Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/692 E. 2022/331 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/692 Esas
KARAR NO : 2022/331

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/08/2021
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21.04.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili …, aile şirketi olan … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ni (şirketin yeni unvanı … Ltd.Şti’dir.) ağabeyi … ile birlikte işletmiş olduklarını, . …’ın saygın bir iş insanı olup, aynı zamanda …. Konsolosu olduğunu, davalı …’un ise, müvekkilinin ağabeyi …’ın davaya konu hisse devrinin yapıldığı tarihlerde yakın arkadaşı olduğunu, hisse devri işleminin Bakırköy … Noterliği’nin 14.02.2018 tarih ve … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesiyle yapıldığını, 14.02.2018 tarihinden bu yana davalı tarafından, devir almış olduğu hisselere ilişkin tek bir kuruş dahi ödememesinden kaynaklı olarak, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davranması nedeniyle icra takip işlemi yapılmıştır. Ne var ki davalı taraf, haksız ve hukuka aykırı olarak söz konusu icra takip işlemine itiraz ettiğini, şirketin hisse devrinin yapıldığı tarihte şirket merkezi …. Mah. … Sok. No:… İç Kapı No:2-3 Bahçelievler/İstanbul adresi olup, şirket hisse devri de Bakırköy … Noterliği’nin 14.02.2018 tarih ve … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesiyle yapıldığını, davalı hakkında Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından dolandırıcılık, tehdit ve hakaret suçlamalarından ötürü dava açıldığını, 2019/Mayıs dönemi geldiğinde de borcunu ödemeyip üzerine borcunu inkar eden davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından icra takibi başlatıldığını, şüpheli vekili tarafından icra dosyasına, “böyle bir borcun bulunmadığı” gerekçesiyle itiraz edildiğini, davalının hisse devri bedelini ödemediğinin anlaşıldığını, belirterek davalının müvekkilin sahibi olduğu şirketin bütün hisselerini devraldığını, Aradan 3 yıl geçmesine rağmen buna ilişkin 1 kuruş dahi ödemediğini, açılan icra takibine de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tanık olarak gösterilen davacının kardeşi olan ve aynı zamanda gerek müvekkilim gerekse onun tek hissedarı olduğu … Ltd. Şti. İle husumetli olan …’ın tanıklık sıfatına itiraz ettiğini; tanık dinletilmesine muvafakatinin bulunmadığını, dava konusu yapılan hisse devir bedellerinin ödendiğinin Bakırköy …. Noterliğinin 14.02.2018 tarih ve … yevmiye no’lu limited şirket pay devri sözleşmesi ile sabit olması, bu belgenin resmi sened niteliğinde olması, HMK. m. 201 gereği davacı tarafın da senede karşı senedle ispat zorunluluğu içinde bulunması, davacının dilekçe ve eklerinde alacağına dayanak olarak senet ibraz etmemesi, gerçekte de davacının hisse devir beledini tam olarak alması ve buna ilave bir devir bedeli alacağının bulunmaması sebebiyle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılmış taraflar arasındaki Hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağı olup olmadığı, var ise asıl alacak, faiz ve fer’ilerin miktarı, akdi ve temerrüt faiz oranlarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığından oluştuğu tespit edilmiştir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 2.017.070,20 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin vekili vasıtasıyla 13/07/2020 tarihli dilekçesi ile icra takibine, ödeme emrine, borca, faize, faiz oranına ve bütün fer’ilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacılar …, …, …. İnşaat Turizm Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davalı … Limited Şirketi aleyhine 18/10/2021 tarihinde alacak davası açıldığı, duruşmasının 13/04/2022 tarihine talik edildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy Uzlaştırma Bürosu’nın 29/03/2021 tarih ve …. sayılı iddianamesi ile açılan Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde ; müştekiler …, …, tarafından sanıklar …, … aleyhine, Tehdit, Dolandırıcılık, Sesli Yazılı veya Görüntülü Bir İleti İle Hakaret suçlarından davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açıldığı anklaşılmıştır.Zira Arabuluculuk Kanunun 16.maddesi gereğince Arabuluculuk görüşmelerinin başlamasından sonuna kadar hak düşürücü süreler durduğundan bu durma süresi dikkate alınarak işbu eldeki davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığından davalının bu yöndeki itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağı olup olmadığı, var ise asıl alacak, faiz ve fer’ilerin miktarı, akdi ve temerrüt faiz oranlarının tespiti, itirazın iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)

İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Somut olay bakımından davacı taraf tek hissedarı bulunduğu … Ltd. Şti.’nin hisselerini Bakırköy …. Noterliği 14.02.2018 tarih ve … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile davalı …’a devrettiklerini, davalının hisse devir bedelini ödemediğini, devredilen şirketin … Genel Müdürlüğü ile 25 yıllık yapım karşılığı kira sözleşmesi yaptığını, müvekkillerinin ciddi yatırım yaptığını davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. ile icra takibi başlatıldığını beyan ederek eldeki davayı açtığı dikkate alındığında davaya konu Hisse devir bedelinin tamamen ve nakden ödendiğine ilişkin Bakırköy …. Noterliğinin 14.02.2018 tarih ve … yevmiye no’lu LİMİTED ŞİRKET PAY DEVRİ SÖZLEŞMESİ, resmi senet içeriği dikkate alındığında ispat yükü davacı da olup ayrıca kural olarak iddialarını kesin delillerden senetle ispat etmek durumundadır.
Hisse devrine konu pay limited şirkette olduğu için konuyu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 595. Maddesinde esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılacağı ve tarafların imzalarının noterce onanacağı, ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme cezasına ilişkin koşulların da belirtileceği, şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu ve devrin bu suretle tamamlanacağı hüküm altına alınmıştır. Yine aynı maddenin son fıkrasında, başvurudan itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde pay devrine onay vermiş sayılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından borcun sebebinin “hisse devri nedeniyle doğan alacak” olarak belirtildiği, davalının takibe, borç miktarına ve işlemiş faize itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen devir noter devir sözleşmesine göre önceki unvanı ile … San. ve Tic. Ltd. Şti.nin tüm hisselerinin devri için Bakırköy …. Noterliğinin 14.02.2018 tarih ve … yevmiye no’lu LİMİTED ŞİRKET PAY DEVRİ SÖZLEŞMESİ imzalanmış olup, sözleşme metninde yer aldığı üzere davacı ” … Devir bedelini kendisinden nakden ve tamamen aldım…” şeklindeki ibare ile devir bedelini davalıdan nakden ve tamamen aldığını beyan etmiştir.
Gelen Ticaret Sicil Gazetesi’nin …. tarihli sayısında yayınlanan ilana göre; dava dışı …. Petrol İnşaat Ltd. Şti 26.08.2018 tarihli Genel Kurulu kararı ve Bakırköy …. Noterliği’nin 14.02.2018 tarihli düzenleme şeklinde Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ve aynı tarihte noterce onaylanan hisse devir ve temsil ilzam kararları uyarınca şirket hissedarlarından davacının 100.000 TL bedelle payını davalıya devrettiği ortaklıktan ayrıldığı , böylece davalının 100 paya karşılık 100 bin TL bedelli pay sahibi haline geldiği pay tutarının 100.000 TL olduğu anlaşılmıştır.
Sunulan deliller ,mevcut kayıtlar ve resmi devri belgeleri dikkate alındığında gerçek hisse devir bedelinin daha fazla olduğu iddiasını davacı kesin deliller ispat etmelidir. Nitekim benze uyuşmazlıkla ilgili YARGITAY … Hukuk Dairesi ESAS NO : … KARAR NO : … emsal kararında ”…davacının noter senedinde 25.000.- TL’lik ödemeyi peşin ve nakten aldığı beyanı karşısında bu miktar ödemeyi almadığını bir senetle ispatlaması gerekirken noter senedinde yazılı bedelin ödenmediğini ispatlayamamış olmasına göre….” uyuşmazlığın çözümünün gerektiğine içtihat etmiştir.
Yine YARGITAY … Hukuk Dairesi ESAS NO : …. KARAR NO : …. emsal içtihadında ”…Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının şirkette hissesini devir sözleşmesi ile …’ye 50.000,00 TL bedeli devrettiği, devir sözleşmesinin noter tarafından düzenlendiği ve resmi bir belge olduğu, şirketteki pay değerinin şirket ortakları tarafından belirlendiği, ortak olan davacının şirketin reel değerinin daha fazla olduğu iddiasında bulunmasının yerinde olmadığı, davacının serbest iradesi ile hissesini belirtilen bedel ile devrettiği, devir işleminin hile ile yapıldığı hususunu da ispat edemediği gerekçesiyle verilen kararın ONANMASINA ….”denilerek anılan ilke ve kurallar çerçevesinde karar vermiştir. Ayrıca YARGITAY … Hukuk Dairesi ESAS NO : … KARAR NO : .. benzer şekildedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 201/1. maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat olunamaz. Bu sebeple davacının tanık dinleme talebi davalının muvafakat etmediği de dikkate alınarak reddine karar verilmiştir. Ayrıca Davacı tarafça noterde düzenlenen sözleşme ile belirlenen değerden daha yüksek değer üzerinden yapıldığını ispat edemediği bu husus çözümlenmeden şirket öz varlığının rayiç değerinin hesaplanmasına imkan bulunmadığı, noterde düzenlenen sözleşme ile belirlenen bedel dışında davacının davalıdan talep edebileceği başka bir hisse bedeli bulunmadığı anlaşıldığından şirketin gerçek değerinin tespiti talebi de yerinde görülememiştir.
Davacı son aşamada ceza dosyasını bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de ceza dosyasında dinlenen taraf beyanları incelenmiş ve iddianame anlatımı incelendiğinde ”Suç tarihinde, … Petrol ürünleri şirketinin yetkilisi olan müşteki …’ın, müşteki …’ın komşusu olan ve daha önceden tanıştıkları şüpheli …’un kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde , şirketin 1,550.000 TL bedeli ile devri konusunda anlaştıkları, bu devir ve görüşme işlemleri sırasında …’ın aracılık ettiği, görüşmeler sırasında şüpheli …’un devir işlemleri sonrasında anlaşmaya konu olan devir bedelini ödeyeceğini belirttiği, tarafların birbirine güvenmesi sebebi ile herhangi bir protokol işlemi yapılmadığı, müşteki …’ın şirketi …’a devir ettiği , devirden sonra müştekilerin uzun süre …’a ulaşamadıkları gibi parayı da alamadıkları, çeşitli görüşmeler yaptıkları, ancak …’un sürekli olarak müştekileri oyaladığı, böylece şüphelinin üzerine atılı dolandırıcılık eylemini her iki müştekiye karşı gerçekleştirdiği..” şeklindeki iddiayla davanın açıldığı dikkate alındığında bu davaya etki edecek maddi gerçeği etkileyecek derecede delil olmadığı gibi davada hangi neden ve delillerle dolandırıcılıktan dolayı dava açıldığı da somut olarak iddianamede ortaya konulmadığından kesin delillerle ispatı gereken hususu bekletici mesele yapılması istenen dosyada dinlenecek tanık beyanlarıyla çürütülmesi usul ve ispat hukukuna aykırı olduğundan eldeki deliller her iki dosyada da ortak olduğu dikkate alındığüında ceza dosyası bekletici mesele yapılmasında fayda görülememiştir.
Söz konusu olay ve iddialar alacak dolancırıclıknedeniyle resmi senetten fazla alacak iddiası esasen hem ceza hem de hukuk mahkemeleri bakımından iki yönün de karakterinde barındırın bir olaydır. Bu bakımından ispat vasıtaları ve çözüm şekli Yargıtay 2.4.1941 gün ve 19.12 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da benimsenmiştir. ‘Özetle.; ..”. İmzalı boş bir kağıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının cezada sabit görülerek verilen mahkumiyet kararının aksine olarak hukuk mahkemesinde böyle bir iddianın yerinde olmadığının kabulü ile alacağın gerçek bulunduğu sabit olduğu takdirde, alacaklı ceza kararı sonucu mahkum olacak ve fakat aynı alacaklı hukuk mahkemesi kararı sonucu alacağını icrada tahsil edecektir. Böylesine çelişkili durumun ortaya çıkmasına hukuk mantığının cevaz vermeyeceği doğaldır. Bu sonucu benimsemek Borçlar Kanunu’nun az önce açıklanan 53. maddesindeki hukuki esaslarla da bağdaştırılamaz. Aksinin kabulü halinde senet borçlusu hiç bir zaman ne İcra Tetkik Mercii Hakimliğine, ne de Ticaret Mahkemesine başvurma yoluna gitmeyecek, şahit temin ederek C. Savcılığına başvurarak dava açılmasını, kamu davasına da katılarak şahsi hakkının hüküm altına alınmasına ve asıl önemli olan TCK.nun 36. maddesine dayanarak davaya konu belgenin zoralımına karar verilmesini sağlayabilecektir. Hal böyle olunca ve bu yol açılınca H.U.M.K. ve İ.İ.K. hükümleriyle getirilen sınırlamaların uygulama olanağı da eylemli olarak kalkacaktır. Kaldı ki, cebinde gerçeğe ve hukuka uygun olarak düzenlenmiş senet bulunan alacaklının senede konu alacağını tahsil edememe tehlikesinden de öteye TCK.nun 509. maddesinde gösterilen sonucu bakımından çok ağır olan bir cezanın tehdidi altında bulundurulması, hatta H.U.M.K. ile İ.İ.K., Ticaret Kanunu hükümlerine güvenerek alacağını sağlam gördüğü için, şahit temini yolunu hiç aklına getirmediğinden, kolayca mahkum edilebilme yolu açılacaktır. Böyle bir yolun açılması, toplumda güveniu sarsara, ökonomik bayatı alt-üst edecek sonuçları doğuracaktır. Bu nedenlerle içtihat aykırılığının imzalı boş senedin, sanıkla mağdur arasındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasıyla açılan kamu davasında sanığın bu eyleminin ….nun cevaz verdiği istisnalar dışında tanıkla ispat edilemeyeceği doğrultusunda giderilmesi uygun bulunmuştur. SONUÇ : İmzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukukça hükmü haiz bir muamele yazıldığı veya yazdırıldığı iddiasıyla Türk Ceza Kanunu’nun 509. maddesine dayanılarak şikayet üzerine açılan ceza davasında sanığa yüklenen bu eylemin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispat edilemeyeceğine…” içtihat edilmiştir.Bu ilkeler ışığında ceza dosyasının beklenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Dosyada ceza dosyasına konu olay ile mahkememizde iddia karşılaştırıldığında davacı başlangıçta kendi iradesi ile devrettiği hissenin noterdeki bedelden daha fazla olduğunu ve daha sonra anlaşılan bedelin ödenmediği iddiası dikkate alındığında davacının iradesinin fesada uğratılarak devir işleminin yapıldığı hususunda da çelişkiler mevcut olup bu haliyle dolandırıcılık iddiası bakımından bekletici mesele yapılmamıştır.
Öte yandan davacının dolandırıldığı oyalandığı iddiası Borçlar kanunu anlamında Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır (TBK. m. 39/1). Hükmü dikkate alınarak iş bu davadaki gibi resmi nitelikteki devir sözleşmesinin imzalandığı 2018 tarihinden sonra 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra devirden 2 yıl sonra savcılığa müracaat ederek başvuruda bulunmuş hak düşürücü süre içinde iradesinin fesada uğradığına dair başvuruda bulunmamıştır ve eldeki davayı açmamıştır.
Davacı sosyal medya yazışmalarını delil olarak ele alınmasını talep etmiş ise de mesaj içerikleri incelendiğinde iş bu davayla doğudan ilgili bir ibare beyan olmadığı gibi HMK anlamında da sağlıklı şekilde delil başlangıcı olarak kabul etmek yasanın amacına aykırıdır. Zira HMK’nun 199. maddesinde ”Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” hükmü bulunmakta olup iş bu dosya bakımından ele almak gerekirse içerik konusu yazışmalar, üçüncü kişi ve aynı zamanda tanık olarak gösterilen … ve … ile olduğu iddia edilen yazışmalar olduğu görülmüş ve yasanın aradığı anlamda davalıdan sadır olan böyle bir yazışma söz konusu olmadığı gibi en azından …. yazışmalarının yazılı delil başlangıcı olarak kullanılabilmesi için iş bu dosyaya konu idddilar bakımından taraflar arasında gerçekleşmesi gereken hukuki fiil işlem veya beyanın olması gerekir. Teknik olarak sunulan Whatsapp yazışmaları hisse devri bedeli iddiaları ispata yarar beyanlar olmadığından delil başlangıcı sayılması iddiasına itibar edilmemiş bu kapsamda tanık da dinlenmemiştir.
İspat vasıtaları bakımından HMK’nun 204/2. maddesi gereğince ilgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar. Davaya konu noterde düzenleme şeklinde yapılan Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesinde davacı davalıdan pay devri nedeniyle alacağının tamamını davalıdan aldığını beyan etmiş olup, HMK’nın 204. ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 82/f.-III maddeleri uyarınca düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayıldıklarından, davacının pay devri nedeniyle bakiye alacağının bulunduğunu ancak aynı nitelikte kesin delille kanıtlamasının mümkün olduğu, davacının bu yönde bir kesin delil sunamadığı anlaşılmakla yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davanın reddine ve Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 17/03/2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K., 07/12/2011 tarihli ve 2011/13-576 E. 2011/747 K. ve 20/03/2013 tarihli ve 2012/19-778 E. 2013/250 K. sayılı kararları da bu yönde olup davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminat taleplerinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminat taleplerinin şartları oluşmaması nedeniyle REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 24.361,17 TL harç ile ‭10.085,35 TL harçtan mahsubuna, artan ‭34.365,82‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6325 Sayılı Kanun madde 18/A-11 uyarınca davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesinin 13/2.maddesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 100.132,26 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
8-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/03/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸