Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/557 Esas
KARAR NO : 2021/1023
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 17/06/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile müvekkil aleyhinde 25.000-USD kambiyo takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine konu borç takip öncesinde yaptığı nakdi ödemeler ile kısmen ödendiğini, müvekkili icra takibine konu senede ilişkin 74.800,00-TL nakdi ödeme yaptığını, müvekkili takip konusu senede istinaden senetteki ciranta …’nın banka hesabına ‘’30.05.2019 tarihli 25.000-USD‘lik borç senedinin kısmi ödemesi’’ açıklaması ile belirli tarihlerde toplamda 74.800,00-TL tutarında ödeme yaptığını, takibe konu bono, ciranta … tarafından protesto edilmesi amacı ile … Bankası A.ş- … Caddesi Şubesine verildiğini, banka tarafından Üsküdar …. Noterliğinin 03/06/2019 tarihli …. yevmiye numarası ile ödememe protestosu tebliğe çıkarıldığını, ödememe protestondan sonra yani vade tarihinden sonra bono davalı tarafından ciro edildiğini ve icra takibine konulduğunu, dava dışı …’nın muvazaalı davranışlarla müvekkili aleyhinde icra takibi yaptığını, davalı ve dava dışı …’nın vekilliğini Av….’nin üstlendiğini, icra takibi 74.800,00-TL yönünden haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı tarafından kötü niyetle icra takibi başlatıldığını, açıklanan nedenlerle davalı hakkında %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve 74.800,00-TL yönünden icra takibinde borçlu olunmadığı hususunda karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, açılan haksız davanın reddi gerektiğini; Öncelikle davalı ile dava dışı …’nın muvazaalı hareket ettiği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, dalanın senede ciro yoluyla hamil olduğunu, davacı ile dava dışı … arasındaki ticari ilişkinin bir tarafı olmadığını ve iyiniyetli hamil konumunda olduğunu, davacının ileri sürdüğü ödeme def’ini davalıya karşı da ileri sürebilmek için gerçeğe aykırı muvazaa iddiasında bulunduğunu, bu iddiasını da varsayımlar üzerinden gerekçelendirerek “bono” niteliğindeki kıymetli evrağa bağlanmış borçtan kurtulma çabası içerisinde olduğunu, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … esas, …. karar, 18/03/2021 tarihli görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememizin … sayılı esasına tevzi olduğu görülmüştür.
Bakırköy …. İcra dairesinin … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular … ve … aleyhine 25.702,74 USD borcun tahsiline yönelik olarak takip başlatıldığı görülmüştür.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, menfi tespit isteminden ibarettir.
Dava konusu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasındaki 25.000,00 USD’ lik senede dayalı olarak icra takibindeki toplam 25.702,74 USD borcun, ödeme yapıldığı iddiasına dayalı olarak 74.800,00-TL yönünden borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlu. borcu olmadığı veya borcun itfa veya imhal edildiğini yalnız resmi veya imzası (alacaklı tarafından) ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir. (İİK m.169/a.l.c.2)
İİK’nun 169/a-İ maddesine göre borçlu. borcun olmadığı veya itfa veya imhal edildiği itirazını imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir adi belge ile de ispat edebilir. Ancak borçlunun ispat için dayandığı belgede, açıkça takip konusu kambiyo senedine atıf yapılması gerekir. Borçlunun dayandığı belgede açıkça kambiyo senedine atıf yok ise ve alacaklı bu belgedeki ödemenin kambiyo senedindeki alacak için yapıldığını kabul etmezse. borçlu, böyle bir belge ile ödeme itirazını ispat edemez, borçlunun itirazının reddi gerekir. (BKNZ: Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku El Kitabi Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş İkinci Baskı 2013, Syf. 789)
Takip dayanağı 16/01/2019 keşide. 30/05/2019 vade tarihli 25.000-USD bedelli bononun incelenmesinde: keşidecinin …, lehtarın … olduğu, takip alacaklısının senette ciranta konumunda olduğu görülmektedir.
Borçlu, itirazında takip dayanağı senetten doğan borcun bir kısmının dava dışı lehtar – davalı …’ya ödendiğini iddia etmektedir.
TTK’nun 825. maddesinde; *(1) Borçlu, emre yazılı bir. senetten doğan alacağa karşı ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz bulunduğu def’ileri ileri sürebilir. (2) Borçlu ile önceki hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan doğruya varolan ilişkilere dayanan def’ilerin ileri sürülmesi. ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde caizdir” hükümleri yer almaktadır.
Buna göre. takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkiden doğan kişisel (şahsi.nispi) delileri takip yapan yetkili hamile karşı ileri süremez. Fakat takip borçlusu, diğer senet alacaklıları (hamilleri) ile kendi arasındaki ilişkiden doğan kişisel (şahsi,nispi) def’ileri. takip yapan hamilin bildiğini İİK m.169/a-İ’deki belgelerden biri ile ispat ederse, bu def’i takip vapan vetkili hamile de ileri sürülebilir.
Somut olayda davalı alacaklının, davacı borçlu tarafından sunulan belgeden haberdar olduğunu gösterir somut bir delil mevcut değildir. Hamilin, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket ettiği ispat edilememiştir. Borcun dava dışı lehtara ödendiği iddiası, şahsi def’i niteliğinde olup, iyi niyetli olmadığı kanıtlanamayan 3.kişi alacaklıya karşı ileri sürülemez. Dava dışı lehtar ile davalı alacaklı arasındaki muvazaa ilişkisinin iddia kapsamında kaldığı; bu iddianın hamilin, senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket ettiğini ispata yarar nitelikte değildir. İİK m.169/a-1’deki belgelerle desteklenmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının davasının ispat edemediği, ileri sürülen şahsi defilerden davalının sorumlu olmadığı anlaşılmış olup, aşağıdaki şekilde karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının sübut bulmadığından REDDİNE,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 1.277,40 TL peşin hartan mahsubu ile bakiye 1.218,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı tarafa İADESİNE,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
– Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına)
4- Davalı tarafça yapılan 11,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
– Davalı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan miktarın davalı tarafa İADESİNE,
5- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan ve tahkikat aşamasına geçilmeden karar verildiğinden (yarı oranında) 5.595,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/10/2021
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza