Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/355 E. 2022/591 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/355 Esas
KARAR NO : 2022/591

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/02/2021
KARAR TARİHİ : 13/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket, ülke çapında 350 bayisi bulunan ve LPG sektörünün muteber bir üyesi olduğunu, müvekkili ile davalı arasında konusu … Tesis ve Teslimine ilişkin Sözleşme akdedildiğini, zamanla davalı, sözleşmeden kaynaklanan borçlarını müvekkiline ödemekte gecikmeye ve dahi ödememeye başladığını, müvekkili şirket yetkililerince defalarca kere ihtar edilmesine rağmen davalı, bayilikten kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı, muaccel borcunu ödemekten imtina ettiğini ve bu sebeple muaccel 10.032,99- TL alacağın tahsili amacıyla aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi ikame edildiğini, davalı da icra takibinde konu borca ve borcun tüm fer’ilerine haksız ve mesnetsiz itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın iptali için arabuluculuk başvurusu yapılmış olup, toplantıda anlaşmama yönünde son tutanak tutulduğunu, açıklanan sebeplerle borçlunun Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. . Sayılı icra dosyasına konu itirazının iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, takip tarihi itibariyle 10.032,99- TL alacak için takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama harç ve masrafları ile ücret-i vekâletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafına hiçbir şekilde delil adı altında hiçbir evrak tebliğ edilmediğini, somut uyuşmazlıkta, davacının dilekçesine eklemediği delilleri sonradan mahkemenize ibraz etmesi olasılığına karşın, şimdiden HMK 319. Maddesi uyarınca iddiaların genişletilmesi yasağına aykırılık oluşturacağından sonradan delil ibrazına ve iddiasını genişletmesine muvafakat etmediklerini, ayrıca müvekkilinin herhangi bir hak kaybının gerçekleşmemesi amacıyla yasal süresi içinde yetki, görev, husumet, tahkim ilk itirazlarımız ile zamanaşımı itirazında bulunduklarını, asıl alacak miktarına uygulanan faize, faiz oranına ve faizin başlatıldığı tarihide ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, haksız açılan davanın reddine, davacının % 20 icra inkar tazminatı ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin, davalı şahıs aleyhine 9.937,70-TL ve 95,29-TL faiz olmak üzere toplam 10.032,99-TL alacağını, asıl alacağa işleyecek yıllık %10 oranında faizi ile birlikte, icra masrafı, vekalet ücreti ile birlikte tahsili için icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve her iki tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi Mali Müşavir …’in 20/02/2022 tarihli raporunda özetle; Davacı tarafından, davalı aleyhine, Küçükçekmece … İcra Dairesi … esas sayılı dosyası ile 21.10.2020 tarihinde 9.937,70.TL tutarında asıl alacak, 95,29-TL tutarında işlemiş faiz olmak üzere 10.032,99.TL toplam tutarında, icra takibi başlatıldığını, taraflar arasında 01.12.2015 tarihinde “Elektrik Toptan Satış Sözleşmesi” başlıklı bir adet sözleşmenin düzenlendiği görüldüğü, bu bakımdan, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, söz konusu sözleşme kapsamında yürütüldüğü tespit edildiği, usul yönünden incelenen davacıya ait 2016 ile 2020 dönemi arasındaki defter-i kebir ve yevmiye defterleri, e-defter olarak tutulmuş, beratları, zamanında ve usulüne uygun aldığını, fiziki tutulan envanter defterlerinin açılış noter tasdiki, zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırıldığını, davalı tarafın, incelemeye gelmediğini ve yerinde inceleme talebinde de bulunmadığını, davacı yasal defter kayıt ve belgelerine göre; davalı takip tarihi (21.10.2020)itibariyle 9.937,70.TL tutarında borçludur ve takip talebinde talep edilen asıl alacak tutarı (9.937,70.TL) ile uyumlu olduğunu, netice olarak; mahkeme tarafından, davacının haklı olduğuna karar verilmesi halinde, davalının Küçükçekmece … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına, yapmış olduğu itirazın iptali, davacının, takip talebi tarihi sonrası faiz talebiyle alakalı olarak; takip talebi tarihinden (21.10.2020) dava tarihine (19.04.2021) kadar (180) gün için %10 oranında avans faizi 490,04.TL tutarında hesaplandığını, davacının talep ettiği icra inkar tazminatı (9.937,70.TL X % 20 — 1.987,54-TL) tutarında hesaplandığı, sonuç ve kanaatlerine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 9.937,70-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. ” şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali ” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’ nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi ” Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır.” şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği ve işlemiş faiz talebinin de yerinde olduğu kabul edilerek açılan davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Yaptırılan bilirkişi incelemesine göre alacağın ticari defterlerde belli olduğu, yani likit olduğu anlaşıldığından, davalının ayrıca icra inkar tazminatına da mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-DAVANIN KABULÜ İLE;
-Davalının aleyhine yapılan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE,
-Takibin aynen DEVAMINA,
-Asıl alacağın %20’sine tekabül eden icra inkar tazminatının davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 685,35-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 171,34-TL harcın mahsubu ile bakiye 514,01-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 5.100,00 -TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30-TL başvurma harcı, 171,34-TL peşin harç, 1.050,00-TL tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.280,64-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Gider avansından artan olur ise karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; 6100 sayılı HMK.’nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza