Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/96 E. 2022/178 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/96 Esas
KARAR NO : 2022/178

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket ile davalı borçlu arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ekstresindeki borcunu davacı müvekkiline ödemediğini, davalının borcunu ödememesi üzerine borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, cari hesaptan kaynaklanan 157.530,00-TL asıl alacağa uygulanacak faiz, icra takip masrafları, takip tarihinden asıl alacağa işleyecek faiz, vekalet ücreti ve sair giderlerle birlikte ödenmesi talep edildiğini, davalının yasal süresi içinde borca itiraz ederek müvekkiline herhangi bir borcu olmadığını bu nedenle takibe, borca ve faize, yetkiye haksız itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenlerle her türlü talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla, davanın kabulünü, davalının itirazının iptaline ve takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalıya tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak davalı tarafın dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşıldı.
Bilirkişi tarafından sunulan kök raporda özetle; davacı şirkete ait 2020 yılına ait ticari defterlerinin E-Defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak Ocak-Aralık ayı beratlarının süresinde verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığı, 2020 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varıldığını, talimatla alınan bilirkişi raporuna göre Davalı şirketin incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği, davacı şirketin davalı şirketten Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından TAKİP 30.09.2020 tarihi itibariyle yukarıdaki tespitimiz gibi, cari hesap bakiyesi olarak 157.530,00 TL alacaklı olacağı hesaplanmakta olduğu, taraflar arasında mutabakat bulunmayan 2 adet (104.328,00 TL + 43.200,00 TL = 147.528,00 TL) tutarlı faturanın ve/veya içeriğinin davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin somut tespit yapılamadığı, hesaplama dışı tutulması gerektiği yönünde kanaat oluşması halinde ise davacı şirketin davalı şirketin takip 30.09.2020 tarihi itibarı ile 157.530,00 TL – 77.228,00 TL = 80.302,00 TL alacaklı olacağı, somut olay bakımından faizin, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, davacı şirketin talebi gibi alacağa takip tarihi olan 30.09.2020 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda YASAL faiz işletilmesinin uygun olduğu görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki alım-satım ilişkisi nedeniyle fatura alacağının tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 157.530,00 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 157.530,00 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi ….’ ın hazırlamış olduğu 21/01/2021 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu cari hesaplan kaynaklı olarak 157.530,00 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan alım – satım işlemine esas malların ve faturaların davalı tarafa teslim edildiği ispat edilememiştir. Davalı taraf, icra takibine yapmış olduğu itirazında takibe konu alacak yönünden borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Kural olarak, teslimin ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura ve mal teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile,
-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Alacağın %20 si olan 31.506,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 10.760,87 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.902,57 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.858,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

– Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.970,37 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 2.222,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 18.915,35 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza