Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/417 E. 2022/172 K. 21.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/417 Esas
KARAR NO : 2022/172

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin, davalı şirketten 01.01.2018 – 07.12.2020 tarih aralıklı ve dilekçe ekinde mübrez olan cari hesap ekstresi sonucu alacaklı olduğunu, bunun neticesinde davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, fakat davalı şirketin herhangi bir borcu olmadığından bahisle takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, 6102 sayılı TTK Md. 4 uyarınca ticari davalarda deliller ve bunların ikamesi HMK’ya tabi olduğunu, ancak TTK’nın tacirlere getirdiği özel yükümlülükler uyarınca tacirlerin fatura düzenleme ve karşı tarafa verme gibi yükümlülükleri olduğunu, ek olarak tacirlerin TTK Md. 21/2 uyarınca da tebliğ aldığı faturalara 8 gün içerisinde itiraz etme hakları bulunduğunu, aksi halde fatura içeriği kabul edilmiş sayıldığını, bu sayede 8 gün içinde itiraz edilmemiş olan faturanın, düzenleyen lehine delil olma özelliğini taşıyacağını, davalı şirketin takibe itiraz ederken davalı müvekkili ile aralarında herhangi bir hukuki ilişki olmadığını ve sözleşme yapılmadığını iddia ettiğini, davalının bu iddialarının hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını, tarafların ticari defterleri incelendiğinde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ortaya çıkacağını, davanın kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın iptali ve takibin devamına, borçlunun asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının savunmada bulunmadığı, cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı şirket aleyhine 2.298,80- TL toplam ve asıl alacağın, asıl alacağa işleyecek ticari reeskont avans faizi ile birlikte icra masrafı, vekalet ücretinin tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişi Mali Müşavir …’ın 04/12/2021 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafın 2018-2019-2020 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı tarafın 05.11.2021 tarihli defter inceleme günü gelmediğinden ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, davacı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu Cari Hesap Ekstresinde, 2018 yılı: davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 05.12.2018 tarihli 5.924,93 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 24.12.2018 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 3.736,13 TL alacaklı olduğu, 2019 yılı: 20.02.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 2.136,13 TL alacaklı olduğu 05.11.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 298,78 TL alacaklı olduğu, 2020 yılı: 30.01.2020 tarihinde davacı tarafın davalı tarafa 1,22 TL borçlu olduğu, 30.09.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 2.298,80 TL alacaklı olduğu, 18.12.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 2.548,80 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin olmadığı, dosya muhteviyatına ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında, 30.01.2020 tarihinde davalı tarafa 1,22 TL borçlu olduğu, 30.01.2020 tarihinden 30.09.2020 tarihine kadar ticari defter ve kayıtlarına kendi lehine 8.800,03 TL, davalı lehine 6.500,00 TL kayıt işlemi yaptığı ve takip tarihi itibariyle 2.298,80 TL alacak talebinin bulunduğu, 8.800,03 TL Tutarlı Kayıt İşlemlerinin İrdelenmesi, iş bu kayıt işleminin 3 adet KDV dahil toplam 8.800,03 TL tutarlı faturadan ibaret olduğu, faturaların davacı tarafın yasal defterlerine işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, iş bu faturaların açıklama kısmı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturaların e- fatura olduğu, teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturalara davalı tarafın itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığını, bu kayıt işleminin 5 adet toplam 6.500,00 TL tutarlı dekonttan ibaret olduğu, dekontların davacı tarafın yasal defterlerine işlendiği, davalı tarafın yasal defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, 2 adet dekont üzerinde borçlu/gönderen konumda davalı tarafın olduğu, 1 adet dekont üzerinde borçlu/gönderen konumda ….’nın olduğu, açıklama olarak … TURİZM OTELCİLİK FATURA KARŞILIĞI ÖDEME diye yazıldığı, 2 adet dekont üzerinde borçlu/gönderen konumda …’nın olduğu, açıklama olarak …. TURİZM OTELCİLİK FATURA KARŞILIĞI ÖDEME diye yazıldığı, dekontlar tamamı üzerinde alıcı/alacaklı konumda davacı tarafın olduğu, davacı tarafın takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlara göre 2.298,80 TL asıl alacağını talep edebileceği, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında herhangi bir tevsik edici belge bulunmadığı, davacı tarafın takip öncesi işlemiş faiz talebinin bulunmadığı, davacı tarafın takip tarihinden itibaren asıl alacak üzerinden ticari reeskont avans faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava taraflar arasında ticari ilişki olduğundan bahisle alacak olduğuna dair yapılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalının defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 2.298,80- TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 157,03-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 97,73-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 2.298,80-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı 59,30-TL peşin harç, 918,50-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.037,10-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; MİKTAR YÖNÜNDEN KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza