Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/820 E. 2021/954 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/820 Esas
KARAR NO : 2021/954

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2021
KARAR TARİHİ : 12/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı … Bankası TAO tarafından müvekkillerin murisi … ve … aleyhine Bakırköy .. İcra Dairesinin …Esas numarasına kayıtlı İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile takip başlatıldığını, müvekkillerinin müteveffa …’nun mirasçıları olduğunu, mirasçılık belgesinin dosyaya sunulduğunu, müteveffa … 20.03.2013 tarihinde davalı bankadan 57.988,72-TL tutarında Konut Finansmanı Kredisi çekdiğini, muris …’nun 18.03.2015 tarihinde vefat ettiğini ve vefatından önce kredi borcunun bir kısmını ödeyebildiğini, murisin vefatından sonra kalan kredi borcunun müvekkilleri davacı mirasçılarına intikal ettiğini, müvekkillerin kalan kredi borcunun, kredi çekim aşamasında ilgili banka tarafından yapılan hayat sigortası gereğince sigorta şirketi tarafından karşılanması istemiyle davalı bankadan talepte bulunulduğunu, ancak davalı banka muris lehine yapılmış hayat sigortası bulunmadığından bahisle müvekkillerinin taleplerini reddettiğini, bu durum üzerine müvekkillerin ilgili banka aleyhine Kahramanmaraş …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile Alacak ve Menfi Tespit davası açtığını, müvekkillerin söz konusu davanın ilerleyen aşamalarında, davalı banka ile aralarında yapılan sözleşme gereğince davali bankanın söz konusu kredi anlaşması devam ettiği müddetçe kredi borçlusunu borç miktarı kadar teminat için Hayat Sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğunu ispat ederek, yerel mahkemece müvekkillerin borçlu bulunmadığının tespiti yönünde hüküm kurulduğunu, daha sonrasında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi …. HD … E, .. K sayılı dosyasıyla yapmış olduğu istinaf incelemesinde görevsizlik yönünde istinaf kararı vererek dosyayı yerel mahkemeye gönderdiğini, taraflar arasındaki anılan mahkeme kararında kredi taksitlerinin ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir kararına rağmen davalı bankanın haksız bir şekilde müvekkillerine ihtar çekmesi üzerine banka yetkilileri ile haricen görüşüldüğünü, tedbir kararı olduğu belirtilmiş bunun üzerine banka yetkilisi tarafından şifahi olarak işlem yapılmayacağını belirtmiş ise de müvekkili … ve davacıların murisi … aleyhine icra takibine girişildiğini, mahkeme ilamındaki ihtiyati tedbir kararına rağmen müvekkilleri aleyhine Bakırköy icra Dairesinin …E sayılı icra takibine girişilmesinin açıkça haksız bir takip olduğunu, dava konusu icra takibiyle müvekkillerinin taşınmazının satılması halinde telafisi mümkün olmayan zararlara yol açacağından öncelikle teminatsız bir şekilde söz konusu icra takibinin durdurulması özellikle satış işleminin gerçekleşmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davamızın kabulüne karar verilerek; müvekkillerinin Bakırköy İcra Dairesinin …E sayılı icra takibi dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini, takip konusu alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Menfi Tespit talebine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının tacir kaydının bulunmadığı, davalının tüzel kişi tacir olduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; somut uyuşmazlık müteveffanın 6502 sayılı Kanunun 3.maddesine göre sözleşme kapsamında tüketici işlemine dayalı veya tüketiciye yönelik uygulamalardan doğmuş olup, mirasçılar kanuni halefiyet gereği müteveffaya halef olup, bu durumda tüketici işleminin tarafı sayılmak durumundadırlar. Buna göre aynı kanunun 73.maddesi gereği davaya bakmak görevi tüketici mahkemesine aittir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden DAVANIN USULDEN REDDİ ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi. 12/10/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza