Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/885 E. 2022/1225 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/885 Esas
KARAR NO : 2022/1225

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13.01.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket müdürü tarafından şirketin alkollü içkilerinin bir kısmının davalı şirket müdürü tarafından alındığını, şirketin pandemi ve hacizli mallarının kaçırılmak üzere üçüncü kişilere teslim edilmesiyle iş yapamaz, atıl hale geldiğini, bu dönemde kullanılmıyor olması gereken alkollü içkilerin de gözle görülür biçimde azaldığını, davalı tarafından müvekkil ortaklara hiçbir bildirim yapılmadan alkollü içkilerin alınması şirket malvarlığının azalması olacağından müvekkillerin zarara uğramasına sebep olunduğunu, bu durum karşısında müvekkil ortaklar tarafından şirketin envanter sistemini düzenleyen ….’tan kayıtlar istenmesine rağmen kayıtların bulunmadığı gibi bir gerekçe ile kayıtların verilmesinden imtina edildiğini, şirket envanterinin tam olarak görülebilmesi ve kasa kayıtları ile tam olarak karşılaştırılabilmesi için …. yazılım sistemleri’nden şirket envanter kayıtlarının celbi ile bu kayıtlar ile açıklanan hususların açıklığa kavuşacağını, davalı şirket müdürünün şu aşmaya kadar ki süreçteki durumu gözetildiğinde malvarlığını kaçırabilme ihtimali bulunduğunu, bu itibarla davalının malları üzerinde ihtiyati haciz uygulanması talebi hasıl olduğunu, müvekkil … ve … çok ciddi tutarlarda nakit borç tedarik ettiklerini, ancak davalı, limited şirket müdürü olma sorumluluğunu yerine getirmeyip verilen nakitleri borçların kapatılması ya da şirketin günlük giderlerinin karşılanması yerine kendisinin ya da babasının hesabına aktararak şirketi kötü yönettiğini, müvekiller tarafından şirkete verilen nakitlerle gerekli ödemeler yapılmadığını ve borçların tamamen karşılıksız kaldığını, şirketin borçları ödenmediği gibi daha pek çok yeni borç ortaya çıktığını, aynı zamanda müvekkillerin şirkete verdiği borçları da ödenmediğini, şirketin borca batıklık durumu karşısında da hiçbir şey yapılmayarak (ortakları bilgilendirme, icra takiplerine karşı işlem yapma) şirket borçlarıyla başbaşa bırakıldığını, müvekkilerin davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle iki kez davalıyı uyarmışlarsa da doğan zarara engel olamadıklarını, dava ile davalı tarafından müvekkillerin uğratıldığı zararın giderilmesini talep ve dava etme zorunluluğu doğduğunu, davalının yol açtığı zararlardan dolayı davalı tarafından müvekkili …’ın zararının fazlaya dair hakkımız saklı kalmak üzere kısmi olarak şimdilik 5.000,00 tl(beşbintürklirası) zararının avans faiziyle beraber tazmin edilmesine, müvekkili …’ın fazlaya dair hakkımız saklı kalmak üzere kısmi olarak şimdilik 5.000,00 tl (beşbintürklirası) zararını avans faiziyle beraber tazmin edilmesine, davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına, ayrıca tüm yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Huzurdaki davanın kısmi veya belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinin hukuken uygun olmadığını, şirket ortağı sıfatıyla şirket yöneticisi hakkında kusurlu yönetim iddiasına dayalı olarak sorumluluk davası ikame eden ve zarar ettiği iddiası ile bunun tazminini isteyen davacıların zararlarını bilmemesi veya bunun kismi dava ile talep edip mahkemece belirlenesini talep etmesinin hukuka açıkça aykırı olduğunu, davanın içeriğinin incelendiğinde davacıların somut bir zarar iddiasında bulunmadığını, müvekkiline hasredilecek somut bir zararlandırıcı eylem/işlem sunamadığını, müvekkilinin kusurunu ispat edemediğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İSTİNAF ÖNCESİ DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava ; Limited şirket Yöneticisi sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların sulh olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava dışı şirketin müdürü olan davalının şirketi ve diğer ortak olan davacıları zarara uğratıp uğratmadığı, zarar var ise miktarının tespitinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalının şirket müdürü olduğu şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırlarında (Esenyurt) olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Davalının müdürü olduğu şirketin sicil kaydının incelenmesinde; … sicil nolu … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin … Mahallesi …. Sokak B Blok No:…. Esenyurt/İstanbul adresinde sicilde kain olduğu, 22/02/2018 tarihinde kurulduğu, meslek grubunun restoran ve yiyecek içecek hizmetleri olduğu, şirket ortaklarının …, …., …, … oldukları anlaşılmıştır.

Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davacılar … ve … tarafından 15/11/2019 tarihinde davalı …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine Ticari Şirket (Olağanüstü Genel Kurul İstemli) davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda 18/02/2020 tarihli … Karar sayılı karar ile davanın kabulü ile TTK’nun 412. maddesi uyarınca İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı …. Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin olağan üstü genel kurul toplantısının yapılması için toplantı çağrısını yapmak ve aşağıda yazılı hususlarda gündemi düzenlenmek üzere SMMM ….’in kayyım olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası, sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava şirket müdürüne karşı açılmış yönetici sorumluluğu davası olup konusu Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır.
Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu, 6762 sayılı TTK da olduğu gibi, 6102 sayılı TTK’nda da anonim şirket sorumluluk hükümlerine atıf yapılarak düzenlenmiştir. Gerçektende, TTK m. 644 fıkra 1 bent a hükmü açıkça, anonim şirketlere ilişkin sorumluluk hükümlerinin limited şirketlere de uygulanacağını, hüküm altına almıştır.
Atıf yapılan anonim şirketlere ilişkin hukuki sorumluluk hükümleri, TTK’nın ikinci kitabının dördüncü kısmının sonunda, onbirinci bölümde m. 549 ilâ 561 arasında toplu olarak düzenlenmiş ve m. 549-555 de sorumluluk halleri altı başlık altında toplanmış bulunmaktadır. Sorumluluk hallerinin özel olarak sayıldığı başlıklarda, sorumluluğun konusu, sorumlular ve sorumluluk şartları ile sorumluluğun hukuki sonucu gösterilmiştir.Böylece, TTK m. 555 ilâ 561 de düzenlenen ve ortak hüküm niteliği taşıyan, şirketin zararına, müteselsil sorumluluğa, ibraya, zamanaşımına ve yetkili mahkemeye ilişkin hükümlerin de limited şirkette uygulanmasına imkan verilmiştir.
Müdürlerin hukuki sorumluluğu esas itibariyle TTK’nun 553 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde organa özgü sorumluluğu, müdürlerin, yöneticilerin, tasfiye memurlarının sorumluluğu yanında, kurucuların sorumluluğunu da içerecek şekilde hüküm altına almıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda çokça tartışılan doğrudan zarar ve dolaylı zarar kavramlarına 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmemiştir. Ancak yeni Kanunda da şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara uğradıkları zararlar için dava açma hakkı tanınmıştır. Bu kişiler, uğradıkları doğrudan zararların tazmini için kusurlu yönetim kurulu üyelerine yönelebilirler. Ayrıca şirketin uğradığı zararlardan yansıma yoluyla zarar gören yani dolaylı zarara uğrayan pay sahibi ve alacaklılar da belli koşullarda sorumluluk davası açabilirler (TTK 553, 556).
Doğrudan ve dolaylı zararlar, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davasında pay sahipleri ve alacaklılar bakımından önemli kavramlardır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin, pay sahibinin veya alacaklının alanında doğrudan yol açtığı zararlara doğrudan zarar denir. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışlarının şirketin malvarlığına zarar verdiği ve bu zararın pay sahiplerini veya alacaklıları etkilediği zararlara da dolaylı zarar denir.
Somut olayda öncelikle, söz konusu talebin davacıların doğrudan mı yoksa dolaylı zararını mı oluşturduğu hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı anonim şirketler hukukunda sorumluluk çerçevesinde, ortağın veya alacaklının doğrudan kendi malvarlığında mı, yoksa şirketin zararı dolayısıyla “yansıma” (Reflexschaden) bir zarara mı maruz kaldığı sorusunu cevaplamaya yarar. Bu iki kavram yalnızca ortakların ve alacaklıların zararı halinde kullanılır, zira sorumluluk hükümleri çerçevesinde anonim şirket yalnızca doğrudan zarara uğrayabilir, ortaklar ve alacaklılar bakımından ise hem doğrudan hem de dolaylı zarar söz konusu olabilir.

Doğrudan doğruya zarar, şirket ortaklarının ve alacaklıların yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zarardır. Şirketin ortakları ve alacaklıları, ortaklık zarar görmeden de bir zarara uğrayabilirler. İşte ortaklık malvarlığında herhangi bir azalma meydana gelmeden ortağın ve alacaklının malvarlığında meydana gelen azalmaya anonim şirketler hukukunda doğrudan zarar denilmekte ve bu durumda pay sahibine hükmedilecek tazminatın kendisine ödenmesi talebiyle dava açma imkanı tanınmaktadır. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararı, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda bu kimselerin ferdi ve hususi haklarının ihlali şeklinde ortaya çıkar. Ortakların ve alacaklıların doğrudan zararına ilişkin olarak başlıca şu örnekler verilebilir: Sermaye artırımında ortağın rüçhan hakkının kullanımının engellenmesi, ortağa payına uygun temettü ödenmemesi, ortağın genel kurul toplantısına katılmasına veya toplantıda oy kullanmasına haksız yere engel olunması, hazırlanan yanlış bilançoya istinaden ortağın hisselerini satması veya yeni hisse senedi alarak zarara uğraması, alacaklının yanlış bilgiye dayanarak şirkete kredi açması.
Alacaklıların ve ortakların doğrudan zarar görmeleri nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep etmeleri, genel hukuk prensibi olan sorumluluğun bir sonucudur. Doğrudan doğruya uğranılan zararlardan dolayı açılacak davalarda ortaklar ve alacaklılar tazminatın kendilerine verilmesini talep edebilirler. Birden fazla pay sahibi veya alacaklı aynı fiille zarara uğramış olsalar dahi talep edilebilecek tutar bizzat uğradıkları zarar ile sınırlıdır. Aslında ortakların ve alacaklıların doğrudan zararı anonim şirketler hukukuna özgü tipik bir sorumluluk davası olmayıp şirketin haksız fiilini teşkil eder. O nedenle bu davalarda anonim şirketlere özgü aktif ve pasif dava ehliyeti, doğrudan ve dolaylı zarar, farklılaştırılmış teselsül gibi özel düzenlemeler dışında esas itibarıyla haksız fiil sorumluluğuna ilişkin zarar, illiyet bağı, hukuka aykırılık ve kusura ilişkin kurallar uygulama bulur.
Doğrudan zarara istinaden dava hakkı her bir ortağa ve alacaklıya direk ve kişisel olarak tanınmıştır. Diğer ortakların, alacaklıların veya şirketin tazminat talebinden tamamen bağımsızdır. Zararın doğrudan zarar olması halinde, ortak bu davayı hem yönetim kurulu üyelerine hem de şirkete yöneltebilir.
Dolayısıyla zarar olarak nitelendirilen zarar ile kastedilen, ortakların veya alacaklıların, yönetim kurulu üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışlarından şirketin zarara uğraması neticesinde uğradıkları zarardır (yansıma zarar/Reflexschaden). Burada doğrudan zarar gören şirket olmakla birlikte, onun malvarlığında azalma meydana getiren bütün işlemler, ortaklar ve alacaklılar bakımından dolayısıyla zarar teşkil etmektedir, çünkü bu zarar nedeniyle şirketin ödeme gücünde meydana gelen azalma, alacaklıların ve ortakların taleplerinde bir kayba yol açmaktadır.
6102 s. TTK mülga TTK md. 309 dan farklı olarak dolaylı zarar kavramını kullanmamış, şirketin uğradığı zararın şirket ve ortaklar tarafından talep edilebileceğini belirterek dolaylı zarara üstü kapalı olarak yer vermiştir. Ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararından ancak şirketin zarara uğraması ve bu zararın ortakların ve alacaklıların malvarlığında bir azalmaya sebep olması halinde bahsedilebilir. Şirketin zararı ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararının “olmazsa olmaz/conditio sine qua non” şartıdır.
Dolaylı zararın talebi halinde ise davanın şirkete yöneltilmesi mümkün değildir. Zira bu durumda asıl zarara uğrayan şirketin kendisidir. Ortak ile alacaklı, şirketin zararının giderilmesi talebiyle bu davayı açmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler çerçevesinde davacı şirket ortağı tarafından dilekçede ileri sürülen iddialar özetle şunlardır ;
-Davalı şirket müdürü …, şirket müdürü olarak hiçbir sorumluluğunu yerine getirmediği şirketi zarara uğrattığını. şirket müdürü …’ın görevi ve yetkisi gereği özen, bağlılık, rekabet yasağı, eşit işlem, bildirim yükümlülüğü ve şirketle işlem yapma yasağı yükümlülükleri ihlal ettiğini
-Davalı şirket müdürü … şirket menfaatleri hiçbir şekilde korumadığını. şirketin borçlarına karşı bir alacaklısı tarafıdan haczedilen mallar üçüncü kişilere teslim edildiğini . hukuka ve kanuna aykırı bu işlemle şirketin diğer alacaklıların alacaklarına karşı elinde bir malvarlığı kalmadığı gibi faaliyetini sürdürme imkanını da kaybettiğini

-Davalının ortaklar arasındaki eşit işlem yapma yükümlülüğünü ihlal ederek kendi lehine menfaatler edidiğini
-Davalı şirket müdürü bildirim yükümlülüğünü de yerine getirmemiştir. şirketin tescilli sermayesinin onlarca katı borcu olmasına rağmen hiçbir tedbir almayarak şirketin ve müvekkillerinin zarara uğramalarına yol açtığını
-Davalı şirket müdürü bildirim yükümlülüğünü de yerine getirmemiştir. şirketin tescilli sermayesinin onlarca katı borcu olmasına rağmen hiçbir tedbir almayarak şirketin ve müvekkillerin zarara uğramalarına yol açtığını
-Davalı şirket müdürü, korumakla yükümlü olduğu şirket defter ve şirketin diğer evraklarını işletme içerisinde atıl halde bırakarak terk ettiğini
-Şirket stoğunda yer alan alkollü içkiler herhangi bir ödeme yapılmaksızın davalı tarafından alındığı iddialarının hepsi şirketin malvarlığını azaltıcı işlemler iddiası olup
Davalının şirket yöneticisi olarak yaptığı işlemlerden davacıların nasıl ve ne surette doğrudan zarar gördükleri konusunda somut bir açıklama ve delil bulunmamaktadır. Şirketin faaliyetleri kapsamında borçlanması, faaliyetin sonucuna göre zarar edilmesi halinde oluşabilecek zarar, davacı şirket ortaklarının doğrudan değil, dolaylı zararıdır. Dolaylı zararın ancak şirkete ödenmesi istenebilir. Davalı yöneticinin kusurlu davranışlarıyla zararın oluşması durumunda da oluşabilecek zarar, şirketin mal varlığında oluşan zarar olup, davacıların istediği zarar kaleminin, şirketin öz sermayesinin kaybına yol açtığı öne sürülen faaliyetler olduğu iddiası karşısında doğrudan değil, dolaylı zarar mahiyetindedir. Eldeki davada hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istenebilir (Yargıtay 11.H.D 25/06/2019 T. 2017/5356 E.- 2019/4805 K.). Davacıların, şirket borçlarından kural olarak koydukları sermaye dışında kişisel sorumlulukları bulunmamaktadır. Şirketin kullandığı kredi sözleşmesine olan kefaletleri ise şirket lehine olup, bu sorumluluğun davalı yöneticinin sorumluluğu üzerinden doğrudan zarar olarak adlandırılması hukuken geçerli değildir. Öte yandan davalının rekabet yasağını ihlal ettiğini, davalı şirketin eylemlerinin TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde öngörülen haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürmüştür. Davacıların gerek haksız rekabet gerekse müdürün rekabet yasağı ile ilgili iddialarla doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. İleri sürülen iddialar, ortağı oldukları şirketi ilgilendiren vakıalardır. Davacıların, söz konusu şirkette salt ortaklık sıfatının olması, böyle bir davayı kendi adına açması için yeterli değildir. (Yargıtay 11. HD’nin 2014/1233 E., 2014/19833 K. ; 2013/12642 E., 2014/2716 K.; 2017/762 E., 2018/5689 K. kararları da bu yöndedir.)
Sonuç olarak, davacıların doğrudan zarara uğradıklarına yönelik somut ve ispata elverişli kanıtlarının olmadığı, iddia ettikleri ve tahsilini talep ettikleri zararın doğrudan değil, dolaylı zarar olduğu, dolaylı zararın ise ancak şirkete ödenmesinin istenebileceği anlaşılmakla, ileri sürülen bu maddi olgular tamamen müdür olan davalının dava dışı şirketinin zararına neden olan eylemlerdir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar, dava dışı şirketin doğrudan, davacının ise, dolaylı zararı kapsamındadır
İSTİNAF SONRASI YARGILAMANIN ÖZETİ:

Mahkememizce verilen 24/12/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına davacılar vekilinin istinaf talebinin talebinin kabulüne karar verildiği, mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas , … Karar sayılı ilamının incelenmesinde: ”Dava dilekçesinin incelenmesinde, davalının şirketin zor durumda olduğunu belirterek, şirketin borçlarının ödenmesi amacıyla davacılardan borç istediği ve kendilerinin de şirket borçlarının ödenmesi için davalıya para verdiklerine ve bu verdikleri paranın şirket borçlarının ödenmesi için kullanılmadığı ve iade edilmediğine ilişkin iddiaları davacıların doğrudan zararına ilişkindir. Davacıların bunun dışında kalan davalının eylemleri ile şirkete verdiğini ileri sürdükleri zararlar davacılar yönünden dolaylı zarar ise de şirket borçlarının ödenmesi için davalıya verdiklerini iddia ettikleri borç paranın geri ödenmediğine ve şirket borçlarının ödenmesi için de kullanılmadığına ilişkin doğrudan zararına yönelik iddiaları konusunda mahkemece her hangi bir araştırma yapılmadan ve gerekçesi belirtilmeden bu taleplerinde dolaylı zarar kapsamında olduğu değerlendirilerek dava usulden reddedilmiştir. Mahkemece dava dilekçesinde yer alan bu iddialar ile ilgili olarak (verdiklerini iddia ettikleri borçların tahsili yönünden) davacıların iddiaları açıklattırılarak ve bildirdikleri delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davacıların tüm taleplerinin dolaylı zarara ilişkin olduğu bu durumda tazminatın şirkete ödenmesinin istenmesi gerektiği, davacıların ise tazminatın kendilerine ödenmesi talebi bulundukları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” şeklinde mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Mahkememiz kararının kaldırılması sonrası mahkememizin 18/11/2021 tarihli celsesinde davacıların talebinin doğrudan zarar mı dolaylı zarar mı olduğunun tespiti, doğrudan zarar olduğu tespit edildiği taktirde davacıların zarara uğrayıp uğramadığı, davalıların yönetici sorumluluğundan kaynaklı olarak davacıları zarara uğratıp uğratmadığı, varsa zararın miktarının tespitinin istemi sebebi ile dosya bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi heyeti 07/11/2022 tarihli raporunda özetle; ”Davacı ortak … tarafından şirket alacaklısı …. Hizmetleri şirketine yapılan 50.000,00 TL tutarındaki ödeme ile ilgili olarak; dava dışı şirketin ticari defterlerinde … Hizmetleri adına açılmış herhangi bir hesabın bulunmadığı, tedarikçi firmalar arasında belirtilen firmanın yer almadığı, ayrıca bu ödemeye ilişkin olarak dava dosyasında herhangi bir ödeme belgesinin de bulunmadığı, Davacı ortak … tarafından şirket müdürünün borç talebi üzerine verdiğini iddia ettiği 250.000,00 TL, 5.000,00 TL ve 10.200,00 TL ile ilgili olarak dava dışı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, dava dosyasında bulunan … Bankası’na ait dekontta 250.000,00 TL’nin davalı …’ın şahsi hesabına gönderildiği, ayrıca, … ‘a ait dekont ile de 10.200,00 TL’nin davalı …’ın … bank’taki şahsi hesabına gönderildiği, ancak, davacı ortak … tarafından tedarik edildiği ifade edilen 5.000,00 TL’ye ilişkin herhanbir ödeme belgesi ya da ekstrenin dava dosyasında bulunmadığı, bu kapsamda yapılan odemelenn dava dışı şırkelın ticari işlemleri ile geri ödenmesi şeklinde nlug olmadığı belirlenemediğinden, davacı ortak rafını ödemelerin davacının rudan zararı oli olmadığının tespitinin yapılamadığı, Davacı ortak …. tarafından tedarik edildiği ifade edilen 3.500 Dolar ile ilgili olarak da dava dışı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, ayrıca, dava dilekçesinde de davacı ortak tarafından verildiği iddia edilen 3.500 Dolara ilişkin herhangi bir ödeme belgesının dava dıîekggw ekmde sunuîmadığı bıı kapsamda doğrudan zararı olup olmadıgının tespitinin de yapılamadığı, netice itibariyle, davacılardan …’ın ileri sürdüğü zarar kalemlerinden şirketin borçlarını ödemek üzere kullanıldığı tespit edilen 19.088,55 TL’nin onun doğrudan zararını oluşturduğu ve bu durumda hükmedilecek tazminatın anılan davacıya ödenmesi gerektiği, diğer davacı bakımından doğrudan zarara ilişkin bir tespit yapılamadığı,” sonuç ve kanaatlerini mahkememize bildirmişlerdir.
Bilirkişi Heyetinin ek raporu mahkememize ibraz edilmiş, taraf vekillerine usûlüne uygun olarak ek rapor tebliğ edilmiş olup davacılar vekili bilirkişi ek raporuna ilişkin beyan dilekçesinde: …’ın uğramış olduğu zarar için 5.000,00 TL olan tazminat taleplerini, bilirkişi raporları doğrultusunda ıslah yolu ile 19.088,55 TL’ye arttırdığını: Artırılan kısım 14.088,55 TL için ıslah harcı mahkememiz dosyasına yatırılmıştır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş olup mahkememiz 29/12/2022 tarihli duruşma tutanağında davalı vekili ıslaha ilişkin: ıslahı kabul etmediklerini beyan etmesi üzerine ıslaha cevap vermiştir.
Bilirkişi raporları ile tüm dosya muhteviyatı külliyen değerlendirildiğinde somut olayımızda, Yargıtay …. HD. 6.2.2019 tarihli, E. …, K. … sayılı kararında, “… 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesinin 1. fıkrasının ilk halinde, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurları bulunmadığını ispatlamadıkça hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde düzenlenme yapılmış ve kusur bir karîne olarak kabul edilerek, ispat yükü yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanlara yüklenmişti. Söz konusu maddenin 26.06.2012 tarih ve 6335 Sayılı Kanun’un 28. ve 41. maddeleri ile düzenlenmiş son hali ise, ”Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” şeklinde olup, kusurluluk bir karine olmaktan çıkmış ve yönetim kurulu üyeliklerinde görev alanların kusurlu oldukları ispat edilmekdikçe sorumlu olmadıkları düzenlenmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarında ihtimalli değerlendirmeler yapılmış ve vergi beyannamelerinin verilmemesinde davalı yönetim kurulu üyelerinin kusurları davacı … kesin olarak ispat edilememiştir. Bu itibarla, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir…” denilerek uygulama kusurun ispatının davacı üzerinde olduğu sabittir.
Sorumluluğun doğması bakımından ilk şart , zararın olmasıdır. Zarar gören, bu zararının varlığını kanıtlamadır. Zararın varlığı sabit ise, TTK m. 553 hükmüne göre, kusurun varlığını aramak gerekecektir. Ancak bahsi geçen tüm koşulların sağlanması halinde, TTK m. 555 uyarınca, dolaylı zarar niteliğindeki tazminatın şirkete verilmesine hükmedilmesi söz konusu olacaktır. Gerek yöneticinin sorumluluğu gerekse haksız fiil sorumluluğunda zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmesi gerekmekte olup olu söz konusu olay bakımından toplana deliller ve yapılan yargılama sonunda, Davacı ortak … tarafından şirket alacaklısı ….
Hizmetleri şirketine yapılan 50.000,00 TL tutarındaki ödeme ile ilgili olarak; dava dışı
şirketin ticari defterlerinde … Hizmetleri adına açılmış herhangi bir
hesabın bulunmadığı, tedarikçi firmalar arasında belirtilen firmanın yer almadığı,
ayrıca bu ödemeye ilişkin olarak dava dosyasında herhangi bir ödeme
belgesinin de bulunmadığı gibi ,Davacı ortak … tarafından şirket müdürünün borç talebi üzerine
verdiğini iddia ettiği 250.000,00 TL, 5.000,00 TL ve 10.200,00 TL ile ilgili olarak dava
dışı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, dava dosyasında
bulunan …. Bankası’na ait dekontta 250.000,00 TL’nin davalı …’ın
şahsi hesabına gönderildiği, ayrıca, … ’a ait dekont ile de 10.200,00 TL’nin
davalı …’ın …bank’taki şahsi hesabına gönderildiği, ancak, davacı ortak
… tarafından tedarik edildiği ifade edilen 5.000,00 TL’ye ilişkin
herhangi bir ödeme belgesi ya da ekstrenin dava dosyasında bulunmadığı, bu
kapsamda yapılan ödemelerin dava dışı şirketin ticari işlemleri ile
bağlantısının olup olmadığı ya da ödemelerin şahsi borç yada alınan borcun
geri ödenmesi şeklinde olup olmadığı bilirkişi eliyle de belirlenemediğinden, davacı ortak
tarafından yapılan bu ödemelerin davacının doğrudan zararı olup
ispat edemediği anlaşılmıştır. Diğer davacı ortak … tarafından tedarik edildiği ifade edilen 3.500 Dolar ile ilgili
olarak da dava dışı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kaydın bulunmadığı, ayrıca,
dava dilekçesinde de davacı ortak tarafından verildiği iddia edilen 3.500 Dolara ilişkin
herhangi bir ödeme belgesinin dava dilekçesi ekinde sunulmadığı, bu kapsamda
davacı ortak tarafından yapıldığı iddia edilen bu ödemenin davacının
doğrudan zararı olup olmadığının tespitinin de yapılamadığı, gibi ispat edilemediği sonuç olarak toplanan delillere göre , davacılardan …’ın ileri sürdüğü zarar
kalemlerinden şirketin borçlarını ödemek üzere kullanıldığı tespit edilen
19.088,55 TL’nin onun doğrudan zararını oluşturduğu ve bu durumda
hükmedilecek tazminatın anılan davacıya ödenmesi gerekmiş ve diğer davacı bakımından doğrudan zarara ilişkin bir tespit yapılamadığı gibi iddiaları ispat edemediğinden yukarıda anılan gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacı … yönünden davanın reddine, davacı … yönünden davanın kabulü ile davacının ıslah talebi dikkate alınarak 19.088,55-tl’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmişir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
-Davacı … yönünden davanın REDDİNE,
-Davacı … yönünden davanın KABULÜ İLE;
Islah talebi dikkate alınarak 19.088,55-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACI …’A VERİLMESİNE,
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 170,78-TL peşin harç ile 240,60-TL ıslah harçtan mahsubuna, artan 330,68- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara İADESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.uyarınca davacı yararına tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’a VERİLMESİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 5.000,00-TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Davacılar tarafından yatırılan 80,70-TL peşin harç ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacılarca yapılan bilirkişi ücreti, posta giderleri olmak üzere toplam 5.663,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı …’a VERİLMESİNE,
Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/12/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza