Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/787 E. 2021/1205 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/787 Esas
KARAR NO : 2021/1205

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilnin, hasarlı araç satın alıp bu araçların gerekli bakımlarını yaparak piyasaya sattığını, bu işlemlerin büyük bir kısmıyla müvekkilinn çocukları … ve …. ilgilendiğini,davalı-2 müvekiline ulaşarak öncelikle …. plakalı hasarlı aracın gerekli bakımlarının yapılmasını ve …. plakalı aracın satın alınması için gerekli işlemlerin tamamlanmasını talep ettiğini, müvekkilinin, … aracın gerekli bakımlarını yaptırdığını davalı 3.500,00 TL ödeme yapmışsa da kalan 16.400,00 TL’lik bakım masrafını ödemediğini, müvekkil, … plakalı araç için satıcı şirkete başvurduğunu ve aracı 182.685,00 TL’ye satın aldığını, bu aracın bakımlarına da 25.400,00 TL masraf yaptığını, kendi banka hesabından müvekkile 95.000,00 TL ödeme yapıldığını, kalan miktarı daha sonra ödeyeceğini söylemiş sonra aracın ortaklaşa satın alınmasını teklif ettiğini, müvekkilin de, aralarındaki güven ilişkisine dayanarak … plakalı aracı ortaklaşa satın almayı kabul ettiğini ve araç satıcı şirketten satın alınarak davalı şirket adına tescil ettirildiğini, araç yaklaşık bir yıl boyunca ortaklaşa kullanıldığını, davalı-2, en son … plakalı aracı kullanmak için teslim aldığını ancak 02.08.2021 tarihinde sahibinden.com adlı sitede kendi adıyla satışa çıkardığını, aracı sattığını, müvekkilinin , satıştan gelen paranın yarısının kendisine ödenmesini talep ettiğini ancak davalı bu talebi reddettiğini, bu durum üzerine davalılar hakkında Büyükçekmece … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyayla icra takibi başlatıldığını, davalılar, 01.09.2021 tarihinde “borca, faize ve tüm ferilerine” itiraz etmiş, takip durdurduklarını, müvekkilinin alacağı banka dekontlarıyla sabit olduğunu ve alacak teminat altına alınmadığını, davalı, en son müvekkilinin oğlu …. ile yaptığı telefon konuşmasında şirketi devredeceğini ve üzerindeki bütün malları satacağını kendisinden bir kuruş tahsil edilemeyeceğini beyan ettiğini, İşbu sebeple müvekkilinin huzurdaki davayı kazansa bile alacağını tahsil edememe riskiyle karşı karşıya olduğunu ileri sürerek, davamızın kabulüne, Büyükçekmece …. İcra Dairesi …. E. sayılı dosyasındaki itirazların İPTALİNE ve icra takibinin her iki davalı yönünden devamına, davalılar aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalı ….’nın takipte ve davada taraf olmadığını, husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle usulden husumet yönünden reddi gerektiğini, davacı tarafından, Müvekkilin … plakalı hasarlı aracın gerekli bakımlarının yapılmasını ve …. plakalı aracın satın alınması için gerekli işlemlerin tamamlanmasını talep ettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, davalı şirkete ait … plaka sayılı araç için davacı çocuklarından … ile tamirci konusunda danışıldığını, aracı davalının, ….’ın tavsiye ettiği tamirci …’a bıraktığını, aracın bütün parçaları kredi kartı ile davalı tarafından alınarak teslim edilmiş araç tamiri için ….’a verilmek üzere … tarafından bildirilen hesaba 3.500.-TL ödeme yapıldığını, davacının çocukları … ve …. arasında araç alım satımı ile ilgili bir iletişim ve diyalog başlamış olup, Müvekkil tarafından araç almak isteyen çevresi de Davacının galerisine yönlendirildiğini, davacı tarafından sunulan …. fişi aracın yapıldığı yer olmadığı gibi fatura da bulunmadığını, davacının çocukları … ve …. tarafından davalıya ellerinde …. model az hasarlı araç olduğunu, az bir masrafla yaptırılabilir olduğnu ve ortak olarak satın almak istediklerini, 1 ay gibi bir sürede satarak para kazanacaklarını bildirdiklerini, davalının ise halihazırda bir araca ihtiyacı olmadığı, ancak para kazanılması durumunda şirketinin araç kiralama ve alım satım işine girmek istediğini bildirdiğini, bunun üzerine davacının çocuklarının aracın sigorta şirketinden satın alınacağı, yaklaşık 160.000 TL satış bedeli olacağını, 10.000 TL onarım masrafı olacağını ve orjinal parçalarla onarım yapılacağının bldirildiğini, sonrasında ise raacın satılana kadar kiralanacağını, hazır müşterisi bulunduğunu, satış bedelinin de 220.000 TL civarında olacağını bildirdiğini, davalı şirketin ise bu şartlarda davacı ile bu işe girmeyi kabul ettiğini, araç satışı için Davacıya göndermek üzere 80.000.-TL tutarı hazır ettiğini, ancak daha sonra Davacının çocukları, aracın satış bedelinin daha yüksek çıktığını, Müvekkil şirketin aracın tamirinin de yapılarak 1-2 ay içerisinde satılacağını bildirerek 95.000.-TL ödemesi gerektiğini söylediklerini, davalı şirketin bunu da kabul ettiğini ve bu tutarı gönderdiğini, Aracın bunun üzerine davalı şirket adına satın alındığını, aracın satın alındıktan sonra 25.400.-TL onarım masrafı olduğu yönünde davalıya herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, davalı aracın tamiri yapılacak şekilde 95.000.-TL’sına anlaştığını, araç ile ilgili olarak 25.400.-TL tamir masrafı olduğu bu bedelin Müvekkil tarafından ödenmesi gerektiği hususu son derece haksız, mesnetsiz, usul ve yasalara, gerçeklere ve hakkaniyete aykırı, kötüniyetli olduğunu, davacının çocukları tarafından aracın 1-2 ay içerisinde 220.000.-TL civarsında satılacağı bildirilerek 5 ay süreyle araba onlarda kalmış, bu süre zarfında araç satılmadığını, aracın değer kaybına uğradığını, satamayacaklarını anladıklarında aracın davalıya teslim edildiğini, araç davalı tarafından teslim alındıktan sonra aracın yapılan tamir ve bakımında tüm parçaların çıkma parçalar olduğu görüldüğünü, bunun üzerine Müvekkil tarafından Ankara’da … Bayisi …’a araç teslim edildiğini, burada 4.500.-TL harcama yapılarak araç toparlanmaya çalışıldığını, davalı tarafından araç teslim alındıktan sonra sürekli arabanın tamiri ile uğraşılmış, sonunda araç 182.000.-TL ye satıldığını, Alacağın likit olduğunu, yargılamayı gerektirdiğini, bu nedenle icra inkar tazminatı talep hakkının olmadığını, bu yüzden davanın davalı … yönünden usulden husumet yönünden reddi, davanın ve tüm taleplerinin reddi, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; itirazın iptali isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve ticaret odası kaydının bulunmadığı görülmüştür. Davacının yapmış olduğu ticaret ile Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını takibe konu dönemde aşmaması sebebiyle davacının tacir sayılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. Uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için, davanın Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BÜYÜKÇEKMECE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re’sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6- Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip ….
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza