Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/957 E. 2021/1266 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/957 Esas
KARAR NO : 2021/1266

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 19/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; borçlu şirket tarafından ödeme yapılmaması nedeniyle Bakırköy İcra …. Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile iflas yoluna ilişkin adi takip başlatıldığını, Örnek 11 ödeme emri düzenlendiğini ve borçlu tarafa 05/11/2021 tarihinde usule uygun olarak tebliğ edildiğini, borçlu tarafından herhangi bir itirazda bulunulmamış olmakla birlikte 7 gün geçmiş ve iflas takibi itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, müvekkili ile 08.01.2021 tarihinde 139.000,00 USD bedelli borçlu şirket arasında hisse satım sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin ve yeminli tercüman tarafından tercüme edilmiş suretini icra dosyasında bulunduğunu, sözleşmeye göre, şirket hisse devrini gerçekleştirecek ve müvekkili de ilgili meblağı şirket hesabına yatıracağını, sözleşme yapıldıktan sonra müvekkil ilgili meblağı şirket hesabına ödediğini, ancak borçlu tarafından sözleşmeye yönelik hisse devri gerçekleştirilmediğini, bunun üzerine 21.10.2021 tarihinde Alanya …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edildiğini ve sözleşmeden dönüldüğünü, bu kapsamda müvekkilinin para alacağının muaccel olduğunu ve söz konusu para alacağına ilişkin adi iflas yolu ile takip başlatıldığını, belirterek iflası istenen …’nin iflasına, … – … Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi ve … Hastanesi yönünden muhafaza tedbiri olarak ; Kıymetli evrak, nakit ve taşınır bütün mallarının defterlerinin tutulmasını ve muhafaza tedbiri uygulanmasına, şirkete ait tüm taşınmazlara devrin engellenmesi için Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak taşınmazların üzerine şerh düşülerek muhafaza tedbiri uygulanmasına, Şirkete ait tüm motorlu araçlara ve gemilere muhafaza tedbiri uygulanması için Emniyet Genel Müdürlüğü ile geminin bulunduğu Sahil Güvenlik Komutanlığı, Liman Müdürlüğü ve Gümrük İdaresine müzekkere yazılarak şirkete ait motorlu araçlara ve gemilere muhafaza tedbiri uygulanmasına, gemilerin kaçırılma tehlikesine binaen Sahil Güvenlik Komutanlığı, Liman Müdürlüğü ve Gümrük İdaresine müzekkere yazılarak şirkete ait gemilerin seferden men edilmesine karar verilmesini, iflası istenen şirketin hissedarı olduğu şirketlerin bulunarak ilgili şirketlerde …’ne ait hisselerine muhafaza tedbiri uygulanmasına, …’ne ve … Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi’ne ait şirket hisselerine muhafaza tedbiri uygulanmasına, bütün banka ve posta çeki hesaplarına, ….’ne ve PTT Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, muhafaza tedbiri uygulanmasına, …. Teknoloji A.Ş, …. Teknoloji A.Ş., …. Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş., …. Teknoloji A.Ş., …. Yazılım ve Ticaret A.Ş. (…) şirketlerine müzekkere yazılarak şirkete ait kripto paralara muhafaza tedbiri uygulanmasına, şirketin yönetiminde bulunan … Hastanesi’ne ilişkin defter tutulma suretiyle muhafaza tedbiri uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sunduğu vekaletname ile işbu davanın açılmasının mümkün olmadığını, davacının iddia ettiği alacağın (Alacağı kesinlikle kabul etmemekle beraber)icra dosyasından anlaşılacağı üzere likit bir alacak olduğunu, belirsiz alacak davasının alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, İİK m.156/3 gereği dava konusu icra takibinin durduğunu, yabancı kişinin açtığı davanın teminat yatırılmadan görülmemesi gerektiğini, müvekkilinin davacı tarafından temerrüde düşürülmeden kötü niyetli olarak icra takibi ve akabinde işbu davayı ikame ettiğini, müvekkilinin ödeme aczinde olmadığını, davacının kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum olduğunu belirterek dava konusu icra dosyasından müvekkile gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve şeklen kesinleştiğinden, Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. … K Sayılı kararı ile tebligatın usulsüzlüğüne karar verildiğinden icra dosyasına yaptığı itirazın süresinde olduğundan, davanın itirazın kaldırılması ile birlikte açılabileceğinden ve bu minvalde arabuluculuğa da başvurulması gerektiğinden huzurdaki davanın reddine, davacı yetkisiz vekaletname ile işbu davayı ikame ettiğinden davanın usulden reddine, davacı tarafından likit olan alacaklar için belirsiz alacak davası açtığı anlaşıldığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacı yabancı uyruklu olduğundan MÖHUK m.48 gereği teminat yatırmasına karar verilmesine, müvekkili aleyhine konulan tüm tedbirlerin kaldırılmasına, taraflar arasında devam eden bir sözleşme olduğundan, müvekkilin davacıya para borcu değil hisse devir borcu olduğundan ve müvekkil hisse devrine ilişkin temerrüde düşürülmediğinden icra takibine yapılan itirazla işbu dava konusuz kaldığından davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, en nihayetinden usulsüz tebligat nedeniyle tedbirlerin kaldırılarak davanın reddine, tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; İİK.nun 156.maddesi gereği Adi takipten doğan kesinleşen iflas istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının iflas yolu ile takipte alacaklı olup olmadığı, iflas yoluyla takibin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı, davalının usulüne uygun itirazının bulunup bulunmadığı, iflasa dayalı takip koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı şirketin sicil kaydının incelenmesinde; …. sicil nolu …’nin 08/05/2018 tarihinde kurulduğu, …. Mahallesi …. Cad. No:… Esenler/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu, şirket yetkilisinin …. olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafça iflas avansının yatırıldığı, şirketin muamele merkez adresi itibariyle mahkememizin kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.

Davacı tarafça iflas avansının yatırıldığı anlaşılmıştır.
01/12/2021 tarihli heyet ara kararı ile; davacılar vekilinin ihtiyati tedbir isteminin İİK’nun 159. maddesi kapsamında kabulüne, davalının icra dosyasında ödeme emrine itiraz etmediğinden takip kesinleşmiş olduğundan teminat alınmasına yer olmadığına, İİK.nun 159 ve devam eden maddeleri kapsamında muhafaza tedbiri niteliğinde olmak üzere İİK.nun 161.maddesinde belirtildiği şekilde gerektiğinde İİK.80 ve 81.madde hükümleri uygulanmak suretiyle bizzat davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde gerektiğinde bilirkişi yardımı almak suretiyle mevcut mal varlığının defterinin tutulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davacının tüm mal varlığının ve bu bağlamda tüm gerçek ve tüzel kişiler, kurum ve kuruluşlar ile kendi nezdinde bulunan para, menkul kıymet, kıymetli evrak ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarıyla teminatlarının, taşınır ve taşınmaz mallarının defterinin tutulması şeklinde defter tutma işleminin gerçekleştirilmesine, davacı vekilinin dava dilekçesinde bildirmiş olduğu ilgili kurumlara müzekkere yazılarak; davalı adına kayıtlı olması halinde üçüncü kişilere satışının engellenmesi konusunda muhafaza tedbiri niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verildiğinin bildirilmesine, söz konusu muhafaza tedbirlerinin borçlu-davalı şirket aleyhindeki icra takiplerine tesir etmeyeceğinin ve üçüncü kişilerin haklarının saklı olduğunun bilinmesine, muhafaza tedbirlerinin infazının Bakırköy İflas Müdürlüğünce yerine getirilmesine, muhafaza tedbirlerinin infazı konusunda gerekli masraf olarak şimdilik 500-TL’nin davacı tarafından yatırılmasına, masraf yatırıldığında muhafaza tedbiri kararının infazının yapılması ve neticesinden mahkememize bilgi verilmesi için Bakırköy İflas Müdürlüğüne gönderilmesine karar verildiği, kararın infaz edildiği, davalı vekilinin 08/12/2021 tarihli dilekçesi ile tedbire itiraz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Celse arasında Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının celp edildiği, dosyanın karara çıktığı, mahkeme kararına göre ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olması sebebiyle şikayetin kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 02/11/2021 tarihinde toplam alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edildiği, itiraz bulunmadığı, takibin kesinleştiği anlaşılmıştır.
Öncelikle mahkememizce dava şartları açısından dosyanın incelenmesi gerekmiştir.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
Somut olay bakımından Davacı alacaklı davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından iflas yolu ile icra takibi başlatmış ve tebligat neticesinde şekli olarak icra takibi kesinleşiği tespit edilmiştir. Başlangıçtaki bu kesinleşmeye istinaden davacı vekilin talebiyle mahkememizce davalı aleyhine İİK 159.madde kapsamında defter tutma ve malların muhafazası yönünde tedbir kararı verilmesi zaruri olmuştur. Daha sonra verilen tedbir kararı çerçevesinde iflas masasına müzekkere yazılarak ilgili işlemlere başlanmıştır Davalı tarafın sunduğu belgelerden müzekker cevaplarından ve itirazlardan Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi … E. … K. Sayılı dosyası ile usulsüz tebligat davası açılmış ve işbu dosya karara çıkarak tebligatın usulsüz tebligat olduğuna dair mahkemece karar verildiği anlaşılmış ve davalının iflasta ödeme emrini öğrenme tarihi 04.12.2021 olarak tespit edildiğinden müvekkil süresi içerisinde ilgili icra dosyasına itirazlarını 06.12.2021 tarihinde sunduğu anlaşılmıştır.
Konuyu düzenleyen prosedür ve yasal mevzuat şöyledir.;
İİK m.156/3.fıkrasında; “Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.” şeklinde kesin hüküm mevcuttur. Süresinde yapmış olduğumuz itirazla birlikte dava konusu icra takibi durmuştur. Bu sebeple yukarıda sunulan madde gereği davacı itirazının kaldırılması ile birlikte iflas talep edebilecektir. denmiştir.
İflas yoluyla takipte ödeme emrinde, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde takip konusu borcun ödenmesi, aksi hâlde alacaklının mahkemeye başvurup borçlunun iflasının talep edebileceği belirtilir. Borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerekse kendisinin iflasa tabi kişilerden bulunmadığına dair bir itirazı varsa, bu itirazın da ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde bir dilekçe ile icra dairesine bildirilmesi lüzumu da ödeme emrinde yer alır (Muşul T.: İcra ve İflas Hukuku Esasları, Ankara 2015, s. 684).Borçlu ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren yedi içinde ödeme emrine itiraz edebilir. Borçlu anılan süre içinde ödeme emrine itiraz etmezse ödeme emri kesinleşir. Ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu, borcunu ve iflas takibinin harç ile giderlerini öderse iflas takibi son bulur; ödemezse alacaklı ticaret mahkemesinde borçluya karşı iflas davası açabilir (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004, s. 950).
Adi iflas yoluyla takipte borçlu, ödeme emrini tebellüğ ettiği tarihten itibaren yedi gün içinde bir dilekçe ile icra dairesine başvurup takip konusu borca itiraz ettiği takdirde, takip durur (m. 155, m. 156/3) Alacaklı ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde (m.156/son f.) borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesine bir dilekçe ile başvurup, itirazın kaldırılmasını ve borçlunun iflasına karar verilmesini talep edebilir (Muşul T., s. 691).
Adi iflas yoluyla takipte gönderilen ödeme emrine karşı yedi günlük süre içinde itiraz etmiş olan borçlu, ödeme emrine itiraz süresi içerisinde ileri sürmediği diğer itiraz sebeplerini, iflas dava dilekçesinin tebliği üzerine vereceği cevap dilekçesinde ilk defa ileri sürebilir.
Ön inceleme duruşması tarihi itibariyle ortada artık itirazen durmuş adi takipte iflas davası olduğu anlaşılmıştır. Ancak dava kesinleşmiş takibe dayanak olarak açıldığı aşikardır.
Öte yandan davalıya takipte yapılan tebligatın mahkememizce de incelemesinde, açıklama olarak; “Muhatap adreste patron veya müdürün takibinde olduğunu beyan eden …. tebliğ edildi” şeklinde tebligat 05.11.2021 tarihi olarak belirtilmiştir. Ödeme emrini tebliğ alan kişinin imzasının altında … İnsan Kaynakları yazdığı anlaşılmıştır. Konuyla ilgili emsal İStanbul BAM 17.Hukuk Dairesinin 2021/1105 esas 2021/1235 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında, iflas ödeme emrinin tebliğinde, şirket yetkilisinin iş takibinde olduğu belirtilmişse de, daimi işçi olduğundan bahisle kendisine tebliğ yapılan ….’ın, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibarıyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı konusundaki araştırmanın tebligat parçasında bulunmadığı, bu sebeple usulüne uygun olmadığı, yine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasında iflas ödeme emrinin ve de mahkemece depo emrine esas tebligatın tebliğinde, yukarıdaki açıklamalara uygun bir araştırma yapılmadan ödeme emrinin V. ve depo emrinin … imzasına tebliğ edildiği, bu tebligatlarında usulüne uygun olmadığı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …E. ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyalarının usulüne uygun kesinleşmediğinden bahisle yerel mahkeme kararın kaldırılmasın vermiştir.
Kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibarıyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gerektiği, bu kişilerinde bulunmaması halinde bu hususların tebliğ evrakına yazılarak tebligat, o yerdeki diğer memur ve müstahdeme yapılır. HGK’nun 14.12.2011 tarih, 2011/21-882 Esas, 2011/767 Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere, Tebligat Kanunun 13. maddesinde, kendisine tebligat yapılacak şahısların derecelendirildikleri görülmektedir. Tebligat Kanunu ve bu Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Dolayısı ile bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hakimin doğrudan, kendiliğinden denetlemesi gerekmektedir. ( Emsal , Yargıtay 21.HD’nin 19.02.2018 tarih, 2018/58 Esas, 2018/1447 Karar sayılı ilamı). Mahkememize de yapılan incelemede tebligatın usulüne uygun olmadığı ve kesinleşmenin hatalı yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu belirlemeler ışığında, her ne kadar davacı tarafından, eldeki dava dosyasına sunulan dava dilekçesi dikkate alındığında, davacı 2004 sayılı İİK’nın 156/1. maddesi uyarınca davalı şirkete öncelikle depo kararı çıkarılarak depo kararına rağmen borcun ödenmemesi durumunda davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de, anılan madde uyarınca eldeki dava için icra takibinin kesinleşmesi dava şartıdır. Davalının icra takibine İcra Hukuk mahkemesinin kararına göre ve icra dosyasına göre de artık bir itirazının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı, yargılama sırasında talebini ıslah ederek davasını itirazın kaldırılması ve iflas talebine de dönüştürmemiş bu nedenle iflas davasının görülmesi şartları da gerçekleşmemiştir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No : 2017/23-852 Karar No: 2020/866 emsal içtihadında itirazlı takipte ıslah ile itirazın kaldırılmasına dönüştürülmediği sürece bu şekilde davanın görülme olanağının olmadığına karar vermiş 2004 sayılı İİK’nın 156/1. maddesinde düzenlenen iflas davasının görülmesi koşullarının oluşmadığı ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak mahkemece verilen direnme kararı açıklanan gerekçeler karşısında yerindedir. denilerek yerel mahkeme kararını onamıştır. Tüm bu nedenlerle yargılama sırasında usulüne uygun ıslah dilekçesi vererek davayı itirazın iptali ve iflas talebine de dönüştürmediği, bu durumda dinlenebilir bir davanın söz konusu olmadığından davacının bekletici mesele yapılması yönündeki talebi de yerinde görülmeyerek eldeki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine ve itiraz da dikkate mahkememizce verilen 01/12/2021 tarihli İİK.159 maddesi kapsamında verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen 01/12/2021 tarihli İİK.159 maddesi kapsamında verilen tüm tedbirlerin KALDIRILMASINA, bu hususta icra müdürlüğüne ve ilgili yerlere müzekkere yazılmasına,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Kullanılmayan gider ve iflas avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/12/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸