Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/792 E. 2022/197 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/792 Esas
KARAR NO : 2022/197

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/09/2021
KARAR TARİHİ : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ve anlaşma sağlanamadığını, para borcunun götürülecek borç olduğunu, Borçlar Kanununda Para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği hükmünün yer aldığını, tarafların davacının yayın hakkı sahibi olduğu … Gazetesinin 30/03/2016 tarihli baskısında ve 13/05/2016 tarihli … Gazetesi’nin kolej rehberinde davalının reklamlarının yayınlanması konusunda anlaştıklarını, davacının bu anlaşma gereği üstüne düşen sorumluluğu tam ve eksiksiz olarak ifa ettiğini, bu hizmet neticesinde …. numaralı 31/03/2016 tarihli 6.195,00 TL bedelli ve … numaralı 18/05/2016 tarihli 3.340,00 TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalı tarafından TTK’nın 21/2 maddesi uyarınca da fatura içeriğine herhangi bir itirazda bulunulmaması hizmetin eksiksiz verildiğinin kanıtı olduğunu, cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere borcun devam ettiğini, hizmeti eksiksiz alan ve herhangi bir ödeme yapmayan davalı hakkında icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete mahkememizce tebligat çıkarıldığı, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde davaya cevap verilmediği anlaşıldı.
22/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 2016-2017-2018-2019-2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, HMK 222 (5) maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığı, davalı tarafın 17.01.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2016 yılında 2 adet ve KDV dâhil 9.735,00 TL tutarlı faturanın olduğu, iş bu faturaların davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, 31.03.2016 tarihli … numaralı faturanın, KDV dahil 6.195,00 TL tutarlı olduğu, faturanın açıklama kısmına … KOLEJİ diye yazıldığı, adet/miktar ve birim fiyatının belirtildiği, faturanın teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, 18.05.2016 tarihli B957780 numaralı faturanın, KDV dahil 3.540,00 TL tutarlı olduğu, faturanın açıklama kısmına …. KOLEJİ diye yazıldığı, adet/miktar ve birim fiyatının belirtildiği, faturaların teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer aldığı, takibe konu olan 18.05.201 rihli …. numaralı KDV dahil 3.544 TL tutarlı faturanın BS-BA FORMU yasal beyan sınırının altında kaldığından taraflarca beyan edilmediği/edilemediği, davacı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap Ekstresinde, 2016 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 31.03.2016 tarihli 6.195,00 TL (B) tutarlı fatura kayıt işlemi ile başladığı, 18.05.2016 tarihli 3.540,00 TL (B) tutarlı fatura kayıt işlemi ile davacı tarafın davalı taraftan 9.735,00 TL alacaklı olduğu, 01.12.2016 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 9.735,00 TL alacaklı olduğu, 2017-2018-2019-2020-2021 yılı: 01.01.2017-31.12.2017 – 01.01.2018-31.12.2018 – 01.01.2019-31.12.2019 – 01.01.2020-31.12.2020 – 01.01.2021-31.12.2021 tarihlerinde davacı tarafın davalı taraftan 9.735,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın dosya muhteviyatına ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre 9.735,00 TL asıl alacağını talep edebileceği, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %9,00 reeskont faizini talep edebileceği görüş ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki reklam hizmeti ilişkisi nedeniyle fatura alacağının tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Yargılamaya konu Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 9.735,00 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 9.735,00 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi ….’ in hazırlamış olduğu 22/01/2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu 2 adet faturadan kaynaklı olarak toplam 9.735,00 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– İcra takibine konu 1 adet 5.250,00 TL miktarlı faturanın davalının BA kayıtlarında işlendiği; diğer 1 adet faturadan kaynaklı olarak toplam alacak miktarı 3.540,00 TL olup, yasal sınır altında kaldığından tarafların BS ve BA bildirim formu düzenleme yükümlülüklerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan reklam hizmetine esas hizmetin görüldüğüne yönelik 2 adet faturanın davalı tarafa teslim edildiği ispat edilememiştir. Ancak, 1 adet 5.250,00 TL miktarlı faturanın davalının BA kayıtlarında işlendiği görüldüğünden, bu faturanın teslim edildiği kabul edilmiştir. Davalı taraf, icra takibine yapmış olduğu itirazında takibe konu alacak yönünden borcu bulunmadığını beyan etmiştir. Kural olarak, hizmetin görüldüğünün ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile
-Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına, takipte davacının talebini aşmamak kaydıyla %9 reeskont faizi uygulanmasına,
-Alacağın %20 si olan 1.947,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 664,99 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 117,58 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 547,41 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

– Davacı tarafça sarf edilen toplam 185,38 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.157,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza