Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/680 E. 2022/73 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/680 Esas
KARAR NO : 2022/73

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar (…. -…. ile … Plastik) arasında proje; yazılı olmayan adi ortaklık olduğunu, Proje / Ortaklığın konusunun yurtdışından hurda plastik temin edilerek Kayseri İncesu OSB de bulunan …. fabrikasında işlenmesi (hurdanın granül hale getirilmesi) ve 3.kişilere satılması olduğunu, gelirin eşit paylaşılacağını, müvekkillerinin yurt dışından mal tedariki, gümrük ve nakliyat işleri, sahibi olduğu fabrikada üretim altyapısını ve işçileri hazır bulundurmakla ilgili sorumlulukları olduğunu, davalının üretim sonucu, satış ve sevkiyat en önemlisi mali/fatura düzeni ile kar zarar hesabını ortaya koyduğunu, icra takipleri başlatıldığını, itirazı üzerine Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas ile Kayseri … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayı ile dava açıldığını, davacı temsilcisi …. (ve oğlu …) düşük fireler üzerinden faturalandırma yaptırdıkları gibi, kâr paylaşımında kendi paylarına düşeceğini varsaydıkları miktarın fatura dışı kalmasını sağladıklarını, projeye dahil atıklardan işlenmediği için muhasebeleştirilemeyecek depoda bekleyen çok miktarda atık bulunduğunu, müvekkili şirketlerin gerçekçi fireler uygulandığında 162.155-TL alacaklı olmalı iken aksine kötüniyetle ve haksız alacak talebi ile karşı karşıya kaldığını belirterek Taraflar arasında bulunan adi ortaklık işlerinin tasfiyesine; belirsiz nitelikteki alacağımızın tespiti ile davalıdan tahsiline, müvekkili şirketlere payları oranında ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılar ile müvekkili firma arasında iddia edildiği gibi bir adi ortaklık kurulmasının söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki ticari alım satımdan kaynaklanan cari hesap ilişkisi dışında bir ilişki bulunmadığını, davacıların adi ortaklık iddiasını kabul etmediklerini, müvekkili firmanın davacı şirketler ile adi ortaklığı bulunmadığını, davanın yetkisiz yer mahkemelerinde açıldığını, davacı taraf dava dilekçesinde gelirin eşit paylaşılacağını belirttiğini, 3 taraflı bir ortaklık yapısından bahsedildiğini, davacının tasfiye talebinde bu eşitliğin kimler arasında olduğu hususunu da açıklaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava; davacı davalı şirketler tarafından kurulan adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye sonucu oluşan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Sicil kayıtlarının incelenmesinde; Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil nosunda kayıtlı …’nin …. Mahallesi …. Cad. No:…. Hacılar/Kayseri adresinde sicilde kain olduğu, tek ortaklı limited şirket olup şirket ortağının …. olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında iki ortaklı olarak kurulan Adi Ortaklığın kendiliğinden sona erdiğinin tespiti, adi Ortaklığın faaliyet konusunda da uzman olan tasfiye görevlisi / görevlileri atanması şartlarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında Adi Ortaklığın yasal düzenlemelere uygun olarak tasfiyesi şartlarının bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davalı vekili, süresinde verdiği cevap dilekçesinde Kayseri Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek yetki ilk itirazında bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın 5. Maddesinde yetki kuralları düzenlenmiş olup 6. Maddesinde genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu düzenlenmiştir.
Aynı kanunun 10. maddesinde, sözleşmelerden doğan davalar için özel bir yetki kuralı konulmuştur. Anılan maddeye göre; sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılabilir.
6100 sayılı HMK’nın 19. Maddesinde ise kesin yetki bulunmayan davalarda yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği ve yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi bildirmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 116. ve 117. maddeleri gereği davalının ilk itiraz ile öne sürdüğü yetki itirazının cevap dilekçesi ile birlikte ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 11/04/2017 Tarih 2016/3557 Esas, 2017/5011 Sayılı Kararında: “…HMK. nun 6. maddesi gereğince; bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı kanunun 10. maddesinde, sözleşmelerden doğan davalar için özel bir yetki kuralı konulmuştur. Anılan maddeye göre; sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde açılabilir. Somut olayda, taraflar arasında Bandırma-Bursa-Yenişehir Hızlı Tren projesi kapsamında Bursa-Yenişehir kesiminde aç kapa tünellerinin yapım işi için bir adi ortaklık sözleşmesi kurulduğu ileri sürülmüştür. Bu durumda, mahkemece; davalıların ikametgahı mahkemesi yanında, sözleşmenin ifa edileceği Bursa mahkemelerinin de yetkili olduğu, davacının seçimlik hakkını sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde dava açmak suretiyle kullandığı gözetilerek, işin esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır….” denmiştir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile, Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünün 50256 sicil nosunda kayıtlı …’nin adresinin “… Mahallesi … Cad. No:… Hacılar/Kayseri” olduğu, tasfiyeye konu adi ortaklığın ifa yeri olarak gösterilen iş yerinin de Kayseri İncesu Organize Sanayi Bölgesinde yer aldığının bildirildiği, her iki talep konusu yönünden de davanın Kayseri Ticaret Mahkemesi yetki alanında olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin cevap dilekçesi ile ileri sürdüğü yetki itirazının haklı olduğu kanaatine varılarak, yetki ilk itirazının kabulü ile; dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-Davanın usulden reddi ile, mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkisizlik nedeni ile dava dilekçesinin REDDİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın yetkili ve görevli Kayseri Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Kayseri Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
7-Davacının ödeme yasağı kararı verilmesi talebinin yetkili mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza