Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/666 E. 2022/391 K. 05.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/666 Esas
KARAR NO : 2022/391

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2021
KARAR TARİHİ : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ve davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, teslimi kararlaştırılan ürünlerin davalı şirkete teslim edildiğini ve faturaların düzenlendiğini, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine, Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, açıklanan nedenlerle itirazın iptaline, borçlunun % 20 den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasın rağmen davaya karşı herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; ” Davacı şirket ile davalı şirket arasında 2019 yılından önce başlamış olan ticari ilişki bulunduğunu, davalı tarafından kısmi ve farklı banka çeki ve havaleler yapılmak suretiyle cari hesap ilişkisinin yürütüldüğünün görüldüğünü, davacı şirket 2020 yılına ilişkin 4 adet faturayı icra takibine konu yaptığını, İcra takibine konu 4 faturanın toplam tutarı 80.170,54 TL olmakla, fatura tarihinden sonra 31.03.2020 tarihinde 100.000,00 TL ve 17.07.2020 tarihinde 15.000,00 TL olmak üzere toplam 115.000,00 TL tahsilat yapılmış olduğundan, söz konusu tahsilatların icra takibine konu veya 2019 yılından devir eden borca istinaden yapılmış olup olmayacağı hususunda 2019 yılı ticari defterleri ve cari hesaba ilişkin faturalar ve tahsilatlarda incelemeye tabi tutulduğunu, 2019 yılında davacı şirket tarafından 32 adet fatura düzenlenmiş olup bu faturaların ve/veya içeriklerinin davalı şirkete teslim edildiğinin anlaşıldığını, 2019 yılı cari hesap ekstresinde 02.03.2019 tarihli 1.353,17 TL tutarlı fatura da teslim alan kısmında imza bulunmadığı görülmüş ise de 2019 yılı cari hesap kayıtlarında 02.08.2019 tarihinde davalı şirketin borcunun bulunmadığını, avans ödemesi ile 3.740,04 TL davacı şirketten alacaklı olduğu görüldüğünden, daha önceki tarihli faturaların tutarlarının davalı şirket tarafından ödenmiş olduğunun hesaplandığını, 2020 yılında toplam 4 adet fatura düzenlenmiş olup, davalı şirketin BA formunda bildirimi yapılmış olduğundan davacı şirket tarafından fatura içeriği malzemelerin teslim alınmış olduğunun anlaşıldığını, davalı şirket incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği için cari hesap karşılaştırması yapılamadığını, davalı şirket tarafından, icra takibine konu faturaların teslim tarihinden sonra 31.03.2020 tarihinde 100.000,00 TL ve 17.07.2020 tarihinde 15.000,00 TL olarak yapılan ödemelerin fatura bazlı yapılıp yapılmadığının dosya kapsamından tespit edilemediğini, açıklanan nedenlerle davacı şirketin davalı şirketten takip 23.11.2020 tarihi itibarı ile 76.946,69 TL alacaklı olduğu hesaplandığını, açıklanan nedenlerle; davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyasından takip 23.11.2020 tarihi itibari ile yukarıdaki tespit ile 4 adet faturaya ilişkin kısmi olarak 76.946,69 TL ANAPARA alacaklı olacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olduğunu, somut olayda davacı şirket işlemiş faiz alacağı talep etmiş ise de davacı şirketin davalı şirketi temerrüde düşürdüğü yönünde ihtar ve/veya ihbar bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir somut belge bulunmaması nedeniyle takip öncesi faiz hesaplaması yapılmamış olup, Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olduğunu, Davacı şirkete ait 2019-2020 yılına ait ticari defterlerinin E-Defter olarak tutulduğunu, ilgili tebliğe uygun olarak Ocak ve Aralık ayı defter beratlarının süresinde verildiği ve belirli kanuni şartları taşıdığını , sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de sayın mahkemenin takdirinde olduğunu, davalı şirketin incelemeye katılmadığını ve yerinde inceleme talep etmediğini, incelemeye esas olmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediğini, nihai takdirin sayın Mahkemenize ait olduğunu, davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından TAKİP 23.11.2020 tarihi itibariyle yukarıdaki tespitimiz gibi, 4 adet faturaya ilişkin kısmi olarak 76.946,69 TL ANAPARA alacaklı olacağı hesap ve mütalaa edilmekte ise de nihai takdir ve hukuki değerlendirmenin sayın mahkemenize ait olduğunu, somut olay bakımından faizin, davacı şirketin davalı şirketi temerrüde düşürmemiş olduğundan takip öncesi faiz hesaplaması yapılmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, davacı şirketin talebi gibi alacağa takip tarihi olan 23.11.2020 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda TİCARİ TEMERRÜT faiz işletilmesinin uygun olduğu, İcra/İnkar Tazminat talebinin Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenizin Takdirleri içerisinde kaldığı yönünde görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki faturadan kaynaklanan alım – satım ilişkisine dayalı olarak başlatılan takibe borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Yargılamaya konu Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalıdan asıl alacak 76.946,69 TL ve faiz 8.210,34 TL olmak üzere toplam 85.157,03 TL alacağı tahsili amacıyla ilama dayalı takip başlatılmıştır. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 85.157,03 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafın incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı tarafın defter ve belgelerini sunmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının, BS/BA kayıtlarının ve Bilirkişi ….’ın hazırlamış olduğu 21/02/2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu 27.01.2020, 03.02.2020, 07.02.2020 ve 19.02.2020 tarihli e-faturaların davacı tarafından, davalıya hitaben düzenlendiği; ilgili faturaların davalı tarafından BA formu ile bildiriminin yapıldığı, bu haliyle faturalara konu malların davacı tarafça tesliminin yapıldığının anlaşıldığı,
– İcra takibine konu yapılan 4 adet faturanın toplam tutarının (38.683,47 + 4.119,04 + 7.599,20 + 29.768,83=) 80.170,54 TL olduğu; ancak 38.683,47 TL’ lik faturanın bakiye alacak olarak 35.459,62 TL üzerinden takibe koyulduğu; bu haliyle takipteki toplam asıl alacak fatura miktarının 76.946,69 TL olduğu,
– Tarafların takibe konu fatura tarihlerinden öncesine yönelik de ticari ilişkilerinin bulunduğu; ancak, davalının ticari defter ve belgelerini sunmaması sebebiyle cari hesaba ilişkin karşılaştırma yapılamadığı; davalı tarafça icra takibine konu faturaların teslim tarihinden sonrasına ilişkin yapılan ödemelerin, fatura bazlı yapılıp yapılmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, davalının bunu ispat edecek nitelikte defter ve belge ile kayıtlarını sunmadığı,
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
* Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacının takip tarihi itibariyle 76.946,69 TL alacağının olduğu kabul edilerek, açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra takibinden önce davalının temerrüde düştüğüne ilişkin bir kayıt bulunmadığından, icra takibindeki faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen KABULÜ ile kısmen REDDİNE,
– Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 76.946,69 TL üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
-Alacağın %20 si olan 15.389,33 TL icra inkar tazminatı davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 5.256,22 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.028,48 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.227,74 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 1.188,00 TL’ sinin davalıdan, 132,00 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 1.096,28 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.225,70 TL yargılama giderinin kısmen kabul – red oranı ve takdiren %90′ sı olan 1.103,13 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 10.803,07 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza