Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/954 E. 2022/813 K. 19.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/954 Esas
KARAR NO : 2022/813

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2021
KARAR TARİHİ : 19/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu 10/09/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında imzalanan 23.06.2015 tarihli İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ve Sağlık Personeli Görevlendirilmesi Hakkında Sözleşme’den kaynaklanan alacaklarının davalı borçlu tarafından ödenmemesi neticesinde borçlu aleyhinde Zonguldak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlatıldığı ancak borçlu vekili tarafından sunulan 26.03.2021 tarihli dilekçe ile işbu takibe itiraz edilerek durdurulduğunu, söz konusu alacağın ticari alacak olması dolayısıyla taraflarınca zorunlu dava şartı arabuluculuğa başvurulduğunu, nitekim borçluya ve vekiline ulaşılamaması nedeniyle 21.06.2021 tarihli son tutanak düzenlenerek arabuluculuk süreci tamamlandığını, sürecin arabuluculuk ile çözülememesi neticesinde işbu davanın ikame edilmesi zorunluluğu doğduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca müvekkilinin davalı tarafa iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri vermeyi, davalının ise buna karşılık müvekkiline düzenli şekilde ödeme yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşme’nin 5. maddesi müvekkili tarafından verilen hizmetin bedelini ve ödeme koşullarını düzenlemekte olup, 5.2. Maddesi; “OSGB, … İşverene her ay fatura düzenleyecektir. Ödemeler işverene ve/veya işveren yetkililerine faturanın tesliminden ve/veya fakslanmasından itibaren en geç 10 gün içerisinde OSGB’nin faturada tebliğ ettiği banka hesabına yapılacaktır.” hükmünü içerdiğini, sözleşmenin işbu maddesine rağmen müvekkilince her ay düzenli olarak gönderilen faturalara davalı tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığı, sözleşmede belirlenen sürelerde ödeme yapılmadığı, ödeme emri ekinde kendilerine tebliğ edilen cari hesap dökümünden de anlaşılacağı üzere arada kısmi ödemeler yapılarak cari bakiyenin birikmesine sebep olunduğunu, bu bağlamda davalının icra dosyasına yaptığı, alacağının muaccel olmadığına yönelik itirazları açıkça haksız ve kötü niyetli olduğunu, ek olarak, icra dosyasına konu edilen alacak miktarı davalı tarafça gayet net bir şekilde bilinmekte olup, aynı zamanda likid bir alacak olduğunu, bu alacak hususunda davalıya defalarca kez sözlü ihtarlarda bulunularak ödeme talep edildiği ancak davalının bu sözlü ihtarları cevapsız bıraktığı ve işbu icra takibinin başlatılmasına sebep olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, Zonguldak … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan 26.03.2021 tarihli itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı tarafça net bir şekilde bilinen likid alacağa davalı tarafça yapılan haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın duruşmalara katılmadığı, cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve öncelikle davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi ….’nin 07.04.2022 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın dava konusu döneme ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, ilgili dönemlere ait kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı tarafın defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini haiz olduğunu, davalı tarafın yasal defter belgeleri mahkemeye sunulmadığından üzerlerinde tespit ve inceleme yapılamadığını, takibe konu olan davacı …. San.ve Tic.A.Ş tarafından davalı şirket adına yürütülen cari hesap, Muavin defterde 2015-2016- 2017-2018 yıllarına ait cari hesabın 31.12.2018 tarihi itibarıyla 21.419,61 TL alacak hesaplandığı sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiş bu konuda tutanak tutulmuştur. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 21.419,61 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilmiş fakat takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğü hususu davacı tarafça ispat edilemediğinden bu yöndeki talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Zonguldak …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMENİPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 21.419,61 -TL üzerinden DEVAMINA,
-Asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren ticari faiz İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-Fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 1.413,67-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 357,58-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.056,09-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 357,58-TL peşin harç, 1.088,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.505,38-TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak 1.089,14-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı ( eduruşma), davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza