Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/49 E. 2021/1206 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/49 Esas
KARAR NO : 2021/1206

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu aleyhine Çorlu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline takibin devamına, davalının %20 den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bu nedenle yetkisizlik nedeni ile red kararı verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirketin davacıya borcunun bulunmadığını bu nedenle de davanın esastan reddi gerektiğini, davacı şirket dava dilekçesine ek belgeleri dosyaya sunmadığını, takibe dayanak belgenin dahi sunulmadığını belirterek davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkememizin 30/03/2021 tarihli duruşmasında; -Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile davacının icra takibi tarihi itibariyle asıl alacak ve faiz alacağı yönünden alacaklı olup olmadığı, alacağının varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 12/07/2021 havale tarihli raporda; Davacı tarafın 2019 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı tarafın 14.06.2021 tarihli defter inceleme günü gelmediği, Davalı tarafın UYAP üzerinden 03.05.2021 tarihin sunduğu talep dilekçesinde yerinde inceleme talebinin olduğu, Dilekçede ismi ve iletişim bilgileri bulunan … isimli kişiyle …. numaralı telefon numarası üzerinden 15.06.2021-22.06.2021-23.06.2021-30.06.2021 tarihlerinde inceleme için iletişime geçildiği (mesaj yazışmaları kayıtlı) fakat rapor teslim tarihine kadar herhangi bir dönüş yapılmadığı, Davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, Davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği takibe konu edilen carl hesaba alt 2019 yılında 10 adet toplam KDV dâhil 69.868,43 TL tutarlı fatışranın olduğu, Faturaların açıklama kısımlarına malın cinsinin, miktar ve birim fiyatlarının belirtildiği, faturaların teslimi eden ve teslim alan olmadığı, imza ile teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, İş bu faturaların davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, Davalı tarafın faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatırıda herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığı, Davacı tarafın davalı tarafa 2019 yılında toplam 10 adet KDV dâhil 69.868,43 TL tutarlı fatura düzenlediği, Davacı tarafın davalı tarafa düzenlediği 10 adet faturayı KDV hariç 59.039,00 TL tutar üzerinden 2019 yılı Şubat-Mart Ve Nisan aylarında BS FORMU ile beyan ettiği, davalı tarafın davacı tarafa göre 2 adet ve KDY hariç 3.090,00 TL tutarında fazla fatura beyanının olduğu, Davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2019 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 17.02.2019 tarihli 5.364,15 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 27.04.2019 ve 31.12.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 49.868,43 TL alacaklı olduğu, Davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belge bulunmadığı, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 49.868,43 TL alacağı talep edebileceği, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9,50 oranında ve değişen oranlarda faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Mahkememizin 06/10/2021 tarihli duruşmasında Mahkememiz dosyasında görev alan Bilirkişi …’ın davalı vekili tarafından bildirilen adrese gitmesi, gittiğine dair tutanak tutması ve yine burada bildirilen kişiyi araması bu yaşanan süreci tutanak altına alması; işyerine gitmeden sadece telefonla ulaşmaya çalışılmasının mahkememiz ara kararına aykırı olduğu değerlendirilerek, bilirkişinin davalı tarafın itirazları kapsamında inceleme yapması için davalı şirketin bildirilen adresinde işyeri kayıtlarını inceleyerek ek rapor sunmasının istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 07/11/2021 havale tarihli ek raporda; kök rapordaki sonuç ve kanaatin aynen geçerli olduğu belirtilmiştir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, taraf beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’ nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava konusu, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dayalı olarak başlatılan takibe borçlu davalı tarafça yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görüldü.
Yargılamaya konu Çorlu … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu davalıdan asıl alacak ve faiz olmak üzere toplam 51.706,73 TL alacağı tahsili amacıyla ilama dayalı takip başlatılmıştır. Davalıya ödeme emri tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekili süresinde itirazında borca itiraz ettiğini belirtmiştir. İtiraz üzerine takibin durduğu ve süresinde iş bu davanın açıldığı görülmüştür.
Davalı tarafça, icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazda yetkili icra dairesinin belirtilmemesi ve açılan dava yönünden de mahkememizin yetkili olması sebebiyle icra müdürlüğünün yetkisine yapılan itirazın usulüne uygun olmadığı kanaatiyle mahkememizce yargılama devam edilmiştir.
Dava konusu miktar 51.706,73 TL’ dir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ile 85 ve HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Davacının incelemeye konu ticari defterlerinin yasal şartları taşıdığı ve davacı lehine delil niteliğinin olduğu dosya kapsamı içeriğinden anlaşılmıştır.
Davalı taraf ticari defterlerini dosya içerisine sunmamıştır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı fatura ve ticari defter ve ticari kayıtlar içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davacının ticari defterler ve kayıtlarının ve Bilirkişi …’ in hazırlamış olduğu 12/07/2021 tarihli rapor içeriğinin incelenmesinde;
– İcra takibine konu cari hesaptan kaynaklı olarak 49.868,43 TL davalıdan alacağının olduğu görülmüştür.
– Davalının davacının defterlerindeki bu ispatı ortadan kaldıracak, aksini gösterir herhangi bir kesin (yazılı) delil sunmadığı görülmüştür.
– Davacı tarafça, takibe konu yapılan cari hesaba ilişkin malların teslim edildiğinin ispat yükü davacıdadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.12.2020 Tarih ve 2020/1170 E. – 2020/1325 K. Sayılı ilamı.) açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
İcra takibinden önce davalının temerrüde düştüğüne ilişkin bir kayıt bulunmadığından, icra takibindeki faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
-Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak 49.868,43 TL üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Alacağın %20’si olan 9.973,68 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.406,51 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 624,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.782,01 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA,
– Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin; 1.200,00 TL’ sinin davalıdan, 120,00 TL’ sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
– Davacı tarafça sarf edilen toplam 675,30 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Davacı tarafından sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.039,50 TL yargılama giderinin kısmen kabul – red oranı ve takdiren %96′ sı olan 997,92 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
– Dosya içerisindeki avans kısımlarında görevsiz mahkemece iade yapılırken, tüm miktarın davalı gider avansı kısmına iade edildiği görüldüğü, bu durumun gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla; davacının yatırdığı toplam gider avansı 1.150,00 TL’ den kalan 110,50 TL’ nin karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE, (Gerekçeli kararın tebliğe çıkarılma masraflarının kalan gider avansından karşılanmasına),
4- Davalı tarafın yatırılıp ve harcanmayan 100,00 TL yargılama giderinin davalı tarafa iadesine,
5- Davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 7.282,90 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6- Davanın red miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 1.838,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza