Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/854 E. 2022/31 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/854 Esas
KARAR NO : 2022/31 Karar

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …. İş Kıyafetleri Teks. İç ve Dış Tic. Ltd firması ile tonu 30.000,00 TL’den olmak üzere 4 ton kumaşın satılması, satış bedeli olarak toplam 120.000,00 TL alınması ve teslim süresinin 1 ay olması hususunda 13/03/2019 tarihinde haricen anlaşmaya vardıklarını, tarafların cayma parası olarak 7.000,00 TL üzerinden anlaşmaya vardıklarını, davalı tarafından dava dışı …. Firması adına müvekkiline 7.000,00 TL cayma parası (kapora) gönderildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre teslimat sırasında sözleşme bedelinin tamamının peşin olarak ödenmesi hususunun kararlaştırıldığını, 10/04/2019 tarihinde siparişlerin hazır olmasına rağmen dava dışı …. Firmasının kumaşların bedelini toparlayamadığını, bu nedenle ödeme yapılacağından bahisle sözleşmeden caydığını müvekkiline bildirdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin dava dışı …. Firmasının cayması nedeniyle sona erdiğini, müvekkili ile 4 ton kumaşın satın alınması hususunda dava dışı …. Firması ile anlaşmaya varıldığını, söz konusu sözleşmenin tarafının dava dışı …. Firması olduğunu, bu nedenle söz konusu ödemenin iadesinin hangi nedenle olursa olsun talep edilmesi hakkının da dava dışı …. Firmasına ait olduğunu, ayrıca davalının …. Firması adına yapmış olduğu ödemeyi iade talep etme hakkı bulunmadığını, davalı tarafından dava dışı …. Firması adına gönderilen kaporanın 13/03/2019 tarihinde gönderilmiş olup sebepsiz zenginleşme gereğince 2 yıllık zaman aşımına uğradığını, ayrıca ürünlerin hazır olması, ödemenin yapılamaması ve ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin iş bu ödemeyi uğramış olduğu zararlara mahsup ettiğini, cayma akçesi olarak 7.000,00 TL’nin belirlendiğini, müvekkiline başkaca ödeme gönderilmemiş olması nedeniyle husumet itirazının kabul edilmemesi durumunda müvekkilinin 7.000,00 TL üzerinden sorumlu tutulması gerektiğini, davalının haksız ve dayanaksız olarak müvekkilinden 22.000,00 TL talep etmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafından müvekkiline herhangi bir bildirim yapılmamış olup davalı alacaklının müvekkilinden faiz talep etme hakkı bulunmadığını bildirerek davanın kabulü ile icra takibinin iptaline, öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasına, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki mevcut uyuşmazlıkta görevli mahkemelerin genel mahkemeler olup, davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacı ve davalı müvekkilinin herhangi bir tacir sıfatının bulunmadığını, davacı tarafın husumet itirazının tamamen kötü niyetli olup davayı sürüncemede bırakma amacı taşıdığını, müvekkilinin davacı ile arasındaki anlaşma gereği 13/03/2019 tarihinde EFT kanalı ile açıklama kısmına “…. Kumaşçılık Kapora” yazılmak suretiyle 7.000,00 TL ve 19/03/2019 tarihinde yine EFT kanalı ile açıklama kısmına “…. Kumaşçılık Kapora” yazılmak suretiyle 15.000,00 TL olmak üzere toplamda 22.000,00 TL davacı asile ödeme gönderildiğini, davacıdan alınan kumaşların dava dışı üçüncü kişiye satılacak olması hususunun dava dışı …. Tekstil İç ve Dış Tic Ltd Şti ile müvekkilinin iç ilişkisi olduğunu, davacı tarafça dava dilekçesinin birinci bendinde müvekkili ile aralarında kumaş alışveriş ilişkisinin bulunduğu husununu açıkça ikrar ettiğini, davacı aleyhine başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası incelendiğinde de açıkça görüleceği üzere icra takibine konu edilen belgelerin 2 adet olup, 13/03/2019 tarihinde 7.000,00 TL’nin gönderildiğini gösterir ve 19/03/2019 tarihinde de 15.000,00 TL’nin gönderildiğini gösterir iki adet banka dekontunun icra dosyasına ibraz edildiğini, dolayısıyla takip dayanaklarının icra takip dosyası kapsamında gayet açık ve sabit olup davacı tarafın dayanaksız iddialarının kabulünün mümkün olmadığını bildirerek, öncelikle görevsiz mahkemede açılmış bulunan iş bu huzurdaki davada iş bölümü itirazlarının kabulü ile davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine, davanın dava dışı …. İş Kıyafetleri Teks. İç ve Dış Tic Ltd Şti’ne ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası celp edilmiş olmakla incelenmesinde; alacaklı davalı tarafından borçlu davacı hakkında 22.000-TL asıl alacak, 4.925,56-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 26.925,56-TL alacağın tahsili istemiyle takip başlatıldığı ve takibin kesinleşmiş olduğu görülmüştür.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Bilindiği üzere ticari iş ve ticari dava ayrı hukuki kavramlardır. Ticari iş kabul edilen bir husustan kaynaklanan her uyuşmazlık ticari dava olarak kabul edilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Diğer bir anlatımla bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2’nci maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Yenibosna Vergi Dairesine yazılan yazıya verilen cevapta; davacının potansiyel vergi türünde mükellef olduğu ( Gelir getirici kazanç olmaksızın bazı iş ve işlemlerde kullanılan potansiyel vergi kimlik numarasına haiz mükellef), ticari kazanç yönünden mükellefiyet kaydına rastlanılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Güneşli Vergi Dairesine yazılan yazıya verilen cevapta; davalının 18/07/2008 tarihi itibariyle dış giyim eşyası imalatı, dokuma ve örme faaliyetine başladığı, işletme hesabına göre defter tuttuğu, 30/06/2009 tarihi itibariyle terk işlemi ile mükellefiyet kaydının sonlandırıldığının bildirildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, 6102 sayılı TTK nun 4/1 maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağının hüküm altına alındığı, buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerektiği, Mahkememizce tarafların tacir olup olmadıkları hususunda Vergi Dairesi’ne yazı yazıldığı, Yenibosna Vergi Dairesine yazılan yazıya verilen cevapta davacının ticari kazanç yönünden mükellefiyet kaydının olmadığı, tacir sıfatını taşımadığı, Güneşli Vergi Dairesine yazılan yazıya verilen cevapta; davalının 30/06/2009 tarihi itibariyle terk işlemi ile mükellefiyet kaydının sonlandırıldığının bildirildiği, dolayısıyla davalının da tacir olmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, dava dilekçesinin HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
4-6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
5-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza