Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/391 E. 2021/613 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/391 Esas
KARAR NO : 2021/613

DAVA : Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili ile davalı … 10/10/2019 tarihinde tescil ve 16/10/2019 tarihinde ilan edilen ana sözleşme ile diğer davalı olan … Dış Tic. A.Ş.’yi kurduklarını, müvekkili ve davalı … başlangıçta % 50’şer paya sahip olduklarını, kuruluşla birlikte müvekkili ve davalı … yönetim kurulu üyesi olarak şirketi birlikte müşterek imzaları ile yani çift imza ile temsile yetkili kılındıklarını, 24/02/2020 tarihli kurul kararı ile her iki ortak da % 15’er hisselerini …’ya devrettiklerini, keyfiyeti pay defterine işlediklerini, güncel durumda, her ne kadar bu karar ticaret sicil gazetesinde ilan edilmemiş ise de, davalı şirketin % 35 hissesi müvekkiline, % 35 hissesi davalı …’e, % 30 hissesi ise dava dışı …’ya ait olduğunu, davalı …’in şirketin kuruluşundan sonra müvekkili, dava dışı ortak …’yı ve şirket çalışanlarının işyerine girişine engel olduğunu, kilidi müvekkilin rızası ve bilgisi olmaksızın değiştirdiğini, şirket adresinde bulunan ve şirkete ait numune malları kaçırdığını, şirket çalışanlarından kendisi ile birlikte hukuka aykırı hareket etmeyen şirket çalışanlarının iş akitlerini sonlandırdığını, lisansları davalı şirkete ait olan ticari malları yine kendi adına olan … v.s. Şirketler eli ile ithal ettiğini, müvekkilin ve kendisinin ortağı olduğu davalı şirketle haksız rekabet içine girdiğini, kendisine haksız kazanç sağlamış, davalı şirketin Fikri Sınai haklarını ihlal ettiğini, müvekkilinin de ortağı olduğu şirkete ait olan malları çalarak, piyasada el altından kayıt dışı olarak sattığını, hepsinden daha vahim olmak üzere davalı …, oğlu olan …’e bir adet 300.000 TL bedelli 16/05/2020 tanzim 30/10/2020 vade tarihli bonoyu, tek başına şirketi temsil ve imza yetkisi olmadığı halde, tek imza ile düzenleyerek oğluna verdiğini, müşterek imza yetkilisi olan müvekkili bu senedi hiçbir zaman imzalamamıştır. buna rağmen davalı …’in oğlu muhammed emin ipek bu senedi Bakırköy … icra müdürlüğü … e. sayılı dosya ile danışıklı olarak takibe konu ettiğini, takibin kesinleşmesi üzerine müvekkilin de ortağı olduğu davalı şirketin …bank A.Ş .. şubesi nezdindeki hesabındaki yaklaşık 300.000 TL ‘ye 89/1 haciz ihbarnamesi neticesinde haciz konulduğunu, müvekkilin ortağı olduğu davalı şirketle ….’in hiçbir ticari ilişkisi olmadığı gibi herhangi bir borç alacak ilişkisi de bulunmadığını, takibe konu edilen bu bono gerçek bir borç alacak ilişkisini yansıtmayıp, davalı …, davalı şirketin banka hesabında bulunan ve fakat tek başına temsil yetkisi olmadığı için çekemediği tutarı oğlu adına başlatılan danışıklı takip vasıtası ile haksız ve hukuka aykırı olarak elde etmesi için sahte olarak düzenlendiğini, davalının bu danışıklı işlemleri neticesinde müvekkilinin ortağı olduğu şirketin banka hesabında bulunan paraların haksız ve hukuka aykırı olarak danışıklı şekilde oğlu tarafından başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya nedeniyle çekilmesinin söz konusu olduğunu, davalı … ve danışıklı icra dosyası alacaklısı olan ve oğlunun herhangi bir malvarlığı bulunmadığını, para banka hesabından çekildiği taktirde atide müvekkilin ve diğer dava dışı ortağın bu parayı tahsil ve tazmin etme imkanı bulunmadığını, bu nedenle öncelikli olarak müvekkilin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi için, ihtiyati tedbir yolu ile ivedi olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyası ve takibe konu bono için davalı şirket namına tek başına menfi tespit davası açmak ve bu davada tedbir talep etmek üzere müvekkile yetki verilmesini, davalının hileli ve danışıklı işlemlerinin engellenmesi için ivedi olarak davalı …
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı taraf, delil listesinde yazılı bulunan delilleri tarafına tebliğ etmediğini, davacı yanca şirketin kötü yönetilmesi ve zarara uğratılmasına dair öne sürülen iddialar yersiz olup, davalı …. Dış Tic. A.Ş. esas sözleşmede belirtilen amacının gerçekleştirilmesi doğrultusunda faaliyetine devam ettiğini, sunulan Beşiktaş …. Noterliği 28.09.2020 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamede muhatap … Dış Tic. A.Ş. ve/veya yönetim kurulu olmadığını, muhatap müvekkil … olarak gösterilmiş ve tebligat da yapılamadığını, davacı tarafın hem yönetim kurulu üyesi hem de pay sahibi olarak TTK hükümleri uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkı mevcut olup, haksız olarak reddedilen taleplere karşı ise şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilme imkânı mevcut olduğunu, aynı zamanda davacı yanın TTK m. 438 uyarınca özel denetim isteme hakkı mevcut olup, istemin reddi halinde üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilme imkânı olduğunu belirterek davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine, haksız ve yasal dayanaktan yoksun işbu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ
Dava; davalı şirketin müdürü olan davalı …’in haklı sebeple yöneticilikten azli ve tedbiren kayyım atanması istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı şirketin müdürü olan davalı …’in haklı sebeple yöneticilikten azli koşulları ve tedbiren kayyım atanması koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarından kaynaklandığı tespit edilmiştir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği, istenen bilgi ve belgelerin gönderildiği, incelenmesinde; …. sicil nolu …’nin …. Mahallesi ….Sokak … Plaza Apt. No:… …/… adresinde sicilde kain olduğu, 10/10/2019 tarihinde kurulduğu, şirket yetkililerinin … ile … oldukları, şirketin ticaret sicil kaydının faal olarak devam ettiği anlaşılmıştır.
Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesinin .. Esas sayılı dosyasının derdest olduğu, duruşmasının 30/06/2021 tarihine talik edildiği anlaşılmıştır.
Beşiktaş … Noterliğinden 28/09/2020 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ve tebliğ mazbatası celp edilmiştir.
Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasının dava dilekçesine ekli takip talebinin incelenmesinde; alacaklı … tarafından … aleyhine toplam 302.182,19 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştı.
Yapılan yargılama, toplanan ve sunulan deliller, icra dosyası, Bakırköy … ATM dosyası, cevabi yazılar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda;
Dava anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görevden azli, kabul edilmemesi halinde yetkilerinin sınırlandırılması ve şirkete yönetici kayyım atanmasına ilişkindir.
Yönetim kurulu üyelerinin azletmeye yetkili organ genel kuruldur. Genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Genel kurulun görevden alması sonucu yönetim kurulu üyeliği sıfatı son bulur ve azledilen kişi şirket içerisinde veya şirket adına hiçbir işlem yapamaz.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2014/4548 esas 2015/2472 karar 24.02.2015 tarihli kararında ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi Dosya No: 2020/1959 Karar No : 2021/149 emsal kararlarında da belirtildiği gibi azil yetkisi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlere ilişkin 364 ve 408. maddeleri gereği münhasıran genel kurula hasredilmiştir. Bu durumun tek istisnası TTK 334/2 hükmü olup [, …, 2013, s.406-407], somut olayda şirket ortaklarının yöneticilerin azli veya yetkilerinin sınırlandırması amacıyla mahkemeye başvuru hakkı tanıyan bir hükmü bulunmamaktadır. Davacının yasal dayanaktan yoksun talebine karşın, mahkememize davanın tümden reddine karar vermek gerekmiş ve bu kapsamda da Davacı vekilinin davalı şirkete yönetim kayyımı atanması gerektiğine ilişkin talebine gelince; Türk Ticaret Kanunu’nda kayyım atanmasına ilişkin düzenleme mevcut olmadığından talebin Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kayyıma ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerekecektir. Türk Medeni Kanunu’nun 403/(2). maddesinde kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atayacağı, 426. maddesinde vesayet makamının, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atayacağı, kayyım atamasının yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel olmayacağı, 427. maddesinde ise bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa kayyım atanacağına ilişkin düzenlemeler yapılmış olup mevcut düzenlemeler ile şirkette organ boşluğu olmadığından şirkete kayyum tayini talebi ve Menfi tespit davası açması yönündeki yetki bakımından da tedbir talebi de yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle; davanın reddi ile davacının tedbir taleplerinin de reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının tedbir taleplerinin REDDİNE,
3-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan harçtan mahsubuna, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı … yararına tayin ve takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına
6-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/06/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸