Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/624 E. 2022/1104 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/624 Esas
KARAR NO : 2022/1104

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin “….” ticari markası ile ülkemizde e-ticaret taşımacılığı, lojistiği, kargo operasyonu, her türlü nakil vasıtası ile yurt içinde evrak, paket, kargo taşımacılığı ve dağıtımı alanında faaliyet gösteren sektördeki öncü firmalardan biri olduğunu, davalı …’in istifa ederek görevinden ayrıldığını, görevi süresince şube sorumlusu olarak çalıştığını, istifa etmeden önceki son 1 yılda elde ettiği brüt ücret toplamının 51.902,88 TL olduğunu, davalının müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu 04/08/2017 tarihli İş Sözleşmesinin “Personelin Sorumlulukları” başlıklı 9. Maddesinin (e) ve (f) bendi uyarınca, iş akdini haklı neden olmaksızın sona erdirmesi halinde iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 12 ay süreyle doğrudan yada dolaylı olarak müvekkili şirketin ana faaliyet konusunu oluşturan kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan yada dolaylı olarak bağlantılı işleri kendi veya başkası nam ve hesabına yapmamayı, hiçbir sıfatla kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri yapan yerlerde çalışmamayı, rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde son bir yılda elde ettiği brüt yıllık geliri kadar cezai şart bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalının şirket nezdindeki görevi gereği müvekkilinin müşteri çevresine, ticari sırlarına ve müvekkilinin yaptığı işlere vakıf, tüm bunlar hakkında bilgi edinme imkanına sahip kişi konumunda olduğunu, davalının 14/02/2020 tarihinde müvekkili şirketten istifa ederek müvekkilinin piyasadaki rakiplerinden biri olan, müvekkili ile aynı ilde (İstanbul) ve aynı alanda faaliyet gösteren dava dışı … Ticaret A.Ş.’de (….) benzer pozisyonda çalışmaya başlayarak müvekkili ile akdetmiş olduğu İş Sözleşmesindeki rekabet yasağı hükmünü ihlal ettiğini, nitekim davalının çıkış görüşmesi formunda müvekkilinin rakibi olan …’da iş bulması nedeniyle ayrıldığını beyan ettiğini, arabuluculuğa gidildiğini fakat anlaşma sağlanamadığını iddia ederek davanın kabulü ile davalının müvekkili şirket ile akdetmiş olduğu iş sözleşmesindeki rekabet yasağı hükmüne aykırı olarak başka bir şirkette çalışmaya başlaması nedeniyle taraflar arasındaki İş Sözleşmesinde belirlenen 51.902,88 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 7306 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesinde iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır hükmünün olduğunu, İş mahkemeleri kanunu gereğince Türk Borçlar Kanunu’nun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuki uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp sonlandırılması gerektiğini, müvekkilinin iş sözleşmesinin şubat 2020 tarihinde sona erdiğini, müvekkilinin davacı bünyesinde şubeye gelen gönderilerin dağıtım organizasyonu, teslimat, alım satım ve toplama işi gibi operasyonel işlerde görev yaptığını, davacının dayanak olarak ileri sürdüğü sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının ileri sürdüğü sözleşme hükmüne göre müvekkilinin yaklaşık 2 buçuk yıl çalıştığı iş yerinden ayrılması ile davacı şirket ile dolaylı bile olsa bir ilişki kurulabilecek yerde bulunamaz hükmünün anayasal hak ve özgürlüklere aykırı nitelikte olduğunu, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin davacı şirketteki pozisyonu dikkate alındığında rekabet etmeme iddiasında bulunabilmesinin hiçbir hal ve koşulda mümkün olmadığını, müvekkilinin davacının satış gücüne ya da ürünlerini pazarlamasına katkı sunan ve bu hususta bilgi ya da takdiri olabilecek bir iş ifa etmediğini savunarak; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMANIN ÖZETİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında mevcut hizmet sözleşmesinin sona ermesi nedeniyle, iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümlerin ihlal edildiğinden bahisle cezai şart alacağının davalıdan tahsiline ilişkindir.
Mahkememizce taraflara usulüne uygun davetiye tebliğleri yapılarak taraf teşkili sağlanmış ve davanın esasına başlanmıştır.
Taraf vekilleri karşılıklı olarak delillerini bildirmişler, bildirdikleri deliller toplanılmıştır.
KALDIRMA KARARI ÖNCESİ YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizin … Esas 30/12/2020 tarih ve … Sayılı kararı ile;
“… Eldeki davada davalının davacı şirketin işçisi olduğu ve iş sözleşmesine aykırı olarak işten ayrılıp aynı konu da şirket kurup faaliyette bulundukları bu nedenle sözleşme kapsamında ön görülen cezai şartın tahsili istemiyle dava açılmış söz konusu talebin işçi işveren arasında iş sözleşmesinden kaynaklandığı öncelikle bu davaya bakma görevinin iş mahkemesinin görevi kapsamında kaldığı” gerekçesiyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASI YARGILAMA VE GEREKÇE:
Mahkememizin … Esas …. Karar sayılı dosyasından verilen 30/12/2020 tarihli kararı, davacı vekili tarafından İSTİNAF edilmiş ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … Esas 05/07/2021 tarih ve … Sayılı kararı ile: “… 7036 sayılı Kanun’un genel gerekçesi ve 5. maddesinin gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda, bu düzenleme ile kanun koyucunun TTK’nın 4/1-c ve dolayısıyla aynı Kanun’un 5. maddesindeki düzenlemeyi bertaraf etmek gibi bir arzu ve iradesinin bulunmadığı, aksine TTK’nın anılan hükümlerinin 1956 tarihli eTTK’dan bu yana hiç değişmeden gelmesinin kanun koyucunun bu uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi yönündeki iradesinin ne derece güçlü olduğunu gösterdiği, sonuçta 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile TTK arasında üstünlüğün TTK’ya tanınması gerektiği ve TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı anlaşmasından doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu kabul edilmelidir (İbrahim Çağrı Zengin, “Pazarlamacının -ve İşçinin- Taraf Olduğu Rekabet Yasağı Sözleşmesinden Doğan Uyuşmazlıkların Çözümünde Görevli Mahkeme- 7036 Sayılı (Yeni) İş Mahkemeleri Kanunu Bakımından Değerlendirme”, İÜHFM, C: LXXV, S: 2, 2017, s.809).
Ticari davaları düzenleyen TTK’nın 4/1-c maddesi gereğince, işçinin rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 ilâ 447. maddelerinde düzenlenen uyuşmazlıklar mutlak ticari dava olup, bu tür dava ve uyuşmazlıklara ticaret mahkemelerince bakılması gerekir (Yargıtay 9. HD’nin 2015/33389 E- 2019/2979 K sayılı, 07.02.2019 tarihli kararı. Yargıtay 11. HD’nin yerleşik içtihadı da bu yöndedir: Yüksek 11. HD’nin 2014/19137 E- 2015/1379 K sayılı, 06.02.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2015/4187 E- 2015/5893 K sayılı, 27.04.2015 tarihli kararı; aynı Dairenin 2016/11603 E- 2018/3697 K sayılı, 17.05.2018 tarihli kararı; Yargıtay HGK’nun 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 karar sayılı kararı).
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan düzenlemenin, TTK’nın 4/1.c maddesini ortadan kaldırdığından söz edilemez. O halde, mutlak ticari dava niteliğinde olan uyuşmazlığa ticaret mahkemesince bakılması gerekirken, göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır…” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararından sonra yapılan yargılama aşamasında; davacı şirket ile dava dışı … Lojistik A.Ş.’den davalının özlük dosyalarının bir sureti; Başakşehir Sosyal Güvenlik Merkezinden davalının SGK kayıtları celp edilerek dosya kapsamına kazandırılmıştır.
Taraf vekilleri tarafından bildirilen tanıklar mahkememizce bizzat dinlenilmiştir.
Mahkememizce dinlenen davacı tanığı … beyanında,” Ben davalı şirkette 2019 yılından beri taşımacı olarak çalışıyorum, davalı …. ile davacı şirketin Halkalı Küçükçekmece şubesinde 3 ay kadar birlikte çalıştık, kendisi şube müdürüydü, şube müdürü kargoların dağıtımı, teslimi aşamalarıyla yakından ilgilidir, bizlerin yönetimini sağlardı, şubenin organizasyonunu kendisi yapardı, sonra duyduğum kadarıyla işten ayrılmış, daha sonra kendisiyle herhangi bir ortamda bulunmadım, şube müdürü hepsijet uygulaması üzerinden kargo nerede, kime verilecek? teslim kime yapıldı? bizlerin teslimine ilişkin aşamalarını dahil bir çok şeyi görebilir, örnek vermem gerekirse yanlış kargo teslimi yaptığımızda kendisi arar müşteri aradı yanlış kargo teslimi yapıldığını söyledi, neredesin? vs gibi sorular ile teslime ilişkin tüm aşamaları takip ederdi, yani davalı şubenin amiri konumundadır, şubeyi o yönetir, bütün şube müdürleri bu uygulama üzerinden tüm müşteri bilgilerini görebilirler, benim bilgim bunlardan ibarettir” demiştir.
Mahkememizce dinlenen davalı tanığı … beyanında,” Ben de, davalı … gibi … com isimli iş yerinde yani davacı firmada çalışıyordum. Ben davacı şirkette yaklaşık 3 yıl kadar şubede çalıştım. Sonrasında şube sorumlusu oldum. Şu an …. isimli iş yerinde şube sorumlusu olarak çalışıyorum. Şube sorumlusunun görevi gelen kargoları dağıttırmak daha doğrusu kurye yönetimidir. Bizim müşteriler ve tedarikçileri ile ilgili bir bilgimiz bulunmaz. Şu an çalıştığım firma ve eskiden çalıştığım davacı firma aracı kurumdur. Bu nedenle bizim zaten firmalar arası bilgi vermemiz mümkün değildir. Bugün siz bir alışveriş yapsanız satıcıyı siz de görebilirsiniz bizim de durumumuz aynıdır. Aracı kurumların tedarikçileri isterlerse birçok kurum ile aynı anda çalışabilirler. Şu an bende … Bey ‘de …’da çalışmaktayız. Davacı şirket, bana da dava açtı. Benim olaya dair bilgim ve görgüm bu kadardır” demiştir.
Mahkememiz dosyası, tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davalı ile davacı arasında 04/08/2017 tarihinde akdedilen iş sözleşmesi neticesinde davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra iş sözleşmesinde belirtilen rekabet etme yasağı başlıklı 9.maddesini ihlal edip etmediği, davacının aleyhine ticari sır mahiyetindeki bilgileri kullanıp kullanmadığı, bunun tespiti halinde davacının zararı bulunup bulunmadığı, var ise ne kadar olduğu, rekabet yasağına ilişkin tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, aynı zamanda dava dışı … firmasının yıllara göre iş alanlarının tespiti hususlarında rapor düzenlenmek üzere SMMM, haksız rekabet konusunda uzman bir bilirkişi ile sektör bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen rapor mahkememiz dosyasına ibraz edilmiş,
31/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “… Taraflar arasında 04/08/2017 tarihli İş Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede davalının davacı şirketin Esenyurt Şube Sorumlusu olarak görev yapacağının yer aldığı, dosyada mübrez belgelerden, davalının 17/02/2020 tarihinde dava dışı … Lojistik A.Ş.’de “Lojistik Operasyon Sorumlusu” olarak çalışmaya başladığı, işletme ve
pazarlama yönlü olarak belirtilen iş konusunun belirli şirket prosedürlerine ve iş akışlarına hakim olmayı gerektirdiği, piyasa şartlarında diğer rekabet eden işletmelerde çalışılması
durumunda şirket hafızasının ve iş yöntemlerinin aktarılması ve de deneyimsel
geliştirilmelerin uyarlanabilme imkanlarının oluşturulabileceği, davacı tarafın Hepsi jet
markası ile davalının çalıştığı .. Lojistik firmasının benzer iş alanlarında
bulunduğundan rekabet halindeki benzer işletmeler ile de paylaşımın söz konusu olabileceği
kanaati oluştuğu, rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin
müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra
belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması ve bu suretle işverenin
haklı menfaatlerinin korunması amacıyla yapılan bir sözleşme olduğu, rekabet yasağı
sözleşmesinin amacının, işçinin işletmede öğrendiği bilgileri, iş sözleşmesi sona erdikten sonra
işverenin aleyhine onunla rekabet edecek şekilde kullanmasını engellemek olduğu, rekabet yasağı
sözleşmesi yapılması konusunda taraflara mutlak bir özgürlük verilmesinin işçinin mesleğini
yapmasının yasaklanması sonucunu doğuracağı,
dosyada mübrez belgelerden, davalının 17.02.2020 tarihinde dava dışı … Lojistik
A.Ş.’de “Lojistik Operasyon Sorumlusu” olarak çalışmaya başladığı, davacı firma
bünyesinde Esenyurt Şube Sorumlusu olarak görevinin gerektirdiği her türlü işi yapmakla
yükümlü olduğu, rekabet yasağı düzenlemesinin yazılı şekil şartına uygun olduğu, 12 aylık
sürede coğrafi konum, faaliyet alanı ve firma bazında sınırlamalar içerdiği, işverenin herhangi bir karşı edim üstlenmediği anlaşılmakla davaya konu düzenlemenin geçerli olup olmadığının, geçerli olduğunun kabul halinde davalının ilgili hükmü ihlal edip etmediğinin hukuki değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu, davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış
tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, taraflar arasında akdedilen İş Sözleşmesinin 9. Maddesi ile düzenlenen rekabet yasağı
hükmünün yasal koşullar itibariyle geçerli olup olmadığının taktiri Sayın Mahkemeye
ait olmak üzere; davacının haklı olduğunun kabulü halinde talep
edebileceği cezai şartın sözleşmenin 9/f bendi gereği davacının son 1 yıllık brüt geliri olacağı
ve raporda tespit edildiği üzere 69.377,05 TL Brüt olduğu, taleple bağlılık esası gereğince
davacının 51.902,88 TL talebinin uygun olduğu” değerlendirme ve tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuştur.
Rekabet yasağı 6098 sayılı TBK’nın Genel Hizmet Sözleşmesi hükümleri içinde 444 ilâ 447. maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK’nın 444. Maddesinde: Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” şeklinde belirtilmiş,
MADDE 446’da ise rekabet yasağına aykırılığın sonuçları ” Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.
Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, iddia, savunma, sunulan ve toplanan deliller, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin …. Esas 05/07/2021 tarih ve … Sayılı kararı, 31/08/2022 havale tarihli bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında imzalanan 04/08/2017 tarihli ” Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” ile davalının davacı nezdinde 04/08/2017 tarihinden itibaren Esenyurt Şube Sorumlusu olarak çalışmaya başladığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 9/e maddesinde rekabet yasağı düzenlemesi getirildiği, iş bu maddede ” …veya haklı nedenler olmaksızın kendisi tarafından feshedilmesi halinde; iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 12 (on iki) ay süre ile merkezi Ege, Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinde olan iş yerlerinde doğrudan ya da dolaylı olarak işverenin ana faaliyet konusunu oluşturan kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan yada dolaylı olarak bağlantılı işleri kendi veya başkası nam ve hesabına yapmamayı, hiçbir sıfatla kargo, posta, dağıtım, kurye ve depolama faaliyetleri ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı işleri yapan yerlerde çalışmamayı”; f maddesinde ise rekabet yasağına aykırı davrandığı takdirde son bir yılda elde ettiği net yıllık gelirinin brüt tutarı kadar cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davalının 01/02/2020 tarihli dilekçesi ile 14/02/2020 tarihi itibariyle kendi isteği ile işten ayrıldığı ve kısa bir süre sonra dava dışı … Lojistik A.Ş. bünyesinde “Lojistik Operasyon Sorumlusu” olarak çalışmaya başladığı, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan ve bu itibarla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6098 Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçinin, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, davalının davacı şirkette “Şube Sorumlusu” pozisyonunda çalışmakta iken, istifa sonucu işten ayrılarak davacıyla aynı faaliyet kolundaki, aynı müşteri portföyü ile iş yapan dava dışı … Lojistik A.Ş. de benzer pozisyonda çalışmakla rekabet yasağını ihlal ettiği, taraflar arasındaki 04/08/2017 tarihli sözleşmede, davalı için 12 ay süre ile Ege, Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinde bulunan iller yönünden rekabet yasağı öngörülmüş ise de; sözleşmede belirlenen 12 aylık sürenin makul olduğu takdir edilmekle birlikte sözleşmede; “Ege, Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinde” denilmek suretiyle yasağın uygulanacağı coğrafi alan bakımından bir belirsizlik bulunduğu ve yasağın geniş çevre için belirlendiği anlaşılmakta ise de, TBK.’nın 445/2.maddesi uyarınca hakimin, aşırı nitelikteki rekabet yasağı sözleşmesini sınırlama yetkisi olup, bu kapsamda davalının, davacı şirketteki görevinin niteliği, işverenin üstlendiği karşı edim gibi hususlar değerlendirildiğinde, yer yönünden sözleşmenin sınırının, davalının, davacı şirket nezdinde çalıştığı il ile sınırlandırılması hakkaniyete uygun görülürek davalının davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı şirket İstanbul merkezli faaliyet gösterdiğinden aynı ilde rekabet yasağının geçerli olduğunun kabulü gerektiği, kaldı ki davalı, işten ayrıldıktan sonra İstanbul’da aynı faaliyet kolunda faaliyet gösteren dava dışı … Lojistik A.Ş. şirketinde işe başladığına göre, rekabet yasağı hükmünün geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin aynı zamanda TMK.’nın 2.maddesine de aykırı olduğu, davacı “hizmet sözleşmesine” dayanarak değil TBK’nın 444. maddesi ve devamında düzenlenen “rekabet yasağı şartına” dayalı olarak talepte bulunduğundan iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı sözleşmelerinde kararlaştırılan ceza koşulunun karşılıklı olmasının gerekmediği, davalının önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanması, davacı işverene önemli zarar verebilme ihtimalini taşımakta olup, zarar ihtimalinin varlığının cezai şart talebi için yeterli olduğu, davalının uzun süredir çalıştığı lojistik sektörünün yoğun olarak İstanbul ve çevresinde faaliyet gösterdiği, bu nedenle rekabet yasağı süresince davalının başka sektörlerde iş bulma olanağının kısıtlı olduğu, ayrıca rekabet yasağı kaydına ilişkin davacı iş verenin üstlendiği karşı bir edim de bulunmadığı dikkate alınarak davalı işçinin bir aylık ücreti, davalının diğer sektörlerde iş bulma ve geçimini temin imkanı ile işverenin üstlendiği karşı bir ediminin bulunmaması birlikte değerlendirildiğinde rekabet yasağı kaydında kararlaştırılan cezai şartın hakkaniyete uygun olmadığı ve aşırı nitelikte bulunduğunun kabulü ile cezai şarttan %75 oranında bir indirim yapılmasının makul ve gerekli olduğu, zira davalının, davacı şirkette çalıştığı sürede gözetilerek aylık ücretinin 12 katı tutarında ceza şart talebinin hakkaniyete uygun olmadığı düşünülerek dosya kapsamı, bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlar, tanık beyanları ile davalının davacı firmada çalıştığı süre zarfında çalıştığı konumu, yaptığı işi nazara alınarak ve Türk Borçlar Kanununun ”Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi” başlıklı 182. maddesinin son fıkrası uyarınca, Hakimin, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indireceği hükmü birlikte değerlendirilmek suretiyle sözleşme ile kararlaştırılan ve davacı tarafça talep edilen cezai şarttan 3/4 oranında indirim yapılarak davacının davasının kısmen kabulüne, alacak iş ilişkisinden kaynaklandığından dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına ve davacı tarafça talep edilen cezai şarttan Mahkemece takdiri indirim yapıldığından davalı lehine ve davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği düşünülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
12.975,72-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 886,37-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 886,38-TL harçtan mahsubu ile artan 0,01-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacı tarafından yatırılan 886,38-TL peşin harç, 54,40-TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Davacı tarafça yapılan 473,20-TL posta gideri, 3.600,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.073,20-TLyargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T gereğine hesaplanıp takdir olunan 9.200,00-TL maktu ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Cezai şartın mahkememizce resen TBK’nın 182. Maddesi kapsamında indirilerek belirlenmesi nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2022

Katip ….
¸

Hakim …
¸