Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/783 E. 2022/787 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/783 Esas
KARAR NO : 2022/787

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 12/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili 27/09/2021 havale tarihli dava dilekçesi ile; Müvekkil şirket … Tic. Ltd. Şti. Uluslararası alanda kara yolu, hava yolu, vagon taşımacılığında ve yurt içinde nakliye alanlarında hizmet veren bir kuruluş olduğunda, müvekkili şirket tarafından davalı şirket … Hizmetleri Limited Şirketi’ ne aralarındaki ticari ilişki çerçevesinde nakliye hizmeti sunulmuş olup bu anlaşma doğrultusunda müvekkil şirket, davalı … Hizmetleri Limited Şirketi ile ekte örneği sunulu 07.06.2018 tarihli Nakliye Sözleşmesi ile taşıma konusu olan yedek parça malzemelerini Ankara-Kazan’ dan Almanya-München’ e taşıma işini üstlendiğini, müvekkil şirketin, taraflar arasında akdedilmiş olan nakliye sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerinin tamamını eksiksiz bir şekilde yerine getirmiş olmakla taşıma konusu yedek parça malzemelerinin boşaltma adresi olan Almanya-München’e sorunsuz bir şekilde teslimini sağladığını, müvekkili şirket tarafından söz konusu nakliye ilişkileri neticesinde davalı şirket adına cari hesap açıldığını, davalı şirkete sunulan nakliye hizmeti bedellerinin karşılığı ile davalı şirket tarafından müvekkil şirkete yapılan ödemelere işbu cari hesap ekstrelerinde yer verildiğini, söz konusu nakliye hizmetine ilişkin olmak üzere müvekkili şirket tarafından davalı şirket adına 11/06/2018 tarihinde navlun bedeline ilişkin … Fiş Numaralı 2.800,00 EURO bedelli ve Ankara şehir içi nakliye hizmetine ilişkin … Fiş Numaralı 767,00 TL bedelli iki adet fatura tanzim edildiğini, davalı şirketin, … Fiş Numaralı 2.800,00 EURO bedelli faturaya istinaden müvekkili şirkete olan bakiye borcunun 1.000,00 EURO kadarını ödemiş olup davalı şirketin bu faturaya ilişkin olmak üzere müvekkili şirkete 1800,00 EURO bakiye borcu kaldığını, bununla birlikte taraflar arasındaki anlaşma doğrultusunda belirlenen iç nakliye hizmetine ilişkin olarak ise tanzim edilen 767,00 TL bedelli faturanın davalı şirket tarafından hiç ödenmediğini, akabinde davalı şirketin bu nakliye hizmetine ilişkin kendisine gönderilen faturalara da yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadığını, huzurdaki davanın konusu davalı şirketin müvekkili şirket tarafından sunulan nakliye hizmetine karşılık tanzim edilen ve cari hesap ekstrelerine dayanak gösterilen fatura borçlarını ödememesi olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile, 1.800 EURO +767 TL karşılığı alacağın fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif kur karşılığının fatura tanzim tarihinden itibaren işleyecek döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı, duruşmalara katılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve öncelikle davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise ne kadar olduğu konusunda bilirkişi incelemesi yapılması için ANKARA nöbetçi asliye ticaret mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olmakla, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında Taşımacılık Uzmanı …. ve SMMM …’ın 06/03/2022 tarihli raporunda özetle; Davacı şirketin 2018 ticari defterlerinin HMK. 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfının bulunduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre, davalı şirketten 1.800,00 EUR döviz cinsi alacaklı bulunduğu, davacı şirketin ticari defterlerine göre, davalı şirketten; 767,00 TL alacaklı bulunduğu, davacı şirketin alacağının dayanağını oluşturan faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğunun görüldüğü sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taşıma ilişkisine dayalı nakliye hizmetinden kaynaklanan fatura bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiş bu konuda tutanak tutulmuştur. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 1.800,00 EUR döviz cinsi ve 767,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçeye göre;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
1.800-EURO ve 767,00-TL’nin fiili ödeme tarihinden itibaren devlet bankaları nezdinde EURO cinsinden kısa vadeli olarak açılmış hesaplara uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Alınması gereken 1.326,01-TL nispi ilam harcından peşin alınan 331,51-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 994,50- TL nispi ilam harcının davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden avukatlık asgari ücret tarifesince hesaplanan 9.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından karşılanan 59,30 TL dava açma gideri, 331,51-TL peşin harç, 2.545,10-TL posta gideri, tebligat gideri, talimat bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.935,91- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Karardan sonraki yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansın davacıya iadesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/09/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza