Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/771 E. 2022/1077 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/771 Esas
KARAR NO : 2022/1077

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 28/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29.12.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı (alacaklı) müvekkili …’ın, adına kayıtlı şahıs şirketi ile … ismi adı altında uzun yıllardır Endüstriyel Mutfak Cihazları Bakım-Onarım, Satış-Servis, Doğalgaz Dönüşümü, LPG Tesisat Montaj Bakımı alanında hizmet vererek ticari faaliyette bulunmakta ve aynı zamanda … isimli firmanın Yetkili Servis hizmetini müşterilerine sunduğunu, müvekkili şirket ile, davalı (borçlu) şirkete uzunca bir süredir ticari amaçlı hizmet verildiğini, bu alım satım işlemlerinin fatura karşılığı cari hesap usulü yürütüldüğünü, davalı şirket tarafından davacı müvekkiline farklı tarih ve zamanlarda sunmuş olduğu hizmet karşılığında sunulan faturalara ilişkin nakit, kredi kartı ve sair çeşitli ödeme yöntemleri ile ödemeler yapıldığını, alınan ödemelerin davacı müvekkili nezdinde tutulan davalı şirketin müşteri cari hesabına işlenmiş durumda olduğunu, davacı müvekkili tarafından verilen servis hizmetleri ile satılan malların ve davalı şirket tarafından fatura karşılığı teslim alınan ürün ve hizmetlerin mevcudiyetine karşın 25/07/2021 tarihi itibariyle davalı şirketin davacı müvekkiline 28.249,20-TL borcu bulunduğunu, davacı müvekkili şirket tarafından tanzim edilen faturalar, cari hesap hareketleri, Davalı şirket çalışanları ve yetkilileri tarafından hizmetin verildiğine dair imzalanan Arıza İhbar/Onarım Raporları (Servis Raporları) ve her iki tarafın ticari defterleri incelendiğinde davacı müvekkilinin davalı (borçlu) şirketten alacaklı olduğu görüleceğini, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı takip dosyası beraberinde davalı (borçlu) şirket aleyhine icra takibine girişilmiş olup ilgili takip dosyasının, davalı (borçlu) şirketin haksız ve kötüniyetli itirazı sonucunda İİK gereğince durdurulduğunu, davanın kabulüne, davalı (borçlu) yanın itirazının iptaline, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı icra takip dosyasının takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, takip tutarının yüzde yirmisinden az olmamak üzere hesaplanacak icra inkar tazminatının davalı (borçlu) yandan alınarak davacı müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin (AAÜT m.16/2-c gereğince arabuluculuk süreci vekalet ücreti ile beraber) davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının belirttiği borç tutarında mutabakat sağlanamadığını, uyuşmazlıklar giderilmeden davacının icra takibine başladığını, doğal olarak müvekkili şirketin mutabık kalmadığı bedelden dolayı başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde uyuşmazlığın net olarak anlaşılacağını, uyuşmazlığın net olarak anlaşılması için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, hiçbir şekilde mutabık kalınmış bir alacağın söz konusu olmadığını, likit olduğundan bahisle icra inkar tazminatının istenmesinin de mümkün olmadığını, bu nedenle davayı kabul etmediklerini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şahsın, davalı şirket aleyhine 28.249,20-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık değişen oranlarda işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve ÖNCELİKE DAVACIYA ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise işlemiş faiz konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, İzmir Asliye Ticaret Mahkemelerine bu konuda talimat yazılmış ve İzmir …. ATM’nin … Talimat sayılı dosyasında bilirkişi SMMM ….’ın 11/04/2022 tarihli raporunda özetle;Davacı tarafın 2021 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tastiklerinin süresinde yapıldığı, yasal defterlerini muhasebe usul ve esaslarına uygun kayıt ettiği tespit edlimiş olup takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere lebine delil teşkil edebileceği, Davacı tarafın takip konusu yaptığı fatura muhteviyatında yer alan, gerçekleştirdiği servis ve malzeme teslimlerinin – servis – çalışma formu ile kayıt altına aldığı, formda yapılan işin karşı tarafa teslim edildiğinin kayıtlı okduğu, yapılan iş ve teslimlerin her bir faturaya yönelik olduğu, faturaların karşı tarafa tebliği hakkında bilgi bulunmadığı, faturaların gelirler idaresine İlmitler dahilinde beyan edildiği, davacı tarafından düzenlenen faturaya, davalı tarafından TTK hükümleri bağlamında süresinde itirazda bulunulmadığı, hizmet – birim tutarının, davaci”tarafa keşide ettiği Taturada belirtilen hizmet/malzeme tutarı ile örtüştüğü, davacı tarafça yapılan takibin konusu, cari hesabın bütününe ait bakiyeye olduğu, taraflarca gerçekleştirilen cari’ hesap çalışmasına göre davacı taraf, davaya ‘konu alacağına ilişkin yaptığı hizmet ve malzeme satışlarını ispatlayıcı servis çalışma formları mukabili gerçekleştirdiği, yasal defterlerinde kestiği faturaların kayıtlı olduğu anlaşılmakta olup, takdiri sayın mahkemeye olmk üzere davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 28.249,20 TL asıl alacağa ilişkin taleple bağlı 512,61 TL tutarında faiz alacağı bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve dosyamız arasına alınan bilirkişi raporu da mukayaseli olarak, DAVALIYA ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise işlemiş faiz konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de, inceleme günü ve saatinde ticari defterlerin sunulmadığından bahisle bilirkişi incelemesi yapılamadığına ilişkin 07/10/2022 tarihli tutanak tutulduğu anlaşılmıştır.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 28.249,20 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 4.237,38-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 482,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.754,95-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 482,43-TL peşin harç, 987,60-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.530,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/11/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza