Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/643 E. 2022/643 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/643 Esas
KARAR NO : 2022/643 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/08/2021
KARAR TARİHİ : 21/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu … Tekstil Oto ve İnş. hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile cari hesap ekstresi uyarınca kalan bakiye alacağı için icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun dosya borcuna itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz üzerine Arabuluculuk görüşmeleri için başvuru yapıldığını, davalı tarafın görüşmelere katıldığını ve anlaşma sağlanamadığını, müvekkili şirketçe davalı borçluya icra dosyasında ek olarak sunulan faturalarda belirtilen ürünleri gönderdiğini, faturalara her hangi bir itiraz yapılmadığını, hesap ekstresi uyarınca kısmi ödemelerde alındığını ancak bakiye kısım bir türlü müvekkili şirkete ödenmediğini, uzun süre müvekkili şirket beklediğini ancak ödeme yapılmayınca davalı taraf hakkında ilgili icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak dosyaya itiraz ederek icra takibinin durdurduğunu, İcra takibinde belirtilen 20.124,71 TL (Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla) dava değeri üzerinden ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte takibin devamına, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli yaptığı itirazının iptaline ve Davalı borçlunun %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, dava masrafları ile ücreti vekaletin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından davaya karşı cevap sunulmadığı görülmüştür.
Bilirkişi 10/01/2022 Tarihli bilirkişi raporunda; Değerlendirmenin Sayın Mahkemenizin görev alanına ait olduğuna işaret edilmek suretiyle, davacı şirkete ait 2017-2018 yılına ait ticari defterlerinin TTK’ya göre, açılış tasdiklerinin yasal süresi içinde yapıldığı, yevmiye defteri kapanış tasdiklerinin TTK Madde 69-70/son 72/3 ve V.U.K. madde 220-226 uyarınca yasal sürelerde ve usulüne uygun şekilde yaptırıldığı ve belirli kanuni şartları taşıdığı, 2019 yılı ticari defterlerinin E-Defter olarak tutulduğu ve ilgili tebliğe uygun olarak ocak ve şubat ayı beratlarının süresinde verildiği, 2017-2018-2019 yılı ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına sahip olduğu kanaatine varılmış ise de Nihai Takdir mahkememize ait olduğu, davalı tarafın incelemeye esas alınmak üzere herhangi bir ticari defter ve kayıt ibraz etmediği, Cari hesap ekstresinde bulunan 12 adet satış faturasının davalı tarafa teslim edilip edilmediği yönünde faturalar üzerinde inceleme yapılmış olup, faturaların irsaliyeli fatura olarak düzenlendiği ve teslim alan kısmında davalı tarafa istinaden kaşe ve/veya imza bulunmadığı görülmekle, bu hususun Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin mahkememize ait olduğu, davacı şirketin kendi ticari defter ve kayıtlarına göre davalı şirketten Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …E Sayılı dosyasından Takip 15.02.2019 tarihi itibarı ile cari hesap bakiyesi olarak 20.124,71 TL asıl alacaklı olduğu görülmekte ise de cari hesap ekstresinde bulunan fatura ve/veya içeriği malzemenin davalı tarafa teslim edildiği yönünde bir tespit yapılamamış olduğu hususunun Nihai Takdir ve Hukuki Değerlendirmesinin Mahkememize ait olduğu, Somut olay bakımından faizin, taraflar arasındaki ilişkinin ticari olması nedeni ile miktarı infaz aşamasında belirlenmek üzere, alacağa takip tarihi olan 15.02.2019 tarihinden itibaren değişen ve değişecek oranlarda avans faiz işletilmesinin uygun olduğu, İcra/İnkar Tazminat talebinin Değerlendirmesinin Sayın Mahkemenizin Takdirleri içerisinde kaldığı, Hususlarında görüş ve kanaatlerini belirtmiştir.
Dava dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, Taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak cari hesaba dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 20.124,71 TL Cari Hesap Ekstresi Kaynaklı Alacak Bakiyesi asıl alacağının avans faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 20.124,71-TL’dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi ….’ ın hazırlamış olduğu 05/01/2022 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– Davacının cari hesaba konu 12 adet faturadan kaynaklı olarak 27.724,03 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan alım – satım işlemine esas 12 adet faturanın davalı tarafa teslim edildiğine dair herhangi bir yazılı kayıt sunulmamıştır. Kural olarak, malın teslim edildiğinin ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacının incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, davacı tarafça fatura – mal teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.), davalının ticari defter ve kayıtları sunmayarak ispat yükünü kendi üzerine aldığı kabul edilmiş, açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile
-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden aynen devamına,
-Alacağın %20 si olan 4.024,94-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.374,72 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 243,06 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.131,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafça sarf edilen toplam 310,86 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen toplam 1.057,10 TL yargılama giderinin (Tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4-Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/06/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır