Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/752 E. 2021/1181 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/752 Esas
KARAR NO : 2021/1181

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalıya ait … plakalı araç 02/11/2019 tarihinde Kuzey Marmara Otoyolu-Kurnaköy Çıkış Gişeleri – Çıkış … nolu gişesinden geçiş yaparken sınıfını yanlış okuduğunu söyleyerek geri geri çıkmak isterken optik perdeye çarptığını, optik perde kasası ve bilet verme butonunun hasar görmesine neden olduğunu, müvekkilinin davalıdan olan alacağının tahsili için Küçükçekmece …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, davalının haksız fiil niteliğindeki eyleminin kamera kayıtları ile sabit olduğunu, bu nedenle öncelikle ihtiyati haciz kararı verilmesine, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20’sinden az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; kendisine ait aracın bariyere çarpması nedeniyle bir zararın meydana geldiğini, ancak talep edilen miktarın fahiş olduğunu, aracın sınıfı yanlış okunduğundan bariyere girişte aracın geri gittiğini ve kısmi bir çarpma ile hafif bir zararın meydana geldiğini, en fazla 1.500,00-TL olan bir alet için 12.250,00-TL talep edilmesinin hakkaniyet ölçülerine aykırı ve haksız kazanç elde edilmesine yönelik bir davranış olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; itirazın iptali isteminden ibarettir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda; davalının ticaret sicil kaydının bulunmadığı ve davalının bilanço usulüne göre defter tutmadığı için kendisini doğrudan tacir kabul etmek mümkün olmadığı, ayrıca dosyaya getirtilen gelir vergisi beyannameleri incelendiğinde de, davalının Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bendlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını ticari ilişkiye konu dönemde aşmaması sebebiyle davalının tacir sayılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalıya ait aracın sicil kaydında ticari amaçla yazması, aracın kullanım amacının ticari olması ve şehirler arası yük taşımacılığı işinde kullanılması; yukarıda şartları yazıldığı şekliyle davayı ticari dava yapmaz. Arabanın kullanım amacının ticari – yük nakli olması, mahkemenin görevini belirleyemez. Yine esnaf işletmesi olup da, ticari amaçlı yük taşımacılığı yapılması ve yine aracın sicil kaydında da ticari amaçla yazması da mümkündür. Burada asıl olan tacir olunup olunmamasıdır. Bizim yargılamamızda bu husus yoktur.
Bu nedenle ticari ilişkinin karşı tarafı olan gerçek kişi davalının tacir sayılmasının mümkün olmadığı, uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan KÜÇÜKÇEKMECE … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3- Mahkememizin iş bu kararının karşı görevsizlik olması sebebiyle dosyanın kesinleştiğinde karar verilmek üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e-duruşmalı olarak yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/12/2021

Katip ….
¸e-imza

Hakim ….
¸e-imza