Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/571 E. 2023/216 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/571 Esas
KARAR NO : 2023/216

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

BİRLEŞEN BAKIRKÖY … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN … ESAS – …
KARAR SAYILI DOSYASI

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2021
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 45 yıl önce ” … ” markası ile Türkiye’de kurulduğunu, 2008 yılı itibariyle Ortadoğu, Körfez ülkeleri, Kuzey Afrika, Uzakdoğu bölgelerini kapsayan çok geniş bir coğrafyada faaliyet gösteren çok uluslu …. Gıda şirketin parçası haline geldiğini, müvekkili şirket ile davalı market zinciri şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca müvekkili şirketin davalıya Ayçiçek yağı ve zeytinyağı sattığını, satılan ürün tutarına karşılık fatura düzenlemekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıya satılan ürünlerin bedelinin davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmediğini, bu hususun ticari defter incelemesi neticesinde ortaya çıkacağını, davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödememesi sebebiyle Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile davalıya icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirket tarafından davalıdan olan alacağını tahsil edemeyince aralarındaki ticari ilişkinin zedelenmemesi adına tüm iyi niyetiyle Beşiktaş … Noterliğinin 17/09/2019 tarihli ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesini çektiğini, davalı tarafından Bakırköy … Noterliğinin 01/10/2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “davalının müvekkili şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının” ileri sürüldüğünü belirterek davalarının kabulü ile davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak yapılan itiraz sebebiyle alacaklarının % 20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili arasında akdedilen …. Sözleşmesinin 19.9 maddesi uyarınca İstanbul Mahkemeleri ile icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu, yetkisiz icra takibine dayanan itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından tesis edilen 20/07/2020 tarihli 3 nolu ara karar doğrultusunda davacı tarafın kesin süreye riayet etmeyerek gerekli harç ikmalini sağlamadığını, dosyanın işlemden kaldırılması gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesi içeriği ile netice-i talep kısmının uyuşmadığını, davacı tarafından talep sonucunun açıklanması gerektiğini, mevzuat ve yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda iddiasını ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, gerçekle bağdaşmayan iddialar kapsamında huzurdaki davanın ikame edildiğini belirterek icra takibinin yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü yerine Bakırköy İcra Müdürlüğünde başlatılmış olması sebebiyle yetkisiz icra takibine dayanan itirazın iptali davasının reddine, dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı aleyhine alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 24/12/2020 tarih ve … Esas, … sayılı kararı davacı vekilinin istinaf ettiği, mahkememiz kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas – .. Karar sayılı ilamı ile kaldırıldığı görülmekle işbu esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Yargılama esnasında Bakırköy … .Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/11/2021 tarihli … Esas- … Karar sayılı birleştirme kararı üzerine mahkememize tevzi edilen dava dosyası mahkememizin … Esas sayılı dosyası içine alınmıştır.
Davacı vekili Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ve davalı market zinciri şirket arasındaki ticari ilişki uyarınca müvekkili şirketin davalıya, ayçiçek yağı ve zeytinyağı satmakta olduğunu ve satılan ürün tutarına karşılık fatura düzenlediğini, müvekkili şirketin amacının her tacir gibi ürünlerini satmak, para kazanmak ve kar elde etmek olduğunu, davalının ise müvekkili şirket gibi birden fazla tedarikçiden satın aldığı ürünleri zincir mağazasında, piyasada uygun fiyatlı ürün satma hedefi kapsamında satışa arz ettiğini, müvekkili şirketin ve davalı arasındaki ticari ilişkinin özü buna dayandığını, müvekkili şirket tarafından davalıya satılan ürünlerin bedeli davalı tarafından müvekkili şirkete ödenmediğini, ticari ilişki neticesinde müvekkili şirket tarafından davalıya ürün satıldığını ve faturası düzenlendiğini; ancak davalı söz konusu faturalara mesnet ürün bedelini müvekkili şirkete ödemediğini zaten faturalara da itiraz etmediğini, bu husus ticari defter incelemesi neticesinde de ortaya çıkacağını, davalının müvekkili şirkete olan borcunu ödememesi sebebiyle mahkeme huzurunda ikame edilen işbu itirazın iptali davasına mesnet Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile davalıya icra takibi başlatıldığını, icra takibinin ekinde yer alan fatura tutarı ise müvekkili şirket tarafından davalıya satılan; ancak davalı tarafından müvekkili şirkete bedeli ödenmeyen ürünlerin faturasını oluşturduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları ve Vergi Usul Kanunu uyarınca faturanın tanımı yapılmış olup fatura müvekkili şirket tarafından satılan ürünlerin karşılığında davalının ne kadar borçlandığını gösteren yazılı ve ticari bir belge olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca adına fatura düzenlenen kişiye bu faturaya karşılık itiraz imkânını tanımış olup davalı bu hakkını da kullanmadığını, sonuç olarak davalı, müvekkili şirkete olan borcunu ödemediğini, müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını hiçbir şekilde tahsil edemediğini ,müvekkili şirketin davalıdan olan alacağını tahsil edemeyince aradaki ticari ilişkinin de zedelenmemesi adına ve her şeyden önce tüm iyi niyetiyle davalıya borcunun ödenmesi için ihtarname keşide ettiğini, davalının müvekkili şirkete herhangi bir borcunun olmadığını ileri sürüldüğünü, müvekkili şirketin muhtelif tarihlerde davalıya satmış olduğu 117.155 adet ürünün davalı tarafından müvekkili şirkete iade edildiğini ve fakat iade faturası kesilirken dahi davalı hesaplama hataları yaptığını , ticarete aykırı davrandığını, müvekkili şirkete düzenlenmiş olan iade faturaları müvekkili şirket tarafından incelendiğinde iadeye konu ürünlerin birim fiyatının, müvekkili şirket tarafından davalıya satışın gerçekleştiği tarihte geçerli olan fiyatlar olmadığı tespit edildiğini, diğer bir ifadeyle, davalı tarafından kesilen iade ürün fatura tutarı davalı tarafın müvekkili şirket ürünlerini zincir mağazasından satışa arz ederken uyguladığı indirimli fiyatlar üzerinden iade edildiğini, müvekkili şirketin ürünlerinin davalının zincir marketlerinde iade sebebiyle satılamayacağı için davalının da herhangi bir ek menfaate hak kazanamayacağında tereddüt bulunmadığını, ancak davalı tarafından bu konuda dahi ticari iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davranılmak suretiyle indirim (ıskonto) uygulanmış tutarlar üzerinden müvekkil şirkete iade faturası düzenlediğini, anılan sebeple müvekkili şirket tarafından çıkan fiyat farkı hesaplandığını ve davalıya fatura edildiğini ve davalı bu hususta ihtarname keşide edilmek suretiyle de bilgilendirildiğini, müvekkili şirket tarafından, iade edilen ürünler neticesinde, iadeye konu ürün tutarına karşılık gelen alacak miktarı düştüğünü ve müvekkili şirkete davalıdan olan alacağının ödenmesi için davalıya 5 günlük müddet verildiğini, ancak davalı tarafından müvekkili şirketin alacağı müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkili şirketin aylarca maruz kalmış olduğu davalının bu haksız ve hukuksuz tutumuna karşılık Bakırköy …. İcra Dairesi …. Esas ile ¨ 21.469.351,25’lik icra takibi başlattığını; ancak söz konusu icra takibine de yine davalı tarafından haksız bir şekilde tamamına itiraz edildiğini ve müvekkili şirketin alacağı hukuk nezdinde dahi haksız bir şekilde inkâr edildiğini, davalı tarafın haksız itirazının ise 21.01.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, akabinde ticari davalarda zorunlu arabuluculuk süreci başlatılmış, süreç 10.07.2020 tarihinde anlaşamama olarak tamamlandığını, arabuluculuk süreci sonunda karşı taraf ile anlaşılamaması üzerine müvekkili firma Bakırköy … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kısmi dava ikame ederek davaya konu icra takibine yapılan itirazın ¨ 6.250.000,00 bedel üzerinden itirazın iptalini talep ettiklerinin ancak işbu dosyanın kesinleşmediğini, bu nedenle Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında kalan ¨ 15.219.351,25 yönünden itirazın iptalini davalarının kabulünü, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın ¨ 15.219.351,25 yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamını, davalı tarafça haksız ve kötüniyetli olarak yapılan itiraz sebebiyle dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Bakırköy …Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olması ve icra dairesinin yetkisine açıkça itiraz edilmiş olması nedeni ile işin esasına girilmeden huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili şirket ile olan ticari münasebeti çerçevesinde huzurdaki davaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibini başlatmış olup söz konusu icra takibine müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, takibe yapılan itiraz üzerine, davacı tarafından Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası ikame edildiğini, işbu dosyada, huzurdaki davaya konu icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini ancak kesinleşmediğini, bu nedenle, aynı konuda, tarafları aynı olan bir başka dava devam ederken huzurdaki davanın derdestlik sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiğini itirazın iptali davasının kısmı dava olarak açılmasına hukuki yarar bulunmadığını, iş bu nedenle de usulden reddi gerektiğini, hukuk ve hakkaniyete aykırı bir şekilde ikame olunan huzurdaki dava muhteviyatında davacı tarafça mesnetsiz bir şekilde girişilen Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip kapsamında sunulu itirazın kaldırılması talep olunmakta ise de işbu davanın takip tutarının ¨ 21.469.351,25 iken işbu meblağ haricinde ¨ 15.219.351,25 üzerinden kısmi tutarla açılmasına hukuki yarar bulunmadığını, dava hukuki niteliği itibarıyla itirazın iptali davası olup belirsiz alacak davası olmadığını, davacı taraf harca esas değer olarak belirttiği ¨ 15.219.351,25’lik tutarın icra takibine konu ettiği hangi faturalara ilişkin olduğunu, hangi gerekçe ile işbu tutar üzerinden dava ikame etmiş olduğunu, işbu tutar üzerinden dava ikame etmekte hukuki yararının bulunup bulunmadığını açıklamaksızın huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı tarafından takip konusu yapılmış olan alacak tutarına müvekkili şirket adına gerçekleştirilen külli itiraz göz önüne alındığında huzurdaki davanın kısmi dava olarak ikame edilmesinde hukuki yarar olmadığını, aksini iddia eden davacı tarafın hangi gerekçe ile ve hangi faturalara istinaden ¨15.219.351,25 tutarında dava ikame ettiğini, bakiye kısmın neden dava konusu edilmediğini açıklaması gerektiğini, davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile ¨ 6.250.000,00 değerinde açılan kısmi dava usulden reddedildiğini ve derdest olduğunu, davacı tarafından her ne kadar müvekkili şirkete satışı gerçekleştirilen ürünlere ilişkin bedellerin davacı tarafa ödenmediğini ve devamında ilgili tutarların tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığı iddia edilmekte ise de tümüyle mesnetsiz işbu takibe karşı yasal süresi içerisinde borç ve tüm ferileri yönünden itiraz edildiğini, huzurdaki dava ile ileri sürülen iddiaların aksine, müvekkili şirket tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereği üzerine düşen tüm yükümlülükler eksiksiz olarak yerine getirilmiş olduğunu ve davacıya borcunun olmadığını, davacı tarafından müvekkili adına kesilen faturalara karşı gerekli ödemelerin yapılmadığını, fiyat indirim destek faturalarının dayanağının bulunmadığını bu durumun müvekkillin keyfi uygulaması olduğuna dair davacı ifadeleri, taraflar arasında uzun döneme baliğ ve yüksek tutarlarla gerçekleşmiş ticari ilişki kapsamında gerçek dışı olduğunu, tarafların ticari ilişkisinin süresi/volumü gözönüne alındığında davalının icra takibine konu ettiği tutarda bir alacağın ödenmeksizin ticari ilişkinin sürmesi mümkün olmadığını, müvekkili şirketin davacı ile süregelen ticari ilişki içerisinde gerekli tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına karşın davacı tarafın hukuksuz ve kötüniyetli yaklaşımının önüne geçilemediğini, davasını ispatla mükellef davacı taraf ile müvekkili arasında keşide edilen ihtarnamelerde de yer aldığı şekliyle davacının mutabakattan kaçınma çabası açıkça görüldüğünü, davalı müvekkili tarafından defaatle dile getirildiği ve dahi davacı ilgili birimlerinin de bilgisi dahilinde olduğu şekliyle taraflar arasında, davacının müvekkile ödemekle yükümlü bulunduğu fatura bedellerini süresinde ödememesi dolayısıyla hesap mutabakatı sağlanamadığını, davacının kendi iç işleyişinde yaşanan aksaklıkları müvekkilin bir kusuru olarak kabul edilmesini istediğini, müvekkili tarafından düzenlenen faturalara karşı yapılması gereken ödemeleri görmezden gelerek finans biriminden onay alınamadığına dair yaklaşımın hukuken izahı olmadığını, iddiasını ispat külfeti davacıda iken işbu hususun aksine gerçekle bağdaşmayan iddialar kapsamında huzurdaki dava ikame edildiğini ,ispattan yoksun huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının itirazın iptali davasına konu takibi mücerret bir alacak tanımına ilişkin olup, aynı takibe ilişkin itirazın iptali davasında takip talebinde dayanılmayan faturalardan bahsedilmesi takip hukukunun temel ilkesine aykırı olduğunu, bu sebeple davacı tarafından bu aşamada alacağın dayanağı olarak işaret edilen ve ancak işbu aşamada dahi herhangi bir şekilde dosyaya sunulmayan ve bilgisine yer verilmeyen faturalarının yargılamaya esas alınmamasını ve dosyada mübrez delilleri doğrultusunda ispattan yoksun davanın reddini gerektiğini, bu nedenlerle davaya konusu icra takibinin yetkili İstanbul İcra Müdürlüğü yerine yetkisiz Bakırköy İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılmış olması nedeni ile yetkisiz icra dairesinde başlatılan takibine dayanan itirazın iptali davasının reddini, huzurdaki uyuşmazlığın çözümünde mahkemenin yetkili olmaması nedeni ile davanın yetkisiz mahkemede açılması sebebiyle reddini, dosyanın yetkili İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, yetki itirazlarının baki kalmak kaydıyla aksi kanaat hasıl olması halinde davanın derdestlik nedeniyle reddini, nihayetinde haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddini, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YARGILAMANIN ÖZETİ:
Dava ; Cari hesaba dayalı alacağın tahsili için girişilen ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK.67.maddesi gereği iptali ve takibin devamı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının davalıdan icra takibinde talep ettiği alacağının olup olmadığı, var ise miktarının tespiti noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, incelenmesinde; davacı-alacaklı tarafından davalı-borçlu aleyhine 21.469.351,25 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 10/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun vekili vasıtasıyla yasal süresi içerisinde takibe, borca ve fer’ilerine itiraz ettikleri, itirazın yasal 7 günlük sürede yapıldığı, işbu itirazın iptali davasının da 1 yıllık süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacının mahkememizin asıl dosyasında alacağın bir kısmı için itirazın iptalini talep ettiği, birleşen dosya ile kalan kısmı için itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nin 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu, ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nin 187, 190 ve 200’üncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
Bilirkişi … 02/03/2022 tarihli ön raporunda özetle; Davacı ve davalı taraf şirket merkezlerine gidildiğini ve belgeler üzerinde incelemeler yapıldığını, davacının dava dosyasına sunduğu klasör evrakların incelenmediğini, davacı tarafça yapılması gereken açıklamalar ile ilgili klasörlerde mevcut ise, bu evrakların ayrıntı yapılması gerektiğini, dosyaya SAP muhasebe programını bilen bir SMM bilirkişisinin atanması gerektiğini, esas dava için rakamsal bir sonuca varılamadığından birleşen Bakırköy … ATM’nin… esas sayılı dosyası ile ilgili de bir inceleme yapılmadığını bildirmiştir.
Bilirkişiler … ve … 23/08/2022 tarihli raporlarında özetle; … arasında uzun yıllara dayanan ve davacı şirketin davalı şirkete çoğunlukla yçiçek yağı ve zeytinyağı satışına dayalı ticari ilişki bulunduğu, davacı ticari defterlerine göre icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 17.859.231,86 TL alacaklı gözüktüğü, davacının alacağına dayanak faturaların tamamının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerine göre ise icra takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 159.540,90 TL alacaklı gözüktüğü,…lar arasında 18.018.772,76 TL ihtilaf olduğu, ihtilafın 16.020.882,40 TL’sinin davalının kestiği faturaların davacı kayıtlarında olmamasından, 1.988.455,93 TL’sinin de (doğrusu 1.988.837,51 TL’dir) davacının kestiği faturanın davalı kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı, davalının davacıya iade ettiği ürünlerin fiyatlarını alış faturalarında yer alan fiyatlar üzerinden kestiği, ancak davacı tarafından davalıya satılan tüm ürünlere karşılık satış faturalarındaki iskontolar haricinde davalının ek iskonto faturası düzenlediğine ve davalının kesmesi gereken ve buna göre kabul edilen faturalara ilişkin detaylı hesaplamaların sunulduğu, davacı tarafından sunulan ayrıntılı hesaplamalara göre 1.988.837,51 TL’lik fiyat farkı faturasının uygun olduğu, davalı tarafından aksini ispat eder şekilde, davacıdan aldığı tüm ürünlere değil de, davacıdan alınan ürünlerden sadece satılan miktarlar yönünden iskonto faturası düzenlediğine ilişkin dayanak bir bilgi, belge veya ispat vasıtası sunulmadığı, davalının davacıya aldığı tüm ürünler yönünden değil de, sadece sattığı ürünler yönünden ek iskonto faturası düzenlediğini ispat etmesi halinde davacının 1.988.837,51 TL’lik faturasının uygun olmayacağı, rapor içerisinde davacıda olmayan davalı faturalarına ilişkin tek tek tespit ve açıklamalar yapıldığı, yine taraflarca sunulan veya sunulmayan delillere rapor içerisinde ayrıntılı bir şekilde yer verildiği, Syf.27…-32’de yapılan tespitlerin özetine tekrar yer verildiği, buna göre seçenekli hesaplamaların şu şekilde olduğu; davacının icra takip tarihi itibariyle davalıdan 17.453.532,84 TL alacaklı olduğu, davacının fiyat farkı faturasının uygun olmadığına kanaat edilmesi halinde, icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 15.464.695,33 TL alacaklı olacağı, davalı ….’nun kestiği ve davacı kayıtlarında olmayan 14.208.246,10 TL’lik faturanın davalı alacağı olarak değerlendirilip değerlendirilmemesi takdirinin Sayın Mahkemenizde olduğu, Sayın Mahkemenizce varılacak kanaate göre davalı …. alacağı olarak değerlendirilecek tutarlar olması halinde, seçenekli hesaplanan davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği, dava konusu icra takip dosyasına dayalı olarak, davacının asıl davada 6.250.000,00 TL’ye itirazın iptalini, birleşen davada ise 15.219.351,25 TL’ye itirazın iptalini talep ettiği, Sayın mahkemenizce varılacak sonuca göre asıl ve birleşen dava konusu alacak talepleri yönünden değerlendirilme yapılması gerektiği, … arasındaki ticari ilişkide vadenin 35 gün olduğu ve davacı tarafından davalıya gönderilen Noter ihtarnameleri ile bir kısım alacaklar yönünden temerrüdün gerçekleştiği, ancak, Sayın Mahkemenizin takdirlerinde olan alacağın yüksekliği ve bu alacağın bir çok faturalardan kaynaklanması nedeni ile çok fazla seçenekli hesaplama olabileceği, izah edilen nedenle bu aşamada takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapılamadığını bildirmişlerdir.
Bilirkişiler …,… ve … 16/01/2023 tarihli ek raporlarında özetle; Davacı ticari defterlerine göre icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 17.859.231,86 TL alacaklı gözüktüğü, davacının alacağına dayanak faturaların tamamının davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı ticari defterlerine göre ise icra takip tarihi itibariyle davalının davacıdan 159.540,90 TL alacaklı gözüktüğü, … arasında 18.018.772,76 TL ihtilaf olduğu, ihtilafın 16.020.882,40 TL’sinin davalının kestiği faturaların davacı kayıtlarında olmamasından, 1.988.455,93 TL’sinin de (doğrusu 1.988.837,51 TL’dir) davacının kestiği faturanın davalı kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı, kök raporda mali olarak yapılan ve ek rapor kapsamında da hem sektörel hem de mali yönden yapılan değerlendirmeler neticesinde; davalının kestiği ve davacının kabul etmediği fatura muhteviyatlarının doğruluğuna ilişkin herhangi bir dayanak belge yada hesaplama sunulmadığından, yine davacı tarafından davalının fatura içeriklerinin doğru olmadığına ilişkin sunduğu hesaplamaları çürütecek aksi bir dayanak belge yada hesaplama sunulmadığından, davacının davalıdan 17.449.084,02 TL alacaklı olduğu sonucuna varıldığı, dava konusu icra takip dosyasına dayalı olarak, davacının asıl davada 6.250.000,00 TL’ye itirazın iptalini, birleşen davada ise 15.219.351,25 TL’ye itirazın iptalini talep ettiği, asıl davada davacının 6.250.000,00 TL asıl alacağına takip tarihine kadar 360.402,40 TL işlemiş faiz hesaplandığı, birleşen davada davacının kalan alacağı olan 11.199.084,02 TL alacağına takip tarihine kadar 645.788,28 TL işlemiş faiz hesaplandığını bildirmişlerdir.
HMK. 219. maddesine (HUMK. 326) göre her iki taraf kendi ellerindeki vesikaları (belgeleri) mahkemeye ibraz etmek zorundadır. Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticari defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle, delillerini karşı tarafın ticari defterlerine hasretmediği hallerde karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar HMK. 219. ve ardından gelen maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelere tabidir.
Asıl ve birleşen dosya dava itirazın iptali davası davası olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nin 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nin 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava konusu somut olayda; … arasında davacı tarafından davalıya Yağ
satışı yapılması şeklinde ticari ilişki kurulduğu, işbu ticari ilişki neticesinde davacının
davalıdan 20.710.885,09 TL asıl alacak + 758.466,16 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam
21.469.351,25 TL alacaklı olduğunu iddia ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı,
davalının takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde asıl dava ile 6.250.000,00
TL, birleşen dava ile 15.219.351,25 TL yönünden itirazın iptali davası açıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu; huzurdaki davada uyuşmazlık konusunun davacının davalıdan alacaklı
olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususunda toplandığı anlaşılmaktadır.
Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına , uyuşmazlığın her iki tarafında defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına , tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabii defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülememiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.(BAHTİYAR, M., Ticari Defterlerin Hukuki Önemi ve Sahibi Lehine Mahkemede Delil Olma Şartları, Makaleler II, s. 71 vd; ARKAN, s. 330 vd.)
Tarafların ticari defterlerinin incelenmesinde, davacı ticari defterlerinde icra takip
tarihinde davacının davalıdan 17.859.231,86 TL alacaklı olduğu, davacının alacaklı olduğu
17.859.231,86 TL’lik faturaların tamamının davalı kayıtlarında yer aldığı tespit
edilmiştir. Davalı ticari defterlerinde ise icra takip tarihinde davacının değil davalının
davacıdan 159.540,90 TL alacaklı olduğu gözükmektedir. …lar arasında 18.018.772,76 TL
ihtilaf bulunmaktadır. …lar arasındaki ihtilafın 16.020.882,40 TL’si davalının kestiği
faturaların davacı kayıtlarında olmamasından, 1.988.455,96 TL’si (doğrusu 1.988.837,51
TL) de davacının kestiği faturanın davalı kayıtlarında olmamasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Davanın hukuki niteliği itirazın iptali davası olduğu ve bunun gereği olarak ispat külfetinin davacıda davacının icra takibine konu ettiği fatura alacağı olup tarflar karşılıklı faturalaşma ve ödemelere dayalı bir ticari ve muhasebe işleyişinde kendi hesaplarına almadığı … faturalarından kaynaklı hesap özetine dayalıdır. Dosya kapsamında incelenen defterlere göre de taraflar arasında mal satışından kaynaklı ve bu satışın taraflarca karşılıklı ödeme ve faturalaşmalarla yürüdüğü sözleşmeye dayalı bir ticari ilişki ve muhasebe işleyişi olduğu görülmüş icra takipleri davalar ve açılmadan önce karşılıklı ihtarnameler gönderilmiş olup ancak a davacı, davalının sözleşmeleri dava dosyasına ibraz etmesi ile birlikte bu defa davada taraflar arasındaki ticari sözleşmelerin kendi tarafından yetkili temsilciler tarafından imzalanmadığı sebebiyle ile geçersiz olduğu ve kendisini bağlamadığı savunmasını yapması üzerine istinaf ilamı da dikkate alındığında sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle ilgili kişinin şirket yetkilisi olmadığı dikkate alındığında bu sözleşmeye davacı onay da vermediğinden uyuşmazlığın çözümü faturalar ve açık hesap üzerinden incelenerek çözüme kavuşturulması yoluna gidilmiştir.
İlk olarak dava/takip konusu edilen faturalar dikkate alındığında dava/takip konusu edilen faturaların tamamı davalı kayıtlarında yer
almaktadır ve buna göre davacının alacaklı olduğu sabittir. Aynen davalı vekilinin
dediği şekilde, takip konusu cari hesap alacağı değildir, takip konusu davacının
davalıya kestiği faturalardır. Ancak davalı davacının takip konusu tüm faturaları davalı kayıtlarında yer aldığı halde,
cari hesap ilişkisi içerisinde davalı davacıya bir kısım faturalar keserek davacı
alacağını sıfırladığından, davalının bu faturalarının haklı olup olmadığını
incelemiştir. Bu kapsamda hükme de esasa alınan son tarihli bilirkişi raporu da dikkate alındığında Davacı … icra takibinde 20.710.885,09 TL asıl alacak + 758.466,16 TL işlemiş faiz olmak
üzere toplam 21.469.351,25 TL’nin tahsilini konu etmiştir. İcra takibinde işbu alacağının
vadelerini ve tutarlarını gösteren liste sunmuştur. Yani davacı … icra takibinde alacağının
dayanağı olarak belli bir faturaları göstermemiş, kendi hesaplarında vadeleri dolan ve buna
göre değişen vadelerde alacaklarını gösteren bir listeye dayanmıştır. Davacının ticari defterlerine göre icra takip tarihinde davalıdan olan alacağı
17.859.231,86 TL’dir. Esasen başlangıçta davacının alacağına dayanak faturaların tamamı davalı
kayıtlarında yer almaktadır.
Daha sonra davalı bu faturaları kayıtlarından çıkararak kendi faturalarını kesmiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan incelemelerde davalı … Ltd. Şti.’nin davacıya
keşide ettiği toplam 16.020.882,40 TL’lik faturanın davacı … A.Ş. ticari defterlerinde
kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Davacı … A.Ş. ticari defterlerinde kayıtlı olmayan
747.056,11 TL’lik davalı faturası için ise herhangi bir onay maili bulunmadığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta taraflar arasında ki en önemli ihtilaf indirim destek faturalarında kaynaklandığından,
davalı ….’dan e-mailler haricinde faturaların kesilmesine dayanak hesaplamalar,
yani davacının davalıya hangi ürünler için ne kadar ek iskonto tanıdığı, davacının ilgili
aylarda iskonto tanınan ürünlerden davalıya ne kadarlık ürün sattığı ve buna göre
davalının tanınan iskontolara istinaden davacıya ne kadar fatura kesmesi gerektiği
yönünde dayanak bilgi, hesaplama ve belgeler istenmiş, ancak davalı şirket ticari sır
kapsamında olduğundan bahisle davacının kabul etmediği faturalara dayanak hesaplama ve bilgileri ibraz etmemiştir.
Öte … davalının davacıya kestiği, 15.132.937,90 TL’lik Hasarlı ürün iskontosu + Lojistik
iskontosu + İndirim Destek Faturaları davacı kayıtlarında yer almamaktadır. Taraflar
arasında İndirim Destek faturaları konusunda yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.
Bu faturalardan 14.990.296,83 TL’lik İndirim Destek faturası davacı kayıtlarında
bulunmamaktadır. İşbu faturalar … arasında gerek Noter ihtarnamesi gerekse KEP
üzerinden iade edilmiştir. Sonuç olarak bu karşılık faturalar konusunda taraflar arasında bir anlaşma ya da yerleşik uygulama bulunmadığından bu faturaların düzenleme ve alacak hakkı yaratama olanağının olmadığı dosya kapsamındaki delillerden ve davalının ispata elverişli delil sunamamasından anlaşılmıştır. Yine bakiye
ihtilaflı 14.429.562,61 TL’lik faturalardan, 747.056,11 TL’lik faturalar yönünden
herhangi bir onay maili veya başkaca dayanak bir belge delil sunulmamıştır. Anılan gerekçelerle bu savunma yerinde görülememiştir.
Bakiye 13.682.506,50 TL’lik fatura yönünden davacı şirketten…’in
faturaların kesilmesi için onay vermesi yetkili olmaması ve bu işlemin dayanağının şirke tarafından onaylanması nedeniyle davacının kabul etmediği
13.682.506,50 TL’lik faturaların doğruluğuna ilişkin davalı tarafından dayanak
bir bilgi, belge ve delil sunulmadığından davalı alacağı olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak davacının sunduğu listelerin kontrolleri yapıldığında, davalının
tüm alımlar üzerinden davacıya indirim destek/ikinci iskonto faturası düzenlediği
gözükmektedir. Hal böyle olunca, davalı … davacıya iade ettiği ürünleri, ilk faturadaki
fiyatlardan kesmesi uygun değildir. Davalının tüm alımlara iskonto faturası düzenlediğine
göre, davacıya ikinci iskontoları da dikkate alarak iade faturası düzenlemesi gerekirken,
ilk faturaları üzerinden iade faturası düzenlendiğinden, davacının fiyat farkı faturası uygun düştüğü teknik olarak da tespit edildiğinden davacının raporda da tespit edilen bir fatura bedeli yönünden yemin teklif etmediği dikkate alındığından teslim alan bölümü bakımından ispat edilemeyen davanın reddine diğer davalı tarafından kesilen bir kısım faturalar bakımından ise usulüne uygun olduğu raporla tespit edildiğinden davacının alacağının aslı ve birleşen dosya bakımından kabulüne davacı takipten önce davalıyı ihtarnamelerle temerrüde düşürmüş olup ancak faizi talebini fatura tarihlerinden itibaren talep etmesi nedeniyle mahkememizce işlemiş faiz hesabı denetlenip hesaplanması gerekmiş işlemiş faiz başlangıcı yönünden taleple bağlılık kuralı gereğince her iki dosyadaki asıl alacak miktarları gözetilerek ASIL DAVADA ASIL ALACAK 6.043.926,42 ASIL DAVADA İŞLEMİŞ FAİZ 20.073,58 TOPLAM 6.250,000.00 BİRLEŞEN DAVA ASIL ALACAK 11,405,157.60 BİRLEŞEN DAVA İŞLEMİŞ FAİZ 281,445.92 BİRLEŞEN DAVA TOPLAM ALACAK 11,686,603.52TL olarak hesaplanmış olup sonuç olarak aynı takipten dolayı ASIL VE BİRLEŞEN DAVA TOPLAM ASIL ALACAK 17,449,084.02 ASIL VE BİRLEŞEN DAVA TOPLAM FAİZ 487,519.50ASIL VE BİRLEŞEN DAVA TOPLAM ALACAK 17,936,603.52 TL olmak üzere davanın kabulü gerekmiş olup davacının ispat edilemeyen ve davalının usulüne uygun kestiği faturaların mahsubu sonucunda davacının fazlaya ilişkin talebi birleşen dosyada reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte … itirazın iptâli davalarında borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için İİK’nın 67/II. maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekir. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nın 07.06.2006 tarihli, 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı ilâmı).Bu davada davacı fatura alacağına dayandığından likit alacak olması sebebiyle icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve Takipteki asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemek üzere hesaplanan değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)ASIL DAVA BAKIMINDAN DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak olarak 6.043.926,42-tl ve işlemiş faiz olarak 206.073,58-TL YÖNÜNDEN İPTALİNE, TAKİBİN AYNEN DEVAMINA,
-Takipteki asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemek üzere hesaplanan değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
-Hükmedilen alacağın %20 oranı olan icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine, hesaplanan 1.250.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ DOSYASI BAKIMINDAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
-Davalının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın asıl alacak olarak 11.405.157,60-TL asıl alacak ve işlemiş faiz olarak 281.445,92-TL bakımından KISMEN İPTALİNE,
-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
-Takibin asıl dosyada dikkate alınacak toplam 11.686.603,52‬-TL yönünden DEVAMINA,
-Takipteki asıl alacağa takip tarihinden itibaren işlemek üzere hesaplanan değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına,
-Hükmedilen alacağın %20 oranı olan icra inkar tazminatına davalının mahkum edilmesine, hesaplanan 2.337.320,704‬-TL’nin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
-Reddedilen kısımlar yönünden davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Asıl Dava Yönünden;
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 426.937,50 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 426.883,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin harç ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 108,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça bilirkişi ücreti, tebligat ve müzekkere masrafları olmak üzere yapılan toplam 29.786,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 300.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi Dosyası Yönünden;
Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 798.311,89 TL harçtan peşin alınan 259.908,48 TL harcın mahsubu ile noksan kalan 538.403,41 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafça yatırılan 259.908,48 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 259.967,78 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan 113,35 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 87,04 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 354.866,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 256.982,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333.maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde taraflara iadesine,
HMK’nin uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip ….
¸e-imzalıdır