Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/490 E. 2021/646 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/490 Esas
KARAR NO : 2021/646

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/01/2020
KARAR TARİHİ : 16/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili şirkete …. sayılı Süper Kobim Paket Sigorta poliçesi ile sigortalı …..’un kullanımında olan … Mah. … Sok. …. Mobilyacılar sitesi … …. adresindeki mahalde 04/02/2019 tarihinde davalı borçlu şirketin işyerindeki yangından kaynaklı sigortalı işyerinde maddi hasar oluşmasına sebebiyet verdiğini, 79.150 TL hasar belirlendiğini, Rücuan tazminat alacağı olan 79.150 TL hasar bedelinin tahsili çin davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının tüm borca itiraz ettiğini, haksız olarak yapılan itirazın iptalini talep ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Dava dosyası Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dosyasında uyuşmazlığın ticari iş niteliğinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzii edilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun, 3 Temmuz 1944 tarih ve 5746 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. sayılı kararında “bu husus sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir.
Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda, uyuşmazlık, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davalının tacir değil esnaf olduğu, davalı ile dava dışı sigortalı arasında sözleşmesel bir ilişki bulunduğu, uyuşmazlığın yangın nedeniyle uğranılan zarardan kaynaklandığı ve davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği bedelin halefiyet kuralı gereği rücuan davalıdan tahsili noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın türünün mutlak ticari davalardan olmadığı, mahkememizin davaya bakmakta görevli olmadığı, böyle bir durumda uyuşmazlığı çözmeye genel mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli ve yetkilidir.
HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dilekçesinin, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının karşı görevsizlik olması sebebiyle dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine görevli mahkemenin belirlenmesi için GÖNDERİLMESİNE,
3-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi.16/06/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza