Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/913 E. 2022/421 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/913 Esas
KARAR NO : 2022/421

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 07/11/2021
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; öncelikle dava konusu şirket hisselerinin 3. Kişilere devrini önlemek amacıyla hisse devrinin önlenmesi, şirket aktifinde yer alan ticari makina ve techizatların , araçların, alacaklarının kötü niyetle devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, sözkonusu şirketin davamız nedeniyle mamelekinin (demirbaş, ticari mallar, araçlar ve gayrımenkullerin) azaltılmaması borçlandırılması için verilecek tedbir kararı ile birlikte şirketin sevk ve idaresi için tensiple birlikte mahkemenin tayin edeceği kayyım veya kayyım heyeti tayin edilmesi yönünde tedbir kararı verilmesi talep ettiklerini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’de kayıtlı … Mersis numaralı ve iki ortaklı …. Yıkama Tekstil Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi nezdinde Müvekkile ait %95 hisseye ilişkin yapılan devir işlemlerinin yoklukla butlan olduğunun tespitine, müvekkile ait %95 hissenin müvekkil adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; müvekkiline dava dilekçesinin usulsüz tebliğ edildiğini, davacının iddialarının belirsiz olduğunu, somutlaştırılması gerektiğini, davacı tarafça, hisse devrinin geçersiz olduğu ileri sürülmekle birlikte, hisse devrinin hangi aşamasında geçersiz bir işlem olduğu dava dilekçesinde açıklanmadığını, davacının dava açmada hukuki yararı olmadığı gibi talepleri değerlendirildiğinde talep konularında aktif dava ehliyetinin olmadığı görüldüğünü, …. Triko ünvanlı şirketin, %95 payı davacı …’e, %5 payı davalı …’e ait olmak üzere 09.05.2018 tarihinde 10.000,00-TL sermaye ile kurulmuş olup, anasözleşmesi ile … müdür olarak atandığını, müvekkilinin sermaye taahhüdünü yerine getirmiş ancak davacı taraf hiçbir şekilde sermaye taahhüdünü yerine getirmemiş, şirketin kuruluş sermayesini yatırmadığını, 08.08.2018 tarihinde ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar sonucu şirketin merkez adresi değiştirilmiş olup, bu husus davanın konusu olmadığını, davacının, anılan ortaklar kurulu kararının iptalini dava etmediğini, hisse devrine ilişkin alınan kararların davacının da onayı ile alınmış olup usule uygun olduğunu, davaya konu hisse devirlerinin kabulüne ilişkin ve öncesinde yapılan genel kurul kararlarına bakıldığında, gerek şirket merkezinin adresinin değişimine ilişkin 08.08.2018 tarihli alınan kararda, gerekse sermaye artırımına ilişkin 11.12.2018 tarihli kararlarda davacının isim ve imzası yer almakta olup, bu tarihlerde davacı tam ehliyetli olduğunu, 22.05.2019 tarihli ve 28.01.2020 tarihli genel kurul toplantı tutanaklarında davacının veya vasisinin hiç imzasının bulunmaması veya alınan kararlara muhalif kalınması halinde dahi davacının %5 hissesi gözönüne alındığında alınan kararlarda sonuç değişmeyeceğini, müvekkili yönünden işbu dava pasif husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını belirterek hak düşürücü sürede dava açılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, müvekkili yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak açılan davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … cevap dilekçesinde; işbu davanın dört farklı davalıya yöneltilmiş olup hangi davalıya hangi sebeple bu davanın açıldığı belirtilmediğini, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu hisse devirlerinin geçersizliğinin tespiti hususunun kabul edilebilir hukuka uygun hiçbir yanı bulunmadığını, davalı şirketin %95 payı davacı …’e, %5 payı davalı …’e ait olmak üzere 09.05.2018 tarihinde 10.000 TL sermaye ile kurulmuş olup, anasözleşmesi ile … müdür olarak atandığını, 08.08.2018 tarihinde ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar sonucu şirketin merkez adresi değiştirildiğini, 11.12.2018 tarihli ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar ile şirket sermayesinin 10.000 TL’den 500.000 TL’ye artırılmasına karar verilmiş olup, davacı sermaye artırımına katılmamış, artırılan tüm sermaye bedeli davalı … tarafından taahhüt edildiğini, 11.12.2018 tarihli ortaklar kurulu kararı sonucu; şirket hisse durumu %95 …, %5 … olarak karar altına alındığını, 22.05.2019 tarihinde davalı … sahibi olduğu %95 hissenin tamamını müvekkili davalı …’e devretmiş olup, aynı tarihli ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar ile bu devir kabul edilmiş ve aynı tarihli ortaklar kurulu kararı ile davalı …’in şirket müdürlüğü görevine son verilerek, müvekkil-davalı … şirket müdürü olarak seçildiğini, 28.01.2020 tarihinde müvekkili davalı … sahibi olduğu %95 hissenin tamamını davalı …’ye devretmiş olup, aynı tarihli ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar ile bu devir kabul edilmiş ve anılan ortaklar kurulu kararı ile müvekkili davalı …’in şirket müdürlüğü görevine son verilerek davalı … şirket müdürü olarak seçildiğini, davalı … ve … sahibi oldukları hisseleri devretmiş olup, anılan hisselerin devrinin geçersiz olduğunu veya iptalini istemek, ancak hisseyi devreden ile devralan arasındaki hukuki ilişki olması nedeniyle sözleşmenin taraflarınca ileri sürebilecek olmasına göre davacının iş bu davada aktif dava ehliyeti olmadığını, hisse devirlerinin kabulüne ilişkin ortaklar kurulu kararları da usulüne uygun alındığını, davacı hisse devrine ilişkin genel kurul kararlarının iptalini istemiş ise de, TTK’nın 536. Maddesi hükmü yollaması ile TTK’nın 445. Maddesine göre; genel kurul kararlarının iptalinin, genel kurul tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerektiği düzenlenmiş olup, bu süre hak düşürücü süre olup, dava bu süre geçtikten sonra açıldığını, davacının, korona tedbirleri kapsamında 2020 yılı Mayıs ayında cezaevinden izinli olarak tahliye olmuş olup, tahliye ile birlikte kısıtlılık durumu da sona ermiş olmasına rağmen, alınan kararlar hiçbir itirazı olmadığnı belirterek hak düşürücü sürede dava açılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine, haksız ve açıkça kötüniyetli olarak açılan davanın esas yönden reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalılar …, …. Yıkama Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin açık ve anlaşılır olmadığını, davacının aktif dava ehliyeti olmadığını, müvekkili şirketin %95 payı davacı …’e, %5 payı davalı …’e ait olmak üzere 09.05.2018 tarihinde 10.000 TL sermaye ile kurulmuş olup, anasözleşmesi ile … müdür olarak atandığını, 08.08.2018 tarihinde ortaklar kurulunun oybirliği ile almış olduğu karar sonucu şirketin merkez adresi değiştirilmiş olup, bu husus davanın konusu olmadığını, davacının, anılan ortaklar kurulu kararının iptalini dava etmediğini, hisse devrinin onaylanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararları usulüne uygun olduğunu, hak düşürücü sürede dava açılmadığını, davacının hisse devrine ilişkin genel kurul kararlarının iptalini istemiş ise de, TTK’nın 536. Maddesi hükmü yollaması ile TTK’nın 445. Maddesine göre; genel kurul kararlarının iptalinin, genel kurul tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerektiği düzenlenmiş olup, bu süre hak düşürücü süre olup, dava bu süre geçtikten sonra açıldığını, şirketin organsız olmayıp kayyım atanmasını gerektirir bir durum bulunmadığını, hak düşürücü sürede dava açılmamış olması nedeniyle davanın usulden reddine, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, haksız ve açıkça kötüniyetli olarak açılan davanın esas yönden reddine, yasal olmayan kayyım atanmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen 11/04/2022 havale tarihli dilekçesi ile feragat talebinde bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 14/04/2022 tarihli celsesinde davalılar vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadıklarını beyan etmişlerdir.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Somut olayda, davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince, davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3- Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4- Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5-Taraflarca vekalet ücreti talebinde bulunulmadığından bu konuda HÜKÜM KURULMASINA YER OLMADIĞINA,
6-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davalı taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza