Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/757 E. 2022/1018 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/757 Esas
KARAR NO : 2022/1018

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali),

MAHKEMEMİZLE BİRLEŞEN BAKIRKÖY …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
… ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/09/2021

KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde; genel kurulda %22,84 hisseyi temsilen … adına vekaleten oy kullanan …’in genel kurulda oy kullanmak için vekaletname sunmadığı, vekaletname olmadan genel kurula kabul edildiği ve oy kullandığı, hatta buna rağmen tutanak yazmanı yapıldığı tespit edildiğini, genel kurulda alınan tüm kararların batıl olduğunu, davalı şirketin %45 oranında hissedar olduğu …. isimli Dubai merkezli şirkete 30.06.2021 tarihi itibariyle 261.641.525,52 TL borcu bulunduğu sunulan ek raporda açıkça tespit edildiğini, genel kurulda, şirketin dağıtılabilir kârının ne kadar olduğu sorusu yönetilmiş ancak bu soru cevapsız bırakılmış ve tutanağa işlenmediğini, davacının miras yoluyla 2008 yılında hissedar olduğu davalı şirket arasında 13 yıldır devam eden yargı süreci mevcut olup, davalı şirketin HAkim teşebüsü konumuna gelen …’In oy çokluğunun verdiği üstünlük sayesinde davacı azınlık mağdur edildiğini, davaların uzun sürmesini avantaj olarak kullanan şirkete karşı azınlık haklarının sayın mahkemece korunmasının elzem olduğunu belirterek azınlık haklarının korunması bakımından, Bakırköy … ATM’deki …. Esas sayılı dosyanın karar aşamasında olduğu dikkate alınarak, Gündemin, 8.9.10 ve 11 maddelerinin tedbiren icrasının geri bırakılmasına, her biri bakımından tek tek yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde, 21.06.2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ait Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan 3., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 14., 15. keyfi kararlarının ana sözleşme, yasa ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olduklarının tespitine ve ayrı ayrı butlanına, butlanına karar verilmemesi halinde ayrı ayrı iptaline, iş bu davanın açıldığına ve geri bırakma kararlarının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne ilan için bildirilmesine ve Davalı şirketin İnternet Sitesinin ana sayfasında yayınlanmasına ek olarak tirajı yüksek bir gazetede de davanın ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacıların temsil Kayyım Av. … dava dilekçesinde; 21.06.2021 Tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurulda alınan temsili kayyımı olduğum …. ve … adına olumsuz oy kullanıp, muhalefet şerhi yazdığım, gündemin 6., 8., 9., 10.11, nolu kararlarının çocukların üstün menfaatine aykırı olması ve anılan kararların ana sözleşme, yasa ve afaki iyi niyet kurallarına aykırı olması sehebiyle iptali ile telafisi güç ve imkansız zararlar meydana geleceğinden, iptali istenilen kararın tedbiren durdurulması talebi olduğunu, temsil Kayyım Av. … 23/09/2021 tarihli dilekçesinde temsil kayyımı olarak atandığım davacı çocuklar … ve …’ın annesi, davalı ….’nin hissedarlarından … tarafından, huzurdaki dava ile aynı uyuşmazlık hakkında Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E. sayılı davanın ikame edildiğini öğrendiğinden dosyasının, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi …E. Sayılı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini, çocukların hak ve menfaatlerini korumakla yükümlü temsili kayyım olarak talep etmiştir.
Davalı şirketin yönetim kurulu üyesi … görüş yazısında; …. Üniversitesi Jeomorfoloji Bölümünden lisans eğitimi sonrasI yüksek lisans ve doktorasını
Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı’nda yapan,1990 yılından bu yana, …bank …. Merkezi, ….bank Altın Borsası, …. A.Ş. İstanbul AItın
Borsası, Kocaeli Ticaret Odası’nda, yöneticilik, denetim kurulu başkanlığı, yönetim kurulu başkan
vekilliği görevlerinde bulunan, … A.Ş. de genel müdür otarak çalışan, halen
…. İşIetme A.Ş.’de genel müdürlükyapan,200l yılından beri ….nde
yönetim kurulu üyeliği yapan, bankacılık, borsa ve altın ve değerli taşlar konusunda yönetici olarak
çalışan bir profesyonel yönetici oIarak tüm edindiğim bu bilgi, beceri ve deneyimimi ….
A.Ş. Yönetim Kurulunda bir profesyonel olarak şirketin hizmetine sunduğunu, …. Genel Kurulu öncesinde faaliyet raporunu yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırladığını, Yönetmelikte yer alıp da fiilen şirkette olan konulara faaliyet raporunda tümüyle
yer verildiğini, teamüllere, yasalara uygun olarak kurumsal disiplin içinde gerçekleştirilen genel kurulun iptalini, eıtelenmesini, hükümsüz kılınmasını, yürütmesini durdurulmasına karar verilmesini gerektirecek herhangi bir husus olmadığı yönünde görüş bildirmiştir.
Davacı taraf asıl ve birleşen dava dilekçeleri ile birlikte iptali talep edilen kararların yürütülmesinin geri bırakılmasını talep etmiştir. TTK m. 449 ‘da” genel kurul kararı aleyhinde iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” düzenlemesi mevcut olup tedbir şartları yönünden 6100 sayılı HMK.nun 389 ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirme yapılması gerekmektedir. HMK.nun 389. maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. “HMK 390/3 maddesinde ise ” tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davalarda somut olayda iptal talebine konu olan kararlarla ilgili yürütmenin geri bırakılması talebinin ileri sürülüş şekli, mevcut bu talebin dayandığı vakıalarla delillerin somutlaştırılma şekli, genel kurul karar içeriği, yönetim kurulu üyesinin görüşü, şirketin faaliyet durumu ve amacı TTK.nun 376.maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının uzman bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle bu aşamada yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığından davacı yanın tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava ; TTK 446.madde ve devamı uyarınca Davalı şirketin 21.06.2021 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10.,11., 14, ve 15 no’lu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, alınan Genel Kurul Kararlarının İptali istemlidir.
Bakırköy…Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası mahkememiz dosyası ile birden fazla iptal davası açıldığı sebebi ile birleştirilerek görülmüştür.
Birleşen davada ise dava; Davalı şirketin 21.06.2021 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 6, 8, 9, 10,11 no’lu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, alınan Genel Kurul Kararlarının İptali istemlidir.
Asıl davada ve birleşen dosyamızda taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı şirketin 21.06.2021 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 3, 5, 6, 7, 8, 9, 10.,11, 14, ve 15 no’lu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, kararların iptali koşulların oluşup oluşmadığından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.

Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler tarafından düzenlenen bilirkişi kök ve bilirkişi ek raporlarında özetle;” Genel kurul toplantı tutanağında Davacı … başta olmak üzerebu konu hakkında herhangi bir itirazın ileri sürülmediği de göz önünde bulundurularak konu hakkında herhangi bir hukuka aykırlık olmadığı; bu sebeple genel kurul kararlarının butlanına karar verilmesinin mümkün olmadığı; Dava dışı …’n TK m. 195/5 hükmü kapsamında hakim teşebbüs olduğu iddiası hakkında yapılan değerlendirme neticesinde, TK m. 195/4 ve TSY m. 105 hükümleri karşısında …’ın hakim teşebbüs olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı; bu’nedenle hakim teşebbüs iddiasına bağlı olarak ileri sürülen hükümsüzlük sebeplerinin huzurdaki davada dikkate alnmasının mümkün olmadığı; Ancak Sayın Mahkeme tarafından aksi yönde kanaate varılarak …’n hakim teşebbüs olduğu sonucuna varılırsa; şirketler topluluğu hükümleri kapsamında bağlı şirket yöneticileri bağlılk raporu hazırlamakla yükümlü olduğundan, bu raporun hazırlanmamış olmasının hukuka aykırılık teşkil edeceği; hal böyle olmakla birlikte bu hukuka aykırlık halinin butlana değil ancak iptal edilebilirlğe yol açacağı; Yılık faaliyet raporunun onaylanması hakkındaki (3) numaralı genel kurul kararına ilişin olarak yapılan inceleme neticesinde, söz konusu raporun Faaliyet Raporu Yönetmeliği gereği içermesi gereken unsurları içerdiği ve herhangi bir hukuka aykırılık içermediği tespit edilmiş olup, kararın iptaline yer olmadığı; fakat dava dışı …’ın hakim teşebbüs olduğu ve Davalı Şirket’in şirketler topluluğu kapsamında bir bağlı şirket olduğu sonucuna varılması halinde, TK m. 199 uyarınca bağlılk raporu mevcut olmadığından yönetim kurulu tarafından hazırlanmış olan yılık faaliyet raporunun hukuka aykırı olduğu ve bu raporun onaylanması kararının da kanuna aykırı olmasından bahisle iptal edilebilir olduğu; Finansal tabloların onaylanması hakkındaki (5) numaralı genel kurul kararna ilişkin olarak yapılan mali incelemelerde bağımsız denetimden geçmiş finansal tabloların usulüne uygun olduğu ve gerçeği yansıttığı; bu nedenle söz konusu kararın iptal edilebilir nitelikte olmadığı; buna karşın dava dışı …’ın hakim teşebbüs olduğu ve Davalı Şirket’in şirketler topluluğu kapsamında bir bağlı şirket olduğu sonucuna varılması halinde, TK m. 199 uyarınca bağlıık raporu mevcut olmadığından; finansal tablolarda yer verilen bilgilerin eksik olduğu sonucuna ulaşmak mümkün olduğundan bu ihtimalde kararın iptal edilebilir olacağı; Kar payı dağıtımına ilişkin olarak verilen (6) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak; söz konusu kararda sadece ne kadarlık kar payı dağıtımı yapılacağına ilişkin olarak karar alndığı; elde edilen karın ne kadarının zorunlu ve ihtiyari yedek akçelere aynldığı konusunda karar alınmadığı; elde edilen karın ihtiyari yedek akçelere ayrılabilmesi için TK m.523 hükmündeki şartların mevcut olması gerektiği; bu konuda herhangi bir karar alınmaksızın karın sadece bir kısmının dağıtılması kararının hukuka aykırı olduğu ve iptal ediebilir olduğu; aynca Davalı Şirketin bağlı şirket olarak nitelendirimesi halinde, bağlıık raporu düzenlenmediğinden finansal tabloların onaylanması kararının iptal edilmesi halinde kar payı dağıtımı kararının dayanağını oluşturan bu karar geçersiz hale geleceğinden karpayı dağıtımı kararının da salt bu nedenle iptal edilebilir hale geleceği; Dava dışı ..’ın TK m. 195/5 hükmü kapsamında hakim teşebbüs olduğu iddiası hakkında yapılan değerlendirme neticesinde, TK m. 195/4 ve TSY m. 105 hükümleri karşısında …’ın hakim teşebbüs olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı; bu nedenle hakim teşebbüs iddiasına bağlı olarak ileri sürülen hükümsüzlük sebeplerinin huzurdaki davada dikkate alınmasının mümkün olmadığı; Ancak Sayın Mahkeme tarafından aksi yönde kanaate varılarak ….’ın hakim teşebbüs olduğu sonucuna vanlırsa; şirketler topluluğu hükümleri kapsamında bağlı şirket yöneticileri bağlılık raporu hazırlamakla yükümlü olduğundan, buraporun hazırlanmamış olmasının hukuka aykınllık teşkil edeceği; hal böyle olmakla birlikte bu hukuka aykırılık halinin butlana değil ancak iptal edilebilirliğe yol açacağı; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Yıllık faaliyet raporunun onaylanması hakkındaki (3) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak yapılan inceleme neticesinde, söz konusu raporun Faaliyet Raporu Yönetmeliği gereği içermesi gereken unsurları içerdiği ve herhangi bir hukuka aykınlık içermediği tespit edilmiş olup, kararın iptaline yer olmadığı; fakat dava dışı …’ın hakim teşebbüs olduğu ve Davalı Şirket’in şirketler topluluğu kapsamında bir bağlı şirket olduğu sonucuna varılması halinde, TK m. 199 uyarınca bağlılık raporu mevcut olmadığından yönetim kurulu tarafından hazırlanmış olan yıllık faaliyet raporunun hukuka aykırı olduğu ve bu raporun onaylanması kararının da kanuna aykırı olmasından bahisle iptal edilebilir olduğu; bu yöndekök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Finansal tabloların onaylanması hakkındaki (5) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak yapılan mali incelemelerde bağımsız denetimden geçmiş finansal tabloların usulüne uygun olduğu ve gerçeği yansıttığı; bu nedenle söz konusu kararın iptal edilebilir nitelikte olmadığı; buna karşın dava dışı …’ın hakim teşebbüs olduğu ve Davalı Şirket’in şirketler topluluğu kapsamında bir bağlı şirket olduğu sonucuna varılması halinde, TK m. 199 Uyarınca bağlılık raporu mevcut olmadığından; finansal tablolarda yer verilen bilgilerin eksik olduğu sonucuna ulaşmak mümkün olduğundan bu ihtimalde kararın iptal edilebilir olacağı; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Kar payı dağıtımına ilişkin olarak verilen (6) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak; söz konusu kararda sadece ne kadarlık kar payı dağıtımı yapılacağına ilişkin olarak karar alındığı; elde edilen karın ne kadarının zorunlu ve ihtiyari yedek akçelere ayrıldığı konusunda karar alınmadığı; elde edilen karın ihtiyari yedek akçelere ayrılabilmesi için TK m. 523 hükmündeki şartların mevcut olması gerektiği; bu konuda herhangi bir karar alınmaksızın karın sadece bir kısmının dağıtılması kararının hukuka aykırı olduğu ve iptal edilebilir olduğu; ayrca Davalı Şirketin bağlı şirket olarak nitelendirilmesi halinde, bağlıık raporu düzenlenmediğinden finansal tabloların onaylanması kararının iptal edilmesi halinde kar payı dağıtımı kararının dayanağını oluşturan bu karar geçersiz hale geleceğinden kar payı dağıtımı kararının da salt bu nedenle iptal edilebilir hale geleceği; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeleri hakkındaki (7) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak; üyelerden …’ın ibrasına ilişkin oylamada … … ve … temsilcilerinin oydan yoksunluk nedeniyle oylamaya katılmadığı; oydan yoksunluk hükmünün oydan yoksun olan kişilerin hakimi olduğu sermaye şirketlerinin payları açısından da geçerli olacağı; dava dosyası kapsamında ispata muhtaç olmakla birlikte …’ın … A.Ş.’de hakim pay sahibi olduğu ispat edildiği takdirde … A.Ş. Paylarının da oydan yoksun olacağı; bu ihtimalde dava konusu genel kurulda verilen oylar incelendiğinde … A.Ş.’nin paylarından doğan oy hakları bulunmaksızın … hakkında ibra kararı verilmesi mümkün olmayacağından ibra kararının bu ihtimalde iptal edilebilir olacağı; üyelerden ….’ın ibrasında oy kullanan ortaklarla …ın yakınlık derecesine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi/belge bulunmadığından …’ın ibrasının TK m. 436/2’ye aykırı olup olmadığının değerlendirilemediği; diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ise herhangi bir hukuka aykınlık tespit edilmediği; Ancak Sayın Mahkeme tarafından Davalı Şirket’in bağlı şirket olarak nitelendirilmesi halinde yönetim kurulu üyeleri bağlılık raporu düzenleme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olacağından, bu üyeler hakkında verilen ibra kararının iptal edilebilir olduğu; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Kayıtlı sermaye tavanının 700 milyon TL’ye çıkarılması hakkındaki (8) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak; sermaye tavanının artırılması kararının gerçek anlamda bir sermaye artırmı niteliğinde olmadığı; bu kararın tek başına şirketin ortaklık yapısını değiştirmediği ve pay sahiplerine herhangi bir yükümlülük yüklemediği; bu karara dayanarak daha sonra yönetim kurulunun sermaye artırımına karar vermesi halinde o dönemin koşulları dikkate almarak pay sahiplerinin yönetim kurulu kararına karşı dava açma haklarının bulunacağı; bu nedenle mevcut koşullar altında (8) numaralı genel kurul kararının alınmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu iddiasının ileri sürülmesinin kanaatimizce mümkün olmadığı; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Yönetim kuruluna Şirket paylarının satışı için yetki verilmesi kararının hukuken ne anlama geldiğinin net olarak anlaşılamadığı; bu kararın ancak Davalı Şirket’in pay sahibi olduğu başkaca şirketlerin paylarının satışı söz konusu olduğunda bir anlam ifade ettiği; bu yönüyle herhangi bir hukuka aykınlık taşımadığı; öte yandan Şirket’in kendi paylarını satma konusunda yönetim kuruluna yetki verilmiş ise, dava dosyasındaki bilgiler itibariyle Davalı Şirket’in kendi paylarına sahip olmadığı; TK m. 379 vd. hükümleri uyarınca Şirket kendi paylarını iktisap edecek ise, söz konusu kararın TK m. 379 hükmünde öngörülen genel kurul kararını karşılamayacağı; eğer söz konusu karar ileride yapılacak sermaye artırımı sürecinde yönetim kuruluna rüçhan haklarını kısıtlama yetkisi verilerek üçüncü kişilerin sermaye artırımına katılmasını sağlamayı amaçlıyorsa, söz konusu kararın bu ihtimali de karşılamadığı ve bunu ifade etmekten oldukça uzak olduğu; yapılan bu değerlendirmeler ışığında kararın iptal edilebilir olup olmadığı konusundaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği Davalı Şirket’in sermaye yapısının güçlendirilmesi amacıyla başka şirketler ile birleşme çalışmaları yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi hakkındaki (10) numaralı genel kurul kararının TK m. 151’de birleşme hakkında verilen genel kurul kararı niteliğinde olmadığı; yönetim kurulu tarafından yapılacak olan çalışmalar neticesinde bir birleşme işlemi yapılacak ise de, bu konudaki takdir yetkisi TK m. 151 hükmü uyarınca nihai olarak genel kurulda olacağından, dava konusu (10) numaralı gündem maddesinin mevcut içeriği itibariyle kanuna, esas sözleşmeye ya da dürüstlük kuralına aykın olduğunu ifade etmenin mümkün olmadığı; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Davalı Şirket’in sermaye yapısının güçlendirilmesi amacıyla halka arzı konusunda çalışmalar yapma konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi hakkındaki (11) numaralı genel kurul kararına ilişkin olarak; bu kararın tek başına şirketin halka arzına yol açacak bir karar niteliğinde olmadığı, dolayısıyla bu kararı hukuka aykın kılan herhangi bir yön tespit edilmediği, bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği; Yönetim kurulu üyelerine TK m. 395 ve TK m. 396 hükümleri kapsamında yetki verilmesine ilişkin olan (14) ve (15) numaralı genel kurul kararları bakımından herhangi bir hukuka aykınlık bulunmadığı; bu yönde kök raporda yer verdiğimiz görüşümüzün değişmediği” tespit ve görüşlerini mahkememize bildirmişlerdir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, genel kurul toplantı tutanağı, hazirun listesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın temelinde, Davalı ….’nin
“…” ya da “Şirket”) 21.06.2021 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan
., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 14., 15. numaralı kararların hukuka uygun olarak alınıp alınmadığı
er almaktadır. Davacı … 3., 5., 6., 7., 8., 9., 10.,11., 14., 15. numaralı kararların
hukuka aykırı olduğunu iddia ederken, birleşen davada diğer Davacılar’ın 6., 8., 9., 10., 11.
numaralı kararlar hakkında dava açtıkları gibi davacılar, davaya konu ettikleri
kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı alındığını iddia etmek suretiyle
butlanının tespiti butlana karar verilmemesi halinde ayrı ayrı iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.

Genel kurul kararlarının iptali TTK m. 445’de düzenlenmiştir.Buna göre, kanuna veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açılır. TTK. m. 446’ya göre de iptal davası açma yetkisi pay sahiplerine, yönetim kuruluna ve yönetim kurulu üyesine yönelik olarak düzenlenmiştir. Ancak bu kişilerin toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmiş olması gerekmektedir. Bu dava, genel kurul kararının alındığı tarihten itibaren üç ay içinde açılmalıdır. Aksi halde dava hakkı düşer. İptal davasının açılmış olması alınan genel kurul kararlarının uygulanmasını engellemez.Bundan başka genel kurul toplantısına katılmasına ve oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen pay sahipleri, toplantıya davetin usulüne göre yapılmadığı veya gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini iddia eden pay sahipleri ile genel kurul toplantısına katılmaya yetkili bulunmayan kişilerin karara katıldıklarını iddia eden pay sahipleri iptal davası açabilirler. Ancak 6102 sayılı TTK’da m. 446/1 -b bendinde düzenlenen etki kuralı sebebiyle “Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren paysahipleri… iptal davası açabilirler”.
Somut olayda, davalı şirketin dava konusu genel kurul toplantısına ilişkin çağrının, gündemi de ihtiva edecek şekilde, Türkiye Ticari Sicili Gazetesi’nde ilan edilerek, ayrıca davacının şirkette kayıtlı olan adresine iadeli taahhütlü mektupla, toplantı gün ve gündeminin bildirildiği sabittir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda; genel kurul iptal davasını açan davacılar … pay sahibi olup … ve … ise kayyum … vasıtası ile toplantıya katılan pay sahibidir. Yine toplantı tutanağına göre iptali istenilen kararlara olumsuz oy kullanmış, muhalefet şerhi işlenmiş ve dava 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olmakla;Asıl ve Birleşen dosyada dava konusu Genel Kurulda alınan:
Gündemin 3 numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından;
…Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kayıtlı sermaye sistemine tabi olduğu,
kayıtlı sermaye tavanının 130.000.000,00 TL ve sermayenin beheri 1 (bir) TL itibari
değerde 130.000.000 adet hisseye ayrıldığı, şirketin eski sermayesini teşkil eden
85.000.000,00 TL’nin tamamının ödendiği, şirketin ortaklık yapısı olarak … şirketin % 99 hissesine
sahip olduğu gelen sicil kayıtlarından anlaşılmıştır.
Genel olarak hakim teşebbüs kavramı, Türk
Ticaret Kanunu (“TK”) 195 hükmünde öngörülen kontrol ilkesi çerçevesinde ticaret şirketlerini
hakimiyeti altında tutan ekonomik yapıyı ifade etmektedir (TK m. 195/5) (Ünal Tekinalp,
Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, İstanbul 2020, s. 635, N. 23-17). Ticaret Sicili
Yönetmeliği (“TSY”) hükmünden de yola çıkılarak hakimiyetin bir teşebbüs tarafından
sağlanması halinde şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanabilmesi için hakim teşebbüsün
kontrolü altında en az üç bağlı şirketin bulunması gerekmektedir.
Dosyaya eklenen bilgi ve belgeler neticesinde …’ın … A.Ş. paylarının %99’una sahip olmak üzere bu
şirkette hakim pay sahibi olduğu tespit edilmiştir. TK 195 vd. hükümleri
ekseninde bir hakim teşebbüsten ve şirketler topluluğundan bahsedebilmek için bir
teşebbüsün kontrolü altında en az üç bağlı şirketin bulunması gerekmekte olup, bu şart
gerçekleşmeksizin …’ın Davalı Şirket’te hakimiyet tesis etmiş olması hakim teşebbüs
olarak kabuü mümkün değildir.
Davalı şirkette 21.06.2021 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurul toplantısının gündeminin 3. maddesi kapsamında görüşülen faaliyet raporunun “Şirketlerin Yıllık Faaliyet Raporunun Asgari İçeriğinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelîk”te yer alan şartları taşımadığı, faaliyet raporunun anılan Yönetmeliğin ilgili maddelerine aykırılık oluşturduğu bu nedenle butlan veya iptaline karar verilmesi talep etmiş ise de davalı şirkete iştirak eden dava dışı … Pazarlama San. Ve Tie. A.Ş.nin hâkim konumda olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Davalı şirkete iştirak eden … Pazarlama San. ve Tie. A.Ş. davalı şirkette toplam oy hakkının % 47.03’üne sahiptir. Dolayısıyla oyların çoğunluğuna sahip olduğunu ifade etmek olanaklı değildir. Bu nedenle, TTK 195/l(a) bağlamında iki şirket arasında hâkim şirket-bağlı şirket ilişkisi bulunmamaktadır.
Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelere göre TTK m. 195/1 (b) kapsamında davalı Şirket ana sözleşmesinde bir diğer ticari şirkete yönetim organlannda çoğunluğu sağlayacak bir imtiyaz tanınmamıştır. Bu düzenleme çerçevesinde de bir şirketler topluluğunun varlığından söz edilmesi olanaklı değildir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 195/1 (c) uyarınca davalı şirketle diğer bir ticari şirket arasında oy haklarının çoğunluğuna sahip olunması sonucunu doğuracak bir sözleşme de bulunmadığından hâkim şirket-bağlı şirket ilişkisine bu hüküm çerçevesinde de rastlanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle davalı şirket ve … Pazarlama San. ve Tie. A.Ş.’nin birlikte şirketler topluluğunu oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır. TTK m. 195/5 hükmü gereği, hâkim teşebbüsten bahsedilmesinin öncülünün de hâkim şirket-bağlı şirketten oluşan şirketler topluluğunun varlığı olduğu dikkate alındığında, ortada TTK bağlamında bir şirketler topluluğu olmadığından, …’ın hâkim teşebbüs konumunda olduğu iddiasının geçerli olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.. Ancak, tüm payların …’a ait olduğu varsayıldığında bile yukarıdaki açıklamalarımız çerçevesinde, TTK bağlamında bir şirketler topluluğunun varlığından söz edilemeyeceğinden …’ın hâkim teşebbüs olarak nitelendirilmesi de söz konusu olmadığından davacının …’ın aynı zamanda … Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.nin hisselerinin tamamına sahip olduğunu, dolayısıyla …’ın TTK m. 195 hükmü kapsamında “Hakim Teşebbüs” konumunda bulunduğunu, davalı şirketin bağlı şirket olduğunu ve bağlı şirkete yönelik olarak faaliyet raporunda yer alması gereken hususlara faaliyet raporunda yer verilmediği, aynca hakim teşebbüs konumunda olan …’ın bağlılık raporu da düzenlemesi gerekirken düzenlemediği gerekçesiyle iptal talebi yerinde görülmemiştir.
Gündemin (5) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
Söz konusu karar finansal tabloların (bilânço ve kâr/zarar hesapları) onaylanması hakkındadır. Ek ve kök raporlarda tespit ediliği üzere, dosyada yapılan mali incelemeler neticesinde bağımsız denetimden geçmiş
finansal tablolarda gerçeğe aykırılık bulunduğuna dair herhangi bir veriye rastlanmadığı ifade
edilerek finansal tabloların onaylanması kararının iptalini gerektirecek herhangi bir hukuka
aykırılığın bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Ancak Davalı Şirket’in TK 195 vd. hükümleri
ekseninde bağlı şirket olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından Davalı Şirket yönetim kurulu üyeleri
tarafından bağlılık raporu hazırlanması gerekmediğinden, finansal tablolarda eksik bilgi verilmesi söz konusu olmadığından iptal talebi yerinde görülememiştir.

Gündemin (6) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
Söz konusu karar Davalı Şirket’in kar payı dağıtımı hakkındaki karara ilişkindir. Bu karar uyarınca “pay
sahiplerine 1.100.000 (Birmilyonyüzbin) Türk Lirası kar payının yönetim kurulunun uygun
gördüğü tarih ve şartlarda dağıtılmasına” karar verildiği anlaşılmıştır.
Ek ve Kök raporda da tespit ediliği gibi anonim şirketlerde pay sahibinin kar payı hakkının TK m. 507 vd. hükümlerinde
düzenlendiği; şirketin, kanun ve esas sözleşme uyarınca ayrılması gereken yedek akçelere ek
olarak TK m. 523/2-3 hükümlerinde belirtilen şartları taşımak kaydıyla ayrıca yedek akçe
ayırma imkanına sahip olduğu; dava konusu genel kurul toplantı tutanağında, Şirket’in ne
kadar kar elde ettiği, bu karın ne kadarının zorunlu ya da ihtiyari yedek akçelere ayrıldığı,
dağıtılabilir karın ne kadarının dağıtıma konu edildiğine dair herhangi bir bilgi bulunmadığı gibi
sadece ne kadarlık kar dağıtımı yapılacağı hakkında karar alındığı; TK m. 523/2 hükmü
uyarınca ihtiyari yedek akçe şeklinde ayrılmak isteniyorsa, genel kurulun bu yönde karar
alması gerektiği; dava konusu genel kurulda, Şirket’in dağıtılabilir karının ne kadarının zorunlu
ne kadarının TK m. 523 kapsamında ihtiyari yedek akçe olarak ayrıldığı konusunda herhangi
bir bilgi verilmediği dikkate alındığında pay sahibinin kar payı alma hakkının ihlal edilmiş olduğu
kanaatine ulaşılmış ve kararın iptal edilebilir olduğu anlaşılmış olup bu madde bakımından talep yerinde görülmüştür.

Gündemin (7) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
Dava konusu karar, Davalı Şirket yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmeleri hakkındaki karar
olup, bu karar ile yönetim kurulu üyesi olan dava dışı …., …, …,
…, … ve …. ibra edilmiştir.
Kök raporda; mali bilirkişilerce yapılan inceleme neticesinde, genel kurula sunulan finansal
tabloların gerçeği yansıttığı görülmekte olup, yönetim kurulu üyeleri hakkında verilen ibra
kararını hukuka aykırı kılacak herhangi bir durum tespit edilmediği anlaşılmıştır. Ancak yönetim kurulu
üyelerinden … hakkında alınan ibra kararı hakkında ayrıca bir değerlendirme yapmak
gerektiğinde ise TTK 436/1 hükmü uyarınca ….’ın ibrasında …’ın oy kullanmasının m
ümkün olmadığı; yine … Davalı Şirket’te pay sahibi olan … A.Ş.’nin hakim h
issedarı ise …’ın kendi paylarına ilişkin oy hakkı bulunmadığı gibi hakimiyeti altında
bulunan … A.Ş.’nin de oy hakkı bulunmadığı sonucuna varmak gerekmiş olup genel kurul
toplantı tutanağı ve … hakkında verilen ibra kararında kullanılan oylar incelendiğinde ise dava dışı
… A.Ş.’nin de olumlu oy kullandığı ve … A.Ş. tarafından verilen olumlu oylar
olmasaydı, … hakkında ibra kararının alınamayacağı dikkate alınmış buna göre TK 436 hükmünün ihlal
edilmesiyle alınan ibra kararının iptal edilebilir olduğu anlaşılmış olup
dosyaya celb edilen bilgi ve belgeler incelendiğinde, …’ın …
A.Ş.’de %99 oranında paya sahip olduğu ve …’ın bu şirkette hakim pay sahibi
olduğu tespit edilmiştir. Şu halde … A.Ş.’nin … hakkında verilen ibra kararına
olumlu oy vermesi ve alınan kararın bu olumlu oylar sayesinde alınması neticesinde … hakkında alınan ibra kararının iptal edilebilir olduğu sonucuna ulaşmak gerektiğinden gündemin bu maddesi kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir

Gündemin (8) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
Söz konusu karar, Davalı Şirket’in kayıtlı sermaye tavanının 700 milyon TL’ye çıkarılması
kararına ilişkin olup
buna göre kayıtlı sermaye sisteminin, genel kurul tarafından belirlenmiş tavan sermayeye
kadar yönetim kurulu tarafından alınacak o lan bir karar ile sermaye artırımı yapılmasına izin
veren sistemi ifade ettiği; bu sistemde, tavan sermayeye ulaşana kadar, yönetim kurulunun,
genel kurulun toplanmasına gerek olmaksızın artırım kararı alabileceği; tavan sermayenin
yükseltilmesi istendiği takdirde bu konuda tek yetkili o rganın genel kurul olduğu; genel
kurulun kayıtlı sermayenin yükseltilmesi yönündeki kararının, nitelik itibariyle ortaklık
sermayesinde artışa neden olan sermaye artırım kararı olmadığı; sermaye artırımının şirketin
ihtiyaçlarına binaen olup olmadığı, asıl amacın azlığın paylarının sulandırılması olup
olmadığının yönetim kurulu tarafından artırım kararı alındığı tarihteki ekonomik duruma göre
değerlendirileceğinden bu aşamada alınan kararın hukuka uygun olduğu sonuç ve kanaatine
varıldığından bu yöndeki iptal talebi de yerinde görülememiştir.

Gündemin (9) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
“Gündemin 9. Maddesi için yapılan oylama neticesinde Şirketimizin sermaye yapısını güçlendirmek adına şirket ortakları dışında yurt içi ve yurt dışı gerçek ve tüzel kişilere hisse satırmı konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi hususunda 140.346.217 olumlu oy, 48.735.117 olumsuz oy kullanıldı. — Mevcudun oy çokluğu ile (140.346.217 olumlu oy) Şirketimizin sermaye yapısını güçlendirmek adına şirket ortakları dışında yurt içi ve yurt dişi gerçek ve tüzel kişilere hisse satımı konusunda yönetim kuruluna yetki veriesine karar verildi.”şeklindedir.
Davalı Şirket’in pay sahibi olduğu başkaca şirketlerdeki paylarının üçüncü kişilere satımı ile alakalı ise, dava dosyasından anlaşıldığı kadarıyla alınan kararı hukuka aykırı kılacak herhangi bir yön tespit edilmediği; buna karşın Şirket’in kendi paylarını iktisap etmesi ya da pay sahiplerinin rüçhan hakları kısıtlanarak şirkete yeni ortak alınması amacıyla bu karar alınmış ise, söz konusu kararın bu amaçları karşılamasının hukuken mümkün olmadığı anlaşıldığından bu talep yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Gündemin (10) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:

Kök raporda, davaya konuedilen (10) numaralı kararda “başka şirketlerle birleşme çalışmaları yapılması” konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi ifade edilmekte ise de bu kararın TK 151 hükmünde öngörülen ve genel kurul tarafından alınması gereken bir birleşme karan olmadığı ve karar metni okunduğunda bu amacın açık şekilde tespit edilebildiği; yönetim kurulu tarafından yapılacak olan çalışmalar neticesinde bir birleşme işlemi yapılacak ise de, bu konudaki yetkinin TK 151 hükmü uyarınca nihai olarak genel kurula ait olacağı ve dava konusu (10) nolu gündem maddesinin kanuna, esas sözleşmeye ya da dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ifade etmek mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle kararın iptal edilmesi mümkün değildir.
Gündemin
(11) Numaralı Genel Kurul Kararı Bakımından:
Söz konusu karar şu şekildedir:“Gündemin 11. maddesi uyarınca Şirketimizin sermaye piyasalarında halka arz konusunda gerekli çalışmaları yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi hususunun görüşülmesine geçildi. …. temsilcisi Av. … görüşlerini bidirdi. Toplantı. Başkanı tarafından başka söz almak isteyen olup olmadığı soruldu. Başka söz almak isteyen olmadı. Yapılan oylama neticesinde Şirketimizin Sermaye Piyasalarında Halka Arz konusunda gerekli çalışmaları yapmak üzere yönetim kuruluna Yetki verilmesi hususunda 140.346.217 olumlu oy 48.735/117 olumsuz oy kullanıldı. — Mevcudun oy çokluğu ile (190.345.217 olumlu oy) Şirketimizin Sermaye Piyasalarında Halka Arz konusunda gerekli çalışmaları yapmak üzere yönetim kuruluma yetki verilmesine karar verildi.” şeklindedir.

Halka arz kavramı, Sermaye Piyasası Kanunu m. 3’te yapılan tanım uyarınca “Sermaye piyasası araçlarının satın alınması için her türlü yoldan yapıları genel bir çağrıyı ve bu çağrı devamında gerçekleştirilen satışi” ifade etmektedir. Hukukumuzda halka arz, mevcut payların satışı yoluyla halka arz şeklinde olabileceği gibi sermaye artırımı yoluyla halka arz şeklinde de olabilir. Bu iki yöntemin birlikte kullanılması da mümkündür (Ayrıntılı bilgi için bkz. Tolga Ayoğlu, Hafka Arz Kavramı ve Halka Arza Aracılık Sözleşmeleri, İstanbul 2008; Senem Mutlu Uşaklı, Ha/ka Arz Kavramı ve #alka Arzda Kullanılan Satış Yöntemleri, İstanbul 2010; Çağlar Manavgat, Hukuki Bakımdan Halka Açık Anonim Ortaklıklar ve Halka Arz, Ankara 2016).Dava konusu olayda öncelikle ifade edilmesi gereken husus halka arz işlemi konusunda yönetim kuruluna gerekli çalışmaları yapma yetkisi verilmiş olduğudur. Bu karar tek başına şirketin halka arzına yol açacak bir karar niteliğinde değildir. Bu sebeple, dava konusu (11) numaralı kararı hukuka aykını kılan herhangi bir yön tespit edilemediğinden talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Gündemin (14) Ve (15) Numaraları Genel Kurul Kararları Bakımından:
Söz konusu kararlar, TK m, 395 ve TK m. 396 hükümleri kapsamında yönetim kurulu üyelerine izin verilmesine ilişkindir.
Bilindiği üzere anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketle işlem yapması TK m. 395 hükmünde düzenlenmiştir. Buna göre, “Yönetim kurulu üÜyesi, genel kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası ağlına herhangi bir işlem …” Kanun metninde açıkça ifade edildiği üzere, yönetim kurulu Üyelerinin şirket ile işlem yapabilmesi için genel kuruldan bu yönde bir izin alınması gerekmektedir. Kanun koyucunun bu hükmü koymaktaki amacı, yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları yetkiyi kötüye kullarımak suretiyle Şirketin çıkarlarının zedelenmesini engellemektedir. (İsmail Kırca/Feyzan Şehirali Çelik/Çağlar Manavgat, Anonim Şirketler Hukuku C. I, Ankara 2013, s. 665). Kanun metninde herhangi bir sınırlama öngörülmediğinden genel kurul tarafından tek bir işlem için izin verimesi mümkün olduğu gibi, genel nitelikli bir iznin verilmesi de mümkündür (Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. I, s. 666). Genel kurulda yapılacak olan oylamada, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyelerinin ve TK m. 436 hükmünde sayılan yakınlarının oy kullanması mümkün değildir (Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. I, s. 666).
Somut olayda davada iptali talep edilen genel kurul kararında yer verilen bir diğer hüküm olan TTK m. 396’da ise ananim şirket yönetim kurulu üyelerinin rekabet etme yasağı düzenlenmektedir. Bu hükme göre: “Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari Ş türünden bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür ticari işlerle uğraşan bir Şirkete sorumluluğu sınırsız ortak sıfatıyla da giremez.” Kanunda sarih şekilde düzenlendiği üzere, yönetim kurulu üyelerinin şirket ile rekabet edecek nitelikte bir hukuki işlemi yapabilmesi için genel kurulun bu yönde bir izin vermesi gerekmektedir. Bu hükmün konulmasının temel amacı, yönetim kurulu üyelerinin emek ve zamanımı Şirkete sarf etmesini sağlamak ve şirket ile rekabet ilişkisi içine girilmesi engellenerek şirketin çıkarlarının korunmasıdır. (Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), C. I, s. 687). Genel kurulda yapılacak olan oylamada, hakkında izin verilen yönetim kurulu üyelerinin ve TKn. 436 hükmünde sayılan yakınlarının oy kullanması mümkün değildir. (Kırca (Şehirali şelik/Manavgat), C. I, s, 695).
Somut davada Davacı, yukarıda yer verilen iki konuda genel kurul tarafından izin verilmesinin, yapılacak işlemler hakkında detaylı bilgi verilmemesinden bahisle hukuka aykırı olduğunu iddia etmektedir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzee yönetim kurulu üyelerine genel nitelikli bir izin verilmesi mümkün olduğundan, söz konusu kararda bu yönüyle herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Öte yandan Davacı, … ve kontrolünde olduğunu iddia ettiği … A.Ş.’nin öy kullanmasının da hukuka aykırı olduğunu ifade etmektedir. Ancak … Şirket yönetim kurulunda yer almadığından, yönetim kurulu üyelerine verilen izinlere ilişkin olarak oydan yoksunluğa neden olabilecek herhangi bir durum bulunmadığından bu kararlar bakımından da iptal talebi yerinde görülmemiştir.
Tüm bu sebeplerle asıl ve birleşen dosya bakımından bilirkişi raporunun da hükme esas alınması ile asıl ve birleşen davamızda davanın kısmen kabul kısmen reddine şeklinde aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;

1-ASIL VE BİRLEŞEN (BAKIRKÖY … ATM’NİN .. ESAS SAYILI) DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
– Davalı şirketin 21.06.2021 tarihinde yapılan 2020 yılına ait olağan genel kurul toplantısında alınan (6) No’lu genel kurul kararının tamamı ile (7) nolu genel kurul kararının … yönünden KISMEN İPTALİNE,
2-Asıl ve birleşen dosya davacılarının diğer kararlar yönünden iptal ve hükümsüzlük taleplerinin REDDİNE,

ASIL DAVA YÖNÜNDEN:

1-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE İRAT KAYDINA,

2-Davacılar tarafından sarf edilen 59,30-TL başvurma harcı ve 59,30-TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60-TL harç ile davacı tarafından sarf edilen 3.911.60-TL tebligat posta masrafı ve bilirkişi ücretleri olan toplam 4.030,20-TL’nin davalıdan tahsili ile DAVACILARA VERİLMESİNE,
3-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,

BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;

1-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın DAVALIDAN ALINARAK HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
2-Davacılar tarafından sarf edilen 59,30-TL başvurma harcı ve 59,30-TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60-TL harcın davalıdan tahsili ile DAVACILARA VERİLMESİNE,
3-Davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin ve kayyımın yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır