Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/671 E. 2022/496 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/671 Esas
KARAR NO : 2022/496 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2021
KARAR TARİHİ : 13/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının …. Mah. … Yol No: … Avcılar/İstanbul adresinde taşınmazının mevcut olup bu adreste müvekkili dışında başkaca kiracılar ve/veya ticari işletmeler mevcut olduğunu, davalının burada bulunan kiracı ve/veya işletmelerden her ay fatura karşılığında kira bedeli adı altında ödeme aldığını, bahsi geçen adreste bir yönetim olmadığı gibi adreste bulunan taşınmazın davalının tekelinde olduğunu, bu sebeple davalının, kira bedeli dışında tüm kiracılarından ve/veya işletmelerden tacir sıfatıyla ve kâr elde ederek fatura karşılığında güvenlik, bahçe bakım bedeli, elektrik, jenaratör bakım ve yakıt bedeli, trafo bakım bedeli gibi bedellerde tahsil ettiğini, müvekkili şirketin 01/07/2012 tarihinden bu yana bahsi geçen adreste bulunan davalıya ait taşınmazda kiracı durumda olduğunu, her ay için kira bedeli faturasının tanzim edildiğini bu faturaya istinaden ödeme yapıldığını, davalının kira bedelinin yanı sıra diğer bedellerin de müvekkilinden fatura karşılığında tahsil veya talep ettiğini, bütün bunların dışında müvekkil ile davalı arasında ayrıca ürün alım satımından kaynaklanan bir ticari ilişki de mevcut olup müvekkilinin ürettiği bir takım ürünleri davalıya satarak teslim etmesine rağmen ödemelerini alamadığını, davalı tarafça güvenlik bedeline uygulanan artış oranının ne şekilde yapıldığının tespit edilememekte olup güvenlik için kesilen faturalar arasında bir önceki seneye göre fahiş farklar bulunduğunu, her ay düzenlenen elektrik faturalarına ana faturaya yansıyan birim fiyatlardan yaklaşık %5-6 oranında daha fazla bedel yansıtılmakta olup bu bedellerin müvekkilinden talep edildiğini, trafo ve jeneratör bakım bedeli vesair adı altında bakım, onarım, yenileme, parça bedelleri için yasal düzenlemelere aykırı haksız olarak fatura düzenlendiğini, her sene sigorta bedeli adı altında dayanağı ve açıklaması olmayan bedellerin fatura karşılığında tahsil edildiğini, bir kısım faturalara itiraz edildiğini, bir kısım faturalar yönünden ise de dava hakkı saklı kalmak kaydı ile ödendiğini, bir kısmının iade edildiğini, bir kısım için ise iade faturası kesildiğini, davalının bu sebeplerden dolayı müvekkilinden satın ve teslim aldığı ürünlerin bedellerini ödemediğini ve haksız olarak talep ettiği kalemlere mahsup ettiğini, bahsi geçen hususlarla ilgili birçok kez davalı tarafla görüşüldüğünü bu hususta karşı tarafa yazılı uyarıların gönderilmiş olmasına rağmen davalı tarafça hiçbir şekilde olumlu bir yaklaşım gösterilemediğini bildirerek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafın müvekkilinden almış olduğu ürünlerden kaynaklanan ve haksız gerekçelerle ödemesini yapmadığı alacaklarının ödenmesi gereken tarihten itibaren yasaca kabul edilen en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, usul ve yasaya aykırı olarak haksız şekilde müvekkilinden jenaratör ve trafo bakım, onarım, yenileme, parça vesair adı altında tahsil edilen bedellerin ödeme tarihinden itibaren yasaca kabul edilen en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline iadesine, güvenlik bedeli olarak her yıl uygulanan fahiş farkların tespiti ile fazla alınan bedelin yasaca kabul edilen en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya iadesine, elektrik faturalarının birim fiyatına her ay yansıtılan %5-6 oranındaki fazla bedelin tespiti ile fazla tahsil edilen bedelin en yüksek faiz ile davalıdan alınarak müvekkiline iadesine, yine her yıl alınan sigorta bedelinin, yapılan sigortanın müvekkilinin bulunduğu bölümü kapsaması durumunda müvekkili şirketin payına düşen kısmının hesaplanarak fazla tahsil edilen bedelin yasaca kabul edilen en yüksek faizi davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, ayrıca müvekkili tarafından ihtirazi kayıtla ödenen, itiraz ve iade edilen veya ide faturası kesilen faturalar ile davalı şirket kayıtlarında yer almasına rağmen müvekkiline tebliğ ve teslim edilmeyen faturalardan dolayı müvekkilinin borçlu olup olmadığının tespiti ve varsa fazla ödemelerin yasaca kabul edilen en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere davcının tüm taleplerinin zaman aşımına uğradığını, ayrıca davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının iddialarının ve taleplerinin soyut ifadeler içerdiğini, davacı tarafın söz konusu iddialarının hukuki bir dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin davacının kiracı olarak faydalandığı taşınmazın bulunduğu binanın maliki olduğunu, söz konusu bedellerin, ilgili hizmetleri veren firmalar tarafından taşınmazın maliki olan müvekkili şirkete fatura edilmekte ve müvekkili şirket tarafından da söz konusu bedellerin kiracıların payına düşen miktarlar hesaplanarak ilgili bedellerin kiracılara fatura edildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/07/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzaladığını, sözleşmenin 6 maddesinde bahçe bakım ve güvenlik bedelinin 1.500,00 TL+KDV olarak belirlendiğini, kira sözleşmesinin 8 maddesinde kira süresi boyunda tüm sigorta primlerinin kiracı tarafından ödeneceğinin hüküm altına alındığını, elektrik hizmeti veren tedarikçi firmanın toplam kw/h elektrik kullanımından bir fazla yansıtmasının sebebinin ortak alanların aydınlatma, yangın sistemleri, su pompaları, trafo ısıtmasından kaynaklanan elektrik kullanımının faturalara yansıtıldığını, müvekkili şirketin davacı taraftan almış olduğu ürünlere ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, söz konusu satılan ürünlerin bedellerinin davacının müvekkili şirket tarafından düzenlenen faturaları haksız bir şekilde ödememesi veya eksik ödemesi nedeniyle müvekkili şirkete olan borcuna karşılık takas ve mahsup edildiğini bildirerek, davacının taleplerini ve iddialarını somutlaştırmak ve açıklattırmak üzere davacıya kesin süre verilmesine, zaman aşımı ve hak düşürücü süre itirazlarının da dikkate alınarak haksız davanın tümüyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinden kaynaklı ortak gider, güvenlik, sigorta, su ve elektrik bedelinin fazla tahsil edildiği iddiasına dayalı alacak davasıdır.
Taraflar arasında akdedilen 01/07/2012 tarihli kira sözleşmesi özel şartlarında; “bahçe bakım ve güvenlik bedelinin 1.500-TL +KDV olduğu, bu bedelin kira bedelinin ayrılmaz bir parçası olup, her ayın en geç beşine kadar peşin olarak ödeneceği, kiralanan taşınmazın, kiralayan tarafından dask, yangın, deprem, su baskını, terör ve benzeri risklere karşı dilediği sigorta şirketine sigorta ettirebileceği ve kira süresi boyunca bütün bu sigorta primlerinin kiracı tarafından ödeneceği, kiracı tarafından ödenmesi gereken bahçe bakım, güvenlik gideri, su, elektrik, sigorta primlerinin kira müddeti içinde kanun ve mevzuatlardaki değişiklikler nedeniyle kiracı tarafından ödenmesi gerekecek harç, vergi ve benzeri yükümlülüklerin ödenmemesinin kira bedelinin ödenmemesi sayılacağı ve temerrüt sebebiyle tahliye sebebi sayılacağı” düzenlemeleri mevcuttur. Taraflar arasındaki sözleşme, karma nitelikte bir sözleşme gibi görünmekte ise de asıl amaç bir gayrimenkulün kiralanmasıdır. Esas amaç kiralama olup sunulan hizmetler kira sözleşmesinin tali unsurlarıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unun 299. maddesinde; “Kira sözleşmesi, kiraya verenin birşeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
HMK’nun 4/1-a maddesinde ”Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler ” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava dilekçesinde olayın ileri sürülüş biçimi, davalı tarafın cevap dilekçesinde savunması bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının davalıya ait taşınmazda kiracı olduğu, açılan davanın öncelikle kira ilişkisine dayandığı gözetilerek davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna, 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiği, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına, HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiği, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/05/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸