Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/495 E. 2022/1031 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/495 Esas
KARAR NO : 2022/1031

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 14/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, servis taşımacılığı işi yaptığını ve davalı … ile arasında servis taşıma hizmeti hususunda bir iş ilişkisi kurulduğunu, taraflar arasında kurulan bu iş ilişkisine istinaden düzenlenen 29/02/2020 tarihli, … nolu fatura alacağı 10.504,00TL ve 31/03/2020 tarihli … nolu fatura alacağı 6.422,00-TL olmak üzere toplam 16.926,00-TL’nin davalı borçludan tahsil edilemediğini, 18.09.2020 tarihinde Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından 08.10.2020 tarihinde itiraz edildiğini, icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlu tarafından ödeme yapılmaması ve başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine, arabuluculuk başvurusu yapıldığını ve yapılan görüşme neticesinde anlaşma sağlanamadığını, davalı borçlu tarafından takibe yapılan itirazın haksız olduğunu, davanın kabulü ile Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, tüm alacaklar yönünden takibin kaldığı yerden devamına, borçlu aleyhine alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı müvekkili arasında servis taşımacılığına dayanan bir hizmet sözleşmesi bulunduğunun doğru olmakla birlikte mezkur icra takibine konu faturalardaki tutarların ödenmediği iddiası asılsız olduğunu, davalı müvekkilinin, kesilen faturalar üzerinden servis taşımacılığına ilişkin bütün ödemeleri yaptığını ve davacıya yapılan ödemelere dair dekontların dosyaya sunulduğunu, ancak davalı müvekkilinin işlerinin çok fazla ve yoğun olmasından dolayı, birçok bankada ve bu bankalardaki birden fazla hesaplarını kullanması sebebiyle, davacıya yapılan ödemelere ilişkin dekontların bazıları dilekçe ekinde sunulmuş olmakla birlikte, davalı müvekkili tarafından, davacıya yapılan ödemelerin tam olarak tespit edilebilmesi için, davacının sürekli olarak kullandığı …. BANKASI’nda bulunan … IBAN numaralı hesabın, 01/09/2019 – 08/10/2020 tarihleri arasındaki hesap ekstresinin, … Bankasına müzekkere yazılarak dosyaya celbini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının kestiği faturaların, davalı müvekkiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini, bundan dolayı usulüne uygun olarak tebliğ edilmeyen faturaya dayalı olarak başlatılan icra takibinin de iptali gerektiğini, açılan davanın reddi ile Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın kabulüne, icra takibinin iptaline, davacı hakkında % 20’den az olmamak üzere, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece … İcra müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası uyaptan celp edilmiş olmakla, icra dosyası incelendiğinde; davacı / alacaklı şahsın, davalı / borçlu şirket aleyhine 16.926,00-TL toplam ve asıl alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık (%9,00) oranında yasal faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, var ise işlemiş faiz konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, bilirkişi Mali Müşavir …. ‘ün 28/08/2022 tarihli raporunda özetle; Taraflar arasındaki ihtilafın, davacı yanın Küçükçekmece …. .İcra Dairesi’nin …. E. sayılı İcra takibinin iptaline karar verilmesi gerektiği iddiası üzerine çıkmış bulunduğu, taraflar ticari defter ve belgelerini ibraz etmediklerinden değerlendirme ve hesaplama dosya kapsamını üzerinden yapıldığı, davacı şirket tarafından ibraz edilen 2 adet fatura toplamının 16.926 -TL olduğu, davalı şirket tarafından yapılan ödemeler toplamının 24.282-TL olduğu, takibe konu fatura açıklaması ve ödeme belgelerindeki bilgiler doğrultusunda fatura tarihi sonrasında yapılan ödeme toplamının 10.000 -TL olduğu, mahkemece davacı tarafından düzenlenen 2 adet fatura bedelinin kabulü ile ilgili faturalar tarihi sonrası yapılan ödemelerin kabulü durumunda davacının takip tarihi itibari ile 6.926,00 -TL asıl alacaklı olabileceği kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava; taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş ve neticede davalı tarafça defterler incelemeye esas olacak şekilde sunulmamıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu açıklamalardan sonra somut olayımıza dönecek olur isek, davacının tacir olduğuna ilişkin veri olmayıp,
taraflar arasındaki ilişkinin servis taşımacılığından kaynaklandığı, bu nedenle mutlak ticari dava olması nedeniyle mahkememizin görev alanına girdiği, davalının şirket olması nedeniyle ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunduğu, mahkememizce ihtaratlı olarak kurulan ara karara rağmen defterlerini incelemeye esas olacak şekilde sunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı cevap dilekçesi ile bütün ödemeleri yaptığını iddia etmiş bu haliyle artık ödeme iddiasını kendisinin kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca kendisinin tacir olması nedeniyle faturaların ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, ticari defterlerini ispat vasıtası olarak mahkememizce sunmamıştır. Mevcut deliller doğrultusunda yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davacının faturalardan kaynaklı davalıdan 16.926,00 TL alacaklı olduğu, davalının davaya konu faturalardan sonra 10.000,00 TL banka aracılığı ile ödeme yaptığı, bakiye davacı alacağının 6.926,00 TL olarak kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda hem ödeme iddiasında bulunan, hem mezkur faturalardan sonra bir kısım ödeme yapan davalının bakiye borcun ödendiğine dair somut delil dosyaya sunması gerekmekte olup, konuya ilişkin yasal delil sunamadığı anlaşılmıştır. Zira son duruşma zaptında davacıya bakiye alacağın elden ödendiğine dair davalı vekili tarafından beyanda bulunulmuş fakat dosya kapsamında bu bedelin ödendiğine dair ne ticari defter kaydı ne de yazılı başkaca delil sunulamadığından bu savunamaya mahkememizce itibar edilmemiş ve tespit edilen alacağın likit olduğu, reddedilen kısma ilişkin ise davalının kötü niyetinin ispatlanmadığı dikkate alınarak tarafların tüm talepleri hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE,
-Takibin asıl alacak miktarı olan 6.926,00-TL üzerinden aynen DEVAMINA,
-Hüküm altına alınan asıl alacağa davacının takip talebindeki miktarı aşılmamak üzere takip tarihinden itibaren yasal faiz İŞLETİLMESİNE,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
-Davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 473,12-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 204,43-TL harcın mahsubu ile bakiye 268,69-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 540,14-TL sinin davalıdan tahsili ile , geri kalan 779,86-TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 6.926,00 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 9.200,00 -TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 204,43-TL peşin harç, 868,60-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.132,33 – TL yargılama giderinin davanın kabul oranı dikkate alınarak 464,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza