Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/728 E. 2022/779 K. 12.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/728 Esas
KARAR NO : 2022/779 Karar

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 12/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır inşaat işlerinden faaliyet gösterdiğini, bu işlerde kendi ismiyle faaliyet gösterdiği gibi davalı firma gibi yüklenici firmaların işlerini de bir anlaşma çerçevesinde yerine getirmesinin söz konusu olduğunu, davalı tarafın da aynı şekilde inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir firma olup bu firmanın yüklenici olarak çeşitli firmalardan aldığı işlerin daha sonra aralarındaki anlaşma gereği müvekkili ve ekibi tarafında gerçekleştirildiğini, davalı tarafın iş sahibi şirketlerle anlaşma yaptığını, işler karşılığı olarak davalı taraf hesaplarında da görülebileceği gibi bir kısım ödemeler yapıldıysa da bu ödemelerin işin büyüklüğüne uygun olmadığı gibi aradaki anlaşmaya da uygun olmadığını, yapılan işlerde davalının diğer asıl işverenler tarafından yapımını üstlendiği işleri müvekkilinin kendi ekibiyle davalı adına yaptığını, müvekkili adına çalışanlarının sigortaları her ne kadar davalı firmada görünmekteyse de ödemelerinin müvekkilinin hesaplarından yapıldığını, bu şekilde davalının fatura kesme mecburiyetinden kurtulduğunu, tüm bu ödeme detaylarının banka kayıtlarından da görülebileceğini, davalı şirketin cari hesap kayıtlarından, ticari defter ve banka kayıtlarından anlaşılacağı üzere davalı tarafın tüm iş ve işlemler ile müvekkili tarafından çalıştırılan ve puantajları takip edilen personel ödemelerinin yapılması için müvekkilinin hesabına para girişi olmuşsa da cari hesap kayıtlarında sadece borç olarak görünen kayıtların bulunması sonucu yapılan işlerin varlığının davalı tarafça kabul edilmekle birlikte tüm bu işlemler sonucunda ne kadar ödeme yapılması gerektiği ve bunun ne kadarının davalı şirket tarafından müvekkiline ödendiğinin saptanmasının ancak konunun uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenebilecek rapor ile ortaya çıkabileceğini bildirerek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile yapılan işler karşılığı olarak ödenmesi gereken alacaktan şimdilik 10.000 TL’nin her bir her bir işin bitüm tarihi itibarile ayrı ayrı hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dilekçesinin HMK 119 maddesinde açıklanan şekil şartlarını ve içeriğini taşımadığını, dava dilekçesinde davacını davalının taşeronu mu, iş ortağı mı, işçisi mi olduğunun net olarak belli olmadığını, dava dilekçesinde davacının müvekkili ile arasında var olduğunu iddia ettiği ticari münasebete dair tek bir yazılı delilden bahsetmediğini, davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceğini, davacının fatura külfetinden kurtulmak amacıyla işçilerini davalı şirketin sigortalısı göründüğünü iddia ettiğini, bu davacının muvazaalı işlem yaptığının beyan etmesi demek olduğunu, muvazaalı işlem iddia eden tarafın bu işlemden menfaat talep edemeyeceğini, davacının müvekkilinden alacağı olmayıp aksine müvekkili şirkete borcu bulunduğunu, davanın ticari dava olup davacının iddialarını senetle ispat etmesi gerektiğini, bir tacirin başka bir tacirden alacağı olduğunu iddia ederek hiçbir delil sunmadan sadece karşı tarafın defter ve kayıtları ile banka hesaplarını incelettirmek istemesinin usule aykırı, hakkın kötüye kullanılması manasına gelen ve karşı tarafın ticari sırlarına ulaşmayı amaçlayan bir eylem olduğunu bildirerek, davacının dava dilekçesindeki usuli eksiklikleri tamamlaması ve dava değerini beyan edip eksik harcı tamamlaması için davacıya kesin süre verilmesini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı vekili 19/08/2022 tarihinde UYAP sistemi üzerinden gönderdiği feragat dilekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiş, davalı taraf davacının feragat dilekçesine 23/08/2022 günü cevap vererek, taraflar arasında yapılan anlaşma neticesinde davacının feragatine ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücret talebi olmadığını beyan etmişlerdir.
Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı olup feragatın geçerliliği için bunun davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesine veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Somut olayda, davacı vekilinin feragat beyanı nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 307-312. maddeleri gereğince, davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeni ile REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 170,78-TL harçtan mahsubu ile kalan 90,08 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Taraflarca sarf edilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Tarafların beyan dilekçeleri gereğince yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere, taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi. 12/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸