Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/369 E. 2022/374 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/369
KARAR NO : 2022/374

DAVA TARİHİ : 22/04/2021

MAHKEMEMİZLE BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5.ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİNİN 2021/466 ESAS 2021/411 KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyasından kambiyo senetlere özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, yapılan bu icra takibinde takibe dayanak bono hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinin bilgisi olmadan doldurulup imzalandığını, takibe konu bonodaki imzaların müvekkiline ait olmamakla birlikte böyle bir borcuda bulunmadığını, bononun üstündeki hiçbir yazının müvekkiline ait olmamakla birlikte müvekkilin el yazısı da olmadığını, bu durumun tespiti için uzman bilirkişi vasıtasıyla müvekkilin el yazısının, ıslak imzasının incelenmesi, uyuşmazlığa konu bono üzerindeki yazılar ve imzalar ile karşılaştırılmasını, mürekkebin ömrünün belirlenmesini talep ettiklerini, uyuşmazlığa konu bononun üzerinde bulunan …’nin kaşesi de incelendiği vakit söz konusu kaşenin, şirketin … şubesine ait olduğu anlaşılacağını, ancak …. şirketin …. şubesi bononun üzerinde 20/02/2018 tarihinden sonra açıldığını İcra İflas Kanunu’nun 72/3 hükmü mucibince gecikmeden doğacak zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere sayın mahkemenin göstereceği teminatı yatırmak suretiyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi için ihtiyati tedbir talep ettiklerini belirterek davanın kabulü ile takibin durdurularak tedbir talebinin kabulüne, kötü niyetli davalının %20 tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde işbu davanın konusu olan kambiyo senedinin sahte olduğunu, üzerindeki imzaların davacıya ait olmadığını mesnetsiz bir şekilde beyan ettiğini fakat davacı ile davalı müvekkil arasında 4 yıla yakın bir süreden beri süre gelen ilişkiyi anlatmayarak mağdurluk algısı yaratmaya çalıştığını, dava konusu kambiyo senedinin üzerindeki imzaların davacı asilin el ürünü imzalar olduğunu, her ne kadar davacı tarafça senet üzerindeki imzaların davacı asile ait olmadığına dair bir iddia ile işbu dava ikame olunsa da iddianın gerçek olmadığını, menfi tspit davasına konu olan kmabiyo senedi üzerindeki imzalar ile davacının dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu imza sirküleri üzerindeki imzaların birebir aynı olduğunu, keza davacının vekiline verdiği vekaletname üzerindeki imza ile bono üzerindeki imzaların aynı olduğunu, üç farklı zamanda üç farklı yere atılan imzaların hepsinin birbirinin aynısı olduğunu, müvekkil hakkında dolandırıcılık iddiasının iftira mahiyetinde bir yalan olduğunu, müvekkilin tacir olduğunu, davacının bononun geçersizliği ve borcu bulunmadığı yönündeki beyanlarının abesle iştigal olduğunu, davacının davalı müvekkile borcunun bulunmadığı yönünde bir iddiası var ise bunun ispatının ancak senetle olabileceği ve ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, ihtiyati tedbir kararı için belirlenen teminat tutarının müvekkilin dava sonundaki zararlarına yetecek oranda olmadığını, davacının bono üzerinde bulunan kaşe ve yazılarla ilgili beyanlarının hiçbir ehemmiyeti bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, davacının kötü niyetle işbu davayı ikame etmesi nedeniyle %40 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/466 Esas 2021/411 karar sayılı dosyasında;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhine davalı tarafından kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, yapılan icra takibinde takibe dayanak bononun hukuka aykırı bir şekilde müvekkilin bilgisi olmadan doldurulmuş ve imzalanmış olduğunu, buna ilişkin savcılığa suç duyurusunda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, takibe konu bonodaki imzaların müvekkile ait olmadığını ve böyle bir borç bulunmadığını, bilirkişi marifetiyle imza incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, davanın Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas numaralı dosyası ile birleştirilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle davanın kabulüne, davanın Bakırköy .. ATM … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, takibin durdurulmasına, kötü niyetli davalının %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava İİK 72.madde uyarınca kambiyo senetlerinden ötürü menfi tespit davasıdır.
Mahkememizin 25/04/2021 tarihli tensip tutanağının 9 nolu ara kararı ile “İİK ‘nun 72/3 maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceğinden çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca İİK ‘nun 72/3 maddesi uyarınca icra dosyasındaki alacağın takdiren % 15’i tutarında teminat gösterilmesi durumunda davacı tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine ” dair karar verildiği, teminatın yatırılarak icra müdürlüğüne müzekkerenin yazıldığı, 28/05/2021 tarihli heyet ara kararı ile de; birleşen dosyada davacı vekilinin talebinin kabulü ile; İİK ‘nun 72/3 maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin tedbiren durdurulmasına karar verilemeyeceğinden çoğun içinde az da vardır kuralı uyarınca, davanın tarafları ile sınırlı olmak üzere davacı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatan ve/veya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, birleşen dosyadaki icra dosyasının asıl dosyadaki icra dosyası ile aynı dosya olması, talebin aynı talep olması, asıl dava dosyasındaki davacının birleşen dosya davacısı şirket ile ortaklık ilişkisi bulunması, her iki dosyada talep konusunun aynı ihtarnameye dayalı olması, asıl dosyada 25/04/2021 tarihli heyet ara kararı ile İİK 72/3.maddesine dayalı olarak davacı vekilinin talebinin kabulü ile takdiren % 15’i tutarında teminat gösterilmesi durumunda davacı tarafından icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, teminatın yatırıldığı nedenleriyle asıl dosyada yatırılan teminat üzerinden birleşen dosyada teminat alınmasına yer olmadığına, yasal süre içerisinde talep halinde Bakırköy … İcra Müdürlüğüne tedbir kararının infazı için müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden yazı cevabı geldiği, ticaret sicil kayıtlarının gönderilmiş olduğu görüldü.
Beyoğlu … Noterliğine, Bakırköy … Noterliğine, İstanbul … Noterliğine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, evrak asılları gönderildikten sonra; dava konusu edilen takibe konu bonodaki imzaların davacılara atfen atılan imzaların davacıların toplanan emsal imzaları ile huzurda alınan imza örnekleri mukayese edilerek davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olup olmadığı hususlarında rapor hazırlanması için dosyanın imza incelemesi konusunda uzman grafolog bilirkişi ….’dan rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 21/01/2022 tarihli raporunda özetle; inceleme konusu bonodaki imzalar ile ….’in karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan uygunluk ve benzerlikler nedeni ile alacaklısı …, borçlusu …. olan 20/02/2018 düzenleme tarihli 1.000,00 TL bedelli bonodaki imzaların davacı … Mohamed’in eli ürünü olduğu kanaatine varıldığını görüşünü bildirmiştir.
Davacı daha sonra dava sebebini ıslah ettiğini bildirerek verdiği ıslah dilekçesi ile davaya konu senetteki imzaları kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı …., müvekkil davacıları iş bu davaya konu senedin ödeme tarihinden çok sonraki bir tarihte ibra etmiştir. Davalı, davacılarla iş ilişkisini sonlandırdıktan sonra bir araya gelerek helalleşmiş ve davacılardan herhangi bir hak ve alacağının kalmadığına dair 2020 yılı içerisinde davacı …’i ve diğer davacı şirketi ibra etmiştir. Dolayısı ile davaya konu senetin ödeme tarihinden daha sonraki bir tarihte davalı tarafından davacıların ibra edilerek herhangi bir hak ve alacağının kalmadığına dair ibra verildiği için davalının davacılardan davaya konu senet ile ilgili herhangi bir alacak iddia ve talep edebilmesi de hukuken mümkün değildir. Davalı taraf, davacıları dava konusu senedin ödeme tarihinden çok sonraki bir tarihte ibra ettiği ve davacılardan alacağı kalmadığını açıkça beyan ettiği için borçlu olmadığını iddia ederek dava sebebini değiştirmiş yargılamaya bu iddia kapsamında devam etmek gerekmiştir.
Toplanan ve sunulan deliller, bilirkişi raporu, uyuşmazlık konusu, tüm dosya kapsamı birlikte Davacı başlangıçta asıl ve birleşen dosya bakımından imza sahteliği iddiasında bulunmuş olup sunulan belgeler gelen rapora göre imzaların davacı ve yetkilisine ait olduğu anlaşılmıştır. Bu hususlar da değerlendirildiğinde;
Asıl ve birleşen dosyada ıslah ile birlikte Davacı sunduğu genel ibra sözleşmesine göre ibra nedeniyle takibe konu kambiyo senedine karşı açılmış menfi tespit davasında ispat yükü davacı yanda olup, davacı dava dilekçesindeki iddialarını ispata mecburdur. Menfi tespite konu uyuşmazlık esasında kambiyo senedinden kaynaklanıyorsa ispat yükü bu sefer yine davacı üzerindedir. Zira kambiyo senedinden kaynaklanan borç illetten mücerrettir. Söz konusu kambiyo senedinin başka bir hukuki ilişkiye binaen verildiğini iddia eden bunu yazılı delille ispatla mükelleftir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Bu çerçevede somut davada da davacının çekin teminat amaçlı verildiğini bedelsiz kalmış olması nedeni ile dava konusu edilen ve takibe esas olan çekten dolayı borçlu olmadığını ispat yükü altında olduğu açıktır.
O halde 6100 sayılı HMK.m.189 uyarınca davacı üzerine düşen ispat yükünü kural olarak kanunun belirlediği delillerle ispat etmek yükü altındadır.
Yine aynı Kanunun 6100 HMK m.200 uyarınca “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi,…itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar ve değerleri 2.500 TL’sini geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Oysaki davacı vekilinin dava konusu çekin teminat amaçlı verildiği inşaat sözleşmesinin feshi nedeniyle borç tasfiyesi sonrasında bedelsiz kaldığını davalı aleyhine sonuç doğuracak ve davalıyı usulen bağlayabilecek bir belge bulunmamaktadır. Zaten davalı taraf dahi tanık dinletilmesine de muvafakat etmemiştir.
Bilindiği üzere menfi tespit davalarında genel kurallar gözetilerek ispat külfetinin kime düşeceğinin tespit edilmesi gerekir. TMK.na göre ise, genel kuralın menfi tespit davalarında uygulanması gerekmekte olduğundan ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayacaktır.
Somut olayda davacılar, davalının 30.09.2020 tarihinde davacılar … ve …. İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ. nin herhangi bir alacağı kalmadığını açıkça beyan ederek imzalaması sebebiyle borçlu olmadıklarını iddia etmişler ise de sunulan ve incelenen ibra sözleşmesi içerik olarak taraflar arasında borç olacak kalmadığını düzenlemiş genel nitelikte olup takibe konu bonoyla ilgili herhangi bir ibare atıf olmadığı anlaşılmıştır
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davasının yasal dayanağı TBK’nın 77 vd. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmedir. Zira kambiyo senetlerinde geçerli olan mücerretlik (soyutluk) ilkesi gereğince, temel alacağın mevcut olmaması veya geçersiz olması, kambiyo senedinin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmamakta; buna karşılık temel ilişkideki sakatlık, kambiyo borçlusuna, borçlu olmadığının tespitiyle birlikte, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşme def’îni dermeyan etme hakkını vermektedir. (Bkz. Emsal YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO: 2017/(19)11-893 KARAR NO: 2021/1499 )
Bu ilkelerden hareketle söz konusu bonoya çıkça atıf olmadığı dikkate alındığında davacının ibra sözleşmesi iddiasıyla borçlu olmadığını ispat edemediğinden davalı imzasını inkar ettiği dikkate alındığında imza incelemesinin sonucu itibariyle davaya etkisi olmayacağından imza incelemesi talebi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan konu özelinde emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi Dosya No : 2017/4841 Esas Karar No : 2020/1173 sayılı kararında da belirttiği gibi ”… Dolayısıyla protokolün dördüncü paragrafının ikinci cümlesinde yer alan “protokolün imzalanmasıyla borçlu taraf da alacaklı taraftan herhangi bir alacağının kalmadığını kabul ederek alacaklıyı ibra etmiş sayılacaktır” şeklindeki düzenlemenin işyeri devriyle alakası olmayan ve işyeri devrinden çok önceki bir tarihte tanzim edilen dava konusu bonoyu kapsamayacağı kanaatine varılmıştır…” denilerek başvurunun reddine karar vermiştir.
İbra sözleşmesi özelinde emsal A N K A R A B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ 22. H U K U K D A İ R E S İ ESAS NO : 2020/1285 KARAR NO : 2020/1514 sayılı ilamında belirttiği gibi ”…. Somut olaya gelince iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı ve özellikle kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasında davacı, senedin vade tarihinden sonra düzenlenen ibraname ile davalılardan senet lehtarı ….’in kendisini ibra ettiğini ve bu nedenle davalı elinde bulunan senedin bedelsiz kaldığı iddiasıyla kambiyo borcunu ödemek zorunda olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda bir kambiyo ilişkisinin varlığı esasen davacı tarafından kabul edilmektedir. Davalının kambiyo alacağını ayrıca başka delillerle ispat etmesine gerek yoktur. Bedelsizlik iddiasına gelince: Bedelsizlik davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğuna göre bunu ispat yükü de davacıya aittir. Kambiyo senedinin bir temel alacağın varlığına karine oluşturması da aynı sonuca varılmasını zorunlu kılmaktadır. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlu temel alacağın mevcut olmadığını,- karinenin aksini – öne sürmektedir. Davacı, hem temel ilişkiyi, hem de temel ilişkideki bir nedenle senedin bedelsiz olduğunu ispat edecektir….” denilerek başvuru red edilmiştir.

Benzer yönde yine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi Dosya No: … Esas Karar No : …. Karar ‘…Dosya içerisinde mevcut ortaklık sözleşmesi incelendiğinde, sözleşme içeriği itibariyle davaya konu edilen bonolara herhangi bir atıf yapılmadığı ayrıca tarafların ibrasına ilişkin belge içeriğinde de buna ilişkin bir açıklık bulunmadığı görülmektedir….” denilerek istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.
Dosya kapsamına göre ayrıca takibe konu senet aslı davalı alacaklı elinde olduğu anlaşılmıştır. Konuyu düzenleyen 6102 sayılı TTK’nin 778.madde yollamasıyla bonoda da uygulanacak olan 709.maddesinde; “(1) Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir. (2) Hamil kısmi ödemeyi reddedemez. (3) Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmektedir.
Senet yetkili hamil olan davalı elinde olup, davacı taraf senedi elinde bulundurmamaktadır. Kural olarak alacaklı senedin tamamının ödenmesi halinde senedi iade ile yükümlüdür. Davacı iddia ettiği ibra sözleşmesine rağmen senet aslını elinde bulundurmaması da dikkate alındığında söz konusu ibra sözleşmesinin takibe konu bonoyu kapsamadığı kanaatine ulaşılmıştır. Sonuç olarak yukarıda da belirtildiği gibi bono sebepten mücerret olduğundan, davacı borçlu bono bedelini ödediğini yazılı delillerle ispatla yükümlü olduğu dikkate alınarak asıl ve birleşen dosya yönünden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilerek şartları oluşmaması ve davacının kötü niyetle itiraz ettiği ispat edilemediğinden kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-ASIL ve BİRLEŞEN DAVALAR YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE,
Davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 17.077,50-TL harçtan mahsubu ile artan ‭16.996,80‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 67.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
1-Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 17.077,50-TL harçtan mahsubu ile artan ‭16.996,80‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına tayin ve takdir olunan 67.050,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
5-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara TEBLİĞİNE,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ila 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.31/03/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip ….
¸e-imza