Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/762 E. 2022/336 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/762 Esas
KARAR NO : 2022/336

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12.04.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile ….. İnşaat Mühendisliği ve Müşavirlik Ltd. Şti aralarında, 13/01/2021 tarih ve ….. yevmiye nolu Alacağın Temliki Sözleşmesini imzaladıklarını, temlik eden ….. İnşaat Mühendisliği ve Müşavirlik Ltd. Şti.; borçlu ….. Yatırım ortaklığı Anonim Şti. (davalı) ‘nden 11/06/2018 tarihli, ….. seri numaralı ve 698.872,00 TL bedelli faturadan kaynaklı tüm alacaklarını , müvekkilime temlik ettiğini, mal ve hizmet tedarikinde bulunan işletmeleri, para alacaklarının geç ödenmesi riskine karşı korumak amacıyla ifa süresi ve temerrütün şartlarının oluşması bakımından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1530. Maddesinde özel düzenlemeler yapıldığını, Bakırköy ….. İcra Dairesi ….. esas numaralı takip başlatıldığını, borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, müvekkilinin eski alacaklı ile yaptığı alacağın temliki sözleşmesi yönetmeliğe uygun olarak yapıldığını, temlik sözleşmesinden ve sunduğu fatura suretinden görüleceği üzere borç miktarı açıkça belirlendiğini belirterek davanı kabulü ile davalının Bakırköy …. İcra Dairesi ….. Esas sayılı icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına, takibe konu alacağın %20 sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava; İİK 67.madde uyarınca taraflar arasındaki temlik sözleşmesi kapsamında icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; temlik sözleşmesi kapsamında asıl sözleşme bakımından temlik edenin davalıya ….. Proje Yapım Hizmeti verilip verilmediği, protokoller kapsamında verilmiş ise, davacının talep edebileceği alacağın dayanağı olan fatura ve sözleşme kapsamında davacının takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası takip dosyasının incelenmesinde; davacı ….. tarafından, 09.07.2021 tarihinde davalı …..’e ödeme emri gönderildiği, fatura alacağından kaynaklı olarak 698.872,00 TL asıl alacak + 358.219,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.057.091,77 TL’nin yıllık %16,75 avans faizi ile tahsili, TBK 100 mad. gereği kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve fer’ilerine mahsubu talep edildiği, davalıya ödeme emrinin 26.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 28.07.2021 tarihinde takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davacının iddiası, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre taraf şirketlerin defterleri incelenerek: Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı takip dosyasına göre faturalardan kaynaklı olarak fatura konusu mal veya davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı takip dosyasına göre temlik sözleşmesi kapsamında asıl sözleşme bakımından temlik edenin davalıya ….. Proje Yapım Hizmeti verilip verilmediği, protokoller kapsamında verilmiş ise, davacının talep edebileceği alacağın dayanağı olan fatura ve sözleşme kapsamında davacının takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tespiti için rapor alınmasına karar verilmiş, 21/02/2022 tarihli raporda; dava dışı şirket tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin dava dışı şirket lehine delil niteliğinin sayın mahkemenizin takdirlerinde olduğu, takip dosyasına göre temlik sözleşmesi kapsamında asıl sözleşme bakımından temlik edenin davalıya ….. proje yapım hizmeti verip vermediği,” incelenmesinde; temlik edenin davalıya ….. proje yapım hizmeti verdiği kanaatine varıldığı, “Protokoller kapsamında verilmiş ise, davacının alacağının dayanağı olan fatura ve sözleşme kapsamında davacının takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı var ise miktarının tespiti,” incelenmesinde; dava dışı şirket ile davalı arasında ….. Proje hizmeti konusunda ticari ilişki kurulduğunun sabit olduğu, dava dışı şirket ile davacı arasında düzenlenen 13.01.2021 tarihli Temlik Sözleşmesi ile dava dışı şirketin davalıya kestiği 11.06.2018 tarih 698.872,00 TL bedelli faturadan kaynaklı tüm haklarını davacıya Temlik ettiği, davalı vergi dairesinden celp edilen davalıya ait Ba formlarının incelenmesi ile işbu faturanın davalı kayıtlarına alındığının sabit olduğu, dava dışı şirket ticari defterlerinde davalıdan 698.872,00 TL değil, yapılan kısmi tahsilatlar neticesinde 650.855,97 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla davacının temlik sözleşmesine konu faturadan kaynaklı asıl alacak olarak davalıdan 650.855,97 TL alacaklı olduğu, mahkemece davacının TTK 1530 m. dayalı olarak takip öncesi işlemiş faiz talep edebileceğine kanaat edilmesi halinde, fatura tarihinden 30 gün sonra davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek, değişen avans faiz oranları üzerinden yapılan hesaplamada davacının takip öncesi işlemiş faiz alacağının 333.015,36 TL hesaplandığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; temlik sözleşmesi kapsamında asıl sözleşme bakımından temlik edenin davalıya ….. Proje Yapım Hizmeti verilip verilmediği, protokoller kapsamında verilmiş ise, davacının talep edebileceği alacağın dayanağı olan fatura ve sözleşme kapsamında davacının takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olup dava konusu somut olayda; dava dışı ….. İnşaat ile davalı arasında dava dışı şirket tarafından davalıya ….. ve Betonarme Proje hizmeti verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu, dava dışı şirketin davalıdan olan 11.06.2018 tarih ….. nolu 698.872,00 TL bedelli fatura karşılığı alacağını 13.01.2021 tarihinde 100.000,00 TL karşılığında davacıya Temlik ettiği, Temlik işlemi ile davacının davalıdan 698.872,00 TL alacaklı olduğunu iddia ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde huzurdaki itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.)
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararlarında da açıklandığı üzere HMK. 220. maddesi, bir tarafın, mahkemece kendisine verilen süre içerisinde ilgili belgeyi ibraz etmemesi halinde, mahkemenin, o tarafın maksadını gözeterek, diğer tarafın o belgeye ilişkin açıklamasını kabul edebileceğini öngörmektedir. Önemle vurgulanmalıdır ki HMK. 220. (HUMK. 330, 331, 332 ) maddesindeki bu hüküm, taraflardan birinin delillerini salt karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde, ticari defterlerin mahkemeye sunulması bakımından da uygulanır. Eş söyleyişle, belirtilen bu durumda ticari defterlerde HMK. 219. ve sonraki maddeleri anlamında “belge” niteliğindedir.
Somut olaya göre davacı temlik sözleşmesi uyarınca fatura alacağına dayalı olarak eldeki davayı açmış olup incelenen temlik sözleşmesine göre davalı ile dava dışı ….. İnşaat arasında, 13.01.2021 tarihinde Beşiktaş 6.Noterliği ….. Yevmiye nolu “Alacağın Temliki Sözleşmesi” akdedilmiş, dava dışı ….. İnşaat davalı …..’den 11.06.2018 tarihli ….. nolu 698.872,00 TL bedelli faturadan kaynaklı tüm hak ve alacaklarını 100.000,00 TL temlik bedeli karşılığında davacıya devir ve temlik etmiştir.
Alacağın temliki müessesesi Borçlar Kanununun 183 ila 194. maddelerinde düzenlenmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Ayrıca alacağın temlikini düzenleyen 183. maddede alacağın kaynağına yönelik bir sınırlama da getirilmemiştir. Borçlar Kanununun 184. maddesi hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasında yazılı olarak yapılabilir. Bir başka ifade ile yasa koyucu 184. maddede açıkça yazılı şekil şartı getirmiş, resmi şekil şartı aramamıştır. Ne var ki, alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına da engel değildir. Davaya konu temlik sözleşmesinin şekil şartları bakımından geçerli olduğu davalının da gelinen aşamada buna itiraz etmediği anlaşılmıştır.
Davalı usulüne uygun yapılan tebligatlara rağmen davaya cevap vermeyerek HMK 128.madde iddiaları inkar etmiş sayıldığından temlik içeriğindeki alacağın varlığını davacı ispat etmekle yükümlüdür.,
Davacı defter ve kayıtlarını sunmuş HMK 266.madde kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmış olup ayrıca tarafların BA-BS formları da celb edilmiş yapılan oluşan kanaat ve sonuca göre temlik edenin davalıya ….. proje yapım hizmeti verdiği kanaatine varıldığı, “Protokoller kapsamında verilmiş ise, davacının alacağının dayanağı olan fatura ve sözleşme kapsamında davacının takibe konu faturalardan kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı var ise miktarının tespiti,” incelenmesinde; dava dışı şirket ile davalı arasında ….. Proje hizmeti konusunda ticari ilişki kurulduğunun sabit olduğu, dava dışı şirket ile davacı arasında düzenlenen 13.01.2021 tarihli Temlik Sözleşmesi ile dava dışı şirketin davalıya kestiği 11.06.2018 tarih 698.872,00 TL bedelli faturadan kaynaklı tüm haklarını davacıya Temlik ettiği, davalı vergi dairesinden celp edilen davalıya ait Ba formlarının incelenmesi ile işbu faturanın davalı kayıtlarına alındığının sabit olduğu, dava dışı şirket ticari defterlerinde davalıdan 698.872,00 TL değil, yapılan kısmi tahsilatlar neticesinde 650.855,97 TL alacaklı olduğu sabit olmuştur. Davacı her ne kadar 698.872,00 TL asıl alacak üzerinden takip yapmış ise de dava dışı şirket ticari defterlerinde davalıdan 698.872,00 TL değil, yapılan kısmi tahsilatlar neticesinde 650.855,97 TL alacaklı olduğu dikkate alındığında dava dışı şirket hakkından fazlasını temlik edemeyeceğinden tahsil edilen kısım mahsup edilerek dolayısıyla davacının temlik sözleşmesine konu faturadan kaynaklı asıl alacak olarak davalıdan 650.855,97 TL alacaklı olduğu ve takipte itirazın da bu miktar üzerinden iptal edilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
İşlemiş faiz alacağı bakımından ise dosyada davacı TTK 1530/4.madde kapsamında faiz talep etmiş ise de öncelikle bu talebini icra takip talebinde talep etmediği dikkata alındığında takip talebindeki sebep ve alacak ile bağlı bulunduğu gibi ayrıca tarih itibariyle davada uygulanması mümkün olan 6102 sayılı TTK’nun 1530 maddesinde de mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiştir.Bu itibarla taraflar arasındaki satım akdinde aynı anda ifa kuralının aksinin yani veresiye bir satımın karalaştırıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre, temerrüt tarihinin hesaplanmasında genel kurala göre değerlendirme yapmak gerekmiştir. Sonuç olarak 6098 sayılı TBK 117.maddeye göre temerrüt faizi talebi için taraflar arasında yazılı bir sözleşme, teamül haline gelmiş faiz uygulaması ve alacaklının borçluyu temerrüde düşürücü her hangi bir ihtarının bulunmadığı gözetildiğinden 6102 sayılı TTK’nun 1530. maddesi kapsamında işlemiş faiz talep edemeyeciği anlaşılmış olup davacının işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Öte yandan Davalı defterlerini yapılan ihtaratlara rağmen sunmamıştır.6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” ….. “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının faturalar kapsamında işi yaptığı ve alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

İcra inkar tazminatı bakımından İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından hesap edilebilecek durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü gerekir.
Taraflar arasında düzenlenen alacağın temliki sözleşmesi ile davalı şirketin dava dışı şirketten olan alacağın davacıya temlikinin kararlaştırıldığı, davacı icra takibi talebinde bulunurken borcun kaynağına ve bakiye borç miktarının hesaplanmasına ilişkin bilgileri açıkça belirtmiş ve davalı borçluya tebliğe çıkarılan ödeme emrinde de bu bilgilere yer verildiği dikkate alınarak hükmedilmesi gerekmiştir. Nitekim YARGITAY …. Hukuk Dairesi ESAS NO : …. KARAR NO : … sayılı ilamı da bu yöndedir.
Tüm bu nedenlerle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 650.855,97 TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz ve asıl alacak miktarı yönünden itirazın iptali talebinin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipteki taleple bağlı kalınarak avans faiz oranının uygulanmasına, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacı yararına hesaplanan ‭130.171,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
2-Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 650.855,97 TL asıl alacak yönünden İPTALİ İLE TAKİBİN DEVAMINA,
3-Davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz ve asıl alacak miktarı yönünden itirazın iptali TALEBİNİN REDDİNE,
4-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipteki taleple bağlı kalınarak avans FAİZ ORANININ UYGULANMASINA,
5-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacı yararına hesaplanan ‭130.171,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken ‭44.459,97 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin yatırılan 12.767,03 TL harç ile icra aşamasında yatırılan 5.285,46 TL harcın mahsubuna, artan ‭26.407,48‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
7-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 12.767,03 TL harç ile icra aşamasında yatırılan 5.285,46 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın kabul edilen miktarı dikkate alınarak davacı yararına tayin ve takdir olunan 49.592,80 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00.-TL x 2 saat= 660,00.-TL) x 2 = 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 812,74.-TL’sinin davacıdan, 507,26.-TL’sinin ise davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
10-Davacı tarafından sarfedilen 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, ‭63,9‬0 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 3.063,90 TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak takdiren ‭1.886,46 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
11-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
12-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/03/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip ….