Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/778 E. 2021/1110 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/778 Esas
KARAR NO : 2021/1110

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilİ … ile davalı … arasında karşılıksız çek sebebi ile Ürdün Haşimi Krallığında görülen …. no’lu davanın sonucunda Hukuki Karar olarak;”Mahkeme, davalıyı şahsi olarak isnad edilen suçu işlediği tespit edilmiş ve Ticaret Kanunu’nun 263 ve 278. Maddeleri hükümlerince, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 161 ve 166. Maddeleri hükümlerince ve Baro Kanununun 46. Maddesi hükümlerince davalıyı 106.200,00Dinar (Yüzaltıbinikiyüzdinar) ücret, vekalet ücreti ve çekin muhatap bankaya sunulduğu tarihten ödeme tarihine kadar olan süredeki yasal faizi olarak hesaplanan 1000(bin)dinarı ödemekle yükümlü kılmıştır.” denilerek toplamda 107.200,00 Dinarı alacaklıya ödemesine hükmedildiğini, söz konusu kararın 30.12.2015 tarihinde verilmiş olup kesinleştiğini, bahse konu alacak bedeline dair yabancı mahkemece verilen ve kesinleşme şerhli kararın Arapça aslı ve Türkçe Onaylı çevirisi ekte mevcut olup Resmi Gazete 5.6.1975 Tarihli 15347 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimi Ürdün Krallığı Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İlişkileri Düzenleyen Sözleşme ile mütekabiliyet bulunmakta olup dava konusu bedelin icrai nitelikte bir alacak olması sebebi ile Tanıma ve Tenfiz için MÖHUK madde 54 gereği tüm şartları sağlamış olmakla ; dava konusu bedelin geçerli bir karşılıksız çekten kaynaklı olması nedeni ile MÖHUK madde 51 gereği ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu Başkanlığı’nın Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı yerlerinin belirlenmesine ilişkin 07.07.2021 tarihli … no’lu kararı gereği görevli ve yetkili olan mahkemece; iş bu mahkeme kararının ”Hukuki Karar” başlığıyla verilmiş hükmünün ; Türkiye Cumhuriyeti makamlarınca da geçerli kılınması için tanınmasını ve tenfiz edilmesini talep etme zorunluluğu ve borçlu şahsın Türkiye’de mevcut bulunan mallarını kaçırma ve ülkeden kaçma şüphesinden dolayı ihtiyati tedbir talep etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu belirterek Ürdün Haşimi Krallığının Mahkeme ve Yürütmeye ve hüküm vermeye yetkili hakimi …. tarafından verilen; çek bedeli 106.200,00 Dinar ve yasal faizi 1000,00 Dinar olmak üzere toplamda 107.200,00 Dinarı ödemeye hükmedilen davalı hakkındaki icrai kararın Türkiye’de tanınması ve tenfizini, davalının Türkiye’de bulunan mallarına ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın hukuki gerekçe ve HMK 114 madde gereği hukuki yarar taşımadığını, dava şartı yokluğundan haksız ve yersiz davanın reddi gerektiğini, davacı vekilinin uygulanmasını talep ettiği kararın, Türk yargı sisteminde İhtiyati haciz denilen ve yargılama sistemimizde değişik iş olarak görülen 2004 sayılı yasa gereği 257 maddesini kapsayan hükme benzer şekilde verildiği görüldüğünü, mahkemeye sunulan kararın müvekkilinin yokluğunda açıkça savunma hakkı kısıtlanarak verildiği Türk Kamu hukuku düzenine aykırı bir karar olduğunu, bu nedenle tanınması ve tenfizi yapılamayacağını, her iki tarafın da Irak uyruklu olduğunu, buna rağmen karar tarafların hukukuna aykırı olarak Ürdün’den alındığını, davacı tarafın karşılıksız çeke dayanarak alacak için bahsi geçen mahkemeden ihtiyati haciz niteliğinde karar aldığını ve mahkemeye sunulan evraklardan da anlaşılacağı üzere haksız ve yersiz olarak müvekkilin bilgisi dışında Ürdün’de bulunan gayrimenkullerine el koyduğunu, buna rağmen müvekkilini haksız yere taciz etmeye devam ettiğini, T 2015 yılında verildiği ve kesinleştiği belirtilen ve hükümden düşen kararın tanınması ve uygulanması Türk yargısından istenemeyeceğini, 05.10.1961 tarihli Lahey Sözleşmesinin 3. ve 4.maddelerinde tanımlanan şekilde ilamın aslına uygun olduğunun teyidi için onay şerhinin belgenin verildiği devletin yetkili makamlarınca karara işletilmesi, bundan sonra tercümenin orada bulunan Türk yetkili makamlarınca tasdikinin sağlanması gerektiğini, mahkemeye ibraz edilen tercümenin MÖHK ve Lahey sözleşmesine aykırı olarak Ürdün’de bulunan yetkili Türk makamlarınca tercüme edilmediği ortada olduğunu, yapılan tercüme Bakırköy … Noterliği .. yevmiye numaralı 22 Eylül 2021 tarihli yetkisiz bir tercüme olduğunu, mahkemeye sunulan diğer evrakların da tercümesi yapılmadığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine ,müvekkilin davadan açıkça zarar görme ihtimali yüzünden davacının teminat göstermesine karar verilmesini savunmuştur.
Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/02/2018 gün ve … esas …. karar sayılı kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi Başkanlığının 24/10/2019 gün ve … esas … karar sayılı ilamı ile görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu uyarınca yabancı ülke mahkeme kararının tenfizi talebinden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, yabancı mahkeme kararlarının MÖHUK gereğince tanıma ve tenfizi talebinin yerinde olup olmadığı, tanıma ve tenfiz koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Tenfiz; yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra olunabilmesini sağlayan mahkeme kararıdır. Tenfiz usul ve esasları 2675 sayılı MÖHUK’un 34 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup Türk Mahkemeleri’nin yabancı ülke mahkeme kararlarının tenfizi davasında yerindelik denetimi söz konusu değildir. Tenfizden amaç yabancı ülke mahkeme kararının aynen Türkiye’de herhangi bir mahkemenin verdiği bir kararmış gibi kabul görmesidir. Bu amaçla Türk Mahkemeleri’nin yabancı ülke mahkeme kararında tenfize konu hükmü değiştirme hak ve yetkisi dahi bulunmamaktadır. Yargılamada sadece tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmesi yapılır.
Türk hukuk sisteminde yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilebilmesi için gerekli koşullar sıralanmıştır. Buna göre, yabancı mahkeme kararının ülkesinde verildiği devlet yasalara göre şekli bakımından kesinleşmiş olması, türkiye cumhuriyeti ile o ülke arasında karşılıklı anlaşma veya o devlette Türk Mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir yasa hükmünün veya fiili uygulamının bulunması, yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda vermiş olması, yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması, karşı tarafın savunma hakkına uyulmuş olması gerekmektedir.
Mahkememizde açılan tanıma ve tenfızi istenen Ürdün Haşimi Krallığı Mahkemesinin …. nolu dosyadan verilen 30/12/2015 tarihli Ürdün Haşimi Krallığının Mahkeme ve Yürütmeye ve hüküm vermeye yetkili hakimi …. tarafından verilen kararının tanınması ve tenfizine yöneliktir. Bu kararın verildiği ülke usul hukukuna göre verilmiş ve usulünce kesinleşterilmiş bir ilam olduğu, 5718 sayılı MÖHUK 54. maddesinde belirtilen tenfız şartlarını taşıdığı davalıya tebligat yapılmasına rağmen kararın verildiği ülkedeki mahkemeye katılmadığı anlaşılmış ayrıca Konsolosluk ve resmi makamlarca kararın kesinleştiği tasdik edilmiş ve tercüme evrakları karar aslı dosyaya sunulmuş olmakla şeklen şartları haiz iş bu yabancı mahkeme kararının uygulanmasının Türk kamu düzenine aykırı sonuçlar doğurmadığı anlaşıldığından Ürdün Haşimi Krallığı Mahkemesinin …. nolu dosyadan verilen 30/12/2015 tarihli kararının tanınması ve tenfizine, davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin kabulü ile ; İİK.nun 257/1 maddesi gereğince alacaklının 1.335.379,68 TL alacağının tahsilinin ifası için kanuni kısıtlamalar da gözetilerek borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklarıyla diğer haklarının borca yeter miktarının İ.İ.K’nunda belirtilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir.
İhtiyati haciz isteyen vekilinin ileri sürdüğü vakıalar, dilekçesine eklediği deliller ve ihtiyati haciz istemi dilekçesindeki ifadeleri değerlendirildiğinde; söz konusu talebin, İcra ve İflâs Kanunu’nun ihtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257’nci maddesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257/I hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş bir alacak için öngörülen İİK’nın 257/II’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispat yüküne ilişkin İİK’nın 258’inci maddesi de somut olay açısından önemlidir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’inci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.

Davacı tarafça, Ürdün Haşimi Krallığı Mahkemesinin …. nolu dosyadan verilen 30/12/2015 tarihli Ürdün Haşimi Krallığının Mahkeme ve Yürütmeye ve hüküm vermeye yetkili hakimi …tarafından verilen; çek bedeli 106.200,00 Dinar ve yasal faizi 1.000,00 Dinar olmak üzere toplamda 107.200,00 Dinarı ödemeye hükmedilen davalı hakkındaki icrai kararın tenfizi ile karar uyarınca davacı alacağı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1. maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.
İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.)
Somut olayda davacı tarafça dosyaya Ürdün Haşimi Krallığı Mahkemesinin …. nolu dosyadan verilen 30/12/2015 tarihli Ürdün Haşimi Krallığının Mahkeme ve Yürütmeye ve hüküm vermeye yetkili hakimi … tarafından verilen;çek bedeli 106.200,00 Dinar ve yasal faizi 1.000,00 Dinar olmak üzere toplamda 107.200,00 Dinarı ödemeye hükmedilen davalı hakkındaki icrai kararın kesinleştiğine dair tercüme edilmiş belge örnekleri dosyaya ibraz edilmiştir. Dosyada mevcut delil durumu ve söz konusu karar dikkate alındığında, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı, İİK’nın 257/1. maddesindeki yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla davacının ihtiyati haciz talebinin kabulü ile, İİK.nun 257/1 maddesi gereğince alacaklının 1.335.379,68 TL alacağının tahsilinin ifası için kanuni kısıtlamalar da gözetilerek borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklarıyla diğer haklarının borca yeter miktarının İ.İ.K’nunda belirtilen muayyen tahditler dairesinde ihtiyaten haczine İİK 259.madde uyarınca alacak ilama müstenit olduğundan teminat alınmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABÜLÜNE,
Ürdün Haşimi Krallığı Mahkemesinin …. nolu dosyadan verilen 30/12/2015 tarihli Ürdün Haşimi Krallığının Mahkeme ve Yürütmeye ve hüküm vermeye yetkili hakimi … tarafından verilen; çek bedeli 106.200,00 Dinar ve yasal faizi 1.000,00 Dinar olmak üzere toplamda 107.200,00 Dinarı ödemeye hükmedilen davalı hakkındaki icrai kararın TANINMASINA VE TENFİZİNE,
2-Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin kabulü ile ;
İİK.nun 257/1 maddesi gereğince alacaklının 1.335.379,68 TL alacağının tahsilinin ifası için kanuni kısıtlamalar da gözetilerek borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacaklarıyla diğer haklarının borca yeter miktarının İ.İ.K’nunda belirtilen muayyen tahditler dairesinde İHTİYATEN HACZİNE,
3-İİK’nun 259/2 maddesi uyarınca alacak ilama bağlı olduğundan teminat alınmasına yer olmadığına
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 91.219,78 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL + 22.745,65 TL harcın mahsubuna, bakiye 68.414,83 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 79.538,29 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 59,30 – TL başvurma harcı , 59,30 – TL peşin harç, 22.745,65 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen tebligat ve müzekkere giderinden oluşan 35,50 – TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekiline e duruşmalı olarak oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza