Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/802 E. 2022/132 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/802 Esas
KARAR NO : 2022/132

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/10/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin …..’nın 15/01/2021 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucunda sol tıbbia alt uç ve tıbbia şaft kırığı olacak şekilde yaralandığını ve bacağına platin takıldığını, müvekkiline kaza akabinde …. Devlet Hastanesinde ilk müdahalesi yapıldığını, sonrasında ise …. Hastanesinde ameliyat edildiğini, davacı …..’nın olay günü kardeşi ….. ile birlikte …. ili … ilçesi … Mah. …. Cad ile … sokak kesişiminin olduğu yerdeki evlerinin önünde bulunan çöp konteynırına çöp atmaya çıktıklarını, bu sırada hızla gelen ancak plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen kısa fiat palio markalı aracın müvekkiline çarparak yukarıda anlatıldığı şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davacıya çarpan aracın olay yerinden hızla ayrıldığı ve davacı acilen hastaneye kaldırıldığından dolayı olayla ilgili kaza tespit tutanağı tutulamadığını, olayla ilgili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma nolu dosyasından soruşturma başlatıldığını, davacıya çarpan arcın plakası ve araç sürücüsü henüz tespit edilemediğini, kazanın oluşumunda dava dışı kimliği tespit edilemeyen sürücü 2918 Sayılı KTK’ya göre tam ve asli kusurlu olduğunu, sürücünün yerleşimin yoğun olduğu mahallede, araç trafiğinin hemen hemen hiç olmadığı müvekkilinin evinin bulunduğu ara sokakta hız sınırlarına uymadığını ve asgari dikkat ve özeni göstermeyerek kazaya sebebiyet verdiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve sonradan arttırılmak kaydıyla şimdilik davacı için 5.000,00 TL daimi iş gücü kaybı tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyen yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın tazminat talebine ilişkin başvuru şartını yerine getirmediğini, Yargıtay kararlarında dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatının gerektiği, kazaya ilişkin herhangi bir delil bulunamadığı halde olayın ve zararın tespit edilemeyen araçtan kaynaklandığı ispatlanmış gibi tazminat talep edilmekte olduğundan talebin değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ….. ‘nın kaza tarihinde 10 yaşında olduğunu, TMK ve sair mevzuat hükümleri gereğince anne ve babanın bakım ve gözetim görevleri olduğunun izahtan vareste olduğunu, anne ve babanın söz konusu bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmedikleri için …..’nın yaralandığını, sorumlunun anne ve babanın olduğunu, dava konusu trafik kazasında …..’nın yaya olduğunu sürücü olmadığını, kusurun tespitinin yapılması gerektiğini, maluliyet ile ilgili tazminat talebinde bulunabilmesi için başvuranın maluliyet oranını ve malul kaldığını hastane raporu ile belgelendirmesi gerektiğini, davacının kazanın meydana gelmesinde en az %85 oranında kusurlu olduğunu, Güvence Hesabının sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, Güvence Hesabının temerrüdü bulunmadığını, bu nedenlerle davanın esastan reddine, haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki taleplerin esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 2918 sayılı KTK uyarınca trafik kazası nedeniyle iş gücü kaybı talebine dayalı açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemeleri, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevlidir.
Ticarî davalar, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde sayılmış olup, buna göre, “Her iki tarafın da ticarî işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin a), b), c), d), e) ve f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava olarak adlandırılmıştır.
TTK’nun 4. maddesine göre; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticarî nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticarî dava olarak sayılan dava türleri mutlak ticarî davalar, tarafları tacir olan ve tarafların ticarî işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari davalardır. Bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için; uyuşmazlığın her iki tarafının tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticarî işletmesi ile ilgili olması gerekli ve zorunludur.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Dava meydana gelen kaza nedeniyle Güvence Hesabına karşı kaza tarihi itibariyle dava dışı sürücünün tespit edilememesine dayanılarak açılan tazminat davasıdır.
Mevcut uyuşmazlığımızda taraflar tacir olmadıkları gibi uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklı bir uyuşmazlık olup, ZMMS’den de kaynaklanmamaktadır. Böyle bir durumda davayı görmeye görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Konuya ilişkin farklı Bölge Adliye Mahkemeleri arasındaki içtihat farklılığının giderilmesi yönünde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/17896 Esas, 2021/4942 Karar Sayılı içtihadı da bu yönde olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c maddesine istinaden 115/1-2 gereğince görev yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklana nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.14/02/2022

Katip …..
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza