası aleyhine sonuçlandığı ekteki ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararları ile sabit olduğunu, davacının tanık dinletmesine muvafakati olmadığını belirterek Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.03.2020 Tarihli, …. Esas, … Karar Sayılı Kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasına, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava sonucunun bekletici mesele yapılmasına, davacı tarafın maddi ve hukuki dayanaktan yoksun tedbir talebinin reddine, davanın esasına girilmeden; usule ilişkin tüm itirazlarımız doğrultusunda, haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden reddine, usule ilişkin itirazlarımızın kabul görmemesi ve davanın esasına girilmesi halinde, davacı tarafın müvekkiller aleyhine ikame ettiği iş bu maddi ve hukuki dayanaktan yoksun, haksız davanın esastan reddine davalı tarafın, takibe konu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyetle inkar tazminatına mahkum edilmesine arar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava, İİK 72.maddesine dayalı bedelsiz kaldığı iddia edilen bonolardan dolayı menfi tespit istemine ilişkindir.
Taraf vekilleri delil listeleriyle yazılı delillerini ibraz etmişler, diğer deliller mahkememizce toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davaya ve takibe konu ipotek borcuna ve bu borca bağlı fer’ilerinden dolayı davacının borçlu olup olmadığı, davacıların menfi tespit talebinde haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … İnş. …san.ve Tic.Ltd.Şti tarafından davalı … aleyhine 23/10/2017 tarihinde alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda; 17/12/2019 tarihli …. Karar sayılı karar ile açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı … İnş. Mak. San. Ve Tic. Ltd. Şti.tarafından davalı … Grup Yatırım İnş. San. Ve Tic. A.Ş.aleyhine 23/10/2017 tarihinde alacak davası açıldığı, dosyanın derdest olduğu, duruşmasının 11/05/2022 tarihine talik edildiği anlaşılmıştır.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Büyükçekmece … İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası ile 27/11/2020 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte icra emri düzenlendiği, Alacaklı vekili müdürlüğün dosyasınıın Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında birleştirilmesi daha evvelki dosya olan … Esas sayılı dosyadan icra işlemlerine devam edeceğinden takibin birleştirilmesi nedeni ile dosyanın kapatılması talebinin kabulüne karar verildiği, 24/02/2020 tarihli dilekçe ile …’a vekaleten Av….’ın takibe, ödeme emrine, rehin hakkına, borca, faize vaki itirazlarını bildirdiği anlaşılmıştır.
Toplanan ve sunulan deliller, yapılan yargılama, sicil kaydı, cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
İİK’nun 72.maddesinde düzenlenmiş olup borçlunun, alacaklıya borçlu olmadığını genel hükümlere göre kanıtlamasına imkan sağlamak amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir. İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü takip alacaklısına aittir. Bu konuda istisnai nitelikte iddiada bulunan davalının bu iddiasını ispatlayacak yazılı belgeleri öncelikle HMK 288 ve devamı maddeleri gereği ortaya koyması gerekir.
İş bu davanın tarafı olan gerçek kişiler yönünden esasa girmeden önce HMk114.madde bakımından dava şartları incelenmiş olup davalının süresi içinde derdestlik itirazı bakımından yapılan incelemede ;
6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesinde; aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartları arasında sayılmıştır. Derdest bir davada kesin hüküm oluşturulacak şekilde uyuşmazlık çözümlenebilecek ise ayrı bir dava açılmasında hukuki yarar da yoktur. Derdestlik bu yönüyle hukuki yarar bulunmamasıyla da ilgili olup, özünde unsur olarak hukuki yarar eksikliğini de içerir. Hukuki yarar HMK 114/1-h maddede dava şartı olarak düzenlenmiştir. Hukuki yararın varlığı için öncelikle davacının bir hakkı veya hukuki durumunun, güncel (halihazır) ve ciddi bir tehditle karşı karşıya olması gerekir. (HGK 2013/22-56 Esas, 2013/734 Karar).
Somut olay bakımından; Aynı taraflar arasında Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosya incelenmiş buna göre davacının iş bu dava ile iddia ve talep ettiği “Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipotekli alacak konusu yapılan 2.000.000 TL ipotek borcunun ve bu borca bağlı ferilerine ilişkin borcunun bulunmadığının tespiti” talep edilmiş ise de davacı taraf daha önce aynı ipotekten kaynaklı borcu olmadığı iddiasıyla ipoteğin fekki talebi ile ikame ettiği Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasından verilen karar sonucunda ipoteğin fekki talepli davası reddedilmiş, red kararına karşı istinaf talebi de reddedilmiş olup bu kerre istinaf kararına karşı temyiz yoluna başvurulmuş ve Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.03.2020 Tarihli, …. Esas, …. Karar Sayılı Karar, temyiz incelemesi dolayısıyla kesinleşmemiş olduğu anlaşılmıştır.
Daha önceki davada davacı tarafın iş bu davaya da konu ettiği ipotekten kaynaklı borçlu olup olmadığı, ipoteğin fekkinin mümkün olup olmadığı tartışıldığı görülmüştür.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipotekli alacak konusu yapılan 2.000.000 TL ipotek borcunun ve bu borca bağlı ferilerine ilişkin borcunun bulunmadığının tespiti” talebi, daha önce aynı ipotekten kaynaklı borcu olmadığı iddiasıyla ipoteğin fekki talebi ile ikame ettiği Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında tartışılmış olup, anılan İPOTEĞİN FEKKİ davası sonucunda Büyükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 02.03.2020 Tarihli, …. Esas, …. Karar Sayılı Karar gerekçesine göre; “…Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir. Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça, taraflar arasında ödünç ilişkisi bulunduğu ve karşılığında dava konusu çeklerin verildiği ve çek karşılığının ödenerek taşınmazlar üzerinde konulan ipoteğin karşılıksız kaldığı iddia edilmiş, davalı tarafta cevap dilekçesinde taraflar arasında karz akdi kurulduğunu kabul etmiş ancak, davacının sözleşmede yazılı çeklerin ödendiğini ispat etmesi gerektiğini savunmuştur. Buna göre taraflar arasında karz akdi kurulduğu konusunda bir ihtilaf olmayıp, uyuşmazlık dava konusu çeklerin ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, karz sözleşmesine konu çek bedelleri ödenmemiştir.
Öte yandan, ipotek akit tablosuna karşı ileri sürülen iddia, resmi senede karşı yapılmış bir iddiadır. Senede karşı iddianın aksinin, aynı güçte yazılı delille kanıtlanması gerekir.
6098 sayılı TBK. nun 133. maddesine göre “ yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için bir kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi yada yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.”
Kural olarak, mevcut bir borç için kambiyo taahhüde bulunulması tecdit (yenileme) sayılamaz (TBK. m.133/2). Ancak taraflar açıkça bu kambiyo taahhüdünün borcun yenilenmesi niteliğinde olduğunu kararlaştırdıkları takdirde, temel borç düşer yerine kambiyo borcu geçer. Bu durumda mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması “ifa yerine edim” niteliğindedir.
Davacı tarafça dayanılan protokol ve sözleşmelerin incelenmesinde, şirketler arasında akdedildiği, karz sözleşmesine herhangi bir atıf bulunmadığı, buna göre; protokol ve sözleşmelerin düzenlenmesinin tek başına TBK’nın 133. maddesi anlamında borcun yenilenmesi olarak kabul edilemeyeceği, dayanak belgelerin içeriğinde dava konusu ipotek borcunun yenilenmesi için tarafların açık yenileme iradesi bulunmadığı; sözleşme gereği yerine getirilmediği gibi ipotek borcunun ödendiği de usulünce ispat edilmediği anlaşılmakla, davanın reddine dair, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Sözkonusu karara karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince verilen 23.09.2021 Tarihli, … Esas, … Karar Sayılı Kararına göre inceleme sonucunda;
“Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Dosya içeriğinden ipoteğin, 2.236.000 TL için tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. Türk Medeni Kanununun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.
Somut olayda; 21/06/2011 tarih … y.nolu ipotek akit tablosu ve taraflar arasında düzenlenen “Karz Sözleşmesi” incelendiğinde ödünç verenin …, ödünç alanın … olduğu, ödünç verenin ödünç alanın geçici nakit darlığının giderilmesine yardımcı olmak üzere 2.236.000 TL’yi sözleşmeye göre ödünç alana verdiği, ödünç alanın ödünç aldığı bu miktarı geri ödemek üzere 4 adet 500.000,00’er TL’lik çekler ile 236.000,00 TL’lik bir adet çek olmak üzere toplam 5 adet çek verdiği, çeklerin ödeme teminatı olarak davaya konu davacıya ait toplam 24 adet bağımsız bölümdeki hisselerinin tamamı üzerine 1.derecede 1. sırada bila faizle 2 ay süreli ipotek tesis edildiği, çeklerin tamamının ödenmesinden sonra hiçbir uyarı ve ihtara gerek kalmadan son çekin ödendiği tarihten itibaren 7 gün içinde 24 adet bağımsız bölüm üzerindeki ipoteklerin fek edileceğinin düzenlendiği dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı tarafların yetkilisi oldukları şirketler arasında 22/06/2011 tarihinde Protokol imzalandığını, Karz Sözleşmesinin de 13/06/2011 tarihinde olduğunu, 03/11/2011 tarihli Alacağın Temliki ve Taşınmaz Satışına Dair Sözleşme kapsamında ipoteğe konu borcun ödendiğini iddia etmiş ise gerek Karz Sözleşmesinde gerekse İpotek Resmi Senedinde davalıların yetkilisi olduğu şirketler arasındaki alışverişe herhangi bir atıf yapılmadığı, davacının ödeme iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davalı tarafça çeklerin halen elinde olduğunu beyan ettiği, davacının ipotek akit tablosunda yer alan taraflar arasındaki ödünç ilişkisinin tarafların yetkilisi olduğu şirketler arasında 03/05/2011 tarihli “Protokol” ve “Alacağın Temliki ve Taşınmaz Satışına Dair Sözleşme” kapsamında borcun ifa edildiği iddiasını aynı kuvvetle delille ispat edemediği …’nin ipotek borcunun ödendiğini usulünce ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verdiği karar ve gerekçesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun temyiz yasa yolu açık olmak üzere esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davacı tarafın istinaf başvurusu esastan reddedildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle iken, davacının iş bu dava ile iddia ve talep ettiği “Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipotekli alacak konusu yapılan 2.000.000 TL ipotek borcunun ve bu borca bağlı ferilerine ilişkin borcunun bulunmadığının tespiti” talebi ile ilgili davacı dilekçesinde aynı davadaki sebepleri göstermiş o davadan sonraki herhangi bir ödeme ile ilgili eni delil veya gelişmeyi ileri sürememiştir. Davacı iş bu davada da Davacı tarafların yetkilisi oldukları şirketler arasında 22/06/2011 tarihinde Protokol imzalandığını, Karz Sözleşmesinin de 13/06/2011 tarihinde olduğunu, 03/11/2011 tarihli Alacağın Temliki ve Taşınmaz Satışına Dair Sözleşme kapsamında ipoteğe konu borcun ödendiğini iddia etmiş olup aynı iddia kapsamında olup davacı tarafından ipotek akit tablosundaki çeklerin ifa yerine geçmek üzere verildiği iddiaları daha önce aynı ipotekten kaynaklı borcu olmadığı iddiasıyla ipoteğin fekki talebi ile ikame ettiği Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasına konu edilmiş, bu hususta tarafların delilleri toplanıp incelenmiş ve karar verilmiş ancak kesinleşememiştir.
Dava şartı olan derdestliğe konu ve sonraki davanın görülmesine engel derdest bir davadan söz edilebilmesi için aynı konuda açılmış başka bir davanın bulunması yeterli olmayıp esastan inceleme yapılıp taraflar arasındaki uyuşmazlığı kesin hüküm oluşturacak biçimde karar verilebilmesi mümkün olan bir davanın bulunması gerekir. Önce açılan davada, esastan inceleme yapılmasına engel olacak, hukuki yarar gibi bir dava şartı yokluğu halinde, sonra açılan davada esastan inceleme yapılıp hüküm verilmesi mümkündür. Diğer bir deyişle mevcut bir davaya rağmen sonraki davanın açılmasında hukuki yarar var ise, derdestliğe ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğundan da söz edilemez. Mahkememizde davanın açıldığı tarihten önce yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. nun 114. maddesinde önceki 1086 sayılı HMUK . daki kanun koyucunun amaçladığı düzenlemeden farklı olarak getirilen gerekçede de ifade edildiği üzere “açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısının hukuki korunma sürecini başlattığı, artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı kalmadığı, bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içerisinde bulunmadığı, davacının yapacağı tek işin dava sonucunu beklemekten ibaret olduğu, öte yandan davacının dava açmaktaki yararının hukuki olması gerektiği, ideal veya ekonomik yararın tek başına yeterli olmadığı, dolayısı ile daha önce açılmış ve halen görülmekte olan davanın hangi saikte olursa olsun ikinci kez açılması halinde, davacının bu ikinci davayı açmaktaki kararının hukuki olmadığı, derdestlik durumunun dava şartı olmasının , aynı davanın tekrar açılıp görülmesinin sağlanmasında davacının hiç bir hukuki yararının bulunmadığı düşüncesinin yattığı, derdestlik durumunun aynen kesin hüküm gibi “ne bis idem ” (aynı fiilden ötürü bir kişi ancak bir kez yargılanabilir) kuralının temel olduğu, bu suretle hukuken korunma ihtiyacının varlığını sağlamak, bu amaçla bu davanın sonuçlanmasını beklemek için hareket etmesi gerekirken aynı davanın tekrar mahkememizde açılmasında açıklanan gerekçede belirtildiği üzere hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm bu gerekçeler karşısında davacının tarafları , konusu ve sebebi aynı olan bir davayı yeniden mahkememiz önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel yararı da olmadığı, bu davayı açtığı tarih itibari ile önceki davada korunma ihtiyacını temin edip edemeyeceği yönündeki hukuki durumu netleştirmediği, bu davanın sonucunu beklemesi ve sonucunu tam olarak alması mümkün iken mahkememizde tekrar dava açılıp görülmesini talep etmekte davacının hiç bir hukuki yararının bulunmadığı,(Prof. Dr. Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı, 6100 Sayılı HMK. Hükümlerine Göre Yargıtay Kararları İşlenmiş ve Gözden Geçirilmiş İkinci Baskı,İstanbul, 211, Sayfa: 402) kabul edilmiştir. Anılan sebeplerle davanın derdestlik dava şart yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek geremiştir.
Bilindiği üzere husumet, bir başka deyişle taraf ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumet, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyorsa o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı sıfatının olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının en önemli özelliği, def’i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflarca ileri sürülmemiş olsa bile mahkemece re’sen ele alınabilmesidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Ancak, taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Buna karşılık, taraf sıfatı, dava şartı gibi, davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için, varlığı ya da yokluğu hakim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinde gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
Davacı … İnşaat Limited Şti. Yönünden Davacılar …. İnş. Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … tarafından davalı … Grup Yatırım İnşaat San. ve Tic. A.Ş. ve … aleyhine “Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipotekli alacak konusu yapılan 2.000.000 TL ipotek borcunun ve bu borca bağlı ferilerine ilişkin borcunun bulunmadığının tespiti” talebi ile iş bu dava ikame edilmiş ise de anılan icra takibinin borçlu tarafı, davacılardan: …’ borçlusu ise davalı … olduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; 21/06/2011 tarih … y.nolu ipotek akit tablosu ve dava dilekçesinde sözü edilen “Karz (Ödünç) Sözleşmesi” incelendiğinde ödünç verenin davalı …, ödünç alanın davacılardan … olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafça, davalı …’ın ve davacılardan …’ın yetkilisi oldukları şirketler arasında 22/06/2011 tarihinde Protokol imzalandığı, Karz Sözleşmesinin de 13/06/2011 tarihinde olduğu, 03/11/2011 tarihli Alacağın Temliki ve Taşınmaz Satışına Dair Sözleşme kapsamında ipoteğe konu borcun ödendiği iddia edilmekte ise de gerek Karz Sözleşmesinde gerekse İpotek Resmi Senedinde davalıların yetkilisi olduğu şirketler arasındaki alışverişe herhangi bir atıf yapılmadığı hususu istinaf kararıyla da değinilmiştir.
Bu durumda davaya konu “Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının borçlu tarafı bulunmayan gerek dava dilekçesinde sözü edilen Karz Sözleşmesinde gerekse davaya konu İpotek Resmi Senedinde atıf yapılmayan davacılardan …. İnş. Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin iş bu davada aktif husumet ehliyeti olmadığından aktif husumet yokluğu aynı gerekçeyle davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ; davacılardan davacı …’ın davalı …’a yönelik davasının usulden reddine, davacı … İnşaat Limited Şti. yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, davalı … Grup Yapı A.Ş.yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacılardan davacı …’ın davalı …’a yönelik davasının USULDEN REDDİNE,
2-Davacı … İnşaat Limited Şti. yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
3-Davalı … Grup Yapı A.Ş.yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 34.155,00 TL’den mahsubu ile artan ‭34.074,3‬0 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacılardan davacı …’ın davalı …’a yönelik davasının usulden reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı … lehine tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Davacı … İnşaat Limited Şti. yönünden aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tüm davalılar lehine tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı … İnşaat Limited Şti’nden alınarak tüm davalılara verilmesine,
7-Davalı … Grup Yapı A.Ş.yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince …. Grup Yapı A.Ş. lehine tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı … Grup Yapı A.Ş.’ne verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan gider ve iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
10-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸