Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/838 E. 2022/19 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/838 Esas
KARAR NO : 2022/19

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 05/12/2019
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı şirket arasında 26/06/2010 tarihinde konut/işyeri satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyle söz konusu taşınmaz satın alınmış ve tüm bedelleri ödenmiştir, davalının taşınmazı en geç 31/12/2011 tarihine kadar tamamlayacak ve anahtar teslim şeklinde müvekkile teslim edecek olduğunu, müvekkilin kendi üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini ancak taşınmazın devrinin gerçekleştirilmediğini, Bakırköy ….Tüketici Mahkemesinde taşınmazın bağımsız bölümünün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, taşınmaz üzerindeki takyidatların hiç birinden müvekkilin sorumlu olmadığını ve müvekkilin borcundan kaynaklanmadığını, davalı ile yapılan sözleşmede taşınmazın temiz bir şekilde müvekkile teslimi konusunda anlaşıldığını, bu nedenlerle dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki takyidatların kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; İpoteğin fekki isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının ticaret sicil kaydının bulunmadığı ve davacının bilanço usulüne göre defter tutmadığı için kendisini doğrudan tacir kabul etmek mümkün olmadığı, ayrıca dosyaya getirtilen vergi kayıtları incelendiğinde de, davalının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını ticari ilişkiye konu dönemde aşmaması sebebiyle davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bakırköy …. Tüketici Mahkemesinin … E. – …. K. Sayılı ilamında; ” Davalı şirketler arasında meydana gelen hukuki ilişki ve neticesinde dava konusu taşınmaz üzerine konulan ipoteğin niteliğinin tüketici kredisinin teminatını teşkil eder nitelikte olamayıp “ticari” nitelikte olması… ” şeklinde gerekçe yer almışsa da, dosya içerisinde tek bir davalının bulunduğu, ipotek alacaklısı ve dava konusu taşınmaz üzerinde ipoteği bulunan dava dışı …. Bankasının davalı olmadığı; yine davalı bile olsa, davacı ile davalı ve dava dışı banka arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olmadığı, davalı ve dava dışı banka arasındaki ilişkinin bu yargılama yönünden mahkemenin görevini belirleyemeyeceği ve daha önceki tapu iptal ve tescil davasının da tüketici mahkemesinde görüldüğü görülmüştür.
Yukarıdaki nedenlerle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1- Davanın dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY ….TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- Mahkememizin iş bu kararının karşı görevsizlik olması sebebiyle dosyanın kesinleştiğinde karar verilmek üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/01/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza