Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/620 E. 2022/931 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/620 Esas
KARAR NO : 2022/931 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/07/2021
KARAR TARİHİ : 25/10/2022

Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ve davalının, şahitlerin huzurunda 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belge ile …. Turizm A.Ş. ‘ye ait %5 lik hissenin devrine ilişkin sözleşme imzaladığını, müvekkilinin ödediği bedelin iade edilerek ortaklıktan ayrılabileceğinin de aynı sözleşmede düzenlendiğini, müvekkili bu hakkını kullanarak davalıya ödediği 350.000,00 USD bedelin iadesinin davalı tarafından yapılacağına ilişkin 27.12.2017 tarihli sözleşmeyi yine şahitler … ve … huzurunda imzaladığını, sözleşmeye göre 350.000 USD karşılığı I-) 27.12.2017 tarihinde 600.000 TL nakit, II-) 25.04.2018 ödeme tarihli … 0101790 seri nolu çek ile 100.000 TL, III-) 25.05.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, IV-) 25.06.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, V-) 25.07.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 34.000 TL, VI-) … … seri nolu çek ile 398.700 TL bu çek yerine daha sonra davalı tarafından 15.08.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 100.000 TL, 15.09.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 150.000 TL, 15.10.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 148.000 TL, çeklerin teslim edildiğini, 27.12.2017 tarihli sözleşmede “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir.” kaydına rağmen kur farkları davalı tarafından ödenmediğini, kur farkına ilişkin ödenmesi gereken tutarın 52.283,43 USD olduğunu, neticede davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, kötüniyetli davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili ile davacı arasında 15/07/2016 tarihli “Protokol-Taahhütname” başlıklı sözleşme yapıldığı, protokolde yazılı olduğu üzere davacı tarafın müvekkiline 350.000 USD ödemediğini, ödediği miktarın TL olarak müvekkiline ödendiğini, davacı tarafın yapılan protokolde iade isteme hakkını kullandığını ve aynı protokol üzerinden davacı tarafın imzasıyla tasdik ettiği “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur.” şekliyle imza altına alındığını ve müvekkili tarafından davacıya 600.000 TL’si 27/12/2017 tarihinde nakit, 732.000 TL’si için 2018 yılının 4-5-6-7-8-9-10. Aylarına keşide edilmiş, toplamda kendisine 1.332.000 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın da yapılan bu ödemeyle müvekkilini ibra ettiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacı tarafa protokol gereği bir borcunun kalmadığını, davacının %20 tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 27/12/2021 tarihli kök raporda özetle; Her şeyden önce taraflar arasında 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belge imzalandığı, bu belge ile davacının …. Turizm A.Ş. ‘ye ait %5 lik hissenin devri karşılığında davalıya 350.000,00 USD ödendiği, daha sonra taraflar hisselerin satın alınmasından vazgeçildiği, ödenen bedelin iadesi için taraflar arasında 27.12.2017 tarihli sözleşme imzalandığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacının iddiası, taraflar arasındaki 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi uyarınca kur farkı alacağının doğduğu bu farkın ödenmesi gerektiği yönündedir. Taraflar arasında yapılan 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi incelendiğinde “27.12.2017 tarihinde 600.000 TL nakit, 25.04.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.05.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.06.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.07.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 34.000 TL, … … seri nolu çek ile 398.700 TL (bu çek yerine daha sonra davalı tarafından 15.08.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 100.000 TL, 15.09.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 150.000 TL ve 15.10.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 148.000 TL verildiği tarafların kabulündedir)” şeklinde hükümlere yer verildiği, sözkonusu ödemenin ve çek bedellerinin zamanında ödendiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf kur farkı alacağına dayanak olarak aynı sözleşmede yer alan “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir” kaydını göstermiştir. Ancak taraflar arasındaki 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibare yazdıkları ve bu ibarenin taraflarca tekrar imzalandığı görülmektedir. Yine, davacının 15/07/2016 tarihli “Protokol ve Taahhütname” başlıklı belgeye istinaden davalıya, … Bankası A.Ş.’nin …. Şubesinin TR:… no’lu hesabından şirketin … Bankası A.Ş.’nin … Şubesindeki TR:… no’lu hesabına 998.700 TL gönderdiği, bu ödemesine karşılık davalının yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, 27/12/2017 tarihi itibariyle toplamda 1.332.000 TL olarak, 600.000 TL’sini 28/12/2017 tarihinde davacının … Bankası A.Ş.’nin TR:… no’lu hesabına diğerini de 15/08/2018 tarihli 100.000 TL, 15/09/2018 tarihli 150.000 TL ve 15/10/2018 tarihli 148.000 TL çeklerle ödemiştir. Bir başka deyişle davalı taraf almış olduğu bedelden 333.300 TL fazla ödeme yapmıştır. Yapılan fazla ödemenin kur farkına istinaden yapılan bir ödeme olduğu açıktır. Kur farkı dikkate alınarak davacıya 333.300-TL fazla ödeme yapılmış olması, iade protokolünde belirlenen ödemelerin ve çeklerin tam ve zamanında yapılması ve en önemlisi de iade protokolünün yapıldığı tarihte 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibareyi yazarak imzalamaları hususları dikkate alındığında; davacının kur farkı talebinin yerinde olmadığı kanaatinde olduklarını, bilirkişi kurulumuz, Kur farkı dikkate alınarak davacıya 333.300-TL fazla ödeme yapılmış olması, iade protokolünde belirlenen ödemelerin ve çeklerin tam ve zamanında yapılması ve en önemlisi de iade protokolünün yapıldığı tarihte 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibareyi yazarak imzalamaları hususları dikkate alındığında; davacının kur farkı talebinin yerinde olmadığı, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde; davacının talep edebileceği kur farkı tutarının 53.310,62 USD olarak hesaplandığı, davacı tarafın 52.283,43 USD talebinde bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığını bildirir raporunu sunmuşlardır.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 27/05/2022 tarihli ek raporda özetle;Davacının iddiası, taraflar arasındaki 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi uyarınca kur farkı alacağının doğduğu bu farkın ödenmesi gerektiği yönündedir. Taraflar arasında yapılan 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi incelendiğinde “27.12.2017 tarihinde 600.000 TL nakit, 25.04.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.05.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.06.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 100.000 TL, 25.07.2018 ödeme tarihli … 0101793 seri nolu çek ile 34.000 TL, … … seri nolu çek ile 398.700 TL (bu çek yerine daha sonra davalı tarafından 15.08.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 100.000 TL, 15.09.2018 ödeme tarihli … seri nolu çek ile 150.000 TL ve 15.10.2018 ödeme tarihli … … seri nolu çek ile 148.000 TL verildiği tarafların kabulündedir)” şeklinde hükümlere yer verildiği, sözkonusu ödemenin ve çek bedellerinin zamanında ödendiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf kur farkı alacağına dayanak olarak aynı sözleşmede yer alan “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir” kaydını göstermiştir. Ancak taraflar arasındaki 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibare yazdıkları ve bu ibarenin taraflarca tekrar imzalandığı görülmektedir. Yine, davacının 15/07/2016 tarihli “Protokol ve Taahhütname” başlıklı belgeye istinaden davalıya, …. Bankası A.Ş.’nin … Şubesinin TR:…. no’lu hesabından şirketin … Bankası A.Ş.’nin … Şubesindeki TR:… no’lu hesabına 998.700 TL gönderdiği, bu ödemesine karşılık davalının yukarıda belirtmiş olduğumuz üzere, 27/12/2017 tarihi itibariyle toplamda 1.332.000 TL olarak, 600.000 TL’sini 28/12/2017 tarihinde davacının … Bankası A.Ş.’nin TR:… no’lu hesabına diğerini de 15/08/2018 tarihli 100.000 TL, 15/09/2018 tarihli 150.000 TL ve 15/10/2018 tarihli 148.000 TL çeklerle ödemiştir. Bir başka deyişle davalı taraf almış olduğu bedelden 333.300 TL fazla ödeme yapmıştır. Yapılan fazla ödemenin kur farkına istinaden yapılan bir ödeme olduğu açıktır. Kur farkı dikkate alınarak davacıya 333.300-TL fazla ödeme yapılmış olması, iade protokolünde belirlenen ödemelerin ve çeklerin tam ve zamanında yapılması ve en önemlisi de iade protokolünün yapıldığı tarihte 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibareyi yazarak imzalamaları hususları dikkate alındığında; davacının kur farkı talebinin yerinde olmadığı kanaatindeyiz. Yukarıda ayrıntılarıyla arz ettiğimiz nedenlerden dolayı bilirkişi kurulumuz, Kur farkı dikkate alınarak davacıya 333.300-TL fazla ödeme yapılmış olması, iade protokolünde belirlenen ödemelerin ve çeklerin tam ve zamanında yapılması ve en önemlisi de iade protokolünün yapıldığı tarihte 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibareyi yazarak imzalamaları hususları dikkate alındığında; davacının kur farkı talebinin yerinde olmadığı, aksi kanaatte olması halinde; davacının talep edebileceği kur farkı tutarının 53.310,62 USD olarak hesaplandığı, davacı tarafın 52.283,43 USD talebinde bulunduğu, Buna göre talep edilebilecek faiz miktarlarının 53.310,62 USD alacak için 5.171,09 USD; davacı tarafın takip talebi olan 52.283,43 USD alacak için 5.071,44 USD olarak hesaplanabileceği, sonuç ve kanaatine varıldığını bildirir ek raporu sunmuşlardır.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki hisse devri anlaşmasına dayalı kur alacağının tahsili istemiyle davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Dava konusu Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 57.309,19 USD (439.303,60-TL)’nin takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edilmiştir. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu tarafından borca itiraz ettiği belirtilmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Dava konusu miktar 57.309,19- USD (439.303,60-TL)’ dir.
Taraflar arasındaki ilişkinin varlığı sunulan protokollerden, ödemelerden, taraf beyanlarından ve sunulan kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
– Taraflar arasında 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belge imzalandığı, bu belge ile davalıya ait …. Turizm A.Ş. ‘ye ait %5 lik hissenin devri konusunda 350.000,00 USD karşılığında anlaşıldığı; davacı tarafça USD ödemesi yapılmayıp, 998.700 TL şeklinde davalıya ödeme yapıldığı,
– Daha sonra taraflarca hisselerin alım – satımından vazgeçildiği, ödenen bedelin iadesi için taraflar arasında 27.12.2017 tarihli sözleşme imzalandığı,
– Davacı tarafça, taraflar arasındaki 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi uyarınca kur farkı alacağının doğduğu ve bu farkın ödenmesi gerektiğinin iddia edildiği,
– Davacı tarafın kur farkı alacağına dayanak olarak 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesinde yer alan “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir” kaydını ileri sürdüğü,
– Taraflar arasında yapılan 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesi kapsamında, daha önce yapılan ödemelere ilişkin yapılan ödemelere karşılık çeklerin iade edildiği ve nakit ödemenin yapıldığı; söz konusu ödemenin ve çek bedellerinin zamanında ödendiği hususunda bir ihtilafın bulunmadığı,
– Taraflar arasındaki 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibare yazdıkları ve bu ibarenin taraflarca tekrar imzalandığı,
– Yine, davacının 15/07/2016 tarihli “Protokol ve Taahhütname” başlıklı belgeye istinaden davalıya, … Bankası A.Ş.’nin … Şubesinin TR:… no’lu hesabından şirketin …. Bankası A.Ş.’nin …. Şubesindeki TR:… no’lu hesabına 998.700 TL gönderdiği, bu ödemesine karşılık davalının 27/12/2017 tarihi itibariyle toplamda 1.332.000 TL olarak, 600.000 TL’sini 28/12/2017 tarihinde davacının … Bankası A.Ş.’nin TR:… no’lu hesabına, diğerini de 15/08/2018 tarihli 100.000 TL, 15/09/2018 tarihli 150.000 TL ve 15/10/2018 tarihli 148.000 TL çeklerle ödediği; iade protokolünde belirlenen ödemelerin ve çeklerin tam ve zamanında yapıldığı; davalı tarafın almış olduğu bedelden 333.300 TL fazla ödeme yaptığı görülmüştür.
Davalı tarafça ibra olunduğu şeklindeki iddia irdelendiğinde; 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgenin alt kısmına el yazısıyla tarafların “Bu protokol 27/12/2017 tarih itibariyle hükümsüzdür. Hiçbir alacak-verecek kalmamıştır, ibra olunur” şeklinde ibra beyanı incelendiğinde, bu beyanın ve ibralaşmanın 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesinde yer alan “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir” kaydına ilişkin olmayıp, ibralaşmanın 15.07.2016 tarihli “Protokol&Taahhütname” başlıklı belgeye ilişkin olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.
Taraflar arasındaki 15/07/2016 tarihli protokol kapsamında belirlenen USD ödemesinin davacı tarafça yapılmadığı, dosya kapsamında davacı tarafça yapılan herhangi bir USD ödemesinin bulunmadığı, aksine yaptığı ödemenin TL olduğu; ancak 27.12.2017 tarihli iade sözleşmesinde yer alan “çeklerle ilgili gününde çıkan kur farkları …’a gününde nakden ödenecektir” kaydı kapsamında kur farkı alacağının davacı tarafça talep edilebileceği mahkememizce kabul edilmiştir.
Ancak dava konusu uyuşmazlıkta davalının çeklerle ödemede bulunduğu hususunda bir ihtilaf bulunmadığı, çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabileceği, buna rağmen ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinden (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19/04/2022 Tarih ve 2020/7585 E. – 2022/3142 K. sayılı ilamı), açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafça, davacının kötüniyetinin ispatı yapılamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 5.305,69-TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 5.224,99-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
5-Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 64.502,50-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/10/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır